Yanlış bilgi psikolojisi I: Neden savunmasızız?

Psikolojimiz bizi nasıl yanlış bilgiye karşı daha savunmasız hale getiriyor? First Draft’tan Tommy Shane üçlü serinin ilkinde ana kavramları açıklıyor.


26/08/2020 08:00 10 dk okuma

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

*Bu içerik ilk kez "The psychology of misinformation: Why we’re vulnerable" başlığıyla First Draft News tarafından 20 Haziran 2020 tarihinde yayınlanmış ve Can Başaçek tarafından Teyit için çevrilmiştir.

Psikolojimiz bizi yanlış bilgiye karşı nasıl daha savunmasız hale getiriyor? First Draft’tan Tommy Shane üçlü serinin ilkinde ana kavramları açıklıyor.

Yanlış bilgi psikolojisi, yani doğru olmayan şeylere inanmamız için bizi yüreklendiren zihinsel kısayollar, karışıklıklar ve yanılsamalar, bunun zararlı etkilerini nasıl önleyebileceğimiz konusunda bize çok fazla bilgi verebilir. Psikolojimiz, düzeltmelerin işe yarayıp yaramadığını, medya okuryazarlığı derslerinde ne öğretmemiz gerektiğini ve neden ilk etapta yanlış bilgilere karşı savunmasız olduğumuzu etkileyen şey. Aynı zamanda insan beynine büyüleyici bir bakış açısı sunuyor.

Psikolojik kavramlar akademi kaynaklı olsa da pek çoğu günlük konuşmaya da yerleşti. İlk olarak 1957'de açıklanan bilişsel uyumsuzluk bunlardan bir tanesi; teyit yanlılığı ise bir başkası. Ve sorunun bir kısmını da bu oluşturuyor. Tıpkı epidemiyoloji hakkında bilmeden konuştuğumuz gibi, bilişsel bilim hakkında da bilmeden konuşabiliyoruz ve bu kavramların yanlış ifade edilmesi yeni yanlış bilgi biçimleri yaratabiliyor.

Muhabirler, teyitçiler, araştırmacılar, teknoloji uzmanları ve yanlış bilgilerle çalışan fenomenler (ki kabul edelim hepsi bunu yapıyor) bu farklılıkları anlamazsa bu iş belirsiz bir akademik terimi yanlış anlama vakası olmaktan çıkıyor. Bu, sorunun bir parçası olma riski taşıyor.

First Draft bu serinin ilkinde yanlış bilgiler, bunları düzeltme ve önleme konularıyla ilgili temel psikolojik kavramları listeliyor. Bunlar son sözden ziyade bir başlangıç noktası olarak tasarlandı; daha fazlasını öğrenmek için önerilen ileri okumalara bakabilirsiniz.

Bilişsel cimrilik

bilissel cimrilik

Bizi yanlış bilgilere karşı en savunmasız kılan psikolojik özelliğimiz, bilişsel olarak cimri olmamız. Sorunları çözerken daha fazla düşünce ve çaba gerektiren yollardan ziyade daha basit, daha kolay yolları kullanmayı tercih ediyoruz. Mümkün olduğunca az zihinsel çaba sarf edecek şekilde evrimleşmişiz.

Bu, beynimizi bu kadar etkili kılan şeyin bir parçası: Her şey hakkında çok fazla düşünmek istemiyoruz. Ama bu aynı zamanda, yapmamız gerektiğinde de bir şeyler hakkında yeterince düşünmediğimiz anlamına geliyor; örneğin internette gördüğümüz bir bilginin doğru olup olmadığını düşünürken.

İleri okuma önerisi: Londra Üniversitesi'nden Dario Tarborelli tarafından yazılan ve 2008'de Current Issues in Computing and Philosophy'de yayınlanan "How the Web Is Changing the Way We Trust."

