Jean-Noël Kapferer, 1990 tarihli Dedikodu ve Söylenti kitabında "Söylenti dünyanın en eski medyasıdır" yazar.
Muhabirler ve teyitçiler, söylentilerin yarattığı zorluklara aşinalar: Söylentiler kalıcı ve ısrarcı olma eğilimindelerdir. Genellikle eğlencelilerdir. Bazen de doğru olabilirler. Günümüzde, sosyal ağlardaki kitleler, ilgilerini çeken veya kendilerini öfkelendiren iddiaları, bağlantıları ve meme'leri paylaştığından, bilgiler genellikle gerçekler öğrenilemeden yayılmaya başlar. Bu, elbette siyasi içerikle sınırlı değil. Ancak sürece ve sonuca olan güvenin demokrasi açısından kritik olduğu, seçim dönemleri gibi belirli alanlarda özellikle etkili olabiliyor. Yılların birikimiyle gelişen araştırmalar, söylentilerin nasıl ve neden yayıldığına dair bizlere bir içgörü sağlıyor. Bu bilgi, ne tür söylentilerin ortaya çıkabileceğini ve hangi söylentilerin viral olma potansiyeli olduğunu tahmin etmemize yardımcı olabilir. Seçim Bütünlüğü Ortaklığı (Election Integrity Partnership), bir söylentinin ivme kazanma potansiyelini belirlemeye yardımcı olan 10 unsuru şöyle sıralıyor:
- Medyaya ve resmi bilgi kaynaklarına duyulan güvenin azalması
- Önem / etki
- Aşinalık/tekrarlama
- Kanıtların ikna ediciliği
- Duygusal cazibe
- Yenilik
- Katılımcı potansiyeli
- Köken ve sosyal ağdaki yayılımı
- Yapay yayılım veya manipülasyon
Belirsizlik/muğlaklık
Söylentiler, belirsizlik anlarında ortaya çıkar ve yayılır. İnsanlar, örneğin güncel bilgi eksikliği sebebiyle, bir konu hakkında belirsizlik hissettiklerinde bu belirsizliği çözmeye çalışmak için bir araya gelirler ve konuyu "anlamlandırmaya" çalışırlar.
Seçim dönemleri genellikle belirsizlikle dolu dönemlerdir. Bazen başta önde görünen aday, oyların tamamı sayıldığında kaybetmiş olur. Nihai sonuçlarda gecikmelerin olması beklense de ve bu çoğu zaman gerekli olsa da, bu belirsizlik dönemi söylentilerin yayılmasını tetikleyebilir ve belli amaçları olan aktörlerin işine yarayacak fırsat pencereleri açabilir.
Gazeteciler ve haber kuruluşlarının, seçim döneminde yayılan söylentileri daha iyi anlamak için belirsizlikle ilgili şu soruları sorması gerekiyor:
- Resmi bilgi kaynakları mevcut ve güncel mi?
- Yeni bilgiler ortaya çıktıkça söylenti değişti mi?
- Belirli bir anlatı, doğası gereği "hakikatin" ne olduğunu veya ne olması gerektiğini tanımlamanın zor olduğu bir oy kullanma süreci parçasıyla mı ilgili?
- Temel iddiayı yanlışlamak mümkün değil mi?
Medyaya ve resmi bilgi kaynaklarına duyulan güvenin azalması
Söylentilerin yayılmasına aracılık eden bir diğer faktör de, haber kuruluşları, devlet kurumları ve kamu görevlileri de dahil olmak üzere, güvenilir kaynaklardan güncel ve nitelikli bilgilerin alınamaması. Resmi kaynakların kendi başarısızlıkları, güveni zedelemeye yönelik kötü niyetli girişimler ya da ikisinin birleşimi nedeniyle güvenilir görülmediği bilgi ortamlarında söylentilerin yayılma olasılığı daha yüksek.
Yaklaşan seçimler üzerine haber yapan gazeteciler ve haber kuruluşları şu sorular üzerinde düşünmeli:
- Seçim yetkilileri daha önce kamuoyunda eleştiri gören hatalar yaptı mı?
