Bu içerik ilk kez "When Twitter users hear out the other side, they become more polarized" başlığıyla Vox arafından 18 Ekim 2018 tarihinde yayınlanmış ve İlayda Ece Ova tarafından Teyit için çevrilmiştir.
Amerika’yı kutuplaştıran şey yankı fanusları değil.
Medyanın siyasi kutuplaşmayı nasıl ilerlettiğinin basit bir hikayesi var. Akşamları üç haber programının olduğu ve iki yerel gazetenin basıldığı mazinin aksine medya bugün parçalanmış, rekabetçi ve algoritmalarla şekillenir halde. Eğer kendimizi liberal olarak tanımlıyorsak MSNBC izliyoruz, muhafazakârsak Fox, insanları dövüşürken izlemek istiyorsak CNN; Facebook ve Twitter bize hoşumuza gittiğini bildiği haberleri servis ediyor, bu şekilde kendimizi benzer fikirli tarafların, fikirlerin ve hatta olguların yer aldığı yankı fanuslarının içine hapsediyoruz. Böyle olunca da diğer taraftan bir şeyi görüp duymuyoruz ve tabi daha çok kutuplaşıyoruz.
Bu hikaye dolambaçsız bir çözüm öneriyor: Eğer bu bilgi akışının karşısına geçebilseydik, liberaller biraz Fox izlese, muhafazakârlar biraz Rachel Maddow’la vakit geçirseydi; diğer tarafın sandığımızdan daha fazla bizim gibi olduğunu ve aslında onların da iyi noktalara değindiğini fark ederdik. Böylece düşmanlığımız ve kutuplaşmamız azalırdı.
Ekim 2017’den itibaren, bir grup bilim insanı ve sosyolog bu teoriyi test etmeye karar verdi. Türünün şimdiye kadarki en büyüğü olan bu çalışmada kendini Demokrat veya Cumhuriyetçi olarak tanımlayan 1220 sıradan Twitter kullanıcısına kendi seçmeni olmadıkları partiden seçilmiş devlet görevlilerinin, medya figürlerinin ve kanaat önderlerinin tweetlerini paylaşan bir bot’u takip etmeleri için ücret ödendi. Katılımcılara göçten hükümetin bütçe harcama politikalarına, şirket kârlarından LGBTQ haklarına uzanan on konu hakkında anketlerle düzenli olarak görüşleri soruldu. Bu anketler -burası önemli olacak- en muhafazakârdan en liberale giden bir skalada insanların kendi görüşlerini 1’den 7’ye puanlamasını sağlıyordu.
Araştırmacılar iki popüler model arasındaki çatışmayı test ediyordu. Birine göre, “ihtilaf halindeki gruplar arasında iletişim kurulması bu gruplar arasında pozitif bir etkileşim olmadığında oluşan basmakalıp fikirleri sorgulatabilir.” Diğerine göre ise “karşıt fikirleri olan insanlara maruz kalmak kutuplaşmayı kızıştıran bir geri tepme etkisi yaratabilir.”
Diğer bir deyişle bu, o basit teorinin test edilmesiydi: Diğer tarafa kulak vermek bizi daha mı az kutuplaştırır yoksa daha mı fazla?
Günün sonunda kazanan geri tepme etkisini savunanlardı. Bir ay boyunca anketlerdeki konular üzerinden diğer taraftan popüler ve otoriter fikirlere maruz kalmanın sonucu daha fazla kutuplaşma oldu. Araştırmanın yazarları, “Liberal görüşler aktaran bir Twitter botuna maruz kalan Cumhuriyetçilerin uygulamamızdan sonra daha muhafazakâr olduğunu gördük” diyor. “Demokratlar ise muhafazakâr bir Twitter botunu takip ettikten sonra liberal yaklaşımlarında hafif bir artış sergilediler, fakat bu etki istatistikî olarak kayda değer değil.”
