*Bu içerik ilk kez "Why conservatives are winning the internet" başlığıyla Vox tarafından 3 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmış ve Sonay Ün tarafından Teyit için çevrilmiştir.
Jen Schradie'nin yeni çıkan kitabında dijital aktivizmin, liberallerden çok muhafazakârlara faydasının dokunduğu öne sürülüyor.
Birçok kişi internetin dünyayı demokratikleştireceğini düşündü.
Daha fazla insan ve grup bilgiye erişecek ve her yönüyle harekete geçme becerisi, gücün tek bir yerde birleşmesinin yavaş yavaş önüne geçecekti. En azından böyle bir fikir ortaya atılıyordu.
Ne var ki gerçek tablo oldukça farklı: İnternet dünyayı demokratikleştirmek yerine yeni bölünmelere yol açarak ve güç yapısını sağlamlaştırarak yaşadığımız dünyanın dengesini bozuyor.
Sosyolog Jen Schradie yeni yayımlanan The Revolution That Wasn’t isimli kitabında bu konuya değiniyor. Schradie’ye göre teknoloji, aktivistlerin faaliyet alanlarını eşit seviyeye getirememenin yanı sıra “bir dijital aktivizm uçurumu oluşturarak” koşulları kötüleştiriyor. Sosyolog yazar, güç ve kurumda görülen farklılıkların emekçi sınıfın hareketlerini kısıtladığını ve otoriter grupları desteklediğini ifade ediyor.
Sean Illing, bu durumun olası sonuçlarını ve neden internetin son zamanlarda toplumlarımıza hakim olan en etkili güçlerin siyasi silahı haline geldiğini Schradie’ye sordu.
Sean Illing, Jen Schradie ile konuştu
Sean Illing: Sanırım, birçok insan interneti ve sosyal medyayı hala, herhangi bir partiden siyasi bir ismin kendi çıkarı için kullanabileceği tarafsız araçlar olarak görüyor. Bu yanlış bir düşünce mi?
Jen Schradie: İnternet bir araç ve o gözle bakıldığında evet tarafsız. Buna karşın geçmişte kullanılan diğer iletişim araçlarında olduğu gibi daha fazla güce, kaynağa ve kuruma sahip insanlar internetten daha iyi faydalanabiliyorlar.
Örneğin, televizyonu ele alalım. Lisansla ilgili bazı sorunlara rağmen teorik olarak yeterli maddi gücü bulunan herhangi biri televizyon kanalı satın alabilir; ancak süreç gerçek hayatta böyle işlemiyor.
İnternette bilgi yaymanın maliyeti televizyona, radyoya veya diğer iletişim araçlarına göre çok daha düşük olduğu için tarafsızlık düşüncesi internet için daha gerçekçi görünüyor.
Bununla birlikte internetten yüzde yüz verim alabilmek için sağlam kaynaklarınızın, zamanınızın ve motivasyonunuzun olması gerekiyor. Bu imkana sahip olan ve doğru dijital stratejiyi finanse edebilen kişiler dengeyi, kendi lehlerine olacak şekilde değiştiriyorlar.
Sean Illing: Dijital devrimin siyasi yönden tehlike arz etmesi ne zaman netlik kazandı?
Time dergisinin 2006 yılı için hazırladığı “Yılın Kişisi”: “Sen” konulu kapağı. Bilgisayar ekranının gümüş renkli yansıtıcı bir yüzey olarak resimlendirildiği kapak, kullanıcı tarafından üretilen internet içeriklerinin modern dünyada itici bir güç olarak önemini göstermeye yönelik tasarlandı.
Karen Bleier/AFP/Getty Images
Jen Schradie: Bugüne kadar bazı önemli değişimler yaşandı. 2006 çok önemli bir yıl. Önceleri, internete dair ütopik görüşlere sahiptik. Time dergisi 2006 yılında “Yılın Kişisi”ni “Sen” olarak ifade ederek bu unvana okuyucularını layık gördüğünü duyurdu. Derginin ön kapağında bir bilgisayar monitörü bulunması ‘sen’in yani okuyucunun bir birey olarak çevrimiçi içerik oluşturabileceği ve bu yeni kamusal alana dahil olabileceği anlamına geliyordu.
Çok sayıda sosyal medya platformu o yıllarda faaliyete geçti veya kullanıcılara açık hale geldi. Facebook, 2006’da kamuya açıldı. Kısacası o dönem, oldukça ütopik fikirlerin hayata geçirildiği önemli bir yıl oldu.
