6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 11 ilde 300 bine yakın bina kullanılamaz hale geldi. Aradan geçen zaman depremin yarattığı yıkımı daha da görünür hale getirdi. Yıkılan binalardan çıkan moloz yığınlarının nasıl bertaraf edileceği gündeme gelirken, bu molozların devasa boyutlarda olduğuyla ilgili bazı iddialar da ortaya atıldı. Öyle ki bazı haber siteleri, molozların büyüklüğünün “Erciyes Dağı’nı aşacağını” öne sürdü.
Peki depremin neden olduğu bina molozları ne kadar büyük?
Şimdiye kadar yapılan kıyaslamalar ışığında moloz miktarını değerlendirdik.
Kıyaslama neye dayanıyor?
Erciyes dağı ve moloz gibi anahtar kelimelerle arama yaptığımızda, karşımıza ilk olarak Çevre Yüksek Mühendisi Günal Özenirler’in ifadesi çıkıyor: “Moloz yığınının 1 milyar metreküp civarında olduğu ifade ediliyor. 11 ilde gerçekleşen moloz yığınının büyüklüğü Erciyes Dağı kadar.”
Teyit, Çevre Yüksek Mühendisi Günal Özenirler’e ulaştı. Özenirler, Erciyes Dağı kıyaslamasını ilk olarak Ali Rıza Öner’den duyduğunu, kendisinin de sağlamasını yaptığını söyledi. Öner’in hesaplamasının da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 13 Şubat 2023 tarihli Hasar Tespit Çalışmasına dayandığını açıkladı.
Özenirler, hesaba, sanayi bölgelerindeki yıkıntılar, karayolu ve demiryolu gibi ulaşım altyapısı hafriyatları dahil olmadığı için öngörülen miktardan daha fazla hafriyat oluşacağını da düşünüyor. Diğer taraftan kıyaslama yapılırken dağın hangi bölümünün baz alındığının önemli olduğuna da dikkat çekti: “Miktar mukayesesinde dağın kütlesine ulaşmak için kalderasının sınırlarını takip ederek bir sınır belirleyip özel yazılımlar ile hacim hesabı yapılabilmektedir.”Kaldera, volkanik ürünün dışarı çıkması ile oluşan çöküntü anlamına geliyor.
Ali Rıza Öner, Erciyes Dağı kıyaslamasını nasıl yaptığını Hürriyet Gazetesi’nde şöyle anlatıyor:
“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 13 Şubat 2023 tarihli Hasar Tespit Çalışması Basın Bülteninde yer alan bilgilere göre, 33 bin 143 binada yer alan 153 bin 506 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespit edilmiş durumda. Her bir konut yaklaşık 75 metreküp beton enkazı demek. Ev içindeki eşyalar ve diğer donatılar da hesaba katılınca her bir konut için yaklaşık 750 metreküp hafriyat ortaya çıkıyor. En iyimser tahminle 115 milyon metreküp evsel enkaz söz konusu. Buna sanayi ve iş yerlerinden kaynaklanan enkaz dâhil değil. Evsel enkazın yoğunluğu metreküp başına iki tona yakın. Yani, Erciyes Dağı büyüklüğünde 230 milyon ton enkaz söz konusu. Bunun her biri 20 tondan 11 milyon 500 bin seferlik kamyonla taşınması gerekiyor.”
Öner’e göre enkazlar görünenden ibaret değil. Yerin altında bu binaların temelleri var. Öner’in tahmini, bir milyar metreküpün üzerinde hafriyat var. Bu da 100 milyon kamyon seferine denk geliyor. Öner, her şehir için en az dört ya da beş bertaraf tesisi kurulması gerektiğini ve bu tesislerin deprem merkezine en az 35 40 km uzaklıkta olması gerektiğini de ekliyor.
Teyit, Atık Yönetimi Uzmanı Ali Rıza Öner’e de ulaştı. Öner, depremin bilançosunun her geçen gün ağırlaştığını ancak hâlâ net veri olmamasına rağmen özellikle Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da neredeyse hasarsız bina olmadığını söyledi. İlk verilere göre 120 milyon ton hafriyat olduğunu, bunun da yaklaşık 230 milyon metreküp hafriyata denk geldiğini ifade eden Öner, tahmininin hasarlı olan tüm binaların yıkılacağına dayandığını ekledi.
