*Bu içerik ilk kez "Fake news is making college students question all news" başlığıyla Poynter tarafından 16 Ekim 2018 tarihinde yayınlanmış ve Sonay Ün tarafından Teyit için çevrilmiştir.
Yakın zamanda gerçekleştirilen medya kullanımıyla ilgili bir araştırmada ABD’de bulunan 6 bin üniversite öğrencisinin neredeyse yarısı, sosyal medyadaki doğru haberleri yalan haberlerden ayırt etmekte zorlandıklarını belirtti. Öğrencilerin yüzde 36’sı, yanlış bilgiler yüzünden tüm iletişim araçlarına artık daha az güvendiklerini ifade etti.
Bu araştırmanın yazarlarından biri olan ve Northeastern Üniversitesi’nde profesör olan John Wihbey bir basın açıklamasında “Hazırladığımız rapor, gençler için bazı açılardan son derece sorunlu bir haber ortamı yarattığımızı ortaya koydu. Onlara yol gösterecek yöntemler bulmalıyız ki doğru kaynaklara ulaşsınlar,” ifadesinde bulundu. “Kamunun ‘yalan haberler'le ilgili oldukça tartışmalı ve olumsuz söylemleri, gündemi takip eden gençleri neredeyse gördükleri her haber karşısında tedirgin ediyor.”
“Kesinlikle katılıyorum” ve “kısmen katılıyorum” şeklinde verilen yanıtlar “katılıyorum” kategorisinde değerlendirilmiştir. Her bir kategoriye ilişkin hesaplanan yüzdeler için, yanıt veren katılımcıların toplam sayısı baz alınmıştır. (Kaynak: Northeastern Üniversitesi)
Toplam 11 Amerikan üniversitesinde gerçekleştirilen öğrenci anketlerinin yanı sıra Knight Foundation tarafından hazırlatılan ve kâr amacı gütmeyen Project Information Literacy kuruluşu tarafından yayınlanan yıllık bir raporda, üniversite çağındaki 135 bin Twitter kullanıcısının medya kullanım alışkanlıkları hakkında bilgi edinmek amacıyla kullanıcıların paylaşımları analiz edildi. Araştırmacılar öğrencilerin yanlış bilgi olasılığı nedeniyle, yayınladıkları haberler için birkaç farklı kaynak kullanarak çapraz referans yaptıklarını ortaya çıkardı.
Her bir kategoriye ilişkin hesaplanan yüzdeler için, yanıt veren katılımcıların toplam sayısı baz alınmıştır.(Kaynak: Northeastern Üniversitesi)
Elde edilen bu bulgu, üniversite öğrencilerinin haberleri ve bilgileri paylaşmadan önce doğruluklarını teyit etme eğiliminde olduklarına işaret ediyor. Bununla birlikte Wihbey, basın açıklamasında bu durumun ana akım medya için endişe verici olduğunu bildirdi.
Wihbey “Bu iki tarafı keskin bir kılıca benzer. Bir tarafta genç haber takipçilerini, edindikleri bilgilerin kaynağı konusunda bilinçlendiriyorsunuz; diğer tarafta ise iyi bir şekilde hazırlanmış, iyi araştırılmış ve doğru kaynaklardan alınan haberlerin gücüne inanmayan bir nesil yetiştirmek de istemiyorsunuz.” ifadesine bulundu.
Project Information Literacy’nin tespitleri, araştırmacıların üniversite öğrencilerinin internette dolaşan yanlış bilgileri saptama yetenekleriyle ilgili edindikleri bulgulara nitelikli bir boyut getiriyor.
2016 yılının Kasım ayında Stanford Üniversitesi, çeşitli yaşlardan öğrencilerin çevrimiçi bir haber kaynağının güvenilirliğini sürekli olarak tayin edemediklerini ortaya çıkaran bir çalışma yayınladı. Çalışma raporu 12 eyalette bulunan ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerinden oluşan 7 bin 800’den fazla katılımcıyı kapsıyordu. Öğrencilerden tweetler, yorumlar ve makalelerde geçen bilgileri değerlendirmeleri istendi.
Rapora göre ortaokul öğrencilerine, reklam ile haber arasındaki fark sorulduğunda çoğu bu soruya yanıt veremedi. Lise öğrencileri, silahlı şiddetle ilgili grafiğin bir siyasal eylem komitesi tarafından hazırlandığını genel olarak fark edemedi. Üniversite öğrencileri ise “.org” URL’li araştırma sitelerini inceleme zahmetinde bile bulunmadı.
Araştırmacılar görüşlerini şöyle ifade etti:
“Genel olarak gençlerin internetteki bilgileri muhakeme etme yetenekleri özetlenirse bu durumun iç açıcı olmadığı ortaya çıkıyor. ‘Dijital ortamda yetişen bu nesil’ Facebook ile Twitter arasında mekik dokurken Instagram’a selfie yüklüyor ve bir arkadaşıyla mesajlaşıyor. Diğer bir taraftan sosyal medya kanallarında dolaşan bilgilere ise kolaylıkla aldanıyor.”
Vancouver merkezli Washington State Üniversitesi’nde karma ve ağ bağlantılı öğrenme konusunda çalışmalar yapan Mike Caulfield Poynter’a, Project Information Literacy tarafından yürütülen araştırmanın, öğrencilerin medya okuryazarlığı konusunda edinilen bulguların çoğunun sonucu benzer yansıttığını ifade etti.
“Öğrenciler kendilerini donanımsız ve zayıf hissediyor; şu an için imkânsız olduğunu hissettikleri bir doğruluk standardına göre yaşamak istiyorlar; karşılaştıkları birçok yalan habere olduğundan fazla değer verme eğilimindeler, bu yüzden kolayca kandırılıyorlar ve olaylara kuşkuyla yaklaşıyorlar.”
Rapor, Caulfield açısından önem taşıyan çekişmeli bir konuya da değiniyor: Öğrenciler doğru haberleri önemsiyor. Sadece günümüz medyasının oluşturduğu ekosistem, öğrencilerin doğru haberin neye benzediğini algılamalarını zorlaştırıyor.
Caulfield bu konuyu şöyle yorumladı: “Büyük sorunun, öğrencilerin konuyu önemsemelerini sağlamak olduğunu düşünen yetişkinler mevcut ve öğrenciler çoğu zaman son derece kuşkulu bir tutum sergiliyorlar. Dolayısıyla böyle bir raporun varlığından memnunum. Bununla birlikte öğrencilerin bu tutumları, bilgi kirliliğinin bunaltıcılığından kaynaklanıyor. Onlara uygulayabilecekleri pratik araçlar sağlarsanız şüphecilikleri ortadan kalkacaktır. Öğrenciler, doğruya ulaşmanın 20 dakikalık bir süreç olduğunu düşündükleri için ana eğilim olarak doğru bilgiyi kullanmaktan vazgeçiyorlar.”