Bilişimsel propaganda yöntemlerini kullanan ülkelerin sayısı artıyor

Oxford İnternet Enstütüsü'ne göre internette belirli bir düşüncenin benimsetilmesi için sistematik olarak bilişimsel propaganda yürütülüyor.


03/10/2019 13:54 7 dk okuma

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

Her geçen gün çevrimiçi platformlarda kullanıcılar arası iletişim ve etkileşim artıyor. Sosyal medya ise bu süreçte, yalnızca ansiklopedik bilgilerin yer aldığı, temel haberleşmenin gerçekleştiği ve kişisel verilerin paylaşıldığı bir mecra olmakla yetinmiyor. Öyle ki, Oxford İnternet Enstitüsü tarafından yapılan araştırmaya göre bugün internette, belirli bir düşünce ve ideolojinin benimsetilmesi için sistematik olarak “bilişimsel propaganda”lar yürütülüyor.

Algoritmalar, makina veya insan gücü yoluyla sosyal ağlarda kasten yanıltıcı bilginin yayılmasını hedefleyen “bilişimsel propagandalar” (bilişim propagandası), “demokrasiye yönelik bir tehdit” olarak görülüyor. Arama motorları, algoritmalar, botlar, sahte hesaplar, troller ve deepfake gibi yapay zeka teknolojileri kullanılarak düzenlenen ve çevrimiçi bilgi ekosistemine sızdırılan bu propagandalar, dünyanın pek çok ülkesinde çeşitli biçimlerde ve farklı ölçeklerde yaşanıyor.

Oxford İnternet Enstitüsü’nden Samantha Bradshaw ve Philip N. Howard’ın “The Global Disinformation Order” isimli raporunda, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 70 ülke inceleniyor ve resmi kurum ve siyasi partilerin, dijital propagandalarında kullandıkları araçlar, kaynaklar, oluşturdukları stratejiler ve kapasiteleri değerlendiriliyor. Rapora göre incelenen 70 ülkenin her birinde, en az bir siyasi parti veya devlet kurumu, sosyal medya üzerinden kamuoyunu yönlendirmeye ve yönetmeye çalışıyor. Ayrıca bu artışın, son iki yılda yüzde 150 oranında olduğu göze çarpıyor.

sosyal medya manipulasyon 1024x573

Bilişimsel propaganda bilgi denetimi kurmak için kullanıyor

Verilere göre bilişimsel propaganda 26 ülkede, üç farklı alanda bilgiyi denetlemenin bir aracı olarak kullanılıyor: insan hakları ihlallerinin görmezden gelinmesi; siyasi muhaliflerin itibarsızlaştırılması ve fikir ayrılığı yaratan düşüncelerin bastırılması. 

Rapor, bilişimsel propagandanın sistematik olarak devam eden denetim, sansür ve şiddet tehditleriyle beslendiğini ortaya koyuyor. Bu bağlamda ise genellikle hedef, gazeteciler ve siyasi muhalifler oluyor. Amacın ise kamuoyunun tartıştığı konuları veya odak noktalarını değiştirebilmek, çevrimiçi mecralarda istenilen bir fikri yaymak ve dijital alanı sınırlandırarak ifade özgürlüğünü kısıtlamak olduğu belirtiliyor.

Sosyal ağlar içerisinde yanlış bilgiye en açık platform hala Facebook 

Sosyal medya manipülasyonu, rapora göre Türkiye’de en çok, Twitter ve Facebook’ta gözlemleniyor. Dünya geneline bakıldığında ise, Facebook, hala kötü niyetli siber etkinliklerin en çok gerçekleştiği platform olarak öne çıkıyor. Facebook’un küresel bir etkileşim ağına sahip olması, yapısı gereği platformunda yanlış bilginin hızla yayılabileceği birçok sayfa ve grup bulundurması, Facebook’un bilişimsel propagandalara zemin yarattığını açıklayan temel sebepler olarak belirtiliyor.

Fakat 2018’den itibaren sadece Facebook değil, YouTube ve Instagram gibi, video ve fotoğraf üzerine yoğunlaşan sosyal medya platformlarının da siber etkinliklere dahil edildiği vurgulanıyor. Rapor, siyasi konuşmaların mesajlaşma uygulamalarına kayması neticesinde, bilişimsel propagandaların bu alana da sıçrayabileceğini düşünüyor. 

Bilgi denetimi sağlamak amacıyla bilişimsel propagandaya başvuran ülkeler arasında Türkiye’nin yanı sıra Azerbaycan, İran, Kazakistan, Özbekistan, Suriye, Rusya, Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri yer alıyor. 

Siber bölükler 

“Siber bölükler” (cyber troops) denilen kötü niyetli oluşumlar, çevrimiçi bilginin denetlenmesi ve toplumun istenilen biçimde yönlendirilebilmesi için düzenli olarak çalışıyor. Kimi ülkelerde birkaç insanın yönettiği sahte hesaplar yanlış bilgi yayarken, Çin, Vietnam ve Venezuela gibi ülkelerde devlet ödenekli gruplar halkın görüşlerini şekillendirmek için çevrimiçi yollara başvuruyor. Çin, Rusya, Hindistan, İran, Pakistan, Suudi Arabistan ve Venezuela’nın siber bölüklerini dış politikaya şekil vermek için kullanması da küresel dezenformasyonun etkisinin daha çok tartışılması gerektiğini gösteriyor.