Hafriyat miktarının toplam boyutunun 750 milyon metreküpe erişeceğini düşünen Ali Rıza Öner, Erciyes Dağı kıyaslamasının gazetecilerin çarpıcı ve akılda kalıcı olması için “Molozların büyüklüğü Erciyes Dağı büyüklüğünde olabilir mi?” diye sorması üzerine çıktığını aktardı.
Öner, daha sonra araştırınca bu karşılaştırmayı kısa bir süre önce Sözcü yazarı Yılmaz Özdil’in kullandığını görmüş. Öner, hâlâ enkazın boyutu gittikçe büyüdüğü için ince bir hesap yapılmadığını aktardı ve kendisinin de sosyal medyada molozların üç Erciyes Dağı boyutuna eriştiğinden bahsedenler olduğunu ekledi.
Teyit iki farklı hesap üzerinden ilerledi
Peki benzer hesaplama yönteminden yola çıkarsak nasıl bir sonuç elde edebiliriz?
Hesaplara başlamadan önce belirtmekte fayda var: Molozlar ile Erciyes Dağını kıyaslamanın kesin bir doğrusu yok, çünkü bütün hesaplar bazı tahminler ve varsayımlardan oluşuyor. Kıyaslama yaparken hangi verileri kullandığınıza bağlı olarak birden fazla sonuç elde etmek mümkün.
Örneğin dağın deniz seviyesinden ya da şehirden yüksekliğini baz almak sonucu değiştirebilir. Ya da bir binanın çıkardığı moloz miktarının katı bir kuralı yok. Ortalama bir miktar belirlemek de sonuca etki edebilir.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ait iki farklı veri üzerinden hesap ettiğimizde farklı sonuçlar elde ediyoruz.
Her iki tahminde de moloz miktarını Erciyes Dağı’nın kütlesine yaklaştırabilmek için moloz ve bina verilerini en yüksekten, dağın hacmini ise yüzeyden yüksekliğiyle hesaplıyoruz. Farklı verilerle yapılan hesaplar, farklı kıyaslar ve sonuçlar doğurabilir.
İlk olarak Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)’nin verileri üzerinden ilerleyelim.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, depremlerde 116 ila 210 milyon ton enkaz oluştuğunu tahmin ediyor. Daha önce belirttiğimiz gibi, dağ ve molozlar arasındaki makası en aza indirebilmek için moloz miktarında tavan nokta olan 210 milyon tonu kullandık. Fakat bu verinin 24 Şubat'ta hazırlanan rapordan alındığını söyleyebiliriz.
Molozların hacmini hesaplamak için metreküp biriminden ilerlememiz gerekiyor. Bir metreküp beton molozu yaklaşık iki ton moloza denk geliyor. Bu yüzden 210 milyon ton molozu ikiye böldüğümüzde depremin 105 milyon metreküplük bir beton molozuna neden olduğu tahminine varıyoruz. Böylelikle kıyaslamada kullanacağımız ilk verimiz cepte.
Peki bakanlık verileri neler söylüyor?
11 Mart 2023’te Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesindeki 11 ilde yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı, yani artık kullanılamaz hale gelmiş bina sayısının 279 bin, bağımsız birimin ise 821 bin 302 olduğunu söyledi. Bağımsız birimler konutlara denk geldiği için 821 bini baz almak daha doğru.
Yıkılan bina sayısı üzerinden ilerleyebilmek için ise bir binanın ortalama kaç metreküp moloz çıkardığını bilmemiz gerekiyor. Ali Rıza Öner yaptığı açıklamada her bir konut için ev içi eşyalar da dahil yaklaşık 750 metreküp hafriyat ortaya çıktığını tahmin ediyor.
Buna göre ikinci hesabımız 821 bin 302 bağımsız birim ile 750 metreküp molozu çarparak 615 milyon 976 bin 500 metreküp moloza ulaşıyoruz.
