Kapana kısılanlar: Komplo teorilerinin kurbanları konuşuyor #2

Guardian'da yayınlanan insan hikayeleri, internetteki yanlış bilgiyle hedef gösterilen kişilerin çarpıcı yaşam öykülerini konu alıyor.


10/04/2019 15:16 13 dk okuma

Bu içerik 4 yıldan daha eski tarihlidir.

*Bu içerik ilk kez "Trapped in a hoax: survivors of conspiracy theories speak out" başlığıyla The Guardian tarafından 24 Ocak 2019 tarihinde yayınlanmış ve Sonay Ün tarafından Teyit için çevrilmiştir.

Komplo teorisyenlerinin söyledikleri yalanların hedefi halindekilerin başına ne geliyor? The Guardian, söylenen yalanlar yüzünden hayatları mahvolan beş mağdurla görüştü.

Paul Offit: Aşı karşıtı aktivistler tarafından tehdit edildi

paul offit guardian e1554901083984 743x1024 Dr. Paul Offit, Philadelphia’da yaşayan aşı alanında uzmanlaşmış bir bilim adamı. Offit, açık sözlü olmaktan ve bulgularını savunmaktan ödün vermeyeceğini belirtiyor. Fotoğraf: Ali Smith/The Guardian

Dr. Paul Offit aşının güvenliğine ilişkin tartışmalara ilk kez 1998 yılında dahil oldu. Ne yazık ki bundan 20 yıl sonra bile tartışmalarda hala adı geçiyor. Son ölüm tehdidini ise sadece bir ay kadar önce, aşı karşıtlarının sık sık kullandığı bir forumda bir kullanıcının Offit için “Offit’in çoktan vadesi doldu O'nu da artık öldürebilirler” sözleriyle aldı.

Rota virüsüne karşı bir aşı geliştiren Offit’in Philadelphia Çocuk Hastanesi’nde bir pediatri uzmanı olarak dünya görüşü, daima bilimsel yöntemlerle ve kanıta dayalı gerçeklerle ilişkiliydi. “Varsayım şöyleydi: Tanınmış dergilerde başarılı makaleleriniz yayımlanırsa gerçek ortaya çıkar ve insanlar, asılsız inançlarından vazgeçer. Ne yazık ki işler bu şekilde ilerlemiyor.”

1998 yılında pek itibarı olmayan İngiliz gastroenterolog Andrew Wakefield’in, tıp dergisi Lancet’te MMR (kızamık, kabakulak ve kızamıkçık) aşısı ile otizm arasındaki ilişkiyi ele alan bir makalesi yayımlandı. Wakefield, çocuklara MMR aşısının yapılmaması konusundaki uyarısında ısrar edince Avrupa ve ABD genelinde tartışmalara neden oldu. Birçok kişinin bilimi savunmadığını gören Offit, 2000 yılında harekete geçmeye karar verdi. Aşının dünya çapında yılda 3 milyon ölümü önlediğine dair halkı bilgilendirmek için Aşı Eğitim Merkezi’ni kurdu.

Ne yazık ki Offit’in bu hareketi kısa sürede ters etki yarattı. Kendisine Şeytan ve Nazi yakıştırmalarının yapıldığı bazı e-postalar almaya başladı. “Bu durum benim için yıpratıcı oldu ve öyle olmaya devam ediyor. İnsanlar kötü niyetli olduğumu düşünürken vurdumduymaz olmam imkânsız.”

Offit bu süreçte konuşmalarını dinlemeye gelen biri tarafından sürekli takip edildiğini fark etti. Bazı protestocular, Offit’in resminin olduğu ve üzerinde “TERÖRİST” yazan pankartlarla tıp etkinliklerinin yapıldığı salonların dışında toplanıyordu.

guardian komplo teorileri magduru asi karsitligi 1024x614Offit, aşıların otizme neden olduğu yalanını öne sürenler aleyhinde konuşmaya başladığında ev adresi bir şekilde duyuruldu ve ölüm tehditleri almaya başladı. Fotoğraf: Ali Smith/The Guardian

Bir gün ev telefonu numarasına sesli bir mesaj bırakıldı. Mesajı bırakan kişinin Offit gibi küçük çocukları bulunuyordu. Mesajı şöyle başlıyordu: “Hepimiz çocuklarımız için en iyisini isteriz. Eminim ki sen de çocukların için en iyisini hayal ediyorsundur.” Gizemli kişi mesajda daha sonra Offit’in çocuklarının adlarından ve gittikleri okuldan bahsetti.

