Bu içerik ilk kez "5 Lessons for Reporting in an Age of Disinformation" başlığıyla First Draft on Medium tarafından 28 Aralık 2018 tarihinde yayınlanmış ve Sonay Ün tarafından Teyit için çevrilmiştir.
Dezenformasyona neden olan, yani kasten yanlış bilgi yayan kaynaklar, çeşitli söylentiler çıkarmak, uydurma haberler yaymak ve nihayetinde profesyonel yayın organlarına ulaşabilmek için internetin anonim sayfalarını kullanıyorlar. Peki bu koşullarda gazeteciler manipüle edilmekten nasıl korunabilir?
Büyüyen Tünel. Orijinali için tıklayın.
Bilgi bozukluğuyla ilgili sayısız gazete manşetine, rapora ve konferansa rağmen kamusal alanın huzurunu kaçırmayı amaçlayan tarafların belirlediği etkili ve tehlikeli taktiklerle mücadele etme konusunda küresel haber endüstrisi, pasifliğini korumaya devam ediyor. Gazeteciler bu gerçeği ara sıra kaleme alıyor olsalar da, haber merkezlerinin mevcut ortam karşısında, planlı yalanların ve eşgüdümlü komploların ana akım medyaya karışmasını önlemek için yeni beceriler kazanmaları ve günlük işlerini, standartlarını ve etik normlarını buna göre uyarlamaları gerektiğini pek dikkate almıyorlar.
First Draft’ta son birkaç yıldır yürüttüğümüz çalışmalarda vardığımız en önemli çıkarım, birçok dezenformasyon kaynağının önemli yayın organlarını nihai hedef olarak görmeleri. Bu kaynakların başvurduğu yöntemler genellikle, günümüzde çevrimiçi kaynakları, yeni haberler hakkında bilgi edinmek için düzenli olarak kullanan gazetecileri oyuna getirme ümidiyle yanıltıcı veya uydurma içerikler oluşturarak var olan bilgi ekosistemini kirletme yönünde oluyor. Planlı olarak çıkardıkları aldatmaca içeriklerin veya söylentilerin etkili bir haber kuruluşu tarafından öne çıkarılması ve gündeme taşınması onlar için ciddi bir kazanım. Diğer taraftan bu haber kuruluşunun yalan içeriği çürütmesi de mümkün. Bu durum tamamen haberin nasıl yayımlandığına bağlı. Hatırlarsanız 2017 yılının Mayıs ayında Fransa’da gerçekleştirilen seçimden birkaç gün önce cumhurbaşkanı adayı Macron’a ait e-postaların internet ortamına sızdırıldığı “MacronLeaks” skandalı ortaya çıktı. Bu skandalın başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından BuzzFeed’in haber direktörü Ryan Broderick’in bildirdiği gibi ana akım haber kuruluşları Macron’la ilgili tartışmalı mali bilgiler konusunda bir haber doğrulama süreci başlattı. Görsel tabanlı bir forum olan 4chan kullanıcıları, bu açığa çıkarma girişiminin bir “etkileşime geçme biçimi” olduğunu düşünerek bunu sevinçle karşıladı. Önceki yıllarda bu taktiklerin dünyada çeşitli ortamlarda uygulandığını gördük. Bu platformlar birbirinden farklı olsa da başvurulan teknikler aynı oluyor.
