Araştırma: Dezenformasyonun şirketlere verdiği zararla mücadele etmenin 6 yolu

Şirketler, markalarını ve itibarlarını kasten üretilen yanlış bilgiden korumak için neler yapabilir? Dezenformasyonla mücadele için atılabilecek 6 adım.


20/06/2019 11:36 6 dk okuma

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

*Bu içerik ilk kez  "Disinformation is harming businesses. Here are 6 ways to fight it" başlığıyla CNN Business tarafından 10 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmış ve Sonay Ün tarafından Teyit için çevrilmiştir.

Geçtiğimiz Mayıs ayında ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’yi alkollüymüş gibi göstermek amacıyla konuşmasının yavaşlatıldığı video sosyal medyada hızla yayıldı. Üzerinde oynanan ve yavaşlatılan bu video milyonlarca kez görüntülendi. Siyasi muhalifler video üzerinden Pelosi’nin sağlık durumunu sorguladı.

Söz konusu video dezenformasyonun, yani kasten üretilen yanlış bilginin, basit bir örneği konumunda. “Deep fakes” olarak bilinen ve yapay zekayla geliştirilen gerçekçi ama sahte videolar insanları, asla yapmadıkları hareketleri yapmış gibi ya da söylemedikleri sözleri söylemiş gibi gösterebiliyor.

Siyasetçiler bu sahte görüntülerin siyaset için bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor. Bununla birlikte daha az tartışılan, ancak bir o kadar da tehlikeli olan diğer sorun ise “deep fake” ürünlerin ve kasten üretilen yanlış bilginin genellikle şirketleri, markaları ve pazarları tehdit etmesi. Üzerinde oynanmış videoların oluşturduğu tehlikeler bir yana, yanlış bilginin maksatlı ve üstü kapalı olarak yayılmasının işletmeler üzerindeki etkilerini görmeye başladık bile.

Örneğin 2017 yılının Ağustos ayında Pittsburgh’da bulunan pediatrik tıbbi bir çalışma, sosyal medyada HPV aşısının önemi hakkında bir video paylaştıktan sonra binlerce kullanıcının yanlış ve olumsuz görüşüne maruz kaldı. Bu tepkilerin kaynağı 36 eyalette ve sekiz ülkede koordineli olarak çalışan aşı karşıtı eylemcilerdi.

Aynı ay, Starbucks logosuyla atılan tweetlerde kahve zincirinin “Dreamer Day” isimli bir etkinlik düzenlediği ve belirli bir süre boyunca belgesiz göçmenlere ücretsiz içecek vereceği iddia edildi. Starbucks ise ilgili tweetlerin gerçek olmadığını sosyal medyada açıklamak zorunda kaldı.

Yarı iletken çip üreticisi Broadcom, 2018 yılının Ekim ayında "CA Technologies" isimli şirketi 19 milyar dolara satın alma planını duyurduktan sonra ABD Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanmış gibi gösterilen bir bildiride, satın alma işleminin ulusal güvenlik tehdidi potansiyeli taşıması nedeniyle ABD hükümeti tarafından teftiş edileceği iddia edildi. Bildirinin sahte olduğu ortaya çıkarıldığında ise Broadcom hisselerinin değeri azalmıştı. 

Dezenformasyon saldırılarının olağan hale gelmesi ve “deep fake”lerin inandırıcılığı artmasıyla siyasi ve ticari alanlara sıçraması bu sorunu daha da kötüleşecek. Öyleyse şirketler, markalarını ve itibarlarını kasten üretilen yanlış bilgiden korumak için neler yapabilir? İşletmelerin ve diğer kurumların kendileriyle ilgili sahte haberlerin yayımlanmasından önce, yayımlanma aşamasında ve yayımlanmasından sonra aşağıdaki altı adımı atmaları gerekiyor.

1. Sosyal dinleme

Başarılı şirketler pazarlarını, müşterilerini ve ortaklarını iyi anlayan kurumlar. Bu şirketlerin kurum içi teknolojilerini kullanarak veya kurum dışı bir şirketle işbirliği yaparak markalarının sosyal medyada nasıl algılandığını da anlamaları gerekiyor. Böylece bir kişinin veya bir grubun bir marka hakkında kasten üretilen yanlış bilgiyi yayma çabalarına ilişkin uyarıyı önceden alabilirler. İşletmeler bulundukları pazarlarda güven tesis edebilmek için büyük sosyal medya platformlarında resmi hesaplar açmalı ve bu hesapları düzenli olarak kullanmalı.