Ardından 2011 yılı geldi. O yıl Arap Baharı’nın etkisi hissedildi; Twitter ve Facebook’ta adeta devrim yaşandı. Ayrıca İspanya’da “Öfkeliler” hareketi başlarken ABD’de “Wall Street’i İşgal Et” eylemleri gerçekleştirildi. İnternet tüm bu olaylarda önemli bir rol oynadı.
Ne var ki sonradan, internet olumsuz faaliyetler için de kullanılmaya başlandı. Gamergate skandalıyla beraber cinsiyetçilik ve taciz ciddi boyutlara ulaştı. ABD’nin kamu aleyhine faaliyetlerini deşifre eden Edward Snowden ile küresel kitle gözetiminin sınırı hakkında yapılan açıklamalar dünyada büyük yankı uyandırdı. Değişimlerin yaşandığı başka bir yıl ise 2016 oldu. O yıl Brexit ve Donald Trump’ın seçilmesi dengeleri büyük ölçüde değiştirdi.
Fakat ben dijital aktivizmin 2014 yılındaki durumu üzerine bir araştırma yapıyordum. Birçok kişinin görüşünden farklı olarak, muhafazakârların ve otoriter güçlerin dijital ortamı kontrolleri altına aldığını gözlemlemiştim.
Sean Illing: Bunun sebebi neydi? Muhafazakârlık, kendisini dijital ortamda daha etkili kılan bir özellik mi barındırıyor? Veya bu uçurumun tek sebebi aynı kaynaklara sahip olmamak mı?
Jen Schradie: Bunun cevabı, muhafazakârların daha fazla kaynağa sahip olma ve bu kaynaklardan avantaj elde etme olasılığının daha yüksek olması. Bir diğer neden ise bu grubun, çevrimiçi aktivizmi teşvik etmek için gereken ve dijital iş gücünü harekete geçiren hiyerarşik altyapılar bulunduruyor olması. Diğer bir deyişle, muhafazakârların yukarıdan aşağı örgütlenmeye meyilli olmaları iş gücünü paylaştırmanın ve mesajı iletmenin daha verimli bir yolunu sunuyor.
İdeoloji bakımından muhafazakârlığın yapısı, internet üzerinden muhafazârlığın öne çıkarılmasını kolaylaştırıyor. Muhafazakârlar özgürlük çerçevesinde yalın ve açık mesajlara odaklanıyor. Sol taraf ise genel olarak açıklık fikrini temel alıyor.
Muhafazakârlar saldırılarında genellikle tek tip hareket ediyorlar. “Obamacare” buna örnek olarak gösterilebilir. Sol görüşlüler ise farklı seslerin çıkmasını arzu ediyorlar. Bünyelerinde farklı insanlar ve birçok değişik konu barındırmak istiyorlar. Bunun sonucunda iletilmesi çok daha zor olan karmakarışık bir mesaj ortaya çıkıyor.
Jen Schradie'nin yeni çıkan kitabında dijital aktivizmin, liberallerden çok muhafazakârlara faydasının dokunduğu öne sürülüyor.
Sean Illing: Muhafazakârlar sanki takip edilme hissinden faydalanıyorlar. Çünkü kendilerini ana akıma karşı bir tepki ve siyasi doğruculuğun öne çıktığı bu çağda “gerçekleri dile getirenler” olarak görüyorlar bu yüzden hazırladıkları içerikler internette özellikle alternatif haber sitelerinde daha hızlı yayılıyor.
Jen Schradie: Dürüst olmak gerekirse mükemmel bir yöntem uyguluyorlar. Ayrıca önemli bir nokta bu.
Sean Illing: Sol ve sağ taraf interneti farklı şekillerde mi kullanıyor? İletişim yöntemleri bakımından ayrışıyorlar mı? Örgütlenmeleri veya ayrı grupları bir araya getirmeleri farklılık teşkil ediyor mu?
Jen Schradie: Muhafazakârlar ve liberallerin kendilerine özgü filtre balonları bulunuyor. Yaptığım araştırma bu balonların niteliksel olarak oldukça farklı olduğunu su yüzüne çıkardı. Sol taraf, çok sayıda kişiyi örgütlemeye ve katılımcı haline getirmeye gayret ediyor. Daha fazla etkinlik düzenlendiğini, örneğin bir sendika toplantısından sonra daha çok grubun bir araya geldiğini ve bu topluluğun yumruklarını birlik duygusuyla kaldırdıklarını görüyorum.
