Araştırma: Türkiye’de bilgi ekosistemi pandemi sürecinden nasıl etkilendi?

Tandans Veri Bilim Danışmanlığı ile yürüttüğümüz “Pandemi Sürecinde Yanlış Bilgi Sorunu: Yanlış Bilgi, Haber Tüketimi ve Teyit Etme Davranışları” başlıklı araştırma yayında!


14/08/2020 19:08 9 dk okuma

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

For English please click here

Covid-19 pandemisinin bilgi ekosisteminde etkisini Teyit olarak salgının ilk günlerinden itibaren yakından takip etmeye çalıştık. Yeni koronavirüse ve bu virüsün tetiklediği hastalığa ilişkin iddiaları, kritik oldukları için izlediğimiz metodoloji dahilinde önceliklendirdik. Ağustos 2020 itibariyle Teyit’in internet sitesinde #koronavirüs etiketi taşıyan 200’ün üzerinde içerik var. Ekosistemi yanlış bilgiden, elimizden geldiğince arındırma çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 

Araştırmayı kitapçık versiyonunda okumak için tıklayın.

Daha önce benzer bir salgın deneyimlememiş nesiller için Covid-19 pandemisinin belirsizlik hissi yarattığını ifade etmek yanlış sayılmaz. Kısa vadeli planlarımızın boşa düşmesi ve uzun vadede bir program çizmekte zorlanmamızın muhakkak ki psikolojik etkileri var. Gözümüzle göremediğimiz bir tehlike olarak aramızda dolaşan virüsün, bizi bir anlam arayışına sürüklediği de gerçek. “Virüs neden ortaya çıktı? Virüsten nasıl korunabiliriz? Bu salgın ne zaman sona erecek?” gibi sorularımızın temelinde, belirsizliği giderme ve stres kaynaklarını ortadan kaldırma güdümüz olabilir.

Burada endişe duyduğumuz bir kısayol devreye giriyor: Yanıtları “yanlış yerde arama” veya farklı bir kanaldan “yanlış yanıtı edinip benimseme” hali. Komplo teorileri, anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz olgular için “makul görünen” bir çerçeve sunuyor. Farklı türlerdeki yanlış bilgiler, virüsle ilgili bir anlatı kurarken,  temelde yorucu stressörleri baskılamaya çalışıyor. Gerçeklerle olan ilişkimiz muğlaklaşırken kendimizi “iyi” hissediyoruz. Öte yandan benimsediğimiz yanlış bilgiler, kimi zaman hayati olabiliyor. Hatırlarsanız salgının ilk zamanlarındaki “alkol tüketiminin koronavirüsten koruduğu” iddiaları hayli can almıştı.

Teyit olarak bu perspektifle Türkiye’de bilgi ekosisteminin pandemiden nasıl etkilendiğini merak ediyorduk. Tandans Veri Bilim Danışmanlığı ile Temmuz 2020’de gerçekleştirdiğimiz “Pandemi Sürecinde Yanlış Bilgi Sorunu: Yanlış Bilgi, Haber Tüketimi ve Teyit Etme Davranışları” başlıklı araştırma, bu soruya yanıt arıyor. Türkiye genelini temsil edecek şekilde tesadüfi örneklem yöntemi kullanılarak seçilen bin 25 internet kullanıcısı ile yaptığımız çalışmada, Teyit’te edindiğimiz izlenimlerin bireylerin tutumlarıyla ne denli örtüştüğünü anlamaya gayret gösterdik. Yanlış bilginin kaynağı olarak işaret edilen araçların neler olduğunu görmeye; yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi ve sosyoekonomik durum gibi değişkenlerin yanlış bilgiye maruz kalma veya inanmada etkisini tespit etmeye çalıştık. Bireylerin haber tüketimi ve bilgiyi teyit etme davranışında pandemi sürecinde herhangi bir değişim olup olmadığını yakalamak da değerliydi.

covid tr 1

Başlamadan önce ufak bir not

Bulgulardan bahsetmeden önce, çalışmanın bazı sınırlılıklardan söz etmemiz gerek. Anketin internet ortamında gerçekleşmiş olması, örneklemin temsiliyeti açısından bazı sorular getirebilir. Nitekim örneklemin, ortalama eğitim ve gelir seviyesinin Türkiye ortalamasından yüksek olduğu düşünülebilir. Bulguları yorumlarken bu sınırlılıkları akılda tutmak gerekiyor. Bununla birlikte pandemi koşullarında yürüttüğümüz anketin bu tarz bir çalışma için genel olarak tatmin edici sonuçlar sunduğu kanısındayız.

Komplo teorileri ile yanlış tedavi yöntemleri kıskacında mıyız?