Gelelim molozları kıyaslayacağımız Erciyes Dağının hacmine. Önden söyleyelim, aslında herhangi bir dağın hacmini kesin olarak hesaplamak mümkün değil. Çünkü dağ farklı eğimlere, vadilere, kayaç türlerine sahip birçok özellikle karakterize ediliyor. Ancak koni modeli gibi basit geometrik bir şekil, özellikle sıradışı bir şekle sahip dağ gibi nesnelerin hacmini tahmin etmek için bir başlangıç noktası olarak kullanılabilir.
Erciyes dağının şeklini koni olarak baz alırsak, koninin hacim formülünü kullanmamız gerekiyor. V = (1/3) π r2 h İhtiyacımız olan veriler dağın taban yarıçapı ve yüksekliği.
Erciyes Dağının yüksekliği deniz seviyesinde 3 bin 917 metre. Ancak biz Kayseri’den ölçülen görünür yüksekliği yani 2 bin 419 metreyi baz aldık.
Erciyes Dağının taban çapı akademik kaynaklarda yaklaşık 18 km olarak ölçülmüş. Bu durumda dağın taban yarıçapı 9 km. Sonuç olarak dağın tahmini hacmini 205 milyar 82 milyon 820 bin metreküp olarak hesaplamak mümkün.
Ulaştığımız tahmini moloz miktarlarını hatırlayalım. UNDP’ye göre 420 milyon, bakanlığa göreyse 615 milyon metreküplük bir moloz söz konusu. Yani farklı iki veri kullanılarak ulaşılan sonuçlara göre moloz miktarı, bakanlık verisini aldığımızda Erciyes Dağı’nın neredeyse 333'te biri, UNDP verisine göre de bin 953'te biri.
Hesapladığımız moloz miktarı, Atık Yönetimi Uzmanı Ali Rıza Öner’in ulaştığı 230 milyon ton molozdan da fazla. Henüz bina hasar tespitinin bitmediğini, yani yıkılacak bina sayının artabileceğini de unutmamak gerek. Ali Rıza Öner, Erciyes Dağının hacminin 230 milyon olduğu iddiasıyla ayrışıyor.
Görünüşe göre molozları, tam bir geometrik cisim olmayan Erciyes Dağıyla kıyaslamak pek mümkün değil. Teyit’in görüştüğü Çevre Yüksek Mühendisi Günal Özenirler, daha keskin üçgen yapıya sahip olan Mısır Piramitleriyle de mukayese yapılabileceğini söyledi.
Keops Piramidinin hacmi yaklaşık olarak 2.574 milyon metreküp. Piramidin yüksekliği yapıldığı tarihte 146 metre, tabanı ise 230 metre.
Bu da UNDP verilerine göre 41, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre yaklaşık 239 Keops Piramidi kadar moloz olduğu anlamına geliyor.
Moloz miktarı Erciyes Dağına erişmese bile azımsanmayacak kadar fazla
Aslında molozların Erciyes Dağını aşması ya da aşmaması pek bir anlam ifade etmiyor. Ulaşılan tahmini moloz miktarı, Erciyes Dağını aşmasa bile bu durum depremin yıkıcılığını daha aza indirgemiyor. Çünkü tahmin edilen miktarlar bile azımsanacak boyutta değil.
Ayrıca toplum sağlığı ve doğal çevrenin korunması çok daha mühim bir mesele.
Ciddi miktarda moloz yığını ortaya çıktığı su getirmez bir gerçek; bu yığınların kaldırılabilmesi için ciddi ve planlı bir çalışma gerekiyor. Molozların tamamının nasıl kaldırılacağının detaylarını ancak ileriki günlerde görebileceğiz.
Molozların kontrollü bertarafı hayati önem taşıyor
Türkiye Afet Müdahale Planı'nda, enkaz kaldırma konusunda "Afet Enkaz Kaldırma Çalışma Grubu” adlı yapılanma sorumlu. Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada “Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği'ne göre depremler sonucunda oluşan yıkıntı atıklarının yönetiminden, mahallin en büyük mülki amirinin başkanlığında oluşturulacak Kriz Merkezi sorumlu olup, mahallin en büyük mülki amirinin başkanlığında yıkıntı atıklarının depolanacağı alan belirlenmektedir.” dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na göre, şu anda Kahramanmaraş ve Adıyaman’da enkaz kaldırma ve yıkım işlemleri devam ediyor. Bilirkişi heyetlerinin savcılar gözetiminde demir ve beton numuneleri almasının ardından kepçelerle kamyonlara yüklenen enkaz, belirlenen depolama alanlarına taşınıyor. Enkaz kaldırma işleminin nasıl yürütüldüğüyle ilgili daha ayrıntılı bir bilgiye ise ulaşılamıyor.