Sağ taraf ise ulusal meselelere, internetteki popüler gönderilere, çeşitli yazılar paylaşmaya ve bu yazıların altına yorum yapmaya ilgi duyuyor. Parti tabanını harekete geçirmeye sol taraf kadar önem vermiyorlar. Bu önemli bir farklılık.
Örneğin, araştırmamı yürüttüğüm Kuzey Carolina’da bulunan “The Tea Party” ve diğer aşırı sağ gruplar yerel olaylardan daha çok ulusal siyasetle ilgileniyorlardı. Yerel örgütlenmelere katılıyorlardı; fakat temel odak noktaları daha kapsamlı bir ulusal muhafazakâr medya ekosistemiydi.
“Neticede söz konusu mesele kullanılan araç değil, belli bir takım insanları diğerlerine göre önceleyen toplumumuzdaki eşitsizlikler”
Jen Schradie, "The Revolution that wasn't" kitabının yazarı
Sean Illing:Kitlelere ulaşma ve onları harekete geçirme imkanı bulunduğu için dijital çağda aktivizm daha kolay işliyor. Diğer bir taraftan, erişim engelleri azaldığı için sanki her şeyin önemi azalmış gibi görünüyor.
Jen Schradie: Etiket aktivizminin (hashtag activism) tek başına çok sınırlı olduğu fikrine katılıyorum. İnternet olsun veya olmasın, toplumsal hareketleri oluşturmak, yaratmak ve yaymak daima büyük çaba gerektiriyor. İnternette hızla yayılan etiketlerin bile arkasında çoğunlukla önemli bir çalışma yatıyor.
#MeToo (“Ben de varım”) hareketine veya diğer toplumsal hareketlere baktığınızda retweet edilen ve insanların hayal güçlerini yansıtan tweetler genellikle saygın veya ünlü kişilere ait oluyor. Söz konusu kişilerin bu noktaya gelmesi ise emek gerektiriyor.
Tanınmış bir kişinin rol almadığı veya başlaması için gereken siyasi güce sahip olmayan siyasi bir harekette, o hareketin etiketini internette yaymak için bir gönüllü ordusuna, çeşitli botlara veya internet dışında organize edilecek bir oluşuma ihtiyaç duyulacaktır.
Konu yeniden aynı noktaya geliyor; bu tip çalışmaları yürütmek için yüklü miktarda para ve birçok kaynak gerekiyor.
Sean Illing: İnternetin demokrasi için varlıksal bir tehdit olduğunu düşünüyor musunuz?
Jen Schradie: Çok güzel bir soru. İnternetin demokrasiye yönelik varlıksal veya aksi bir tehdit olduğunu düşünmüyorum; çünkü interneti hala iyi veya kötü amaçlar için kullanılabilen bir araç olarak görüyorum.
Sean Illing: Peki internet kontrol edilebilen bir araç mı?
Jen Schradie: Tam olarak değindiğiniz noktayı anlıyorum. Bana göre bu araç toplumumuzda meydana gelen olayları daha kapsamlı yansıtıyor. Neticede söz konusu mesele kullanılan araç değil, belli bir takım insanları diğerlerine göre önceleyen toplumumuzdaki eşitsizlikler. İnternetimiz olsun veya olmasın, bu eşitsizlikler daima ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla bu araca fazla güç verilmesi konusunda biraz tereddütlüyüm.
Sean Illing: Geleceğin sanal siyaseti sizce nasıl olur? Bizi nereye yönlendirir?
Jen Schradie: Dijital teknolojinin neden olduğu yapısal eşitsizlikleri göz ardı ederek bu teknolojinin eşitlikçi bir ortam olduğunu hayal etmeyi sürdürürsek sorunlarımızın daha da kötüleşeceğini ve dijital aktivizm uçurumunun büyüyeceğini düşünüyorum.
Facebook’un iyileştirildiğini görmek ve Facebook’un yerine, kâr amacı gütmeyen ve açık kaynaklı bir sosyal medya platformu kurulması mükemmel olurdu. Böyle bir projeye katılmaktan mutluluk duyarım ve bu projenin gerçekleşmesi halinde her şeyin çok daha iyi olacağına inanıyorum.
Dijital teknolojinin insanların kontrolünde olmasını arzu ediyorsak sosyal sınıflardaki eşitsizlikleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bu eşitsizlik, diğer eşitsizlikleri de beraberinde getiriyor. Bu nedenle gereken adımı atmalıyız.