Çift süreç teorisi

cift surec teorisi

Çift süreç teorisi, iki temel düşünce biçimine sahip olduğumuz bir kavram. Sistem 1 az çaba gerektiren otomatik bir süreç ve Sistem 2 ise daha fazla çaba gerektiren analitik bir süreç. Bilişsel cimriler olduğumuz için, kolay yoldan kurtarabileceğimizi düşündüğümüz zamanlarda genellikle Sistem 1 düşüncesini (yani kolay olanı) kullanıyoruz.

Otomatik süreç, iki nedenden ötürü yanlış bilgi tehlikesi yaratıyor. İlk olarak, bir şeyi işlemek ne kadar kolay olursa bunun doğru olduğunu düşünmemiz o kadar olası; bu yüzden hızlı ve kolay kararlar genellikle doğru olmasa bile öyle hissettiriyorlar. İkincisi, bunun etkili olması yüzünden ayrıntıları, hatta bazen en önemlilerini kaçırabiliyoruz. Örneğin, internette okuduğumuz bir haberi hatırlayabiliyor, ancak bunun çürütüldüğünü unutabiliyoruz.

İleri okuma önerisi: Gordon Pennycook tarafından yazılan ve 2017'de Dual Process Theory 2.0'de yayınlanan “A Perspective on the Theoretical Foundation of Dual Process Models.”

Kestirme yollar

kestirme yollar

Kestirme yollar ise hızlı kararlar vermek için kullandığımız göstergeler anlamına geliyor. Kestirme yolları kullanma sebebimiz, bunun karmaşık analizler yapmaktan daha kolay olması; özellikle de çok fazla bilginin bulunduğu internette.

Kestirme yollarla ilgili sorun, genellikle doğru olmayan sonuçlara yol açmaları. Örneğin, bir içeriğin güvenilir olup olmadığını değerlendirmek için, güvendiğimiz birinin sosyal medya hesabında bu gönderiyi onayladığı (örneğin retweetlediği) "sosyal-tasdik kestirme yolu"na inanabiliriz. Ancak bu kişiye ne kadar güvenirseniz güvenin, bu tamamen güvenilir bir gösterge değil ve doğru olmayan bir şeye inanmanıza neden olabiliyor.

First Draft'ın kurucularından ve ABD direktörü Claire Wardle'ın Bilgi Düzensizliğini Anlamak için Temel Kılavuz'da açıkladığı gibi, “sosyal medyada, kestirme yollar (dünyayı anlamlandırmak için kullandığımız zihinsel kısayollar) eksik. Gazetelerde hangi bölüme baktığınızı anladığınız ve köşe yazıları veya çizgi film bölümünde olduğunuzu görebildiğiniz görsel ipuçlarının olmasının aksine, internette durum böyle değil."

İleri okuma önerisi: Miriam J. Metzger ve Andrew J. Flanagin tarafından yazılan ve 2013'te Journal of Pragmatics, Volume 59 (B)’de yayınlanan "Credibility and trust of information in online environments: The use of cognitive heuristics."

Bilişsel uyumsuzluk

bilissel uyumsuzluk

Bilişsel uyumsuzluk, inançlarınızla çelişen bilgilerle karşılaşmanın ardından gelen olumsuz deneyim. Bu durum, insanların uyumsuzluğu hafifletmek için güvenilir bilgileri reddetmesine neden olabiliyor.

İleri okuma önerisi: Monika Taddicken ve Laura Wolff tarafından yazılan ve 2020'de Media and Communication, Volume 8 (1), 206-217'de yayınlanan "'Fake News' in Science Communication: Emotions and Strategies of Coping with Dissonance Online."

Teyit yanlılığı

teyit yanliligi

Doğrulama ya da teyit yanlılığı, mevcut inançlarımızı doğrulayan bilgilere inanma ve onlarla çelişen bilgileri reddetme eğilimi. Dezenformasyon üreten ve yayan aktörler, mevcut inançları güçlendirmek için bu eğilimden faydalanabilir.