Whitney Philips’in “İrtifa Oksijeni” isimli başarılı raporundan ve ilk defa, dezenformasyon alanında araştırmalar yapan Ben Decker tarafından hazırlanan “Platform Göçü” şemasından faydalanarak “Büyüyen Tünel” şemasını yazımızda sunuyoruz. Bu şema, dezenformasyonun çoğunlukla haber merkezlerinde hevesle başlayan sürecini yalın bir biçimde gösteriyor. Dezenformasyon genel olarak, kullanıcılarının isimsiz olduğu anonim bir internet platformunda (4chan ve Discord gibi) başlıyor ve sırasıyla kapalı veya yarı kapalı gruplara (Twitter’ın DM grupları, Facebook veya WhatsApp grupları gibi), Reddit forumları veya YouTube kanallarında bulunan komplo topluluklarına ve Twitter, Facebook ve Instagram gibi açık sosyal ağlara aktarılıyor. Ne yazık ki sosyal ağlardan sonra da çoğu kez profesyonel medyaya taşınıyor. Bu durum, yanlış bilginin veya içeriğin bir makaleye dahil edilmesiyle veya bir haberde yeterli doğrulama yapılmadan alıntılanmasıyla gerçekleşebiliyor. Bununla birlikte dezenformasyon, bir haber merkezi, gündemdeki bir komployu çürütmeye yönelik bir makale yayınladığında veya komplonun esas kaynağını ortaya çıkardığında da profesyonel medyaya taşınıyor. Sonuç olarak dezenformasyon kaynakları, her iki şekilde de kazanan taraf oluyor. Nitekim her iki yolla da dezenformasyon kaynakları, oluşturdukları yanlış bilginin giderek daha geniş yankı bulması amacını gerçekleştirmiş oluyor.
Planlı olarak çıkarılan sahte haberleri çürütme ve aydınlatma çabaları son derece faydalı olabiliyor. Bu tip çalışmalar daima kamu çıkarına yönelik olduğu halde çalışmaların özenle yürütülmesi gerekiyor. Tüm gazeteciler ve editörler, çıkarılan bir söylentinin kabul edilme ve başta haber merkezleri olmak üzere diğer platformlara yayılma riskini artık dikkate almak zorunda.
Çoğu haber merkezinde yalnızca sosyal medyayı kontrol eden ve bu kapsamda çeşitli ipucu, kaynak ve kanıt niteliğinde içerik arayan ekipler bulunuyor. Sorun, bu ekiplerin internette karşılaştıkları gönderilerin, görsellerin veya videoların kaynaklarına ulaşma konusunda yeterli eğitimi almamış olması. “Dezenformasyonun kaynağı nedir? Dezenformasyonu yayınlayanların motivasyonu nedir?” gibi soruları doğru yanıtlamaları gerekiyor. Bir kaynağı nasıl sorgulayacağını bilmeyen bir gazeteci, konuya ilişkin ayrıntıların ilk kez iki hafta önce Discord’da ortaya çıktığını, bazı iletileri yaymaya yönelik 4chan’de koordineli olarak yürütülen bir kampanyanın bir parçası olduğunu, bir WhatsApp grubunda tasarlanan yöntemler doğrultusunda oluşturulduğunu veya YouTube’daki komplo topluluklarından çıkan bir rivayet olduğunu kolayca gözden kaçırabilir.
Haber dünyası ne yazık ki bu tür saldırılara karşı çok kırılgan. Dünya genelinde binlerce gazeteci bulunuyor. Bu gazetecilerin çoğu sosyal ağları her gün bağımsız olarak takip ediyor ve bu ağlara çeşitli bilgiler aktarıyor. Bir gazetecinin yalan veya uydurma bir içeriği yayınlama konusunda ikna edilmesi, o içeriğin toplumun diğer kesimlerine hızla yayılması anlamına geliyor (birçok haber merkezi, diğer gazetecilerin veya haber kuruluşlarının haberleri konusunda denetimin eksiksiz olarak yapıldığını varsayarak bu haberleri yeterli özeni göstererek kontrol etmiyor). Bu durum, haber merkezlerinın elinde yeterli bilgi kaynağı olmadığında ve bilgi yayma rekabeti her zamankinden daha fazla kızıştığında meydana geliyor. Ne yazık ki gazeteciler, dijital kaynakların veya içeriklerin analizi konusunda gerekli eğitimi almadıkları için kendilerinin kandırılmaları hiç de zor değil.
Karşı taraf için ise birçok şey giderek daha da kolaylaşıyor. Bir dezenformasyon kaynağı, gazetecileri yanlış bilgilerin referansları veya bağlantıları konusunda oyuna getiremiyorsa gazetecilerin iddialarını çürütme girişiminde bulunuyor. Bu taktik onlar için hiç yoktan iyi bir yöntem olup dezenformasyon kaynağının varlığını sürdürmesini sağlıyor. Diğer bir deyişle, stratejik olarak oluşturduğu anahtar sözcükler, internette daha fazla insan tarafından aranır hale geliyor. Bu da, daha çok kullanıcının dezenformasyon kaynağına ait genişleyen ağları keşfetmesini ve fikirlerini, açıklamalarını veya inançlarını daha fazla desteklemesi anlamına geliyor. Hedef topluluğun internete bağlandığında yalnızca arama yapması bile dezenformasyon dünyasının kapılarını binlerce yeni kullanıcıya açabiliyor.
