*Bu içerik ilk kez "WhatsApp efforts to curb misinformation aren’t entirely effective, research shows" başlığıyla Poynter tarafından 27 Eylül 2019 tarihinde yayınlanmış ve Sonay Ün tarafından Teyit için çevrilmiştir.
WhatsApp kullanıcılarının düşündüğü gibi, WhatsApp’taki bir mesajın başka kişilere yönlendirilmesine yönelik sınırlama, uygulamadaki yanlış bilginin nihai çözümü olmayabilir.
Aylar önce, WhatsApp’ta hızla yayılan yanlış bilgiye ilişkin birçok bildirimin yapılmasından sonra şirket, bir mesaj için izin verilen iletim (yönlendirme) sayısının beş ile sınırlandırılacağını duyurmuştu. Şirketin bu adımı yanlış içeriklerin etkisini azaltmaya yönelik bir girişim olarak değerlendirildi. Bununla birlikte Brezilya’da bulunan Minas Gerais Federal Üniversitesi’nde (UFMG) Eylül ayında yayımlanan bir çalışma bu sınırlamanın, asılsız bilgilerin hızla yayılmasını engellemede o kadar da etkili olmadığını ortaya çıkardı.
UFMG’de Bilgisayar Bilimi Profesörü Fabricio Benevenuto, Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı (IFCN) ile gerçekleştirdiği bir röportajda şunu ifade etti: “Bir mesajın iletim sayısını beş ile sınırlamak WhatsApp’ın verdiği bir karar. Kimse, şirketin bu yeniliği (uygulamadan önce) deneyip denemediğini veya bu kararın şimdiye kadar ne kadar etkili olduğunu bilmiyor. Bu nedenle hazırladığımız makalede bu noktayı ele aldık.”
Benevenuto, WhatsApp üzerinden yayılan yanlış bilgi konusunda çalışmalar yapıyor. Profesör, araştırmacıların belirli bir günde Brezilya, Hindistan ve Endonezya’daki açık WhatsApp grupları arasında en çok hangi içeriklerin paylaşıldığını görmelerini sağlayan bir WhatsApp Monitörü geliştirdi. Benevenuto’nun söz konusu mesajlaşma uygulaması hakkında yazdığı birkaç makale arasında 2018 yılında New York Times için hazırladığı bir yazı da bulunuyor.
Profesörün çalışma yaptığı ekip, iletim sayısının beş ile sınırlanmasının bazı durumlarda bilginin yayılmasını yavaşlattığı; fakat son derece viral olan içeriğin birçok kişiye ulaşmasını engelleyemediği sonucuna vardı.
WhatsApp’ın popüler olduğu ülkelerde uygulama komplo teorileri, propagandalar ve asılsız bilgiler için adeta bir üs haline geldi.
Brezilya’nın Eğitim Bakanı Abraham Weintraub bu sene başında, eğitim bütçesinde yüzde 30 kesintiye gitmelerinin gerekçesi olarak uçarı ve “çıplak” öğrencilerle dolan üniversite kampüslerini göstermesi üzerine gazeteciler ve teyitçiler kısa sürede bakanın bu iddialarının asılsız olduğuna dikkat çektiler.
Diğer bir taraftan bakanın açıklamasına WhatsApp’ta verilen tepki ise oldukça farklıydı. Sadece 24 saat içinde çıplak üniversite öğrencilerinin eski ve konu dışı resimlerinin uygulamadaki paylaşım oranı yüzde 950 arttı.
“Nasıl oluyor da bu kadar çok bilgi bu kadar kısa sürede yayılıyor?” diyor Benevenuto.
Aslında bu olayların yaşandığı zaman WhatsApp kullanıcıların bir mesajı beş kişiden fazla kişiye iletmesini yasaklamıştı. Ne var ki bu özellik üniversiteler hakkında çıkarılan yanlış ve/veya yanıltıcı bilgilerin uygulamada sürekli olarak paylaşılmasını önleyemedi. Kullanıcılar asılsız söylentilerin sistemde yayılmasını sağlayacak başka yollara başvurdu.
“(Uygulamadaki) bu sınırlamalar bazı şeyleri düzeltebilir ve bir yere kadar etki gösterebilir. Fakat açık olan bu siyasi WhatsApp grupları, yanlış bilginin hızla yayılmasını sağlayan altyapıyı oluşturabilir. Açıkçası bu grupların birbirleriyle bağlantılı olduğunu görmeyi ummuyorduk.”
WhatsApp çelişkisi: açık mı, kapalı mı?
