Deprem ülkesi Türkiye söylemi, hepimizin bildiği bir gerçeğin tek cümlelik özeti gibi aslında. Büyük bir alanı deprem tehlike bölgesi içinde bulunan Türkiye, her an yaşayabileceği olası sarsıntılarla da her zaman tartışma konusu. Yakın geçmişte Silivri’de meydana gelen deprem de mevcut tartışmaları bir kez daha gündeme getirdi.
Teyit olarak depremle ilgili haberleri doğrularken karşımıza çok ilginç bir dosya çıktı. Tayvan’da Dyson Lin isimli bir şahsın iddiasına göre İstanbul’da 10 gün içinde büyüklüğü 6 ila 7 olan bir deprem olacaktı. Dyson Lin’in iddiasını araştırırken, depremlerin önceden bilinmesi ve bu konudaki etkileşimin ciddi manipülasyonlara ve ticari bir pazara dönüşebileceğini fark ettik. Çünkü çoğumuzun hafızasında yer alan ve ciddi kayıplar yaşatan depremler bizleri daha kaygılı hale getiriyor. Böyle dönemlerde rasyonalite yerine, depremleri önceden bildiğini iddia eden insanların söylemleri hepimizde beklediğimizden daha büyük etkiler yaratabiliyor.
Tartışma Twitter’da @dysonlin1 isimli kullanıcının attığı tweetle başladı. Bu hesabın tahmini, kamuoyunda deprem kâhini olarak bilinen Frank Hoogerbeets’e ait olan Ditrianium organizasyonun Türkiye sayfası olduğunu iddia eden DitrianumTR ve Haber.com gibi sitelerde de yer aldı.
Dyson Lin’in yapmış olduğu analiz farklı açılardan tartışmaya açılması gereken noktaları içeriyor. Bunları kısaca ele almak gerekirse ilki Dyson Lin’in kimliği, ikincisi Lin’in metodolojisi, üçüncüsü DitrianiumTR’nin Lin’in tartışmasını alıntılarken, organizasyonun genel merkezi ile yaşadığı tartışma ve son olarak da depremlerin önceden tahmin edilip edilemeyeceği ile ilgili teknolojinin bulunduğu nokta.
Dyson Lin'in herhangi bir uzmanlığı yok
Dyson Lin isimli kullanıcı Twitter hesabını 2015 yılının Kasım ayında açmış ve Taiwan Quake Forecast Institute kurumunun CEO’su olduğunu vurguluyor. Çeşitli arama motorlarında Dyson Lin ismi hakkında çok fazla bilgiye ulaşmak mümkün değil.
Lin’in LinkedIn hesabını incelediğimizde bahsi geçen Taiwan Quake Forecast Institute’ü 2008 yılında kurduğu bilgisiyle karşılaşıyoruz. Ancak bu bilgiyi ülkenin Ticaret Bakanlığı’nın arama motorunda araştırdığımızda ise şirkete ilişkin herhangi bir bilgiye ulaşılamıyor. Blog sayfasında yer alan No. 117, Jincao Road, Wujie Township, Yilan County adresini Google haritalardan incelediğimizde ise, şehrin dışında küçük bir mahallede boş bir arazi ile karşılaşıyoruz. Ancak bu görselin 2012 Ekim’de Haritalar’a eklendiğini de unutmamalı. Apple ve Yandex haritalar gibi diğer araçları incelediğimizde ise sokak görüntüsüne erişmek mümkün değil. 2008’de kurulduğu iddia edilen şirket, belki 2012 sonrası taşınmıştır düşüncesi ile geçmişe yönelik arama yaptığımızda ise 2018 öncesinde bloga ilişkin kayıtlara ulaşmanın olası olmadığı ortaya çıkıyor.
Kariyerinde 2003 öncesi de iki farklı kurumda çalıştığına profilinde yer vermiş.
Lin’in kurduğunu iddia ettiği Taiwan Quake Forecast Institute ile ilgili ise arama motorlarında bir veriye ulaşmak mümkün görünmüyor. Firmaya ilişkin herhangi bir veri yer almazken arama sonucunda sadece Lin’in kendi hesabında paylaştığı blogspot sayfası ve deprem tahminlerini alıntılayan bir iki site ile karşılaşıyoruz. Yine Lin’in isminin herhangi bir bilimsel makalede geçmemesi, kendi profilinde dahi mesleğini tam olarak tanımlamaması kişi hakkında şüphe uyandıran noktalardan biri. Twitter profilinde takip ettiği 25 kullanıcının yarısına yakınının Türkçe hesaplar olması ve kurumsal herhangi bir organizasyonu da izlememesi bir başka soru işareti.
Depremleri nasıl tahmin ediyor?
