Yanlış bilgilerin viral hale gelmesi daha önce hiç olmadığı kadar kolay. Tek tıkla bir şeyleri paylaşabilmek, insanları bilgi dağıtımında aktif katılımcılara dönüştürdü. Bilgi ekosisteminin bugünkü karmaşık yapısında yanlış bilginin yayılımını engellemenin farklı yollarını düşünürken geleneksel gazetecilik pratiklerine tekrar göz atmak işe yarayabilir.
Yalanlar hızlıdır, gerçeklerse yavaş
Lucius Annaeus Seneca'ya ait olup olmadığı doğrulanmamış bir söz var: ‘Zaman gerçeği keşfeder.’ Bugün bu deyimi, ‘Zaman gösterir’ olarak biliyoruz. Zaman, doğruluğu belirlemede kritik bir bileşen ve filtrelemeye, değerlendirmeye ve onaylamaya daha fazla fırsat sağlıyor.
Bilgi artık zihinlerimiz arasında sürtünmesiz sıçrayabildiğinden, modern sosyal ağların bazı temel kabullerini yeniden düşünmemiz gerekebilir. Bunlardan en önemlisi, sıcak gelişmelerin anında yayınlanması ve yayılması gerektiği paradigması. Yüksek hızlı bilginin, özellikle virallik ile kesişmesi nedeniyle, yanlış bilgilerin ve propagandanın yayılmasında önemli bir faktör olduğu bir ortamdayız. MIT araştırmacılarının çalışmaları yanlış haberlerin doğru haberlere göre daha çok ve daha hızlı yayıldığını ortaya koyuyor.
Daha güvenilir bir sosyal ağ tasarlarken, hız ve virallik arasındaki ilişkiyi tekrar düşünebiliriz. Düşük hızlı içerikler de viral olabilir: örneğin arkadaşlarımızla paylaştığımız iyi bir kitap ya da kulaktan kulağa yayılan bir film. Bunu yapabilmemizin bir yolu, hızla ya da çokça yayılan içeriklerin değerlendirilmesi için platformların, bu içeriklerin yayılımının geçici olarak azaltılacağı bir sistemle teyitçilere zaman vermek. Bu, tüm viral içerikler için geçerli olmak zorunda değil; yalnızca politika, sağlık veya son dakika gelişmeleri gibi zarar verme olasılığı en yüksek olan konularda olabilir. Bu diğer endüstrilerde de kullanılan bir model. Mesela Wall Street, halkın ortaya çıkan bilgileri doğru şekilde sindirmesine yardımcı olmak için devre kesiciler kullanıyor, böylece hisseler kontrolden çıkmıyor.
Kullanıcıları dürtün
Yüksek etkili yanlış bilgi yangınlarının gerçekleşmeden önce durdurulması, kalitesiz bilgi arzını azaltıyor ve ağır içerik denetiminden kaynaklanan geri tepmeyi önlüyor.
Bu noktada, araştırmasıyla zihnimizin işleyiş biçiminde iki önemli ‘sistem’ keşfeden Daniel Kahneman'ın Nobel ödüllü çalışmasındaki, faydalı ve kullanışlı bir metafordan yararlanabiliriz. Buna göre Sistem bir hızlı, içgüdüsel ve duygusal; Sistem iki ise daha yavaş, daha müzakereci ve daha mantıklı düşünme ve bilgi tüketme yolu. Sistem bir, hızlı kararlar vermemize neden olan önyargılara ve zihinsel kısayollara eğilimliyken, sistem iki ise karmaşık ve nüanslı problemlerle başa çıkmamıza yardımcı oluyor.
Her iki sistem de günlük hayatımızda faydalı. Ancak sistem bir, hız ve dürtüselliğe öncelik veren mevcut dijital mimaride gittikçe güçleniyor. Tık tuzaklarından, öfke ve heyecan gibi duygusal açıdan dikkat çekiçi haberlere, sosyal ağlar şu an sistem birden faydalanma üzerine kurulu ve hepimizi tepkisel, otomatik ve bilinçsiz hale getirmiş durumda.
Bu çalışmayı, bizi duygusal paylaşımlardansa topluluğa faydalı, düşündürücü paylaşımlara, yani sistem ikiye doğru yaklaştıracak tasarımsal değişiklikler ve sürtünmeler için bir çerçeve olarak kullanabiliriz. Bu çalışmanın bir kısmı, Yale'de çalışan Nicholas Christakis'in araştırmasının yanı sıra bilişsel karar vermeyi geliştiren diğer tasarımsal sürtünmeler üzerine yapılan araştırmalarla da doğrulandı. Gerçekten de bu dürtmelerin birçoğu, teknoloji şirketleri tarafından kullanılmaya başlandı. Yanıltıcı veya yanlış içeriklere uyarı koymak (Twitter’ın, Trump'ın paylaşımlarına yerleştirildiği gibi) ve belirli paylaşımların yanlış bilgi içerdiğine dair işaretleme yapmak veya yorumların kimi kullanıcılar için zararlı ya da toksik olabileceğine dair uyarılar, bu dürtmelerden bazıları.
Instagram, Twitter, TikTok ve diğer yerlerdeki çeşitli müdahaleler, bu tür dürtmelerin, internette karşımıza çıkan ve etkileşime girdiğimiz içerik türünü temelden dönüştürebileceğini ortaya koydu. İnsanlara, paylaşmadan önce ilgili makaleyi okumak isteyip istemediklerini soran, bir internet sitesinin düşük kaliteli olduğunu belirten veya yazarına yorumda kullandığı bir kelimenin söylem için genellikle verimsiz olduğunu hatırlatıp bunu gözden geçirmek isteyip istemediğini soran sistemler bu müdahalelerden bazıları. İşlevi test edilebilir müdahalelerin olduğu açık kaynaklı tasarım kütüphaneleri, platformların bu tür uygulamaları benimsemelerini teşvik edici nitelikte.
