Araştırma: Söz konusu sağlık olunca yanlış bilgiyle baş etmek stratejik düşünmeyi gerektiriyor

Yanlış bilgiyle baş etmenin ustalık gerektirdiği tek alan siyaset değil. Sağlık ile ilgili yanlış bilgileri çürütürken dikkat edilmesi gereken stratejiler.


09/12/2018 14:13 7 dk okuma

Bu içerik 4 yıldan daha eski tarihlidir.

*Bu içerik ilk kez Fake flus! When it comes to health, battling misinformation requires strategic thinking" başlığıyla Nieman Lab tarafından 6 Aralık 2018 tarihinde yayınlanmış ve Sonay Ün tarafından Teyit için çevrilmiştir.

Yanlış bilgiyle baş etmenin ustalık gerektirdiği tek alan siyaset değil: “Elde edilen en geçerli kanıt, yanlış bilginin üstesinden gelmenin daha etkili bir yolunun her şeyden önce yanlış bilgiyi yaymamak olduğunu gösteriyor. Bu da, gerçeği göstermeyi amaçlasanız bile çeşitli söylenceleri tekrar etmekten kaçınmanız anlamına geliyor.”

Çok sayıda Amerikalı, grip aşısı hakkında en geçerli bilimsel bulguların aksine farklı inanışlara sahip. Örneğin, yakın zamanda gerçekleştirilen bir çalışmada Amerikalıların beşte ikisinden fazlası (yüzde 43), mevsimsel grip aşısının gribe yol açtığına inanıyor. Bilimsel araştırmalar ise bu inanışın kesinlikle doğru olmadığını ortaya koyuyor. Günümüzdeki grip aşıları canlı bir virüs içermediği için yalnızca aşıyla hastalığa yakalanmak imkânsız görünüyor.

Grip aşısına güven konusunda yaygın olan bu yanıltıcı bilgiler, önemli bir kamu sağlığı sorununu beraberinde getiriyor, çünkü grip aşısının hastalanmamıza neden olabileceğine inanan kişilerin aşı olma ihtimali daha düşük. 2017 yılında ve 2010 yılından bu yana her grip salgını döneminde, Amerika’daki yetişkinlerin yarısından azı grip aşısı olmayı tercih ediyor.

Grip aşısı yaptıranların oranının düşük olması, özellikle bu yıl endişe verici. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin tahminlerine göre son yaşanan grip salgını dönemi, şimdiye kadar ölüm vakalarının en fazla olduğu salgın dönemi oldu. 2017’de neredeyse 80.000 Amerikalı grip ve griple bağlantılı komplikasyonlar nedeniyle yaşamını kaybetti. Bu sayı, Amerika’da trafik kazalarında bir yılda ölen insan sayısının iki katından fazla.

Sonuç olarak, kamu sağlığı çalışanlarının grip aşısına ilişkin yanlış bilgilerle en etkin şekilde nasıl mücadele edebileceği, halk sağlığı araştırmaları için son derece önemli bir konu. En son yürütülen araştırmaları dikkate alarak grip aşısı ve çocukluk döneminde yapılan aşılar hakkında bilinen yanlış bilgileri azaltmak için tasarlanan bazı iletişim stratejilerinin ne denli verimli olduğuna göz attık.

Strateji 1: Salt gerçekler

Halk sağlığı alanında çalışanların griple ilgili yanlış bilgileri düzeltmelerinin bir yolu, insanları hastalığın nedenleri ve şiddeti konusunda eğitmeye ve onlara grip aşısının güvenliği hakkında bilgi vermeye çalışmak.

Genellikle “salt gerçekler” yaklaşımının etkisi sınırlıdır. Örneğin, yakın zamanda gerçekleştirilen bir çalışma, insanları mevsimsel gribin yarattığı sağlık riskleriyle ilgili bilgilendirmenin ne onların grip aşısı yaptırma ihtimalini artırdığını ne de grip aşısının güvenliğine ilişkin yanlış bilgileri azalttığını ortaya koydu. Uzmanlar aynı zamanda insanlara başka hastalıkların sağlık açısından oluşturduğu riskler hakkında bilgi verme girişiminin de benzer sonuçlar doğurduğunu saptadı.