Mesajı dinleyen Offit, ilk kez her şeyi bırakmayı aklından geçirdi. O günün gecesinde eşi Bonnie’ye aşıyı destekleyen çalışmalarına son vermeyi düşündüğünü söyledi. Eşinin bu konudaki fikrini sordu. “Bonnie benden o gece çalışmayı bırakmamı isteseydi, bırakacaktım.” Bonnie kocasına, işine devam etmesini istediğini, bilim ve çocuklar için doğru çalışmalar yaptığını ve düşmanlarına boyun eğmemesi gerektiğini ifade etti.

67 yaşındaki bu pediatri uzmanını, çalışmalarına devam etmeye teşvik eden iki unsur var. Birincisi öfke. En az 17 kapsamlı çalışmada MMR’nin otizme neden olmadığı belirlendiği halde komplo teorisyenleri yanlış bilgiyi öne sürmeye devam ediyor. Offit, özellikle “medyayı iyi bilen, siyasi bağlantıları olan, avukatlar tarafından desteklenen ve bunu yaşam biçimi haline getiren küçük bir topluluk” olarak nitelendirdiği, interneti bir örgütleme aracı olarak kullanarak sesini giderek daha fazla yükselten aşı karşıtlarına öfke duyuyor.

“Dürüst olmak gerekirse kötü niyetli olan taraf onlar. Çocuklara zarar veriyorlar ve onların zarar görmesine neden oluyorlar. Bu topluluğun alt edilmesi gerektiğini düşünüyorum.”

Offit’in bırakmamasını sağlayan ikinci unsur ise çocuklar. The Guardian 2018 yılının Aralık ayında sağ görüşlü kişilerin teşvik ettiği aşı karşıtı hareketlerin Avrupa’da popülerlik kazandığına ve bunun sonucunda aşı yaptırma oranlarının düştüğüne dair bir haber yayımladı. Dünya Sağlık Örgütü ise, 2019 yılı için oluşturduğu Küresel Sağlığa Yönelik 10 Tehdit listesine “aşı karşıtlığını\" dahil etti.

Sayısı giderek artan aşıyla ilgili komplo teorileri yüzünden kızamık salgını son 20 yılda zirve yaptı. 2018 yılında Avrupa’da 60 binden fazla kızamık vakası görülürken kızamık nedeniyle 72 ölüm gerçekleşti. Bu sayı, önceki sene yaşanan ölüm vakalarının iki katı.

Offit bunun ne anlama geldiğini biliyor. Yaşadığı ve hafızasına kazınan bir olaydan bahsediyor. Bebeğine grip aşısı yaptırmama kararı alan bir anne, tedaviyle ilgili bazı yanıltıcı bilgiler edinmişti.

Ne yazık ki kadının oğlu hastaneye kaldırıldı. Minicik bedeni ağır gribi kaldıramayan çocuk yoğun bakıma alındı. Çocuğa öncelikle oksijen maskesi takıldı. Ardından sırasıyla suni solunum cihazı, osilatör ve kalp ve akciğer makinesi bağlandı. Tüm bunlara rağmen çocuk hayatını kaybetti. “Anne, oğlunun ağır ağır gerçekleşen ölümünü izlemek durumunda kaldı. Yaşananlar çok acıydı.

Offit, oğlunun ölümünden sonra anneye, yeni ölümleri engellemek adına başka ebeveynlerle aşı konusunda görüşmeyi arzu edip etmediğini sordu. Anne Offit’i nazikçe reddetti. “Bana hala doğru olanı yaptığını düşündüğünü belirtti. Ona göre oğluna aşı yaptırsaydı, oğlu daha fazla zarar görecekti.”