2. Öz değerlendirme

Sahte haber saldırılarının zamanlamaları, bir markaya azami zarar vermeye ve suçluya azami fayda sağlamaya yönelik olabilir. İlk halka arzlar, birleşmeler, satışlar, büyük yatırımlar ve ürün lansmanları kasten üretilen yanlış bilgilerin hedefi olabilir. Örneğin, Broadcom’un CA Technologies’i satın almasına dair hazırlanan sahte bildiri, özellikle yatırımcıların en dikkatli olduğu dönemde yayımlandı.

Şirketler, bu tür saldırılara karşı hazırlıklı olmak için öz değerlendirme yapmalı. Yakın gelecekteki hangi olaylar en yüksek riski taşıyor? Şirketin hangi tarafı saldırıdan en fazla etkilenir? Ne tür mesajlar en büyük etkiyi yaratır? Bu tür sorulara dürüstçe yanıt vermek işletmeyi hazırlıklı kılar ve bu konuda ne kadar erken etkileşime geçerlerse o kadar başarılı olurlar.

3. Hazırlık

Sahte gönderiler viral olduktan sonra şirketlerin etkili bir yanıt stratejisi tasarlamalarının pek bir anlamı kalmıyor. Dolayısıyla nasıl siber güvenlik ihlallerine yönelik plan yapıyorlarsa bu tür olaylara karşı da hazırlanmaları gerekiyor. Şirketler, olay müdahale ekiplerinin IT (bilgi teknolojisi) direktörü, iletişim yöneticisi, baş hukuk müşaviri gibi üyelerine farklı sorumluluklar vermeli. Bu kişiler dezenformasyon saldırılarına karşı uygulamalar yürütmeli.

4. Platform etkileşimi

Eğer bir şirket sosyal dinleme sürecini doğru uyguluyorsa sahte haber saldırısını kontrolden çıkmadan fark edebiliyor demektir. Şirketin, neler olduğunu teşhis ettikten sonra, kasten üretilen yanlış bilgiyi yayan hesapları ve kullanıcıları tanımlaması gerekiyor. Kötü niyetli kullanıcıların hesaplarını dondurmak veya kapatmak için saldırı içeren paylaşımların yayıldığı sosyal medya platformlarıyla temasa geçilmeli ve hizmet kullanım şartlarının nasıl çiğnendiğini göstermek amacıyla her bir platforma sunulacak kanıtları hazırlanmalı. Sağlayıcılar ve avukatlık büroları bu konuda yardımcı olabilir.

5. İletişim

Kimi zaman, kötü niyetli sözlere verilebilecek en iyi yanıt sesini daha fazla duyurmak. Aynı yöntem burada da geçerli. Şirketlerin asılsız bilgileri yok etmeleri için müşterileriyle, medyayla ve kamuoyuyla doğrudan iletişim kurmaları gerekiyor. Örneğin, yukarıda bahsedilen “Dreamer Day” gönderileri yayılmaya başlandıktan sonra Starbucks, sahte “reklamı” paylaşan Twitter kullanıcılarıyla doğrudan iletişime geçti. Yine yukarıda örnek verilen aşı karşıtlarının hedefindeki pediatrik çalışmanın CEO’su, internet ortamında aşı taraftarı bir oluşum kurmaya çalıştıklarını ifade etti.

6. Dava açma

Şirketler, sahte haber sağlayıcılarına karşı dava açabilir. İfade özgürlüğü, fikirleri koruyor ancak markaları karalanan veya pazarları manipüle edilen işletmelerin kendilerini savunma hakları da bulunuyor.

Hakaret, ticari iftira, bir işletmenin gelecekteki ekonomik ilişkilerine hileli olarak müdahale eden haksız ekonomik muameleler, aldatıcı ticari uygulamalar, haksız kazanç ve bir şirketin logosunu kullanan dolandırıcılara yönelik marka hakkına tecavüz ile ilgili davalar açılabiliyor.

Şirketlerin dava açmadan önce konuyla ilgili gerçekleri ve dava sürecinin faydaları ve zararlarını dikkate almaları ve durumu hukuk müşavirleriyle ele almaları gerekiyor.

Bu adımların atılması şirketleri, viral olan yanlış bilgilere karşı doğrudan korumasa da firmaya direnç katabilir ve dezenformasyonun işletmenin itibarına ve değerine verebileceği zararı azaltabilir.

Bu içerik Teyit tarafından çevrilmiştir.

Disinformation is harming businesses. Here are 6 ways to fight it, CNN Business, 10/06/2019

Çeviri: Sonay Ün

Kapak Görseli: Mediamatters.org