2022’yi geride bırakırken teyitçilik

Bu yıl da hayatımıza türlü yollarla sızan dezenformasyonun önüne geçmek için durmaksızın mücadele ettik.


31/12/2022 17:15 10 dk okuma

Ne yıldı ama… Dünyayı ekonomik, siyasi ve psikolojik olarak sarsan savaş, henüz yaraları tam sarılmayan salgın, depremler, bombalı saldırı, ekonomik kriz… Bu yazıyı yıllar sonra tarihine dikkat etmeden okusanız, hangi yıldan bahsettiğimi anlamanız güç olurdu herhalde. Çünkü Teyit kurulduğundan beri “ne yıldı ama…” diyoruz. 

2022 yılında da, geride bıraktığımız altı yılda olduğu gibi hayatımıza türlü yollarla sızan dezenformasyonun önüne geçmek için durmaksızın mücadele ettik. Uzun süredir bilgi bozukluğu sorununu ve yanlış bilginin olası zararlarını anlatıp, çözümler üretmeye ve birlikte üstesinden gelmeye çalışıyoruz. 

Peki, önceki yıllardan farklı olarak bu sene Teyit’in ve dezenformasyona çözüm arayanların karşısında ne gibi sorunlar vardı? En önemlisi yanlış bilgi mücadelesinin etkisini artıracak hangi adımlar atıldı?

Dezenformasyon yasası ve hükümetin dezenformasyon alanındaki diğer çabaları

AK Parti ve MHP’nin önerisiyle meclise sunulup kabul edilen dezenformasyon yasası, yanlış bilgi yayanın üç yıla kadar cezalandırılmasını öngörüyor. Yasa konuşulmaya başladığından bu yana çözümün cezalandırma değil, güçlendirme olduğunu her fırsatta savunduk. Devletin elindeki enstrümanları alandaki sivil aktörleri işlevsizleştirmeye yönelik kullanma ihtimali, bu zamana kadar ortaya konulan tüm çabaları boşa düşürme tehlikesini barındırıyor.

Nitekim İletişim Başkanlığı’nın öncülüğünde kurulan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi de bunlardan biri. Merkez, ekim ayından bu yana tespit ettikleri yanlış bilgileri haftalık bültenle yayınlıyor. Ancak burada tartışmaya açık bir nokta var: Hangi yanlış bilgiler ve doğrular neye göre belirleniyor?

Bilgiyle kurduğumuz ilişkiyi derinden sarsacak her türlü siyasi kutuplaşma ve propaganda hakikatle bağımıza zarar verir.

Doğrudan medya alanından bir adım daha atıldı bu yıl. Anadolu Ajansı “Teyit Hattı” adıyla yanlış bilgileri incelemeye girişti. “Teyit” kelimesi bizim için sıradan olmaktan çok uzak: Altı yıldır bu kelimenin içini doğru bilgi arayışı ve şüphe etme refleksiyle doldurduk. Tüm aktörlerin bu ifadenin altında yatanı merak etme, araştırma ve sorgulama ağırlığının farkında olduğunu umuyoruz.

Platformların mehteran yürüyüşü: Bir adım ileri iki adım geri 

Yanlış bilgi sorununu derinleştiren en önemli faktörlerden biri platformların ve arama motorlarının algoritmaları. Çevrimiçi platformların, kullanıcılarla hangi bilgiyi nasıl önceliklendirdiğini şeffaflıkla açıklaması elzem. En azından bu yönde çaba gösterildiğine işaret eden ikna edici adımlar atılmalı. Ancak 2022 yılına şöyle bir baktığımızda dezenformasyonun en büyük besleyicileri platformların radikal ve umut verici adımlar attığı söylenemez.

Meta, teyit organizasyonlarıyla yürüttüğü üçüncü parti doğrulama programına devam ediyor. 60’tan fazla dilde, 90’dan fazla kurum bu programın parçası. Teyitçiler bir sene içerisinde milyonlarca yanlış içeriğin doğrusunu aynı platform üzerinden kullanıcılara sağlayabiliyor. 

Partnerliğimizin etkileri net verilerle açıklanmıyor, ancak sağlanan bilgiler programın yanlış bilginin yaygınlaştırılmasının önüne geçmede önemini gösteriyor. 

