Bu içerik Özge Çakır tarafından Teyit için yazılmıştır.
15-17 Şubat 2019 tarihleri arasında düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı’nda, aralarında devlet liderleri, bakanlar, uluslararası organizasyonlardan ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin de bulunduğu 450 katılımcı yer aldı.
Günümüzün en çok konuşulan sorunlarından biri olan dezenformasyon ve dezenformasyonun doğurabileceği küresel güvenlik tehditleri ele alınan konu başlıkları arasındaydı.
Google, bu konferansta sunduğu, “How Google Fights Disinformation?” (Google Dezenformasyon ile Nasıl Mücadele Ediyor?) başlıklı dokümanla dikkatleri üzerine çekti. Burada Google tarafından “dezenformasyon” sözcüğünün özellikle seçilmesi, toplumda karışıklık ve kaygıya yol açması amaçlanarak, yanlış bilginin bilerek ve istenerek paylaşılmasına karşı izlenen mücadeleyi vurgulanması açısından önemli.
Google daha önce de yanlış bilginin yayılmasını ve bilgi kirliliğini önlemeye yönelik çalışmalara imza atmıştı. Örneğin Google News Initiative (Google Haber İnisiyatifi) kurulmuş ve bu inisiyatif kapsamında, interneti aktif olarak kullanan gençlerin karşılaştıkları bilginin doğruluğunu nasıl teyit edebileceklerine dair eğitimlerin sunulduğu MediaWise programı hayata geçirilmişti. Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı ile Google arasındaki iş birliği de bu çabalar arasında oldukça önemli bir yere sahip.
Dokümanda, kuruluş sürecinde Google’ın da yardımcı olduğu First Draft News ile Google'ın hem katılımcı olarak yer aldığı hem de maddi destek sağladığı Trust Project’in de altı çizildi.
Google dezenformasyona karşı yapay zeka teknolojisini geliştirmeye çalışıyor
Bu tarz oluşumların yanı sıra Google News, Google arama motoru ve YouTube üzerinde ortaya çıkabilecek dezenformasyonu önlemek adına yapay zeka teknolojisinden faydalanmaya devam edileceği vurgulanıyor. Bu süreçte odaklanılan üç temel nokta, bu platformlardaki içeriklerin kalitesinin iyileştirilmesi, kötü niyetli kullanıcıların tespiti ve kullanıcılara, karşılaştıkları içeriklere dair arka plan bilgisinin sağlanması olarak belirtiliyor.
Yanlış ile doğrunun birbirinden ayırt edilebilmesi için, Google tarafından özel olarak geliştirilecek yapay zeka teknolojisi sayesinde, bahsi geçen platformlardaki içeriklerin gözden geçirilmesi ve içerik kalitesinin iyileştirilmesi hedefleniyor. Şirket, bu teknoloji ile geliştirilen algoritmaların herhangi bir ideolojik bakış açısını yansıtmayacağını ve kullanıcıların ulaşacağı bilginin doğruluğundan emin olabileceğini vurguluyor. İstenen sonuca ulaştığından emin olma hususunda ise kullanıcılar tarafından gerçekleştirilecek kontrollere referans veriliyor.
Aynı zamanda yapay zeka teknolojisi ile kullanıcıya sunulan bilgilerin manipüle edildiğine dair iddialarla karşılaşan Google, geçtiğimiz ay gündeme gelen, YouTube üzerinden sahte video ve yanlış bilgi barındıran içeriklerin hızla yayılmasındaki hatasını kabul etti.
Görselde, Google News tarafından kullanıcılara sunulan haber kaynaklarının çeşitliliğine ve seçme özgürlüğüne dikkat çekiliyor.
Yararlanılan algoritmalar kullanıcıları belli kanallara yönlendirmektense, onlara farklı seçenekler sunuyor.
Şirket, bahsi geçen YouTube vakası ve benzeri örneklerin tekrarlanmaması için mevcut yapay zeka teknolojilerinin iyileştirilmesi yönünde adımlar atıldığını da belirtti. Özellikle arama motoru ve Google News servislerini kullananların, alınan önlemler sayesinde, doğru bilgiye farklı bakış açılarının yansıtıldığı çeşitli kaynaklardan ulaşabilecekleri vurgulanıyor.
YouTube özelinde alınan önlemlere de detaylı bir biçimde "YouTube ve dezenformasyon" başlığı altında yer verilirken, bu alanda Google’ın hem insan gücüne hem de gün geçtikçe gelişen algoritmalara güvendiği belirtiliyor. Bu şekilde, sitedeki paylaşımların 7/24 gözetim altında tutulduğunun ve yapay zeka ile birlikte çalışan ekibin ihtiyaç doğrultusunda büyütüldüğünün altı çiziliyor.