Rapor devlet kurumlarının ve siyasi partilerin sosyal medyayı, dijital mecralarda siyasi propaganda yaymak ve basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlamak için kullanıldığına ve bunun kutuplaşma ve güvensizlik yaratırken, demokrasiyi zedelediğine değiniyor. Çalışmada incelenen 70 ülkeden 25’inde siyasi liderler, politikacılar; onların bir şekilde bağlantılı olduğu özel şirketlerin de katılımı ile propagandaların daha güçlü yapıldığı ifade ediliyor. Bu konuda Azerbaycan, İsrail, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan gibi ülkelerde öğrenci ve gençlerin istihdam oranının yüksekliği çarpıcı boyutta.

Siber bölükler, harcamalarına, kullandıkları araç ve kaynaklara bakılarak dört farklı ölçekte sınırlandırılıyor. Bunlar asgari, düşük, orta ve yüksek kapasiteli siber bölükler.

Örneğin Avustralya, Yunanistan ve Hollanda gibi ülkelerde yakın zamanda kurulmuş, asgari düzeyde kaynak ve kısıtlı miktarda araçları olan siber gruplar saptanıyor. İtalya, Macaristan, Avusturya ve Almanya gibi ülkelerde ise, düşük kapasiteli siber bölükler, yanlış bilgiyi yaymak için botlardan faydalanıyorlar. Türkiye’nin de Birleşik Krallık ile aynı kategoride bulunduğu orta kapasiteli siber bölükler ise bilgi denetimini kurmak için sistematik olarak çalışan topluluklardan oluşuyor. Amerika Birleşik Devleti ve Çin’de ise yüksek meblağda bütçeler, yanlış bilgiyi yaymak için kullanılan teknik donanımı artırmak için kullanılıyor. Ayrıca bu tip yüksek kapasiteli siber bölükler kendi ülkeleri dışındaki bölgeleri de hedef alabiliyor. Orta kapasiteli siber bölüklerin yer aldığı Türkiye’de bu bölüklerin 500 kişiden oluştuğu tahmin edilirken, yüksek kapasiteli siber bölüklerin bulunduğu Çin’de bu sayının 300 bin ila 2 milyon kişiye kadar çıkabildiği tahmin ediliyor. 

Çin’de şu ana kadar daha çok Weibo, WeChat ve QQ gibi programlar ile yapılan bilişimsel propagandalar ise bu yıl küresel alanda yapılan yatırımlarla daha da dikkat çekici bir hal aldı. Özellikle 2019 Hong Kong eylemleri sırasında oluşturulan yeni siber bölükler, Çin’in yanlış bilgi kasını geliştirdiği şeklinde yorumlandı. Bu noktada Teyit’in ortaya koymaya çalıştığı “şüphe kası” kavramının da önemli bir vurgu olduğu destekleniyor.

Troll’ler sektörleşiyor

Siber bölükler, internet üzerindeki kullanıcılarla etkileşime geçerken farklı stratejiler uyguluyor. Kimi topluluklar, kişiye yönelik iftiralar ve kutuplaşmayı besleyen iddialar ortaya atarken kimi gruplar hükümet lehinde propaganda yapabiliyor. Özellikle hükümet yanlısı propaganda, ülkelerin yüzde 71’inde uygulanıyor. Muhaliflere saldıran içerikler de toplumu yanlış yönlendirme amacıyla üretiliyor. Bu yöntem ise incelenen ülkelerin yüzde 89’unda kullanılıyor.

Siber bölükler resmi kurum ya da siyasi partiler tarafından yönetilebileceği gibi, askeri örgütlenmeler, özel işletmeler, hacker toplulukları, internet fenomenleri tarafından da kontrol edilebiliyor. Yürütülen araştırmaya göre, Türkiye’de resmi kurum, siyasi isimler, siyasi partiler ve vatandaşların yönettiği yanıltıcı ve yanlış bilgilerin yer aldığı propagandalar bulunuyor.

Araştırmada değerlendirilen ülkelerin yüzde 80’i bot hesapları kullanıyor. Bu botlar, gerçek hesapları taklit eden otomatize edilmiş hesaplar. Bunun yanında insan eliyle yönetilen hesaplar, yorum atarak ya da paylaşım yaparak etkileşime giriyor. Cyborg denilen, yani hem makine hem de insan gücüyle yönlendirilen hesaplar ise yanlış bilgiyi yayan diğer bir oluşum. Hacklenmiş veya çalıntı hesaplar kategorisi ise bu sene listeye ekleniyor. Bu hesaplar hükümeti destekleyen ya da ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı mesajlar içeren paylaşımlar yapıyor. 

Türkiye özelinde bakıldığında, bilişimsel propaganda yayan hesaplar arasında botların ve insan eliyle yönetilen kişisel hesapların varlığı ve yöntem olarak da hashtagler yardımıyla yanlış bilgilerin yaygınlaştırılması göze çarpıyor. Araştırmacılar Rusya’da bunlara ek olarak cyborg ve çalıntı hesapların da kullanıldığını tespit ediyorlar. Raporda ülkelerde hangi tür propaganda yöntemlerinin kullanıldığı detaylıca aktarılıyor. Ülkelerin %87’si gerçek hesaplar üzerinden, %80’i de botlar üzerinden propagandalarını yapıyor.

Araştırma, bilişimsel propaganda gibi tekniklerin teknolojinin her geçen gün gelişmesiyle daha farklı şekillere evrileceğini öngörüyor: “Bir zamanlar özgürlük ve demokrasinin itici gücü olarak gösterilen sosyal medyanın, artık dezenformasyonun güçlenmesi, şiddetin artması ve medya ve demokratik kurumlara olan inancın azalmasında oynadığı rolü inceleniyor.