Brianna Wu: #gamergate trollerinin saldırısına uğradı

brianna guardian min e1554901150894 821x1024 Brianna Wu, Gamergate isimli komplo tuzağına düşen ve 300’den fazla ölüm tehdidi alan bir video oyunu geliştiricisi. Fotoğraf: Ali Smith/The Guardian

Brianna Wu, bir kişi komplo teorisi özelliği taşıyan bir gerçek dünya fantezisine kapıldığında bir video oyunu geliştiricisi kimliğiyle, gözetilen çıkarları değerlendirme imkânına sahip biri. Wu’ya göre bu kargaşaya dahil olma ihtimali oldukça düşük.

Doğrudan komplo teorisini irdelerseniz çürütmeye çalıştığınız mesajı yalnızca güçlendirirsiniz. Komplo teorisini göz ardı etmeniz halinde ise kariyeriniz son bulana kadar olumsuz tepki alırsınız ve taciz edilirsiniz. Yani, bu durumda kazanma olasılığınız yoktur,” diyor Wu.

41 yaşındaki bu oyun geliştiricisi, yaşadığı acımasız deneyimden bahsediyor. “O günü asla unutmayacağım,” diyor Wu, çalıştığı sektördeki erkek komplo teorisyenlerini kınadığı tweetini anımsarken. “Twitter hesabımda tehdit içerikli ve edepsizce bir sürü yorum yapıldı. O sırada iki seçeneğim vardı: Ya hiçbir şey yapmayacak ve sessiz kalacaktım ya da tepki gösterecektim.

Tarafını belli eden Wu kendini, 4chan ve buna benzer 8chan, Reddit, Twitter ve diğer sosyal medya platformlarında yayılmış olan kadın karşıtı komplo teorisi Gamergate’de buldu.

2014 yılında Wu gibi bir oyun geliştiricisi olan Zoe Quinn, bir video oyunlar hakkında haberler yapan bir muhabirle birlikte olarak kariyerinde ilerlemeye çalıştığına dair yalan bir iddiayı yayan yüzlerce anonim erkek trolün hedefi haline geldiğinde her şey daha da kötüleşmeye başladı. İddia hızla yayılırken oyun dünyasındaki birkaç kadın kurbanın adı daha Gamergate’e karıştı. Wu’nun yaşadığı kâbus ise ilk video oyunu Revolution 60’ı satışa sunduktan yalnızca birkaç hafta sonra başladı.

Wu, komplo teorisyenlerinin kadınları erkeklere göre daha sık hedef aldığına ve kadınların söylediklerinin pek önemsenmediğine inanıyor. “Kadınlar yaşadıklarını açıkladıklarında o kadar büyük bir bedel ödüyorlar ki çoğu sessiz kalmayı tercih ediyor. Son birkaç yıldır birçok kez, çocuğu olan kadınların çocuklarının hedef alınmasını istemedikleri için sessiz kaldığına şahit oldum. Bu tamamen akla yatkın bir karar. Birçok kadın haklı olarak konuşmaktan korkuyor.

Ne yazık ki Wu da aynı duruma düştü. Gamergate’in erkek trollerini tiye alan önemsiz gönderisi, etkisi halen devam eden bir saldırıyı beraberinde getirdi. Wu’nun mezun olduğu Mississipi Üniversitesi’nden bir kadın, oyun üreticisinin kimliğine bürünerek üniversitedeki kayıtlarını ele geçirme girişiminde bulundu. Ayrıca birisi gizlice Wu’nun fotoğraflarını çekmişti. Gittiği kafelerde, restoranlarda ve sinemalarda çekilen fotoğraflarının bulunduğu isimsiz mektuplar alana kadar Wu’nun bunlardan haberi olmamıştı.

brianna guardian gamegate 1024x614

Brianna Wu, oyun sektöründeki kadın çalışanların kariyerlerinde ilerlemek için gazetecilerle ilişki yaşadıklarına dair yalan iddialar ortaya atan bir komplo teorisinin kurbanı oldu. Fotoğraf: Ali Smith/The Guardian

Daha da ötesi, Wu’nun yaşadığı eve ait yerleşim planı, evin adresi, Wu’nun kullandığı aracın resimleri ve araç plakasıyla beraber internette yayımlandı. Bunu yaklaşık 300 kadar ölüm tehdidi izledi. Twitter’da, Asyalı kocasının penisinin kesileceğine ilişkin bir tehdit mesajı aldı. Çift bunun üzerine evlerini terk ederek arkadaşlarında veya otellerde kalmaya başladı.