Özellikle insanları grip aşısının güvenliği konusunda bilgilendirmek yanlış bilgiyi azaltmada bir nebze daha etkili olabilir. Son yürütülen akademik çalışmalar, anket katılımcılarına aşının güvenliğine ilişkin doğruları bildirmenin katılımcıların, aşıların güvensiz olduğuna inanma eğilimlerini azaltabileceğini gösterdi.

Ne var ki bu noktada dikkat edilmesi gereken bir şey var. Aşı güvenliğiyle ilgili yanlış bilgilere inanma ihtimali azalan bireylerin ille de aşı yaptırmaları daha muhtemel değil. Burada bazı araştırmacıların “geri tepme etkisi” olarak adlandırdığı bir etmen devreye giriyor.

İnsanlara mevcut inançlarına aykırı bilgi verilmeye çalışıldığı zaman bu kişiler yeni bilgiye karşı bir tutum sergiliyor. İşte buna geri tepme etkisi deniyor. Örnek olarak, bir araştırmada grip aşısının canlı virüs içermediği söylenen bireylerin aşıların güvenli olduğunu düşündüklerini bildirme ihtimalinin daha yüksek olduğu tespit edildi; ancak ne yazık ki bu düşüncelerini eyleme dönüştürme ihtimalleri daha düşüktü.

Strateji 2: Efsaneleri çürütün

Halk sağlığı alanında çalışanlar tarafından griple ilgili yanlış bilgileri düzeltmek için uygulanabilecek ikinci strateji ise “efsaneleri çürüterek” onlarla doğrudan mücadele etmek. Bu yöntem, ilk yaklaşımla yakından ilişkili. Tek farkı, bu stratejide grip aşısı hakkındaki yanlış bilgileri itibarsızlaştırmak amacıyla insanlar bu bilgilere sık sık maruz bırakılıyor.

Bu strateji de şu açıdan problemli: Söylencenin yinelenmesi insanların o söylenceye inanma ihtimalini artırıyor. “Kafalara kazınan” yanlış bilgiyi düzeltmekse oldukça zor bir iş. Dolayısıyla söylenceyi çürütme yöntemi başlangıçta işe yarasa bile etkileri çok uzun sürmeyebilir. Örneğin, bir çalışmada insanların bilimle ilgili temel sorulara ilişkin yanlış algıları incelendi. Bunun için doğru bilgi verilen katılımcılarla bir hafta sonra tekrar görüşme yapıldı. Peki ya sonuç? Başta doğru bilgiye ikna olduğu sanılan katılımcıların bile yanlış algıları değişmedi.

Bu veriler hiç de umut verici olmadığı halde bu konuyu araştıran uzmanlar efsaneleri çürütmeye yönelik bazı yaklaşımların etkili olabileceğini ortaya koydu. Bir yaklaşımda, yanlış bilgi “çürütülmeden” önce, ilk olarak yanlış bilgiyi (grip aşısının canlı virüs içermesi gibi) tekrar etmekten kaçınılıyor. İnsanlara yanlış bilgiden önce doğru bilgiyi vermek gerekiyor.

Uzmanlar ayrıca efsaneyi çürüten doğru bilgiyi, tıpkı o söylence gibi ilginç ve cazip hale getirmenin o bilgiyi akılda kalıcı kıldığına işaret ediyor. Kusursuz olmasa da bu yaklaşımın, yanlış bilginin aşı olma üzerindeki olumsuz etkilerini azalttığı keşfedildi. Ayrıca söz konusu yaklaşımın, en azından bazı koşullarda yanlış bilgiyi düzeltme girişiminin geri tepme ihtimalini düşürdüğü görüldü.