Teyit yanlılığı, uzun bir listeden oluşan bilişsel yanlılıklardan yalnızca bir tanesi.

İleri okuma önerisi: Raymond Nickerson tarafından yazılan ve 1998'de Review of General Psychology, 2(2), 175-220'de yayınlanan “Confirmation Bias: A Ubiquitous Phenomenon in Many Guises.”

 

Güdülenmiş muhakeme

muhakeme gudulenmis

Güdülenmiş muhakeme, insanların gerçeği saptamak yerine inanmak istedikleri şeylere inanmak için akıl yürütme becerilerini kullanmaları. Buradaki en önemli nokta, tembel ya da irrasyonel düşünceden ziyade insanların rasyonel yetilerinin yanlış bilgiden doğan inanca neden olabileceği fikri.

Güdülenmiş muhakeme, yanlış bilgi psikolojisindeki mevcut tartışmanın önemli bir tarafını oluşturuyor. New York Times'ta yayınlanan 2019 tarihli bir makalede, Virginia Üniversitesi ve MIT'de çalışan iki bilişsel bilimci David Rand ve Gordon Pennycook bu görüşe şiddetle karşı çıktılar. İddiaları, insanların bir bilgiyle karşılaştıklarında yeterince analitik olmadıkları yönündeydi:

Bir grup, muhakeme yetimizin taraflı bakış açımız tarafından zapt edildiğini iddia ediyor; yani fikirlerimizi akla uygun hale getirmeye yatkınız. Diğer gruba göre ise sorun, -biz ikimiz de bu grup gibi düşünüyoruz- sık sık eleştirel yetilerimizi kullanmayı bırakmamız; yani zihnen tembeliz."

Rand ve Pennycook, yanlış bilgilere karşı psikolojik olarak savunmasız olmamızın ana nedeninin güdülenmiş muhakeme değil, düşünce tembelliği olduğuna dair güçlü kanıtlar çıkarmaya devam ediyor.

Bundan sonra ne okumalı: Gordon Pennycook ve David Rand tarafından yazılan ve 2019'da New York Times'da yayınlanan "Why do people fall for fake news?" (Teyit tarafından çevrilen Türkçesi: Araştırma: İnsanlar neden sahte haberlere kanıyor?)

 

Çoğulcu cehalet

akicilik

Çoğulcu cehalet, toplumdaki diğer insanların ne düşündüğü ve neye inandığını anlama yoksunluğu. Bu, politik bir görüş söz konusu olduğunda insanların, aslında çok az kişi bir görüşe sahipken, bu kişilerin çoğunlukta olduğunu düşünmelerine neden olabiliyor. Bu, yanlış bilgilerin çürütülmesiyle (örneğin, komplo teorileri) daha da kötüleşebiliyor, çünkü bu görüşleri gerçekte olduğundan daha popüler hale getirebiliyorlar.

Bunun başka bir hali de yanlış fikirbirliği etkisi: Yani insanların, kendi görüşlerini paylaştığını düşündüğü kişilerin olduğundan fazla olduğunu zannetmesi.

İleri okuma önerisi: Stefan Lewandowsky'nin 2011'de Shaping Tomorrow's World'de yayınlanan "The Loud Fringe: Pluralistic Ignorance and Democracy."

 

Üçüncü şahıs etkisi

ucuncu sahis etkisi

Üçüncü şahıs etkisi insanların, yanlış bilgilerin başkalarını kendilerinden daha çok etkilediklerini varsayma eğilimi.

Yakın zamanda, Romanya'daki National University Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nde iletişim profesörü Nicoleta Corbu, insanların yanlış bilgileri saptama konusundaki algılanan yetilerinde önemli ölçüde üçüncü şahıs etkisi bulunduğunu ortaya koydu: İnsanlar yanlış bilgileri saptama konusunda kendilerini diğer insanlardan daha iyi görüyor. Yani insanlar, savunmasız olduklarını azımsıyorlar ve uygun önlemleri almayabiliyorlar.