Meta tarafında teyitçiler adına talihsiz kararlar da alındı; teyitçilerin ve araştırmacıların yanlış bilginin izini sürmek için kullandığı CrowdTangle isimli araç kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya. Henüz bu kararın ne zaman uygulanacağına dair bilgi yok, ancak bu durum karara tepki gösteren teyitçileri yeni arayışlara itecektir.

Ocak 2022’de Teyit’in de aralarında olduğu Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı (International Fact-Checking Network) imzacısı teyit kuruluşları, YouTube’a, yanlış bilgilerin yayılmasında platformun rolünü hatırlatarak gerçekçi çözümler için adım atmaya davet eden mektup gönderdi. YouTube’un yanlış bilgiye karşı uyguladığı politikalar şeffaf değil ve atılan adımlar küresel ölçekte eşit uygulanmıyor.

Yanlış bilgi ve komplo teorileriyle temas eden kullanıcılar, algoritmalar nedeniyle doğru bilgiyle karşılaşamıyor. Dahası sürekli yanlış bilgi yayan hesaplara herhangi bir yaptırım da uygulanmıyor. 

Mektup, YouTube ve IFCN öncülüğünde teyit platformlarından temsilcileri bir araya getirerek, sorunları ve olası çözümleri konuşmayı sağladı. Ancak benim de parçası olduğum bu umutla başlayan görüşmeler, zaferle sonuçlanamadı. 2022 yılında gerçekleşemese de, istikrarlı, etkisini ölçebileceğimiz ve kullanıcıları algoritma yollu yanlış bilgilerden kurtaracak bir çözüm illa ki bulunacak.

YouTube ve teyitçiler arasındaki diyalog sürerken, Google IFCN aracılığıyla teyitçilere üç yıl için 12 milyon dolar ayıracağını açıkladı. 140’tan fazla teyit organizasyonu için bu kaynağın yeterli olduğunu söylemek güç. 

Ayrıca maddi kaynak ayırmanın ötesinde Google’ın atması gereken daha ciddi adımlar var: Yanlış bilgiyle reklam geliri elde etmeye devam edilmesinin önüne geçmek, yanlış bilgileri arama sonuçlarında gerilere düşürmek ve doğru bilgiyi öne çıkarmak gibi… 

Teyit’in yanlış bilgilerin önüne geçilmesi için çalıştığı partnerlerden bir diğeri TikTok. Platformun özellikle gençler için bilgi almak ve araştırma yapmak için kullanımında ciddi artış söz konusu. Bu durum TikTok’ta yanlış bilgilere dikkat etme zorunluluğumuzu vurguluyor. Yanlış bilgilerin önüne geçmek için daha fazla çaba sarf etmeli; program şeffaflıkla uygulanmalı ve kullanıcılar yanlış bilgiler konusunda daha etkili yollarla uyarılmalı. 

Diğer taraftan teyitçilerin platformda medya okuryazarlığını güçlendirme alanı ise daha umut verici. Biz de, medya okuryazarlığıyla kullanıcıları güçlendirmek için TikTok’la işbirlikleri geliştirerek, platformda kendi içeriklerimizle daha fazla yer almaya çalıştık.

Gelelim Twitter’a. Ah Elon Musk… Ne diyebilirim ki… Twitter’ın eski halini de umut verici bulmuyordum; ancak daha kötüye gideceğini hiç tahmin etmiyordum. 

Elon Musk’ın teyitçileri ilgilendiren en önemli kararı Trust and Safety Council’i kapatması oldu. 100’den fazla akademisyen ve uzman Twitter’a nefret söylemi, zararlı içerikler, dezenformasyon konusunda tavsiyelerde bulunuyordu.

Musk, Covid-19 hakkında yayılan yanlış bilgilerle ilgili platformun önceki kurallarının ve uygulamalarının durdurulduğunu da açıkladı. Bu karar, aşı karşıtlarının farklı komplo teorileri etrafından gruplandığı bir dünyada, ifade özgürlüğü çerçevesinde nitelendirilemeyecek, şiddete varan risklerin önemsenmediğini gösteriyor.

Musk’ın fevri kararları önümüzdeki dönemde nelerle yüzleşeceğimizi tahmin etmeyi zorlaştırıyor, ama “mutlak ifade özgürlüğü” anlayışı platformda kutuplaşmayı derinleştirerek yanlış bilgiye alan açma ihtimali artıracak gibi görünüyor.

