Artık bilgiye erişmenin neredeyse birincil kaynağı haline gelen çevrimiçi platformlarda sıklıkla karşılaşılan yanlış bilgi sorunu, çeşitli düzenlemeler yapılarak önlenmeye çalışılıyor. Özellikle YouTube, Facebook ve Twitter gibi dünya genelinde geniş kitlelere hitap eden sosyal mecralar, platform içi arama motorlarını değiştirmeye, algoritmalarını düzenlemeye ve yanlış içerikleri kaldırmaya davet ediliyor. Konuşan ve yazan makinalar, yapay zekalar, botlar ve sahte hesapların incelenmesi için baskılar artarken özellikle yanlış bilginin hızla yayıldığı ve ciddi sonuçlar doğuran konularda (ki buna, aşı-karşıtı propaganda örnek verilebilir) yeni yöntemler deneniyor. Dünya üzerinde platformlardan, sosyal medya yöneticilerinden ve arama motorlarından yaptırım talepleri devam ederken, Finlandiya vatandaşlarını yanlış bilgiyle mücadele konusunda eğitmek için sorunun kökenine iniyor ve daha kalıcı bir çözüm öneriyor: medya okuryazarlığı.
Avrupa’da Medya Okuryazarlığı indeksi. Finlandiya yüzde 76 ile birinci sıradayken, Türkiye yüzde 16 ile 35 ülke arasında 34. sıraya yerleşiyor.
Kaynak: European Policies Initiative, Open Society Institute - 2018, CNN
Finlandiya hükümetinin desteklediği kapsamlı medya okuryazarlığı eğitimi anaokulundan itibaren müfredata dahil ediliyor. Lise boyunca da devam eden bu eğitim, öğrencilerin yaşlarına göre doğrulama araçlarının kullanımı gibi nitelikli beceriler hakkında da bilgi edinmeleri ve bunları aktif olarak kullanmalarını sağlanıyor. Uzmanlar Finlandiya’daki öğrencilerin sosyal mecra kullanımlarındaki bilinç düzeyinin, eğitim sisteminde sıklıkla başvurdukları eleştirel düşünceden doğrudan beslendiği görüşünde.
21. yüzyılda okuryazarlık: medya
21. yüzyılda medya okuryazarlığı, medya içerikleri ve mesajlarına eleştirel yaklaşmak ve kullanıcının kendisinin ürettiği içeriklerin bilinçli bir şekilde yönetilmesi anlamına geliyor. Medya okuryazarlığı, medya mesajlarını çözümleyebilmek, mesajın fikirlere, duygulara ve davranışlara olan etkisini incelemek ve bütün bunların sorumluluğunu bilerek medya üretmek anlamına geliyor.
Özellikle de kasten üretilmiş yanlış bilgi, görsel ve videolardaki manipülasyonlar, gerçeğin sahte, asılsız veya yanlış bilgilerle karıştırması sonucu oluşturulan (ve bu yüzden de ayırt etmesi daha güç olan) karma içerikler, sindirme ve yıldırma niyetiyle üretilen yanlış veya uydurma bilgiler kapsamında düşünüldüğünde medya okuryazarlığı, teyitçilik yolunda ilk adımları oluşturuyor. Çünkü şüpheli bir bilginin yanlış olduğunun tespiti yapıldıktan sonra bu bilginin çıkış noktasında beslendiği dürtülerden ve paylaşılmasının ardındaki motivasyondan da söz etmek çevrimiçi platformlarda dolaşan ve sosyal medyada haber akışına düşen onlarca gönderiye karşı bizi daha dirençli hale getiriyor. Medyanın doğru ve bilinçli kullanımı aynı zamanda bizim çevrimiçi ağdan gerekli, yararlı ve eğlenceli bilgileri bulmamıza da olanak sağlayarak internet yolculuğumuza yeni ve anlamlı bir beceri katıyor.
Medya okuryazarı olmak için eleştirel düşünce
Finlandiya’da çevrimiçi yanlış bilgiyle mücadelenin eğitim yoluyla vatandaşlara ulaşması aslında 2014 yılında başlamıştı. Finlandiya’nın bu konuda öncü olmasının nedenlerinden biri de ülkenin Rusya’ya olan coğrafik yakınlığı. Rusya menşeili yanlış haberlerin ve siyasi propagandaların önüne geçmek ve 21. yüzyılı tanımlayan en önemli alanlardan biri olan sosyal medyanın bilinçli kullanımının teşvik edilmesi için yürütülen çalışmalar son beş yıldır ülkenin gündeminde. Finlandiya hükümeti tarafından kurulan sahte haberlere karşı bir sosyal girişimin de önceliğiyle, öğrencilere, gazetecilere ve siyasi isimlere yanlış bilgiyle mücadele yolları öğretiliyor. Finlandiya’nın müfredatına dahil edilen medya okuryazarlığı eğitimi bu konuda atılan en önemli adımlardan biri.