Teyit’e salgınla ilgili gelen iddiaları değerlendirdiğimizde, farklı kategorilere konulabilecek bir dizi yanlış bilgiyle karşılaşıyoruz. Ancak gerek sosyal medya ve konvansiyonel medyada, gerekse WhatsApp benzeri kapalı iletişim kanallarında dolaşan iddialardan edindiğimiz izlenim, bu kategorilerden ikisini ayrıştırmanın makul olabileceği sinyalini veriyordu. Bunlar komplo teorileri ile etkili olduğu öne sürülen tedavi yöntemleriydi.

covid tr 2

Elde ettiğimiz veriyi değerlendirirken dikkatimizi çeken bir nokta, katılımcıların eğitim durumunun yanlış bilgiye duyulan inanç seviyesiyle bağlantısıydı. Eğitim düzeyindeki artışı, yanlış önermelere inanç seviyesindeki düşüş takip ediyordu. Altı önermenin beşinde bu korelasyonun istatistiksel olarak anlamlı olduğunu tespit ettik. Yalnızca “Virüs laboratuvar ortamında geliştirildi” önermesine duyulan inancın, eğitim seviyesiyle bağlı olmadığı ortaya çıktı. Bunun ankette yer verdiklerimiz arasında en çok inanılan yanlış önerme olduğunu da hatırlatmak  gerek.

Öte yandan çalışma kapsamında belirttiğimiz önermelere duyulan inanç ile katılımcıların yaşları dolayısıyla mensubu oldukları kuşaklar arasında belirgin bir bağlantı yakalayamadığımızı da ek olarak belirtmek gerek.

En çok yanlış bilgiye salgının ilk zamanlarında maruz kaldığımızı düşünüyoruz

Teyit olarak kulaktan kulağa yayılan iddiaları pandeminin en başından itibaren takip etmeye gayret gösterdik. Türkiye’de ilk Covid-19 vakası tespit edilmeden önce dile getirilen “Türk geni” benzeri absürd iddialar, salgın ulaşınca oluşacak muhtemel atmosferin de habercisiydi. Konunun ehemmiyetinin farkında olmayan veya reyting uğruna “sansasyonel” haberciliğin pençesine düşen yayın kuruluşlarının, bilimsel olmaktan uzak yorumları ekranlara taşıması da, yanlış bilginin yayılımı için verimli bir zemin oluşacağını gösteriyordu.

Katılımcılara pandemi sürecinde yanlış bilgilere en çok hangi dönemde rastladıklarını da bu bağlamda sorduk. Yanıtlar ağırlıklı olarak salgının ilk dönemlerine işaret ediyordu.

covid tr 3

Katılımcılara ne çeşit yanlış bilgilere rastladıklarını düşündüklerini sorduğumuzda ise, yüzde 54’ü “virüsün ortaya çıkış nedenleri” diye yanıt verdi. Katılımcılar bu kategori altında değerlendirilebilecek yanlış bilgilere, en çok “virüs Türkiye’ye girmeden önce” maruz kaldıklarını ifade etmiş.

Yanlış bilginin baş sorumlusu haber programları mı?

Edindiğimiz bir diğer izlenim ise, haber programlarında yaşanan “uzman” enflasyonunun yarattığı olası tahribattı. Bilgi ekosistemini ciddi anlamda kirleten yayınlara, kimi zaman konu hakkında hiçbir uzmanlığa sahip olmadığından emin olduğumuz kişiler katılırken, kimi zamansa “güvenlik uzman”ları konuk oluyordu. Astrologların pandemi hakkında yorum ve tavsiye iletebildiği bu ortam, yanlış bilgi sorunuyla meşgul bizler için dehşet verici olabiliyordu.

Araştırmamız kapsamında haber programlarına ilişkin izlenimlerimizin çoğu insan tarafından da kolaylıkla tespit edilebilebildiğini gördük. Katılımcılara hangi kaynaklarda yanlış bilgiye rastladıklarını düşündüklerini sorduğumuzda, yüzde 49 ile “televizyondaki haber programları” seçeneği başı çekiyordu.

covid tr 4

İnsanların bir haberi paylaşmadan önce ne zaman teyit etme ihtiyacı hissettikleri ile bilgi kaynaklarına yaklaşımları arasında bir paralellik yakalamak da mümkün oldu. 

covid tr 5

Katılımcıların hangi durumlarda teyit reflekslerini aktifleştirdiklerine baktığımızda ilk sırada yüzde 55 ile “haber kaynağına güvenmediğim durumlarda” seçeneğini görüyoruz. Kaynağa güven duymama ve kaynağın yanlış haber paylaştığını düşünme hali, bir çeşit tavuk-yumurta ikilemine neden olsa da, arkaplanda yatan etmeni, Türkiye’de medya kuruluşlarına duyulan güvende ve genel olarak ülkedeki kutuplaşma ortamının kurumlara duyulan güveni nasıl şekillendirdiğinde aramak makul gözüküyor.