Bu platformlar dışında kalan diğer platformların da yanlış bilgi sorunundaki rollerini her zaman takipteyiz. Bing, LinkedIn, Telegram gibi platformlarda da sorunu farklı şekillerde ele almanın yollarını düşünüyoruz. 

Teyitçilerin global işbirlikleri önem kazanıyor, bölgesel etki artıyor

Daha umut verici çabalarla devam edelim. Zaman zaman dünyadaki tüm teyitçileri benzer yanlış bilgilerle mücadele için aynı anda harekete geçiren dönemler yaşanıyor. Covid-19 salgını bunlardan biriydi. Dünyayı etkisi altına alan salgınla ilgili birlikte çalışmış ve verilerimizi ortak bir yerde toplayabilmiştik. Bu durum yanlış bilgi sorunundaki örüntüleri ve farklılıkları görmemizi sağlamıştı.

2022’de de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıları sırasında sosyal medya ve haber kaynaklarında yaygınlaşan bilgiler, benzer biçimlerde ülke ülke dolaşmış ve teyitçilerin masasına gelmişti. UkraineFacts çalışmasıyla 3 bine yakın doğrulanmış içerik veri setinde toplandı. Umarım yeni yılda da daha çok işbirliğinin artacağı çalışmalar bizi bekliyordur. 

Globaldeki işbirlikleriyle birlikte kurumlar, bölgesel etkilerini artırabilmek için bir araya gelebilmenin yollarını aradı. Bu çabalardan biri de European Fact-checking Standarts Network oldu. Yönetim kurulunda yer aldığım bu ağ, Avrupa’daki teyitçilerin bilgi bozukluğuyla mücadele edebilmesi ve işbirliği olanaklarının artırılmasına katkı sağlayacak.

Benzer olarak Latin Amerika’da LatamCheck, Orta doğu ülkelerinde Arab Fact-Checking Network, Afrika’da AfricaCheck gibi bölgesel çabalar da önem kazanıyor. 

Sorunu global ve bölgesel ölçekte ele almaya devam eden teyit organizasyonları çözümlere ve paydaşlarına daha rahat ulaşabiliyor. 

Teyitçilere yönelik saldırılara daha organize yanıt üretilmeye çalışılıyor

Teyitçiler için tarafsızlık ve gerçekleri aktarmak temel sorumluluk. Kimsenin sevmediği ya da herkesin bazen sevdiği organizasyonlar olmaya alışmak zorundayız. İşimizin doğası biraz da bu. 

Ancak ülkelerdeki kutuplaşmalar, ekonomik çıkar gruplarının duyduğu rahatsızlıklar, teyitçileri sadece çevrimiçi ortamlarda değil, fiziksel olarak da tehlikeye sokabiliyor. Nobel Barış Ödülü’nü 2021 yılında kazanan, Filipinli teyit platformunun kurucusu Maria Ressa bu tehlikeyle yüzleşenlerden.

Teyit organizasyonları ise karşılaştıkları yasal zorluklar, çevrimiçi linç kampanyaları, siber tehditler ve diğer zorbalıklarla, birlikte mücadele etmeye çalışıyor. IFCN’in başlattığı destek programı sayesinde, hukuki konularda finansal desteğe ihtiyaç duyan teyitçilere kaynak ayrılabiliyor. Farklı kurumlar da teyitçilerin karşılaştığı baskı, tehdit, riskleri araştırmalarla desteklemeye ve doğru çözüm yollarını keşfetmeye çalışıyor. Ekipleri dirayetli olma konusunda eğitme, hukuki danışmanlık, maddi destek sağlama bunlardan bir kısmı. Birlikte hareket edebilmek ve yan yana durabilmek ise en mühim olanı.

Avrupa Komisyonu platformları daha çok çabalamaya davet ediyor

Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği’nin farklı örgütlenmeleri, ulusötesi ve uluslararası kurumlar dezenformasyon sorununu ciddiye alıyor ve paydaşlarla bir araya gelerek çözümleri zorluyor. Kurumlar, özellikle çevrimiçi platformları ve hükümetleri cesaretlendirecek adımlar atmaya davet ediyor. 