İçinde bulunduğumuz dezenformasyon çağında gazetecilik mesleğini yapmak inanılmaz derecede meşakkatli. Buna karşılık haber dünyasının, mevcut ortamdan gelebilecek zorlu sorularla mücadelesinin henüz başlamadığını düşünüyorum.
Hazır olun: Haber merkezinize dezenformasyon yöntemleri ve teknikleri konusunda eğitim verin
2019 yılındaki eğitim planlarınızın içine dijital doğrulama becerilerine ilişkin eğitimleri dahil edin. Bununla birlikte bu eğitimlerin, yalnızca bir konunun doğru olup olmadığının değerlendirilmesi haricinde başka konuları da içerdiğinden emin olun. Katılımcıların bir içeriğe ait kaynağın ne olduğunu takip edebilmeleri için dijital kaynaklar konusunda eğitim almalarını sağlayın. Benzer olarak gazetecilerinizin, bu çalışmayı güvenli bir biçimde nasıl yürüteceklerini anladıklarından emin olun. Gazetecileriniz internetteki anonim sayfalarda çalışmaya ilişkin eğitim aldı mı? Gizlilik ayarları, VPN kullanımı vs. bakımından kişisel dijital güvenlik seviyeleri yüksek mi? Haber merkezinizin internetteki kapalı veya anonim sayfalardan bilgi edinmeye yönelik etik rehberi bulunuyor mu?
Sorumlu olun: Dezenformasyonun ömrünü uzatacak oksijeni vermeyin
Çalışmalarımız, dezenformasyonun haber edilmesinin, sürecin kontrol edilemeyen aşaması olduğunu gösteriyor. Dezenformasyonun fazla erken haberleştirilmesi, normalde kısa sürede unutulabilecek olan söylentilerin ve yanlış içeriğin ömrünü uzatıyor. Dezenformasyon fazla geç haberleştirildiğinde ise yanlış içerik kök salmış ve artık önüne geçilemez hale gelmiş oluyor. Yani, artık unutulması imkansız hale gelen bir zombi söylentiye bürünüyor.
Diğer bir taraftan kontrol edilemeyen nokta yalnızca bir konu değil. Bu sorun ülkeden ülkeye değişiyor. Buna karşılık küçük bir topluluktan çıkan yanlış bir içerik, bir platformda belirli bir hızda ilerlemeye başlıyor ve ardından diğer platformlara geçiyor. Dezenformasyonun takibine ne kadar zaman harcarsanız kontrol edilemeyen noktayı o kadar net görürsünüz. İşte bu nedenle haber merkezlerinin dezenformasyonu ciddiye alması gerekiyor. Ayrıca bilgiye dayalı işbirliğinin de kurulması yerinde olur. Böylece haber merkezleri, yayın alanlarıyla ilgili verilen kararlar konusunda duyulan endişeleri kıyaslayabilir. Haber merkezleri, haberi ilk kez rakiplerinin vereceği korkusuyla, söylentiler veya kampanyalar hakkında çok sık haber yapıyor. Dezenformasyon kaynaklarının da tam olarak istediği bu. Örnek vermek gerekirse bir grubun Trump’ın mitinglerine Q işaretleri ve tişörtleriyle katılmasından sonra neredeyse her haber merkezinin Trump yanlısı QAnon komplo topluluğuna ait bir kişinin açıklamasını Ağustos ayında yayınlaması, Q topluluğunun beklentilerini tamamen karşılar nitelikteydi.