Bilgi almak için aileye güvenenler WhatsApp’a yöneldi

Salgın süresince WhatsApp gibi kapalı mesajlaşma programlarında dolaşan ses kayıtları ve yeni koronavirüse ilişkin dile getirilen birbirinden farklı iddialar hepimizin malumu. Dışarıdan erişmenin olanaksız olduğu bu platformlarda dolaşan iddialar, Teyit’te bizi en tedirgin eden yanlış bilgilerdendi. Facebook ve Twitter’da veya konvansiyonel medya araçlarında görüp tespit edebildiğimiz ve viralliğini ölçebildiğimiz iddialarla, WhatsApp’ta dolaşanlar zaman zaman ayrışıyordu. Nesnel bir ölçüm yapamasak da, aile WhatsApp gruplarında sıklıkla paylaşımların yapıldığını kendi çevremizden görebiliyorduk.

Araştırmada katılımcıların farklı kaynaklardan Covid-19 ile ilgili edindikleri bilgilere güvenme oranları arasında bir değerlendirme yapmaya da çalıştık. Katılımcıların yüzde 78’i bu süreçte “bilim insanları ve sağlık uzmanları”nı güvenilir bulduklarını belirtirken, yüzde 72’si “hastalığı geçirmiş kişiler”e güvendiklerini ifade etti. Güvenilen haber kaynaklarında zaman içinde yaşanan değişimi de takip edebildiğimiz araştırmamızda, sağlık alanındaki profesyonellere duyulan güvende yaşanan artışla, benzer konularda ünlüler veya fenomen isimlere duyulan güvendeki azalma dikkat çekiciydi. Katılımcıların kendi hayatlarını derinden etkileyebilecek bir sağlık sorunu söz konusu olduğunda müspet kaynaklardan bilgi almaya yönelmiş olmasını salgının beklenmeyen olumlu bir etkisi olarak düşünmek mümkün.

Bu sırada bahsettiğimiz bir önceki noktaya dönersek çalışma kapsamında “aile bireyleri ve arkadaşlar”ından gelen bilgileri güvenilir bulanların oranının yüzde 48 olduğu ortaya çıkmıştı.

Analizimize pandemi sürecinde katılımcıların Whatsapp gibi kapalı mesajlaşma uygulamaları kullanım sıklığını dahil ettiğimizde, “aile bireyleri ve arkadaşlar”a duyulan güven ile bu uygulamaların kullanım sıklığındaki değişim arasında, istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki yakaladık. Yani özetle yakın çevresine daha çok güven duyanlar, WhatsApp gibi uygulamaları daha sık kullanmaya başladığını ifade ediyordu.

Bu şaşırtıcı olmasa da, endişe verici bir sonuç.

Her üç internet kullanıcısından biri Teyit’i daha önce duymuş

Bir kurum olarak Teyit’i duyup duymamanın, pandemide karşılaşılan şüpheli haberlerle kurulan ilişki açısından bazı noktalarda bir gösterge olarak ele alınabileceğini düşündük.

covid tr 6

“Teyit’i duymuş olma” hali de esasında bir tavuk-yumurta ikilemi olarak görülebilir. Katılımcılara yönelttiğimiz bir başka soru kapsamında “son iki ay içinde kullanılan haber kaynaklarındaki bilgileri teyit ettiğini” belirtenler ile, Teyit’i duyanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki var. Ancak bir kurum olarak Teyit’i bilmenin insanları şüpheli bilgileri sorgulamaya ittiğini söylemek için biraz erken. Nitekim nedensel ilişki tam tersi yönde de ilerliyor olabilir ve aslında teyit mekanizmalarını kullananlar, habere daha şüpheci yaklaşan bir kurum olarak Teyit’i de bu pratiklerinin bir parçası olarak görüp takip ediyor olabilir. 

Salgının bilgi ekosistemine etkilerini incelemeyi sürdürmeliyiz

Tandans Veri Bilim Danışmanlığı ile gerçekleştirdiğimiz “Pandemi Sürecinde Yanlış Bilgi Sorunu: Yanlış Bilgi, Haber Tüketimi ve Teyit Etme Davranışları” başlıklı bu araştırmanın, halihazırda benzeri konularda çalışan araştırmacılara, farklı bazı bakış açıları sunabileceğine inanıyoruz. Elbette çalışmamız bu kısa raporda aktardıklarımızdan daha fazlasına olanak tanıyor. 

Biz Teyit olarak söz konusu soruna farklı açılardan yaklaşarak çalışmayı sürdüreceğiz. Öte yandan bu çalışma özelinde elde ettiğimiz ham veriye erişmek isteyen araştırmacıların da [email protected] adresi üzerinden çalışma yapmayı düşündükleri konuya ilişkin kısa bir özetle birlikte bize ulaşabileceklerini hatırlatmak isteriz.

Araştırma Raporu Yazarı: Mert Can Yılmaz

Editörler: Gülin Çavuş & Kansu Ekin Tanca

Rapor Tasarımcısı: Ahmet Fahri Küçük

dosya banner