Strateji 3: “Sen aşı olursan, ben de…”

Sağlık araştırmacıları ve uzmanlarının, insanları aşı yaptırmaya teşvik etmek için uygulayabilecekleri üçüncü strateji onların misilleme yapma isteklerine başvurmaktır. Bu yöntem çoğunlukla daha büyük grup davranışlarına hitap eder. İnsanlara, aşının güvenliğine ilişkin bilimsel fikir birliğinden bahsedilme durumuna bakılmaksızın aşı olmanın, topluluğun diğer bireylerini koruyacağı vurgulanır.

Bazı araştırmalarda bu yaklaşımın belirli insanlar üzerinde etkili olduğu iddia ediliyor. Yakın zamanda gerçekleştirilen bir çalışma, ortak çıkarlara öncelik veren kültürlerde aşı olma oranının daha yüksek olduğunu ve “toplum düzeyinde bağışıklık” kavramından bahsetmenin bireyi, aşı olma konusunda daha istekli hale getirdiğini ortaya koydu. Benzer olarak başka bir çalışma da içinde bulundukları topluluğun, aşı olma davranışını desteklediğine inanan bireylerin aşıya daha olumlu yaklaştıklarını ve aşı olma konusunda daha istekli olduklarını gösterdi.

Bireylerin, “çoğunluğun iyiliği” anlayışıyla diğer bireylerin sağlığını korumak istemeleri mümkün olmakla birlikte bu duyarlılığın benimsenmesi, maalesef sınırlı faydalar sunuyor. Böyle bir mesajın karmaşık sonuçlar doğurduğunu saptayan araştırmalar bulunuyor. Örnek olarak bir araştırmaya göre, toplumsal kimliğe ve topluluktaki diğer kişilerin davranışlarına başvurmak, bazı gruplarda etkili olabiliyor; fakat gruptaki diğer bireyleri aşı olmaları için ikna etmeye çalışmak bu kişilerin davranışlarını değiştirmiyor. Başka bir çalışma ise toplumsal çıkarlarla ilgili iletişim kurmanın, yalnızca aşı olmanın büyük fedakârlıklar gerektirmediği durumlarda etkili olduğunu ortaya koyuyor. Diğer bir deyişle karşılıklı ödün ilkesi, bazı bireylerde faydalı olabiliyor; ancak genel olarak bakıldığında bu etkinin kalıcı olmadığı görülüyor.

Peki hangi noktadayız?

Grip aşılarıyla ilgili yanlış bilgileri düzeltmek kolay bir süreç değil. Akademik kaynaklarda ise bu sorunu ele almaya yönelik yaklaşımlar konusunda kafa karıştırıcı iddialar mevcut. Bulunan en geçerli kanıt, yanlış bilginin üstesinden gelmenin daha etkili bir yolunun her şeyden önce yanlış bilgiyi yaymamak olduğunu gösteriyor. Bu da, gerçeği göstermeyi amaçlasanız bile çeşitli söylenceleri tekrar etmekten kaçınmanız anlamına geliyor. Genel olarak kabul edilmiş toplumsal normlara başvurmak da bazı koşullarda etkili olabiliyor. Bu husus aynı zamanda yanlış bilgiyi düzeltmenin insanların sağlıkları için doğru davranışları benimsemelerini garanti etmediğinin farkında olmamız gerektiği konusunda bizleri uyarıyor.

Bununla birlikte bu yalnızca bir başlangıç noktası. Bilim insanlarını, sağlık çalışanlarını ve bilimsel çalışmaları paylaşan yayınları, aşılarla ilgili yanlış bilgileri düzeltmeye yönelik alternatif yaklaşımlar geliştirmeleri ve bu yaklaşımları denemeleri konusunda destekliyoruz. Örneğin, grip virüsünün geçmiş yıllara ve trafik kazaları gibi diğer yaygın ölüm nedenlerine göre daha ölümcül bir nitelik kazanmasını ele almak, genel nüfusu aşı olmaya teşvik ederek griple ilişkili riskleri daha kontrol edilebilir hale getirebilir.

Bu içerik Teyit tarafından çevrilmiştir.

“Fake flus!” When it comes to health, battling misinformation requires strategic thinking, Nieman Lab, 06/12/2018

Çeviri: Sonay Ün

Kapak Görseli: Behance