Uzmanlar ve kullanıcılar içerik politikamızı ihlal ettiğini düşündükleri videoları işaretliyorlar. Yapay zeka teknolojisi sayesinde, ihlalin kaynağı olan videolar büyük ölçekte, ve çoğunlukla kullanıcıların karşısına çıkmadan işaretleniyor. Sonrasında atılacak adım, alanında eğitimli eleştirmenler/hakemler tarafından belirleniyor. Bütün bunlar mevcut yapay zeka teknolojimizin benzer durumlar karşısında daha doğru adım atabilmesi için iyileştirilmesinde fayda sağlıyor.
Doğru bilgiye erişimin sadece Google ürünleri özelinde değil, genel anlamda kolaylaştırılması amaçlanıyor
Uzun yıllardır süregelen, istenmeyen e-posta ve içeriklerle mücadele sonucunda kazanılan tecrübenin, yukarıda bahsi geçen projeler ve benzeri eğitimler ile Google arama motoru ve YouTube’ta yer alması planlanan bilgilendirme panellerinin de katkısıyla medya okuryazarlığı noktasında kendini geliştirmiş ve doğru yönlendirilen kullanıcılarla buluşunca çok daha faydalı olacağı belirtiliyor.
Google, yapay zekanın sunduğu teknolojik imkânların kötü niyetli kullanıcıların elinde tehlikeli hâle geldiğinin de altı çiziyor. İnternet siteleri üzerinden yanlış bilginin yayılmasında 2017 itibariyle gözlenen yükselişe dikkat çekiyor. Ayrıca, geliştirilen algoritmaların bu tip sitelerin ve verilerin arama sonuçlarında yer almasının yüzde 80 oranında önüne geçtiğini de vurguluyor.
Yanlış bilgiye karşı seçim dönemlerinde de mücadele hedefleniyor
Google, konferansta sunduğu, “How Google Fights Disinformation?” başlıklı dokümanda şirketin sadece kendi ürünleri özelinde değil, küresel alanda da kullanıcılara doğru bilginin ulaştırılmasına destek olmaya devam edeceği belirtiliyor. Özellikle, dezenformasyonun “deepfakes” ya da yapay zeka kullanarak yanlış bilgi yaymayı amaçlayan oluşumlar ile demokratik seçimlere müdahale biçimlerinde karşımıza çıkabildiği günümüzde, Google’ın bu çabaları daha da anlamlı bir hâl alıyor.
Bu anlamda özellikle sarf edilen çaba da dokümanda yer alan hususlar arasında. Siyasi içerikli reklamların Google ile ilişkili herhangi bir platformda yayınlanabilmesi için, reklam vermek isteyen kişi ya da kurumların kimliğinin daha detaylı bir doğrulama sistemi ile kontrol edilmesi buna örnek olarak veriliyor. Bu sayede, reklam verenlerin, kimlikleri ve reklamlarının içeriği konusunda kullanıcıları açık ve net biçimde bilgilendirmeleri de sağlanmış oluyor.
Yakın gelecekte bu alanda kullanılan araç ve teknolojinin genişletilmesi, Amerika Birleşik Devletleri sınırlarını aşarak, dünya genelinde kullanılır hâle gelmesi hedefleniyor. Avrupa’da ve Hindistan’da gerçekleşecek geniş ölçekli seçimler öncesinde ve süresince, Google tarafından geliştirilen yapay zeka teknolojisi sayesinde bilgi güvenliğinin sağlanması ve dezenformasyonun önlenmesi, dikkat çekilen hedefler arasında.
Haber merkezleri ve teknoloji şirketlerini bir araya getirerek yanlış bilgi ve dezenformasyonla mücadelenin önündeki engelleri aşmaya çalışan First Draft’ın araştırmaları ve saha çalışmaları, bilgi kirliliğinin ivme kazandığı seçim dönemlerinde daha da önemli hâle geliyor. Google tarafından bu oluşuma katkı sağlanması ve Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı ile kurulan iş birliği de bu hedefin daha geniş bir coğrafyaya yayılmasında etkili olabilecek adımlardan.
Bu bakımdan, söz konusu dökümanda yer alan açıklamaların anlaşılması ve uygulamaların takibi, yerel seçimlerin yaklaşmasıyla yalan haber ve yanlış bilgiye maruz kalma endişesinin arttığı Türkiye açısından da oldukça önemli.
Sonuç kısmında dikkat çekilen bir diğer nokta da, dezenformasyonun büyük bir sorun olduğu ve henüz tamamen önüne geçilemediği. Bilindiği gibi Google, geçtiğimiz birkaç yıllık dönemde, yalan haberlerin yayılması ile ilişkilendirilmiş ve ağır eleştirilere maruz kalmıştı.
Şirket, tek başına hareket ederek bu sorunu çözemeyeceğini kabul ediyor ve çözüm sürecine dair fikirlerin tartışılması için farklı aktörlerle kurulacak diyalogların gerekliliğine bir kez daha dikkat çekiyor. Hükümet temsilcilerine, sivil toplum kuruluşlarına, akademi camiasından insanlara, haber merkezlerine ve medya kuruluşlarına iş birliği çağrısı yapıyor. Google, dezenformasyonla mücadelede yol gösterici olabilecek bir kaynağı, kamuoyuyla paylaşmış bulunuyor.