Wu, bugünlerde Massachusetts’in Dedham şehrinde bulunan evinden ABD Kongresine yönelik adaylık çalışmalarını yürütüyor. Bu kapsamda federal makamlara internette yayılan komplo teorilerine ve tacizlere karşı çözüm bulmaları yönünde baskı yapmayı düşünüyor. “FBI’nın ABD’de yaklaşık 30 bin temsilcisi bulunuyor. Özellikle internet üzerinden yapılan tehditler hakkında dava açmakla görevli bir birimin bulunmadığına dikkat çekmek için elimden geleni yaparım. Ne yazık ki mevcut öncelikleri bu değil,” diyor Wu. 

Wu, Gamergate’i anımsıyor ve gözleri doluyor. Yaşadığı deneyimin olumlu tarafı hakkında şunu ifade ediyor: “Dayanıklı olduğumu ve zorlukları yenebildiğimi gördüm. Bunların yanı sıra söylenenlere kulak asmamayı öğrendim.” Wu, ardından şunu ekliyor: “Bir taraftan tacize iyi yanlarından bakmanın bir mantığı yok. Her gün insanların bana tecavüz etmek veya beni öldürmek istediklerini öğrenmek zorunda kalmam maalesef bende derin yaralar açtı.

James Alefantis: Haksız yere bir pedofil ağını organize etmekten suçlandı

james guardian min e1554901790487 775x1024 James Alefantis Washington DC merkezli Comet Ping Pong isimli bir pizza restoranının sahibi. Restoran, Pizzagate skandalında odak noktası oldu. Fotoğraf: Ali Smith/The Guardian

2016 yılının Ekim ayında, Trump’ın seçilmesinden bir ay önce James Alefantis, Washington DC’deki pizza restoranı Comet Ping Pong’un 10. yıldönümünü kutlamak amacıyla bir parti düzenledi.

Partiden sonraki birkaç gün içinde Alefantis’in restoranı kelimenin tam anlamıyla ablukaya alındı. Alefantis kendini, modern komplo teorilerinin atası olan Pizzagate’in ortasında buldu. Komplo teorisine göre Hillary Clinton, küçük çocukların Alefantis’in bodrumunda seks kölesi olarak tutulduğu dünya çapında bir çocuk trafiği ağını yönetiyordu.

Clinton’ın 2016 seçim kampanyasının başkanlığını yürüten John Podesta’nın kişisel e-postaları iddialara göre Rus ajanlar tarafından çalındı ve WikiLeaks’te yayımlandı. E-postalarda Podesta, erkek kardeşi Tony’nin arkadaşından, yemek amacıyla ara sıra bir araya geldiği arkadaşı Alefantis’ten ve Comet Ping Pong’ta beraber planladıkları bağış yemeğinden bahsediyordu.

Kısa bir süre sonra, Alefantis’in Instagram hesabına yüklediği Tanrı’nın Çocukları temalı resimler sayfadan kaldırıldı ve korkunç pedofili iddialarını desteklercesine yeniden yüklendi. Komplo teorisyenleri “James Alefantis” isminde “j’aime les enfant” (çocukları seviyorum) ifadesinin ima edildiğini, peynirli pizzanın İngilizce karşılığının kısaltması olan “cp”nin çocuk pornografisi için kullanılan bir kod olduğunu iddia ettiler.  

Alefantis’in, restoranının bodrum katında (Comet Ping Pong’un bodrumu bulunmuyor) çocukları istismar etmek amacıyla Hillary Clinton ile iş birliği yapan bir pedofil olduğuna ilişkin korkunç sanı internette büyük bir hızla yayıldı. Bunun üzerine restoranın Facebook sayfasına ve mekân bulma uygulaması olan Yelp’teki profiline küfürlü mesajlar gönderilmeye başlandı. Restorandan hizmet alan bir kişi, internette yaptığı bir yorumda pizzasında bir çocuk eli bulduğunu iddia etti.