Doğrulamayı hızlandırmak
Yeni araçlar, doğrulama sürecinin de hızını artırma konusunda umut vaat ediyor; bu araçlar, mezenformasyon ve dezenformasyon hızla yayıldıkça onlara yanıt üretiyor. Yapılan birkaç çalışma, iddiaları yakın isabetlilikle, profesyonel teyitçilerden daha hızlı doğrulamak veya çürütmek için topluluğu kullanmak gibi yeni teyit yöntemlerini teşvik ediyor.
Araştırmacıların bin 128 kullanıcıdan oluşan gönüllü kümesini internette on kişilik gruplara ayırdığı bir araştırmada, bu gruplar bir makalenin yanlış bilgi içerip içermediğini profesyonel teyitçiler kadar doğru şekilde belirleyebildi. Böyle bir sistem algoritmalar tarafından desteklenirse, sahte haberlerin yayılma hızı ve ölçeğiyle yarışacak şekilde yanlış bilgi tespit etmek için eğitilebilir.
Ayrıca, bu doğrulama yöntemlerinin denetlenebilir ve şeffaf olması açısından, açık kaynak kullanımı, önyargı ve sansür iddialarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu konudaki ilk girişimlerden biri, Twitter'ın, yanlış bilgi içeren paylaşımları işaretlemek için topluluğu kullanan Birdwatch sistemi; sistem henüz çok yeni ve daha mükemmel değil, ayrıca sistemi kandırmanın yolları da var (ki bu herhangi bir doğrulama sistemi için de bir sorun), ancak önemli bir ilk adım.
Peki gerçeği kim belirliyor?
Bu üç müdahalenin her biri, hangi bilginin doğru veya yüksek kaliteli olduğuna karar vermek için birine ihtiyaç duyuyor. Bu 'temel' gerçek, bulmacanın kritik bir parçası, ancak ele alınması gereken ve giderek daha endişe verici hale gelen bir fikir.
'Anlatıyı kontrol etmek' her zaman tartışmalı bir konu olacak ve kasıtlı yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan herhangi bir sistem, partizan önyargılar nedeniyle saldırıya uğrayacak. Gerçekten de aşırı partizanlık, doğrudan sahte haber paylaşmakla ilişkili. Konular özü itibariyle partizan olmasa bile, sosyal medya giderek artan sayıda konunun etrafına partizan hatlar çizmede fazlasıyla etkili görünüyor.
Fakat bu, yeni bir sorun değil, eski bir sorunun yeniden baş göstermesi: Bilgiyi nasıl doğrularız? Aynı zamanda bunu nasıl hem güvenilir hem de hızlı yapabiliriz? Gerçeği ortaya çıkarması için toplumda kime güveneceğiz? Burada zor, fakat geçmişte örneği olan bir epistemolojik bölgeye giriyoruz.
Bilgileri doğrulamak için düzenli olarak kullandığımız diğer hizmetlere, güvendiğimiz, kusurlu ama güçlü sistemlere bakalım. Google ve Vikipedi'nin, insanların doğru bilgileri bulmalarına etkili şekilde yardımcı olmada yok sayılamaz bir şöhreti var. Çoğunlukla onlara güveniyoruz, çünkü tasarımlarına gömülü doğrulama ve kaynak gösterme sistemleri bulunuyor.
Mevcut sosyal ağın sürtünmesiz tasarımı, demokratik işleyiş için gerekli ön koşulu zayıflattı: ortak doğrular.
Üç önerimizde dolaylı yoldan belirtilen şey, gazeteciliğin temelindeki doğrulama sürecine olan güven ve inanç. Gazetecilik mükemmellikten çok uzak. Bazen New York Times da yanılabiliyor. Tıpkı tüm medya kuruluşlarının, haberin tonu ve söylemi üzerindeki editoryal etkinin yanı sıra olayların yorumlanışıyla da mücadele ettiği gibi. Ancak, onaylı bilgilerin özünde yatan asıl kıymet, sosyal medyanın zayıflattığı kritik altyapı. Sosyal medya gönderileri, akışlarınızda haber gibi görünse de haber değil. Yeni bilgilerin doğrulanması, işleyen demokrasinin temel bir parçası ve daha önce gazetecilik süreci tarafından sağlanan sürtünmeyi yeniden yaratmamız gerekiyor.
Ufukta, sosyal medyanın herhangi bir denetime karşı bağışıklığı olacak şekilde hem merkeziyetsizleşmesini hem de uçtan uca şifrelenmesini sağlayacak yeni teknolojiler var. Bu yeni araçlar arttıkça viral söylentilerin çürütülmesi daha da zorlaşabilir ve kasıtlı kasıtsız yanlış bilgilerin arz sorunu daha da kötüleşebilir. Bu araçların doğru bilgi akışını yeniden dengelemek için nasıl tasarlanabileceğini, fırsatımız varken ele almalıyız.
Bu sorumluluk kısmen bireysel görevimiz. Yanlışları tespit etmek ve hem akademide hem de gazetecilikteki oturmuş, saygın bilgi kaynaklarını bulma konusunda dikkatli olmalıyız. Aşırı kurumsal şüphecilik, ortak gerçekliğimiz için zararlı. Dikkatlice ve şefkatle gerçeğe ulaşmanın yollarını bulmak için daha çok çabalayabiliriz. Ancak platformlar, ortak alanlarımızın tasarımını, doğrulanabilir gerçeklere doğru eğmeye yardımcı olabilir ve olmalı.