Farkında olun: Bir ağ içinde bulunan kitlenin imalarını anlayın
Bu madde, yukarıda anlatılan ikinci noktayla ilişkili. Bu komploların, yalanların veya söylentilerin çürütülmesi veya aydınlatılması onları yalnızca meşru kılmaz, aynı zamanda hedef kitlenize daha fazla araştırma yapması için çeşitli anahtar sözcükler sunar. Nispeten daha küçük ve tamamen farklı olan topluluklar bile internette önemli gruplar olarak görülebilir. İnternetin ortaya çıkmasından önce yüz yüze görüşmek hiç de kolay olmadığı için bu uzak topluluklar bağlantı kurmakta zorlanıyordu. Günümüz koşullarında ise bu toplulukların gelişmeleri gayet mümkün. (Francesca Tripodi’nin gerçeği şekillendirecek anahtar sözcüklerin gücüyle ilgili hazırladığı başarılı raporu için bkz. Alternatif Gerçekleri Araştırma).
Açıklayın: Bilgiyi karşı taraftan aldığınız gibi aktarmayın
Birçok kişi haberleri sadece tweetlerden, Facebook gönderilerinden, Google Haberler’deki başlıklardan veya anlık bildirimlerden öğrendiği için başlıkların sözcüklere dökülüşü oldukça önemli bir sorumluluk. 850 sözcükten oluşan makalenin bir öyküyü veya iddiayı çürütmeye veya o öykünün veya iddianın yalan olduğunu göstermeye yönelik içeriği ve açıklamayı sunması veya ilgili içeriğin 80 karakterlik versiyonunun yanıltıcı olması fark etmiyor. Gerçekleştirilen akademik bir araştırma başlıktaki yanlışlığın tekrar edilmesinin sorun oluşturduğunu gösteriyor. Bir başlık için yeni alternatifler bulmak kolay bir iş değil. Bu problem First Draft’ta sık sık karşımıza çıkıyor. Başlıkları, tweetleri ve gönderileri sözcüklere dökerken daha akıllıca davranmak zorundayız.
Pekiştirin: Dezenformasyon kampanyalarına sık sık maruz kalan konuların aydınlatılmasını sağlayan haberler yapın
Karşımıza çıkan yanlış bilgilere yalnızca tepki vermek yerine en yaygın ve etkili öyküleri önceden kullanarak haberlere dahil etmek dezenformasyonla ilgili gerçeklerin pekişmesini sağlayabilir. Brezilya ve ABD’deki ara seçimlere ilişkin gerçekleştirdiğimiz bilgi analizinden aşağıdaki başlıkların en yaygın konular olduğunu tespit ettik: seçim sisteminin bütünlüğünü sarsma girişimleri; kadın düşmanlığına, yahudi düşmanlığına, islamofobiye ve eşcinselliğe dayalı nefreti ve ayrımcılığı yayma çalışmaları; göçmenleri kötüleme çabaları ve küresel güç ağlarına ilişkin komplo teorileri.
İçinde bulunduğumuz dezenformasyon çağında haber yapmak hiç kolay değil. Haber başlığı yazmaya yönelik en iyi uygulamalar hakkında akademik çalışmalar yayınlanmaya devam ediyor. Bu verilerin arasından sağlam temelli sonuçlara ulaşılması gerekiyor. Haber merkezleri, gazetecilerin bu konuda eğitilmesi için finans kaynağı bulmaya çalışıyor. Gazetecilik becerilerini dijital çağdan önce geliştiren birçok kıdemli editörün, kendilerine bağlı olarak çalışan gazetecilerin her gün karşılaştığı riskler hakkında hiçbir fikri bulunmuyor. Bununla birlikte dünya genelindeki haber merkezlerinin aldığı kararlar dezenformasyonun yayılma şeklini etkiliyor. Bilgi ekosisteminin önemli bir bileşeni olan profesyonel medya, günümüzde birçok saldırıya açık olup yalan ve yanıltıcı bilgileri yaymada piyon olarak kullanılıyor.
Umarız ki 2019 yılı haber merkezleri için, ister yeni bir eğitim konusu haline getirilsin, ister etik normlara ve standartlara ilişkin yeni belgeler hazırlansın, ister dezenformasyon haberlerinin hedef kitle üzerindeki potansiyel etkisine ilişkin editör toplantıları yapılsın, dezenformasyon hakkında atılacak somut adımları belirledikleri bir yıl olur.