İddialara daha güçlü öğelerin katılmasıyla durum tehlikeli bir hal aldı. Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flyn, Clinton’un “çocuklarla seks suçları” konulu bir tweet atarak konuyla ilgili tartışmaları kızıştırdı. Bunun ardından komplo teorisyeni Alex Jones, binlerce Infowars dinleyicisine “yanlış bir şeylerin devam ettiğini ve örtbas edildiğini” söyleyerek fanatiklerini “konuyu araştırmaya” teşvik etti.

Nitekim öyle de oldu. Kendi kendini tayin eden “araştırmacılar” bilgisayar ekranından ayrılarak Comet Ping Pong’a gelmeye başladılar. 

İnsanlar restoranıma zorla girmeye başladılar. Ya video çekmeye ya da etrafı incelemeye geliyorlardı. Kimisi evimin önüne geliyor ve komşularıma sorular soruyordu. Maalesef bu durumdayken kime güveneceğinizi bilemiyorsunuz.”

jones guardian pizzagate

Bir komplo teorisine göre, içinde Hillary Clinton’un da bulunduğu bir cinsel istismar ağı, Comet Ping Pong’un bodrumunda çocukları saklıyordu. Fotoğraf: Ali Smith/The Guardian

Alex Jones’un fanatiklerinden biri olan Edgar Welch, 2016 yılının Aralık ayında, Jones’un şeytani çocuk ticareti ağının araştırılması için yaptığı çağrıya uydu. Kuzey Karolina’dan 563 kilometre mesafe kat ettikten sonra üzerinde üç tabancayla Comet Ping Pong’un yolunu tuttu. Welch, masaları dolaşarak müşterileri ve personeli korkuttu. Kilitli bir dolaba ateş ettikten sonra polise teslim oldu. Welch, bu olaydan altı ay sonra dört yıl hapse mahkûm oldu ve hala Ohio’daki federal hapishanede cezasını çekiyor.

O günden bahsederken Alefantis’in gözleri doluyor. Welch’in bu baskınından sonraki bir yıl boyunca restoranın her iki kapısında silahlı korumalar görevlendirildi. Restoranda ise o zamandan takılan birden fazla güvenlik kamerası ve alarm düğmesi bulunuyor.

Alex Jones daha sonra Pizzagate komplo teorisine önayak olduğu için özür diledi ve 2018 yılının Ağustos ayında YouTube, Apple, Facebook ve diğer önemli sosyal medya platformlarından men edildi. Medya oynatıcısı olan Roku da 2019 yılının başında Jones’u ve Infowars kanalını içeriğinden çıkardı. Jones ve Infowars yalnızca 24 saatten kısa bir süre boyunca yayım yapabildi. Buna karşılık, konulan bu yasaklar zor günler geçiren Alefantis için artık çok geçti.

Alefantis, edindiği bu sıra dışı ve korkunç deneyimle beraber günümüz dünyası hakkında birçok fikir edindi. Bir keresinde arkadaşlarının bir önerisine uyarak kendisini acımasızca eleştiren birkaç kişiye ulaştı ve onlara neden bu kadar çok nefret ettiklerini sordu.

Onlarla iletişim kurdum ve onların da korku içinde yaşadığını fark ettim. İnterneti sıklıkla kullanan genç kesim kendini yalnız ve güçsüz hissediyor ve devletin kendilerine komplo kurduğun veya çocuklarını çaldığı yönünde tuhaf şeylere inanıyor. Bu ülkede haklarından mahrum edilmiş kişiler hakkında alınacak çok ders var.

Alefantis her şeye rağmen pozitif düşünmeyi bırakmadı ve en kötü zamanlarında yanında olan pizza tutkunlarının desteğinden güç aldı. “Kimi zaman her şeyin kontrolden çıktığını ve nefretin arttığını hissediyorum. Bununla birlikte halkın gücünü şimdi anlıyorum. Restoranım bu sayede zor günlerin üstesinden geldi. Neden aynı şey ülkemiz veya dünyamız için geçerli olmasın ki?\"

Bu içerik Teyit tarafından çevrilmiştir.

Trapped in a hoax: survivors of conspiracy theories speak out, The Guardian, 24/02/2019

Çeviri: Sonay Ün