Nobel ödülü sahibi gazetecilerden bilgi ekosistemi için 10 maddelik çözüm planı

Nobel Barış Ödülü sahibi Maria Ressa ve Dmitry Muratov, 113 imzacıyla gazeteciliği destekleme ve dezenformasyonla mücadele etmenin yollarını on maddede detaylandırdı.


22/09/2022 12:15 8 dk okuma

Filipinli gazeteci Maria Ressa ve Rus gazeteci Dmitry Muratov, “demokrasinin ve kalıcı barışın önkoşulu olan ifade özgürlüğünü koruma çabalarından dolayı” 2021 Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştü. Ödül haberinden bu yana Ressa ve Muratov gazetecilik faaliyetini sürdürürken farklı engellerle karşılaşmaya devam ediyorlar. Her iki gazetecinin bağlı olduğu kurumun da yayın hayatının devamlılığı tehlikede. 

Novaya Gazeta, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden kısa süre sonra Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’yle yaptığı söyleşiyi yayınlamaması doğrultusunda aldığı iki resmi uyarının ardından Rusya-Ukrayna savaşı sonuna kadar yayın faaliyetini durdurma kararını açıklamıştı. Novaya Gazeta’nın yayın lisansı Rusya Federal Bilgi Teknolojileri ve Kitle İletişim Denetleme Kurumu’nun (Roskomnadzor) talebiyle Temmuz ayında mahkeme tarafından iptal edildi. 

Muratov, Haziran 2022'de Nobel Barış Ödülü'nü 103,5 milyon dolara açık artırmada sattı ve gelen parayı Ukrayna’daki savaştan kaçan mültecilere bağışlayacağını duyurdu. 

Filipinler’de faaliyet gösteren haber sitesi Rappler de benzer bir tehlikeyle karşı karşıya. Haziran 2022’de Filipinler Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu (PSEC) 2018’de Rappler’in işletme ruhsatının kaldırılmasına ilişkin verilen kararı onadı. Rappler görev süresinin son günlerinde olduğunu hatırlatarak, Duterte hükümetinin bu kararına karşı yasal itiraz haklarını kullanacaklarını duyurdu. Rappler eski Filipin Devlet Başkanı Rodrigo Duterte'nin uyuşturucuyla mücadele politikaları sırasında yaşanan insan hakları ihlallerini ve dezenformasyon çalışmalarını belgelemişti.

2012’de bir Facebook sayfası olarak faaliyetine başlayan Rappler, Uluslararası Doğruluk Kontrol Ağı’nın (IFCN) imzacısı ve teyitçilik faaliyeti de yürütüyor.

Nobel Barış Merkezi'nin 2 Eylül 2022’de düzenlediği İfade Özgürlüğü Konferansı'nda bilgi krizine yönelik bir eylem planı yayınlandı. Nobel Barış Ödülü sahibi Maria Ressa ve Dmitry Muratov, diğer imzacılarla birlikte, gazeteciliği destekleme ve dezenformasyonla mücadele etmenin yollarını on maddede detaylandırdı. 

On maddelik bu çağrı 2021 Nobel Barış Ödülü kazananları Maria Ressa ve Dmitry Muratov tarafından 2 Eylül 2022'de Oslo Nobel Barış Merkezi’ndeki İfade Özgürlüğü Konferansı'nda sunuldu. Çağrının Türkçe çevirisini aşağıda okuyabilirsiniz. 

Teknolojinin insanlara hizmet edecek şekilde tasarlandığı ve küresel kamu meydanımızın, insan haklarını kârın üstünde tuttuğu bir dünya için çağrıda bulunuyoruz.

Günümüzde, teknolojinin toplumlarımızı ileriye taşıma potansiyeli, baskın internet platformlarının iş modelleri ve tasarımlarıyla sarsılıyor. Ancak güç sahibi olanlara şunu hatırlatmak istiyoruz: insanlığın asıl ilerlemesi, teknolojiyi birkaç kişinin zenginliği ve gücü için feda etmekle değil, herkesin hak ve özgürlüklerini ileriye taşımak için kullanmaktan geçiyor.

Haklara saygılı demokrasileri, ciddi gazetecilik faaliyetlerini zayıflatan, toplumdaki ve siyasi yaşamdaki tartışmalarda kutuplaşmaya sebep olan, insanların verilerini ve dikkatini çalmaya odaklanan büyük teknoloji şirketlerinin iş modellerinin tahrif ettiği bilgi ekosisteminin karşı karşıya olduğu varoluşsal tehdidi farkına varmaya davet ediyoruz.

Gerçekler zorunluluk olmaktan çıkıp isteğe bağlı hale geldiğinde ve güven ortadan kalktığında, güç sahibi olanları sorumlu tutamayacağız. Sağlıklı fikir alışverişleri ile güvenin teşvik edilmesinin, şirketlerin kârından daha değerli olduğu ve özenli gazetecilik faaliyetlerinin gürültünün arasından sıyrılabildiği bir kamusal alana ihtiyacımız var.