İleri okuma önerisi: Oana Ştefanita, Nicoleta Corbu ve Raluca Buturoiu tarafından yazılan ve 2018'de Journal of Media Research, Volume. 11 3 (32), 5-23'te yayınlanan "Fake News and the Third-Person Effect: They are More Influenced than Me and You."

 

Akıcılık

cogulcu cehalet

Akıcılık, insanların bilgiyi ne kadar kolay işlediğini ifade ediyor. İnsanlar bir bilgiyi akıcı bir şekilde işleyebiliyorsa o şeyin doğruluğuna inanma olasılıkları artıyor; doğru hissettiriyor, bu nedenle doğru görünüyor.

Bu yüzden tekrarlar çok güçlü: Daha önce duyduysanız daha kolay işliyorsunuz ve bu nedenle buna inanma olasılığınız daha yüksek oluyor. Birkaç kez tekrarladığınızda ise etkisi artıyor. Bu nedenle, bir bilginin çürütülmüş olduğunu duymuş olsanız bile asıl iddianın sürekli tekrar edilmesi onu daha tanıdık, akıcı ve inandırıcı hale getirebiliyor.

Bu aynı zamanda anlaşılması kolay bilgilerin daha inandırıcı olduğu, çünkü daha akıcı bir şekilde işlendiği anlamına geliyor. Stephan Lewandowsky ve meslektaşlarının açıkladığı üzere:

"Örneğin, aynı ifade düşük yerine yüksek kontrastlı yazdırıldığında doğru olduğuna karar verilme olasılığı daha yüksek. Ya da kafiyesiz yerine kafiyeli bir şekilde sunulduğunda veya tanıdık gelmeyen bir aksan yerine kulağa aşina gelen bir aksanla iletildiğinde. Dahası, okunması kolay bir yazı tipiyle yazıldıklarında yanıltıcı soruların tanınma olasılığı daha düşük oluyor." 

İleri okuma önerisi: Rolf Reber ve Christian Unkelbach tarafından yazılan ve 2010'da Rev Philos Psychol. Volume 1 (4): 563–581'de yayınlanan "The Epistemic Status of Processing Fluency as Source for Judgments of Truth."  

 

Saçmalık duyarlılığı

sacmalik duyarliligi first

Saçmalık duyarlılığı, gerçekle çok az ilgisi olan bilgilere ne kadar duyarlı olduğunuzla ilgili; anlamsız bir klişeye mesela. Fakat saçmalık, kasıtlı olarak gerçekle çelişen yalandan farklı. 

Pennycook ve Rand, saçmalık duyarlılığı kavramını, yanlış haber başlıklarına olan hassasiyeti incelemek için kullanıyor. "Gizli anlam eşsiz soyut güzelliği dönüştürüyor" gibi sözde derin bir cümleyi (yani bir saçmalığı) kabul etme olasılığımız ne kadar yüksekse yanlış haber başlıklarına karşı da o kadar duyarlı oluyoruz. 

Bu da Pennycook ve Rand'ın, yanlış haberlere duyarlılığın, güdülenmiş muhakemeden ziyade yetersiz analitik düşünceden kaynaklandığına dair kapsamlı teorisini destekliyor. Başka bir deyişle, Sistem 1'in otomatik düşüncesinde çok sıkıştık ve Sistem 2'nin analitik düşüncesinde yeterli değiliz.

İleri okuma önerisi: Gordon Pennycook ve David Rand tarafından yazılan ve 2019'da Journal of Personality'de yayınlanan "Who falls for fake news? The roles of bullshit receptivity, overclaiming, familiarity, and analytic thinking."

Bu içerik Teyit tarafından çevrilmiştir.

The psychology of misinformation: Why we’re vulnerable, First Draft News, 20/06/2020

Çeviri: Can Başaçek

Kapak Görseli: RawPixel

t cetveli banner