Lin’in sadece kullanıcı profiline bakarak belki analiz gerçekleştirmek haksızlık olabilir. Bu noktada kullanıcının bu deprem tahminini nasıl yaptığına ilişkin soru gündemimize geliyor. Lin’in blogspot sayfasında çok yoğun bir tempo ile dünyanın farklı yerlerine ilişkin deprem tahminleri ile karşılaşıyoruz. Lin tahminlerini Air 2 adını verdiği bir cihaz ile gerçekleştiriyor.
Cihazın ne olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi yok ancak Hoogerbeets’in yönetiminde olan Ditrianium’un Türkiye hesabı Air 2’nin işletmesini kendilerinin yaptığını belirtiyor. Ditrianium’un Türkiye hesabı olduğunu iddia eden DitrianiumTR, cihazı kullananın ve hesabı yönetenlerin kimliği hakkında bilgi vermeyeceğini de özellikle vurguluyor. Lin blog sayfasında tahmin yönteminin elektromanyetik dalgalara bağlı olmadığını ve hava voltajından yararlanarak öngörüde bulunduğunu söylüyor. Bu farkın kendisini diğer deprem tahmini yapan kişilerden ayırdığının altını çizen Lin, 2008’de Wenchuan’da olan 8.0 büyüklüğündeki deprem sırasında evinde bulunan bir domatesten gelen sinyalin araştırmalarına ilham kaynağı olduğunu anlatıyor. Lin deprem tahmin yolculuğunda ev yapımı birçok cihaz icat ettiğini ve bunu Arduino platformu altyapısı ile desteklediğini de belirtiyor.
Dyson Lin ayrıca sitesinde bulunan bir linkle de ürünlerinin 1,2 ve 3 modellerini 2.000 Taiwan dolarına satıyor.
Lin’in deprem tahminlerini incelediğimizde ise dünyanın farklı yerlerine ilişkin çeşitli öngörülerde bulunduğunu fark ediyoruz. 19 Eylül 2019 tarihinde Güney Japonya, Hindistan, Nepal, California, Doğu Tayvan ve Güney Pasifik’te 7 ila 8 büyüklüğünde deprem olacağını tahmin etmiş. Ancak Dünya coğrafyasını incelediğimizde Eylül ayı boyunca bahsedilen büyüklükte deprem olmadığını fark ediyoruz. 28 Ağustos 2019’da gönderdiği bir iletide ise 7 gün içinde Tokyo, Japonya, Yılan bölgesi veya Güney Pasifik’te yine 7 ila 8 büyüklüğünde bir deprem olacağını paylaşmış. Ancak tarih aralığını genişlettiğimizde bile bahsedilen büyüklükte bir deprem olmadığını fark ediyoruz. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün, 29 Temmuz tarihinde Güney Japonya, Filipinler, Doğu Tayvan, Güney Amerika veya Güney California’da 4 gün içinde 7 - 8 büyüklüğünde deprem olacağı öngörüsü de yanılgıya uğramış.
"Kâhinler" arası tartışma
Dyson Lin’in başta İstanbul olmak üzere dünyanın dört bir yanına ilişkin yaptığı tartışmalar sosyal medyada geniş yankı buldu. Bunlardan en dikkat çekeni ise özellikle ana akım medyanın kısa aralıklarla gündeme taşıdığı “deprem kâhini” Hollandalı Frank Hoogerbeets’in oluşumunun da dahil olduğu polemik. Twitter hesabından bir paylaşımla Air 2’deki verileri Lin işbirliği ile gündeme taşıyan DitrianumTR cihazın kontrolünün kendilerinde olduğunu ve ofis ortamında ölçümler yapıldığını dile getirdi.
Lin’in İstanbul ile ilgili tahmini ise Ditrianum’umun orijinal hesabı ile DitrianumTR hesabı arasında tartışma başlattı. Hesabından Türkçe açıklama yapan Ditrianum Türkiye’de bir ofis açmadıklarını ve böyle bir çalışma ile ilgileri olmadığını belirtti.
Bütün bu gelişmelerin ardından Ditrianum’un Türkiye hesabı olduğunu iddia eden DitrianumTR 3 Ekim 2019 itibari ile artık paylaşımda bulunmayacağını açıkladı. Gerekçe olarak ise tüm kullanıcıların Ditrianum hakkında yeterli bilgiye artık sahip olduğu paylaşıldı.
Depremleri tahmin etmek mümkün mü?
Bilim dünyasının sıkça tartışma yaşadığı konulardan biri, depremleri önceden tahmin etmenin mümkün olup olmadığı. Depremi önceden tahmin etmek üç nokta ile açıklanıyor, depremin büyüklüğünü, yerini ve tarih/saatini bilmek. Bilimsel olarak bu konuda şu anda net bir tahminde bulunmak mümkün görünmemekte. Bu konuda bir yazı kaleme alan Prof. Dr. Haluk Eyidoğan depremlerle ilgili bir olasılık hesabı yapılabileceğini, ancak depremi önceden bilmenin mümkün olmadığını söylüyor. Yer sarsıntısı öncesi yayılan P (Primary) dalgaları sayesinde erken uyarı sisteminden faydalanılabilir ama, sarsıntıyı hissettiren S dalgası ile P arasındaki farklılığın sadece birkaç saniye olması yalnızca geçici önlemler için kolaylık sağlayabilir.