Dünyanın dört bir yanındaki birçok hükümet, güç elde etmek ve gücü emniyete almak için bu platformların açgözlülüğünden faydalandı. Tam da bu sebeple, özgür basına saldırıp sansür uygulamaya çalışıyorlar. Bu hükümetlere, bu krizi çözmeleri konusunda güvenilemeyeceği açık. Ancak haklarımızı, dezenformasyonu, nefret söylemini ve tacizi aktif olarak teşvik eden hatalı iş modellerini sürdürmeye istekli teknoloji şirketlerinin eline bırakmamalıyız.

Tüm bunların sonucu olarak ortaya çıkan toksik bilgi ekosisteminin bu halinden kaçınmak imkansız değil. İktidar sahibi olanlar, bilimsel yöntemleri, gazetecilik yöntemlerini ve kanıtlanmış bilgileri koruyarak insanların haklarını, onurunu ve güvenliğini önceleyen bir dünya inşa etmek için üzerlerine düşeni yapmalı. Bu dünyayı inşa etmek için yapmamız gereken bazı şeyler var.


“Kâr için takip” amacı güden iş modellerine son vermemizi gerekiyor

Günümüz bilgi ekosisteminin görünmez "editörleri," bizi takip eden ve hedefleme yapan teknoloji şirketlerinin oluşturduğu, şeffaf olmayan algoritmalar ve tavsiye sistemleridir. Kadın düşmanlığı, ırkçılık, nefret söylemi, sahte bilim ve dezenformasyon barındıran içerikleri yaygınlaştırarak, "etkileşimi" en üst düzeye çıkarma uğruna toplumsal fay hatlarını takip sistemleriyle donatıyorlar. Kâr için takip amacı güden bu iş modeli, sözde rızamızı aldıkları aldatmacası üzerine kurulu. Fakat platformların ve veri simsarlarının kişisel verilerimizle ziyafet çekmelerine izin vermek ile modern dünyanın faydalarından uzak kalmak arasında seçim yapmamızı istemek, ortada aslında bir seçenek olmadığı anlamına geliyor. Şirketlerin, koca bir çark haline gelen takip sistemleri gizlilik hakkımızı suiistimal etmekle kalmıyor, verilerimizin bize karşı kullanılmasına olanak sağlayarak özgürlüklerimizi baltalıyor ve ayrımcılığa olanak tanıyor.

Etik olmayan bu iş modeli dünyanın dört bir yanında kontrol altına alınmalı; insanların talep etmediği ve çoğu zaman farkında olmadığı takip reklamcılığı son bulmalı. Dijital Hizmetler ve Dijital Pazarlar Yasasıyla Avrupa bu yönde bir adım attı. Bu yasalar platformları, tasarımlarını riskten arındırmaya, algoritmalarını toksiklikten uzaklaştırmaya ve kullanıcılara gerçek kontrol vermeye zorlayacak şekilde uygulanmalı. Bugüne kadar büyük ölçüde kavramsal olarak konuştuğumuz gizlilik ve veri hakları da usulen uygulanmalı. Reklam verenler, paralarını ve etkilerini, bilfiil insanlara zarar veren teknoloji endüstrisine karşı müşterilerini korumak için kullanmalı.


Teknoloji ayrımcılığına son vermeli ve dünyanın dört bir yanındaki insanlara eşit davranmalıyız

Küresel teknoloji şirketleri, insanlara statülerine, güçlerine, milliyetlerine ve dillerine bağlı olarak eşit olmayan haklar sunuyor ve eşit olmayan ölçülerde koruma sağlıyor. Teknoloji şirketlerinin, dünyanın dört bir yanındaki tüm insanların güvenliğini eşit olarak önceliklendirmemesinin acı verici ve yıkıcı sonuçlarını gördük. Şirketlerin, genişlemeye çalıştıkları her ülkede insan hakları ihlali risklerini titizlikle değerlendirmeleri ve uygun dil ile kültürel yetkinlik sağlamaları yasal bir zorunluluk haline gelmeli. Ayrıca, içerik moderasyonu ve algoritma değişiklikleri konusundaki gizli kararları açıklamaları ve gücü ve erişimi yüksek olanlara uyguladıkları istisnaları sona erdirmeleri gerekiyor. Milyarlarca insanı etkileyen bu güvenlik, tasarım ve ürün seçimlerinin kararları şirketlere bırakılamaz. Şeffaflık ve hesap verebilirlik kuralları, interneti kamu yararına geri kazandırmanın önemli ilk adımlarından.