Benevenuto yanlış bilginin WhatsApp’ta yayılması üzerine çalışma yapmanın ve bu konuyu değerlendirmenin bazı zorlukları olduğunu ifade etti. Bunlardan biri mesajlaşma platformunun çelişkili bir durumu beraberinde getirmesi.
Benevenuto şöyle yorumluyor: “Bilgiler WhatsApp’ta şifreleniyor. Bu şifreleme işlemi nedeniyle yazışmaların ‘kapalı’ olması gerekiyor. Buna karşın bir yazışmanız yayılırsa ve herkes bunu birbirine iletirse ağdaki tüm kullanıcılar o yazışmadaki bilgileri öğrenir ve yazışma artık kapalı olmaktan çıkar.”
Şifrelenen verilere hiçbir şekilde erişilemiyor ve defalarca yönlendirilen o viral mesajı ilk gönderen kullanıcı tespit edilemiyor. Dolayısıyla platform, teyitçiler ve yanlış bilgiyi araştıranlar için sinir bozucu bir bilmece olmaktan öteye gidemiyor.
Facebook’un sahip olduğu bu uygulama, tüm mesajlaşma ve sosyal ağlar arasında dünya genelinde en fazla kullanıcıya erişme özelliğini taşıyor. Yani, 193 ülkeden 180’inde kullanılan uygulama yaklaşık 1,5 milyar aktif kullanıcıya sahip.
WhatsApp’ta grup sohbeti için izin verilen maksimum kullanıcı sayısı 256. Gruplar kapalı olduğunda yeni üyeler ancak grup yöneticisi tarafından gruba dahil ediliyor. Bununla birlikte açık gruplarda bağlantıya erişimi olan veya QR kodu bulunan herkes gruba katılabiliyor.
Benevenuto WhatsApp’ın “yanlış bilginin yayılmasına son derece elverişli bir ortam” olduğunu düşünüyor.
Siyasi dezenformasyonun “belkemiği”
Kanada’da bulunan Uluslararası Geliştirme ve Araştırma Merkezi’nde yapılan bir araştırmada WhatsApp’ın Latin Amerika’da, Afrika’da ve Güneydoğu Asya’da siyasi mesajların yayıldığı önemli bir platform olduğu ortaya çıkarıldı.
Hindistan ve Brezilya’da yakın zamanda gerçekleştirilen seçimlerde WhatsApp, adaylar ve partileri için propaganda yapılan ve siyasi kampanyaların yürütüldüğü son derece etkili bir platform olarak kullanıldı.
Endonezya’da son seçimlerin ardından yaşanan ayaklanmalarda hükümet Instagram ve Facebook’un yanı sıra bu mesajlaşma uygulamasının kullanımına kısıtlamalar getirdi. Ülke genelinde yapılan bildirimlerde protestolarla ilgili asılsız haberlerin ve yanlış bilgilerin sosyal medyada hızla yayıldığı iddia edildi.
Benevenuto bu konuda şöyle konuştu: “WhatsApp’ta bulunan siyasi grupların, adaylarına yardım etmek amacıyla yanlış bilgiyi yayma ihtimali çok yüksek. Bu yüzden söz konusu bilginin amaçlarına uygun olması halinde o bilgiyi, yanlış veya doğru olduğuna bakmadan hemen paylaşıyorlar.”
Benevenuto’nun WhatsApp Monitörü Endonezya’da 200, Brezilya’da 400 ve Hindistan’da yaklaşık 6 bin kadar açık siyasi grupta paylaşılan içeriklerin takibini yapıyor.
“Bu gruplar bilginin son sürat yayılmasına imkan veren ağda bir çeşit belkemiği niteliğinde. İlgili oluşumlarda açık ve kapalı gruplarda kendilerine ulaşan tüm bilgileri paylaşan aktivistler faaliyet gösteriyor.”
Benevenuto aynı zamanda platformda dolaşan bazı yanlış içerik dalgalarının profesyoneller liderliğinde yürütülen planlı çalışmaların bir parçası olması gerektiğini düşünüyor.
“(Seçimler sırasında) bir aday bir şey yaptığında, hemen ertesi gün sergilediği o davranışa ilişkin onlarca içerik takip ettiğimiz bu gruplarda kısa sürede yayılıyordu. Neticede bu grupların bilgi zincirinin ikinci halkasını oluşturdukları görülüyor. Birinci halka ise yanlış bilgi oluşturma konusunda uzmanlaşmış kişileri barındırıyor.”
Brezilya’da sağcı siyasetçi Jair Bolsonaro’nun başkanlık seçimlerindeki galibiyetini duyurduktan sonra ülkenin yerel gazetesi Folha de S.Paulo, Bolsonaro’yu destekleyen bazı şirketlerin “solcu rakibi Fernando Haddad’ı hedef alan mesajları WhatsApp’ta yaymak üzere” milyonlarca dolar harcadıklarını duyurdu.