Bilim insanlarının da göz önüne aldığı hesaplamalardan biri olan olasılık hesabı ise dünyada olan depremler, lokasyonları ve sıklıkları üstüne kurulu istatistiki bir yöntem.
Dünyada yıl başına düşen ortalama deprem sayısı ve büyüklüklerine bakılarak çeşitli yerlerde deprem olacağı söylenebilir ancak bu, depremi önceden bilmek kavramını tamamlayan bir unsur da değil.
Depremleri önceden tahmin ile ilgili bir görüş hazırlayan Jeoloji Mühendisleri Odası 2005’te yayımladığı bir çalışmada “Türkiye‘nin herhangi bir kırık hattı üzerinde genellikle birkaç yüz kilometrelik alan içinde biriken ya da birikmiş bir enerjinin açığa çıkacağı bir depremin oluşması olasılığını çok uzaktan algılamak için, ancak ve ancak bu enerji biriken ve deprem olacağı varsayılan bölge içinde sürekli olarak ölçüm yapılabilen noktaların olması gerekir.” notunu paylaştı.
Uzmanların konu hakkındaki görüşleri tabloyu netleştirse de ana akım medyanın daha fazla tık uğruna yapmış olduğu haberler depremle ilgili başlıkları daha da muğlaklaştırıyor. “Deprem kâhini” Frank Hoogerberts de bu konudaki çarpıcı örneklerden. Gezegenlerin dizilimi üzerinden tahminler yapan Hoogerbeets, dünyanın farklı konumlarına ilişkin sık sık uyarılarda bulunuyor. Konu ile ilgili Teyit olarak bilgi aldığımız Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Bülent Özmen, gezegen dizilimi, karıncaların hareketi ya da benzeri yöntemlerle depremleri bilmenin bilimsel olarak mümkün olmadığını vurguluyor.
Günün sonunda bilim insanları bugün için depremi önceden bilmenin mümkün olmadığı görüşünde hemfikir. Ancak bu konuda her gün farklı çalışmalar yapılıyor.
Depremi önceden tahmin edebilmeyle ilgili yazılan bir makalede bazı başlıkları gözlemleyerek bu konuda neler yapılabileceği ele alınmış. Bazı çalışmalarda radon gazında yaşanan anomaliteler, atmosfer ve iyonosferdeki değişimlerin depremlerin işaretçisi olabileceği belirtilirken uzun süreli hava iyonları farklılıklarını gözlemlemenin belli bir sonuca götürebileceği düşünülüyor.
Teknolojideki gelişmeler de bu çalışmalara daha farklı boyutlar katabiliyor. ABD’de bulunan Los Alamos Ulusal Laboratuvarı bünyesinde yapılan bir çalışma, makine öğrenme teknolojisini kullanarak depremi önceden tahmin etme yolunda ilerlemeye çalışıyor. Claudia Hulbert, Bertrand Rouet-Leduc, Paul A. Johnson koordinasyonunda çalışan ekip Google ve Amazon’un farklı ürünlerinde kullanmış olduğu nöral ağ sistemini kullanarak sismik dalgaları inceliyor ve yapay zekânın da yardımı ile depremi önceden tahmin etmeye çalışıyor. Yapılan çalışmanın makalesi de yakın zamanda Cornell Üniversitesi’ne ait online dergi olan Arxiv.org’da yayımlandı.
Sonuç olarak, depremleri şu anda bilimsel olarak önceden bilmek (konum, zaman, büyüklük) mümkün değil. İddiada yer alan Dyson Lin isimli kişinin bir bilim insanı olmadığı ve çalışmasının bilimsel argümanları içermediği söylenebilir. Çalışmasını yaparken veri aldığı sinyalin ise konumu ve sahipleri bilinmeyen bir hesap tarafından işletildiği ve tahmininin tutarsız olduğu söylenebilir. Hatta bu konuda satmaya kalktığı ürünlere de baktığımızda işin içinde ticari kaygılar olan ve etik açıdan problemler içeren bir tabloda olduğumuzu da vurgulayabiliriz. Fakat deprem kuşağında yer alan bir ülke olduğumuz gerçeği bilimsel bir gerçek. O yüzden deprem ve diğer doğal afetler sırasında yanlış bilgiden korunmak için dikkat etmemiz gerekenleri ele aldığımız yazıyı okumanızı öneriyoruz.