Despot yönetimlere panzehir olarak bağımsız gazetecilik yeniden inşa edilmeli

Büyük teknoloji platformları, gerçekleri bastıran, teknoloji kaynaklı bir yalan ve nefret dalgasına imkan sağlayarak bağımsız medyayı tahrip etti. Gerçeklerin galip gelme fırsatı olması için, teknoloji platformlarının dezenformasyonu yaygınlaştırmasına son vermeliyiz. Ancak tek başına bu da yeterli değil. Şu an dünya nüfusunun yalnızca yüzde 13'ü özgür basın kaynaklarına erişebiliyor. Gazetecileri korumak için, gazetecilikteki etik normlara uygunluğu teşvik ederken sürdürülebilirliğini de sağlayan, gerçekten bağımsız medya kuruluşlarına büyük ölçülerde yatırım yapmamız gerekiyor.

21. yüzyılın haber merkezleri, adaleti sağlamak ve hakları ilerletmek için, hizmet verdikleri toplulukların çeşitliliğini temsil etmeleri gerektiğini kabul ederek yeni ve farklı bir yol oluşturmalı. Hükümetler, bu hakikat savaşının cephelerinde sürekli saldırıya uğrayan, hapsedilen veya öldürülen gazetecilerin güvenliğini ve bağımsızlığını sağlamalı.

Dünyanın dört bir yanından Nobel Ödülü sahipleri olarak mesaj veriyoruz: yaşamlarımıza ve özgürlüklerimize yönelik bu kurumsal ve teknolojik saldırıya birlikte son verebiliriz, ancak derhal harekete geçmeliyiz. Gazeteciliği yeniden inşa etmek ve tüm insanlık uğruna küresel iletişimin teknolojik mimarisini geri kazanmak için halihazırda elimizde olan çözümleri uygulamanın vakti geldi.


Haklara saygılı tüm demokratik hükümetlere çağrıda bulunuyoruz:

1. Teknoloji şirketlerinin, sonuçları kamuya açıklanması gereken bağımsız insan hakları etki değerlendirme çalışmaları yürütmelerini zorunlu kılın. Ayrıca içerik moderasyonundan algoritma etkilerine, veri işlemeden doğru bilgi politikalarına, her alandaki işlerinin şeffaflığını talep edin.
2. Sağlam veri koruma yasalarıyla vatandaşların gizlilik haklarını koruyun.
3. Dünya çapındaki özgür basın kuruluşlarına ve gazetecilere yönelik taciz ve istismarı alenen kınayın ve saldırı altındaki bağımsız medya kuruluşlarına ve gazetecilere finansman ve yardım sağlayın.

Avrupa Birliği'ne çağrıda bulunuyoruz:

4. Dijital Hizmetler ve Dijital Pazar Yasası'nın uygulanmasında azimli davranın. Bu yasaların, şirketler için “yeni evrak işlerinden” ibaret olmadığından ve iş modellerinde değişiklik yapmaya zorlayacağından emin olun. Örneğin, tehlikenin AB sınırları dışında ortaya çıktığı durumlar da dahil olmak üzere, temel hakları tehdit eden, dezenformasyon ve nefret yayan algoritmaların sonunun geldiğinden emin olun.
5. Acilen takip reklamcılığının insan haklarına aykırı olduğunu öne süren ve takip reklamcılığını yasaklayan yasalar oluşturmaya başlayın.
6. İnsanların veri haklarının nihayet gerçekten korunması için Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Yönetmeliğini gereğince uygulayın.
7. Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası'na gazetecilerin güvenliğine, medyanın sürdürülebilirliğine ve dijital alanın demokratikliğinin garantilenmesine dair güçlü güvenceler dahil edin.
8. Dezenformasyon akışının kaynaklarını keserek medya özgürlüğünü koruyun. Bu, teknoloji veya medyaya dair herhangi bir yeni mevzuatta, herhangi bir kuruluşa ya da bireye muafiyet sağlanmaması gerektiği anlamına geliyor. Küreselleşen bilgi akışlarıyla, muafiyet tanınması demek, dünya çapında demokrasilere zarar vermek ve toplumları kutuplaştırmak için endüstriyel ölçekte dezenformasyon üreten hükümetlere ve devlet dışı aktörlere tam yetki vermek anlamına gelecektir.
9. Olağanüstü lobi mekanizmalarına, suni kamuoyu oluşturma kampanyalarına ve büyük teknoloji şirketleri ile Avrupa devlet kurumları arasındaki çıkar ilişkilerine meydan okuyun.

Birleşmiş Milletler'e çağrıda bulunuyoruz:

10. Mevcut duruma meydan okuyacak ve nihayet gazetecilere karşı işlenen suçların bedelini artıracak, gazetecilerin güvenliğine odaklanan bir BM Genel Sekreteri özel elçisi pozisyonu oluşturun.


İmzacılar:

Dmitry Muratov, 2021 Nobel Barış Ödülü sahibi
Maria Ressa, 2021 Nobel Barış Ödülü sahibi

İmzacıların tam listesine buradan ulaşabilirsiniz.

Bu içerik Teyit tarafından çevrilmiştir.

A 10-point plan to address our information crisis, People vs. Big Tech, 02/09/2022

Çeviri: Can Başaçek

Kapak Görseli: https://www.musement.com/us/oslo/nobel-peace-center-museum-tickets-231718/

factorybanner