Basına yansıyan bazı haberlerde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ekiplerinin Kahramanmaraş Beyazıtlı Mahallesi'nde yıkılan binaların enkazını iş makineleriyle hafriyat döküm alanına naklettiği görülüyor.
Molozların kontrollü bir şekilde kaldırılması için yerel yönetimler, bakanlıklar, akademisyenler ve uzmanların işbirliği içinde çalışması gerekiyor.
Çevre Mühendisleri Odası, enkaz ve katı atıkların yönetiminin gönüllülerin tek başlarına yürütebileceği bir süreç olmadığının, maliyetli ve profesyonel şekilde iş makineleri ile işletilmesi gereken süreçler olduğunun altının çiziyor. Çevre Mühendisleri Odası’na göre doğru atık yönetiminin ilk adımı atıkların evsel, tıbbi ve inşaat olarak ayrı ayrı toplanması.
Maden Mühendisleri Odası’na göre depolama öncesi sızıntıları önlemek amacıyla zeminin uygun yöntemlerle geçirimsiz hale getirilmesi, asit maden drenajını engelleyecek önlemlerin alınması, atıkların daha sonra ayrıştırılabilmesi işlemlerinin de dikkate alınarak depolama çalışmalarının planlanması gerekiyor.
Uzmanlar, molozların doğal yaşam alanlarına dökülmemesi konusunda da uyarılarda bulunuyor. Muğla Sıtkı Kocaman Üniversitesi'nden Dr. Yasin İlemin, moloz döküm sahalarının mutlaka korunan alanlardan, sulak alanlardan ve yaban hayatı alanlarından uzakta olması gerektiğini vurguladı. İlemin’e göre sızdırmasız zeminlerin tercih edilmesi, yer altı ve üstü sularla temastan mutlaka kaçınılması gerekiyor.
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Kahraman da enkazın depolandığı yerin jeolojik ve çevre uzmanları tarafından “titiz bir çalışma” gerektirdiğini söyledi.
Molozlara dair önemli bir diğer risk ise asbest. Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin “Enkaz kaldırma süreçlerinin yönetimi gerektiği gibi yapılmadığını gördük. Başlangıç aşamasındayken yeniden organize edilmesini istedik. Aksi takdirde toplum önümüzdeki dönemde asbest kaynaklı sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabilir.” sözleriyle asbest tehlikesine dikkat çekiyor.
İtalya’da molozlar yedi yılda temizlendi
Çevre Yüksek Mühendisi Günal Özenirler, dünyada benzer süreçlerde yaşanan örneklere dikkat çekti. Özenirler İtalya'da 2009’da meydana 6,3 büyüklüğündeki depremden sonra ortaya çıkan 1,5 ila 3 milyon tonluk moloz yığınlarının kaldırılması sürecinin yedi yıl sürdüğünü, titiz davranmak gerektiği için sürenin bu kadar uzadığını söyledi. Akademik makaleler de molozların 2016’ya kadar sürdüğünü gösteriyor. Bu depremde 308 kişi ölmüş, bin 500’den fazla kişi yaralanmış ve yaklaşın 65 bin kişi de evsiz kalmıştı.
Bir diğer örnek ise Japonya’dan. Japonya’da 2011’de meydana gelen 9,0 büyüklüğündeki depremin ardından yaklaşık 24 milyon tonluk bir moloz ortaya çıkmıştı. Depremde, yaklaşık 20 bin kişi hayatını kaybetmişti. Depremin ardından gelen tsunaminin molozların boyutunu 70 ila 280 milyon tona çıkardığı tahmin ediliyor. Hafriyat temizliği için hükümet, 4,3 milyar $’lık bir bütçe ayırmıştı.
Üstelik, yaşanan felaketin ardından geçen dört yıl sonra bile bazı hafriyatlar Amerika sahillerine vurmaya devam etti.