Şirketleri ve hükümetleri sahici çözümler için “hizaya sokma” çabalarından en önemlisi Avrupa Komisyonu’nun 2018 yılından bu yana uygulamaya koymak için uğraştığı “Code of Practice on Disinformation” belgesi. 

2022 yılında pek çok platform ve medya kuruluşu bu kodu imzalayarak, gerekli raporlamaları yapacağını, teyitçilerle işbirliği içerisinde olacağını, kullanıcıları kandıran ve yanlış bilgiye yönlendiren uygulamalara dikkat edeceklerine dair söz vermiş oldu. Umarız 2023 yılında platformlar, daha şeffaf süreçlerle yanlış bilgi mücadelesindeki katkılarını hesap verilebilirlik çerçevesinde bizlerle paylaşır. Özellikle EFCSN’in Avrupa Birliği ve Komisyonu’ndaki yanlış bilgi sorunu için atılan adımları yakından takip ettiğini ve süreçlerin aktif bir parçası olduğunu söylemeliyim. 

Yapay zeka araçları yanlış bilgi sorununun neresinde?

Geçtiğimiz sene hepimiz ya NFT alıyorduk ya da satıyorduk. Ardından İstanbul’da metaverse arsaları değer kazandı, ancak “tüh ya bunlar gerçek arsa değilmiş” deyip üzüldük. 

2022’yi kapatırken yeni bir dijital fırsat ve tehlikenin eşiğinde olduğumuza dair paniğe veya heyecana kapılıyoruz; AI destekli metin yazma teknolojileri. En bilindik örneği ChatGPT

Tüm bu gelişmelere bilgi alma, teknolojiyle kurulan iletişim açısından bütünlüklü bakarsak, hem fırsatçılara yem olmayız hem de avantajlarından mahrum kalmayız. 

ChapGPT ile ödev yapılmaya başlandığında bunu nasıl tespit edeceklerini bilemeyeceğini söyleyen pek çok akademisyenin paylaşımlarına denk geldim. Yeni teknolojilerle karşılaştığımızda ilk önce karamsarlıkla, dezavantajımıza nasıl kullanılacağını düşünmeye başlıyoruz. Ancak asıl düşünmemiz gereken nokta teknolojileri süreçlerimizin nasıl parçası yapacağımıza odaklanmak. Şimdilik bu araçların gündelik hayatımızın parçası olarak nasıl fayda sağlayacağı belirsiz. Yani işimizi elimizden almayacakları gibi, ödevlerimizi kusursuz yapmalarına da daha vakit var.

Peki, dezenformasyon sorununda yapay zeka teknolojileri ne gibi riskleri ortaya çıkarabilir? 

Arama motorlarından farklı olarak, karşımıza bir kaynak linkle bilgi gelmiyor oluşu bizim bilgiyi alma ve araştırmaya dair becerilerimizi sekteye uğratabilir; tembelleştirebilir ve bilgi için iz sürme yeteneklerimizi geriletebilir. 

Bu nedenle kaynağın önemini hatırlayarak bu araçları kullanmak önemli. Ayrıca, ChatGPT gibi araçların verilen bilgilerin doğru olmama ihtimalini hatırlatması önemli bir uyarı olsa da biraz sorumluluk devri gibi görünüyor. Kullanıcılara doğrusuna nasıl ulaşacağını sunamamak, yanlış bilgiye alan açabilme ihtimalini artırıyor.

Kullanıcı tarafında, bilgiyi araştırma serüveninin kendisinin kişiye faydalarının aktarılması gerekli. Eğitim sisteminin herhangi bir aşamasında bu fırsatlara yer olmaması da endişe verici.

Geçtiğimiz yıllarda medya okuryazarlığı alanındaki gelişmeleri burada hatırlamak gerek. Çünkü eğitim sistemlerinin içerisine yerleştirilmiş eleştirel dijital okuryazarlık mevcut her gelişmeye şüpheyle veya büyük bir umut olarak bakmak arasındaki dengeyi kurabilecek. Teyitçilik alanında yapay zekanın kullanımı ise mühim potansiyeller barındıran başka bir yazının konusu gibi. 

İşte, Teyitçiliğin 2022 yılı böyleydi! 2023 yılında hep beraber merak edip, teyit edeceğimiz günlere!