- Geçmiş seçim süreçlerinde spekülasyona neden olabilecek hatalar/eksiklikler var mıydı?
- Güvenilir yerel medya kuruluşları var mı yoksa bölge sakinleri ağırlıklı olarak ulusal haberlere ve aşırı partizan medya kuruluşlarına mı güveniyor?
- Yetkililer genellikle güncel ve doğru bilgiler veriyor mu?
Önem / etki
Mevcut veya potansiyel bir söylentinin, önem/etki ve tekrarlama/aşinalık gibi belirli bağlamsal özellikleri, söylentinin “başarılı bir şekilde” yayılmasını sağlayabilir.
Meselenin sonucunun veya meseleyle ilgili gerçeklerin (örneğin, oy oranlarının çok yakın olması gibi durumlarda) büyük bir etki yaratma potansiyeli varsa, insanlar bu seçimlerle ilgili daha endişeli olabilir ve daha fazla dikkat kesilebilir. Bunların ikisi de daha fazla söylentiyle yol açabilir ve yayılma etkisi katlanabilir. Öte yandan, oy kullanma süreciyle ilgili küçük veya tekil bir konuyla ilgili söylentilerin yayılma potansiyeli daha az olabilir; elbette bu söylentileri yayanlar, sorunun daha büyük bir örüntüyü yansıttığına diğer insanları ikna etmediği sürece.
Tekrarlama/aşinalık
Diğer bir etmen, tekrarlama yoluyla ortaya çıkan ve beslenen aşinalık. Floyd Henry Allport ve Milton Lepkin'in söylentiler üzerine yaptığı, temel niteliğindeki 1945 tarihli çalışmaya göre, bir söylentiye inanılma oranını etkileyen şey, söylentinin duyulma sayısı. Sahiden de, bilgiyi yalnızca tekrar etmek bile kabul edilme oranını artırmak için yeterli; bu olguya "yanıltıcı hakikat etkisi" ismi veriliyor.
Bununla bağlantılı olarak, birçok söylentinin, daha önce başarılı olan söylentilerle ortak unsurları bulunuyor. Araştırmacılara göre, Gary Alan Fine ve Bill Ellis'in 2010 tarihli The Global Grapevine: Why Rumors of Terrorism, Immigration and Trade Matter adlı kitabında belirttiği gibi, yeni söylentiler genelde, yeni olaylar geliştikçe yeni unsurlarla tekrar tekrar üretilebilen “anlatı şablonlarına” dayanır. Geçersiz sayılan oy pusulaları, hile yapılan sandıklar veya oy kullanan ölü seçmenler gibi tanıdık öğeler, “daha önce yaşandığı bilinen şeyler” evrenini oluşturur ve bir söylentiye inandırıcılık hissi kazandırabilir. Üstelik inandırıcılık, çoğu zaman yeterli olur: bir söylentinin başkalarına aktarılması için söylentiye tamamen inanmak değil, söylentinin bir düzeyde inandırıcı olması gerekir. Dünyada olup bitenleri algılama biçimleriyle tutarlı olduğu sürece, insanların tam olarak ikna olmadıkları söylentileri bile başkalarına aktarması olasıdır; dünyayı algılama biçimlerimiz ise daha önce duyduklarımızla şekillenir.
Seçimle ilgili söylentilerde, ülkenin bir bölgesinde yayılan söylentinin başka bir zamanda başka bir bölgede tekrar yayıldığını görebiliriz. Örneğin 2020'de, ABD'nin Arizona eyaletinin Maricopa bölgesinde, oy pusulalarında tükenmez kalem kullanımının pusulaları geçersiz kıldığına dair asılsız iddialar, başka yerlerde de kafa karışıklığına ve komplo teorilerine yol açmıştı.
Yazının ikinci bölümünde, seçimlere ilişkin söylentilerin viralleşmesinde etkili olan kanıtların ikna ediciliği, yapay yayılım ve manipülasyon gibi unsurlar ele alınıyor. İkinci bölüm için tıklayın.