Yapılan bu haberden bir hafta sonra Época isimli dergi, para alan aktivistlerin ve Bolsonaro destekçilerinin sahte haber mesajlarını göndermek için, yasa dışı edinilen telefon numaralarını kullandıklarını açıkladı.
Brezilyal’daki doğrulama platformu Aos Fatos’un direktörü Tai Nalon Washington Post’taki yazısında şu ifadede bulundu: “Siyasi gruplar ayrıca bulundukları yerleri gizlemek ve WhatsApp’ın spam kısıtlamalarından kaçınmak için yabancı cep telefonu çiplerini kullanmış olabilirler.”
Araştırmada, kampanya süresince hızla yayılan siyasi görsellerin yalnızca %8’inin doğru olduğu tespit edildi.
Yanlış bilginin yayılmasına karşı yürütülen çalışmalar
WhatsApp bu krizler karşısında, bir mesajın iletim sayısını beş ile sınırlamak ve kullanıcıların bir mesajın orijinal olmadığını bilmelerini sağlamak için, iletilen mesajları etiketleme dahil olmak üzere farklı stratejiler uyguladı.
Şirket Hindistan’da Tip Line adında yeni bir özelliği kullanıcılara sundu. Bu özellik, kullanıcıların söylentileri ve iletilen bilgileri, yeni kurulan yerel bir firmaya, yani Proto isimli bir doğrulama merkezine göndermelerini sağlayacaktı. Böylece söz konusu bilgiler yanlış veya doğru olarak sınıflandırılabilecekti.
Ne var ki Proto kısa sürede, kendilerine gönderilen her söylentiyi doğrulayamayacaklarını ve araştırma yapmak için bilgi edinmeleri gerektiğini açıkladı.
Teyitçiler de yanlış içeriklerin platformda hızla yayılmasını önlemek için yıllardır yenilikçi çözümler öneriyorlar.
Birçok kuruluşun WhatsApp hesabı bulunuyor. Böylece kullanıcıların, aldıkları bilgileri doğrulatma imkanı bulunuyor. Örneğin, Kolombiya merkezli doğrulama sitesi La Silla Vacía’nın, viral zincir mesajların doğruluğunu kontrol eden bir “WhatsApp Detektörü” bulunuyor.
San Francisco’da kâr amacı gütmeyen yeni teknoloji şirketi Meedan, teyitçilerin, yukarıda bahsedilen yoğun taleplerine otomasyondan faydalanarak yanıt vermelerini kolaylaştıracak bir hizmeti yakın zamanda sağlamaya başladı.
Türkiye’deki doğrulama platformu Teyit ile Toronto merkezli İran haber doğrulama platformu FactNameh’in WhatsApp’ta ve başka mesajlaşma platformlarında kullanılabilen Sticker paketleri bulunuyor. Böylece kullanıcılar arkadaşlarını ve ailelerini yayılan sahte haber hakkında incitmeden uyarabiliyor.
“Kaynağın ne?” “Teyit ettin mi?” ve “Yanlış!” Teyit’in Sticker’larında geçen ifadelerden bazıları.
Güney Afrika, Nijerya, Kenya ve Senegal’de faaliyet gösteren doğrulama kuruluşu Africa Check, WhatsApp’ta What’s Crap’ı hayata geçirmek için Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı’nın 2019 Fact-Forward Fonu’ndan yararlandı. What’s Crap, uygulamada yayılan viral bilgileri çürüten ve kullanıcıların bölümleri kolaylıkla dinlemelerini ve paylaşmalarını sağlayan sesli bir doğrulama kanalı.
Benevenuto, sayısız içeriği takip etmeleri genellikle kolay olmadığı halde teyitçilerin, WhatsApp’taki açık ve siyasi grup yazışmaları üzerinden yanlış bilgileri tespit etmeyi sürdürmelerini ısrarla tavsiye ediyor.
“Çok fazla bilgi gönderiliyor ve bir veya iki grubu takip etmek bile zor olabiliyor. Bu nedenle kullanıcıların muhtemelen yalnızca bir gruba dahil olduğunu varsaydık. Buna karşın bir şekilde gruplar arasında bağlantılar bulunuyordu. Bir gruba gönderilen bilgiler başka gruplara da ulaştı.”
“Çok sayıda yabancının grup yazışmalarına dahil olduğu bu özel platform yapılanması aktivistlerin harekete geçmek için kullandıkları bir yol olarak düşünülebilir. Diğer bir deyişle, aktivistlerin bilgiyi ağın diğer tarafına yayabilecek gücü bulunuyor.”