Bu yıl ‘umarız bir daha olmaz’ dediğimiz şeylerden biri daha oldu ve savaş çıktı. Rusya, 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı askeri operasyon başlattı. Böylece pandeminin getirdiği stres, ülkedeki hayat pahalılığı ve kapıda görünen kışa savaşın getirdiklerini eklemiş olduk.
Bu savaşın diğerlerinden bir farkının olduğunu söyleyebiliyoruz. Nitekim savaş görüntülerinin sosyal medyada bolca yer alması, askerlerin çatışmalar sırasında çektiği TikTok videolarının milyonlarca kişi tarafından izlenmesi ve hoş bir manzarayı seyreder gibi izlediğimiz drone görüntüleri şimdiden akıllara kazındı.
New York Magazin bu savaş için “WarTok” ifadesini kullandı.
Hatta Ukrayna ve Rusya arasındaki bu mücadele ilk ‘TikTok savaşı’ olarak adlandırıldı. Savaşın bölgedeki asker ya da sivilleri nasıl etkilediği hakkında fazla söze gerek yok. Lakin, coğrafik olarak uzakta olanlar da savaşın etkilerinden nasibini alıyor.
Bu yazıda savaş hakkındaki haberlerin gençleri nasıl etkileyebileceği ve veliler olarak nasıl bir yol izlememiz gerektiğine odaklanacağız.
Körfez Savaşı’nı hatırlayanlar el kaldırsın
İletişim teknolojilerindeki gelişmelerin savaşları algılama ve yaşama biçimimizi değiştirdiği aşikar. 1990’da ABD ile Irak arasında yaşanan Körfez Savaşı’nı hatırlayanların aklına hangi görüntülerin geldiğini merak ediyorum.
O zamanlar savaşı takip etmek için sosyal medya ya da yaygın bir internet olmadığından akıllara CNN’in yaptığı, sadece yeşil ve parlak ışıkların olduğu yayın gelecektir. Şimdi gördüklerimiz karşısında aşağıdaki savaş görüntüsü sanki ilk fotoğrafı çeken Fransız fotoğrafçı Niepce’in ünlü karesini andırıyor.
Körfez Savaşı’nda Çöl fırtınası olarak da bilinen operasyondan yayın görüntüsü.
Tehlikeli sularda
32 yıl öncesine ışınlanıp Körfez Savaşı’na tanık olsaydık istemediğimiz şeylerle karşılaşmamak daha kolay olurdu. Çünkü savaş görüntüleri sadece televizyon ya da gazetelerde yer alıyordu. Kontrolleri kolaydı.
Yani veliler olarak sınavlarına hazırlanan bir çocuğun etkilenmemesi için televizyonu kapatıp, kapıya gelen gazeteyi halının altına sakladığımızda sorun çözülecekti. Dahası görüntüler editörler tarafından süzülmüş olarak servis ediliyordu.
Devir değişti, devran döndü. Artık Z kuşağı olarak adlandırılan nesil savaşı sosyal medyadan takip ediyor. Çocukların editör eli değmemiş savaş görüntüleriyle karşılaşması çok olası. Ayrıca doğrulanmamış ya da eski tarihli videolar, gerçekliği bulunmayan propaganda mesajları, üzerinde oynanmış montajlı görüntüler ve sahte metinler çocukların gerçekleri ayırt etme yetilerine sekte vurabiliyor.
Çevrimiçi platformlarda hangi bilgiye güvenebileceğini tahmin etmek zor olduğundan çocuklar en popüler olanı doğru olarak kabul edebilir. Elbette yanlış ya da sahte görüntüler de çoğu zaman popülerdir. UNICEF'in araştırmasına göre çocukların yüzde 75’inin internette karşılaştığı bilgilerin doğruluğunu tartmakta sorun yaşadığını aklınıza getirin.
Gördüğün şey iz bırakır
Savaş görüntülerine maruz kalan çocukların travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) semptomları geliştirme riski olduğu biliniyor. Dolaylı travma olarak adlandırılan bu durumda kişi, diğerlerinin acıları ve ihtiyaçlarına tanık olup, zor şeylere katlananlarla kendini özdeşleştirebilir.
Örneğin, 11 Eylül saldırılarına dair haberleri televizyonda izleyen çocuklarda TSSB semptomlarının arttığı saptanmış. Başka bir araştırmada ise 2017 yılında ABD’de yaşanan Irma Kasırgası hakkında medya görüntülerine maruz kalan çocuklarda benzer semptomların arttığı ifade edilmiş.
Sosyal medyada karşılaşılan hassas görüntüler çocuklar üzerinde kısa ve uzun vadede etkilere yol açıyor. Şiddet görüntüleri çocuklar üzerinde kısa vadede saldırgan ve öfkeli duyguları tetiklerken, uzun vadede empati eksikliği ya da duyarsızlaşma gibi sonuçlar doğuruyor.
Ne yapmalı, nasıl davranmalı?
Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan savaşın çocukları daha az etkilemesi için beş öneri sıralayabiliriz:
- Güçlendir: Kriz zamanlarında sakin kalıp, dünyadaki teyitçilerin yaptıklarına ses vermelerini onlara iletin. Teyit’in bu kriz için oluşturduğu mikro siteye göz atın.
- Yönlendir: Savaşın yer aldığı bir internet yerine çocukları güvenli limanlara çekin. Güvenli arama motorları ya da sadece çocuklar için haber üreten kurumları takip etmelerine yardımcı olun.
- Konuş: Tüm bu olanlar hakkında onlarla konuşmayı deneyin. Neler gördüklerini, ne hissettiklerini, neleri merak ettikleri ve bilmek istediklerini sorun. Gerçekçi olmaktan kaçınmayın. Her durumda yanında olmanızı hissetmeleri onları güçlendirecektir.
- Uzaklaş: Sonbahar ruh halinizi değiştirmek için ideal bir mevsim olabilir. Stres kaynaklarını geride bırakıp en yakında parktaki kahverengi yapraklara bakmak bile çocukları rahatlatabilir.
- Talep et: İşin içinden çıkamayacağınıza kanaat getirdiğinizde uzmanlardan yardım istemekten çekinmeyin.
Çocuklarda eleştirel düşünme alışkanlığını ilk geliştirecek, onları erken yaşta dijital medya okuryazarlığıyla tanıştırabilecek olanlar veliler. Ancak Türkiye’de çocukların yüzde 78’inin bu konuda ebeveynlerinden daha fazla bilgiye sahip. Velilerin dijitalle kurduğu ilişkiyi bu yüzden önemsiyoruz. Bu içerik veli ve çocuklarda eleştirel düşünme alışkanlığını geliştirmeyi hedefleyen aylık e-posta bülteni Dijital Veli'nin 31 Mart 2022’de yayınlanan bölümünden uyarlanmıştır.