Medya okuryazarlığının en önemli öğretisi ise aslında “eleştirel düşünce.” Eğitimin eleştirel düşünceyi önceleyen bir sistemi olması, her yaş grubundan öğrencinin o becerilere uygun bir kalkan oluşturmasına imkan tanıyor. Eleştirel düşüncenin pekiştirilmesi internet kullanıcısını, sadece içerikleri tüketen pasif konumundan alarak, irdeleyen ve sentezleyen aktif duruma taşıyor. Böylece kullanıcının, devamlı karşılaştığı içerik dizisinin arasından sorgulayarak güvenilir olanı seçebilmesini sağlıyor.
Nasıl uygulanıyor?
CNN’de “Finlandiya sahte haberlere karşı mücadeleden galip çıkıyor” başlığıyla gündeme taşınan haberde eğitim sistemine dair ipuçları veriliyor. Örneğin lise grubu öğrencileri, gerçek örnekler üzerinden elde edilen durumlardan yola çıkarak, bir bilginin kim tarafından paylaşıldığı, nasıl yayıldığı, hangi kaynaklara dayandırıldığı ve hangi motivasyonla paylaşıldığı gibi verileri internet tabanlı arama motorları ve doğrulama araçları yardımıyla inceleyerek birlikte tartışıyor ve yorumluyorlar.
Helsinki’de bir okulun müdürü Kari Kivinen, öğrencilerin sosyal medyada bir şeyi beğenmeden veya paylaşmadan önce “eleştirel düşünce” metodlarıyla söz konusu içeriği akıl süzgecinden geçirmelerini amaçladıklarını belirtiyor. Instagram, Snapchat, Facebook gibi genç erişkinlerin sıklıkla kullandığı platformlarda, belirli bir bilgiyi yaymadan veya desteklemeden önce iki kere düşünmesi, yanlış bilginin yayılmasının önüne geçebilmek için oldukça yerinde bir uygulama.
Dijital okuryazarlık araçlarıyla tanıştırılan tek nesil, sosyal medya ve çevrimiçi platformların içine doğan yeni nesil değil. Finlandiya’da gençler dışında, gazeteciler gibi meslek gruplarının ve yetişkinlerin de yer aldığı eğitimler de yürütülüyor. Hatta belki de hayatında ilk kez internet kullanan yaşlı vatandaşların da bu konuda eğitilmesi hedefleniyor.
Türkiye medya okuryazarlığı indeksinde 35 ülkeden 34. oldu
Open Society Institute tarafından yapılan Avrupa Medya Okuryazarlığı indeksinde Finlandiya yüzde 76 ile en yüksek orana sahip oldu. Türkiye ise aynı araştırmada yüzde 16 ile 35 ülke arasında 34. sırada yer aldı. Bu da Türkiye’nin gerçek-ötesi (post-truth) çağa karşı oldukça dirençsiz olduğunu gösteriyor.
Digital News Report tarafından yayımlanan araştırmaya göre Türkiye’de medyaya güven yüzde 38 iken, güven duymayanların oranı ilk defa güven duyanların oranını geçerek yüzde 40’a ulaşıyor. Medyaya duyulan güvenin azalması ise güvenilir olmayan kaynaklara yönelmenin önünü açabiliyor. Ayrıca Türkiye’de haberleri WhatsApp gibi kapalı mesajlaşma uygulamalarında tartışanların oranı (%30) gitgide yükseliyor. Bu da yanlış bilginin tespit edilmesi ve düzenlenmesini zorlaştırabilir.
Yakın zamanda WhatsApp ve Instagram gibi kapalı sohbet gruplarında dolaşan yanıltıcı ve şüpheli bilgilere dikkat çekmek için Teyit stickerlarını sizlere sunmuştuk. Böylece bilginin geri planda hızla yayıldığı kapalı gruplarda, bir bilginin kaynağını, daha önce doğrulanıp doğrulanmadığını ya da şüpheli olduğunu düşündüğünüzü stickerlarla ifade edebilir, yanlış bilgiyle mücadelede siz de aktif rol alabilirsiniz.
Reuters’a göre Türkiye haberlere, en çok sosyal medya dahil çevrimiçi kaynaklar aracılığıyla ulaşıyor. Her on kişiden dokuzunun çevrimiçi kanallarla haberle ulaşması, Türkiye’de de medya okuryazarlığıyla ilgili yeni yöntemler denenmesini mecbur kılıyor. Finlandiya’nın izini takip eden ülkelerin de yanlış bilgiyle mücadelede ulaştıkları başarılar, medya okuryazarlığının artırılmasının Türkiye’de de olumlu sonuçlar verebileceği umudunu pekiştiriyor.