Demokrat ve Cumhuriyetçiler arasındaki tepki farkı merak uyandırıcı ve bu konunun üstüne daha çok çalışılmasını hak ettiğini gösteriyor. Fakat asıl bulgu şu ki, iki grup da diğer tarafın fikirlerine maruz kaldıklarında tepkileri kendi fikirlerini ılımlılaştırmak olmadı. İki durumda da, karşıt görüşleri duymak yandaşları daha kutuplaşmış konumlara götürdü - Cumhuriyetçiler liberalleşmektense daha muhafazakâr; Demokratlar, eğer herhangi bir etkiden söz edilebilirse, muhafazakârlaşmaktansa daha liberal oldular.
Bu çalışmanın yazarlarından ve Duke Üniversitesi’nin kutuplaşma laboratuvarının yöneticisi olan Christopher Bail ile görüştüm. Bail, “Uzun zaman boyunca, karşıt görüşlere maruz kalınırsa insanların ılımlılaşması için bir fırsat yaratılır diye varsayıldı” diyor.
“Bu konuda herhangi bir şeyi keşfettiğimize dair mütevazı bir iddiada bulunacak olsam, karşı tarafın fikirlerine maruz kalmanın basit bir süreç olmadığını söylerdim. Eğer Twitter, algoritmalarını Twitter ana sayfanızda her dokuz Demokrat’tan sonra bir Cumhuriyetçi gelecek şekilde ayarlasaydı bile bu ılımlılaşmayı artırmazdı.”
Çalışma, insanların diğer fikirleri duyduklarında ne olduğunu göstermek üzere kurgulanmıştı, bunun neden böyle olduğunu aydınlatmak üzere değil. Ama Bail’ın bu konuda da üç teorisi var.
İlk ihtimal, karşı argüman üretme durumu. Twitter’da dolaşan bir liberalseniz ve karşınıza birden Mitch McConnell’ın vergi kesintilerinin faydaları ve Obamacare’in zararlarıyla ilgili bir tweeti çıkarsa zihninizin ilk tepkisi “Hmm, McConnell’ın değindiği iyi noktalar var” olmayacaktır. Zihniniz hemen onun neden haksız olduğuna dair bir argüman üretecektir.
Bizi bir bakış açısına bizden daha iyi ikna edecek kimse yok; o yüzden de politik muhaliflerimizden gelen argümanları anında reddedip baştan inandığımız şeyde ne kadar da haklı olduğumuza daha da ikna oluyoruz ve o şeye inanmak için daha çok sebep buluyoruz.
Başka bir ihtimal de Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin birbirinden farklı değerlerine işaret ediyor. Değer esasları teorisi ismi verilen bir araştırma silsilesinin gösterdiğine göre, Demokratlar değer yargılarını çeşitlilik, değişim ve adalet gibi değerler üzerine inşa ederken Cumhuriyetçiler otorite, gelenek ve kesinlik üzerine kuruyor. Belki de Cumhuriyetçilerin karşıt görüşlerle karşılaşmaya daha güçlü tepkiler vermelerinin sebebi, otoriteye meydan okunmasından daha çok rahatsız olmalarıyken, Demokratların değişime açıklık üzerinden kendilerine bir kişilik oluşturmalarıdır.
Burada sorun bence şu ki, bu açıklamada Demokratların fikirlerini değiştirecekleri öngörülüyor fakat olan şey bu değil.
Üçüncü ihtimal ise katılımcıların siyasi seçkinlerden ipuçları almaları, olumsuz olanlar da dahil. Demokratların düşüncelerine dair çok bilgili olmayan bir Cumhuriyetçi, düzenli olarak liberal dünya görüşüne maruz kalmaya başladığında kendisini daha fazla dehşete kapılmış bir halde bulabilir. Siyasetle çok ilgili değilseniz ve kafanızdaki Demokrat imajı Hillary Clinton veya Barack Obama ise, Göçmenlik ve Gümrük İdaresi’nin (ICE) kaldırılmasına veya ulusal marş sırasında diz çökmeye dair tweetler sizi daha da sağa itebilir.
Ben ilk açıklamanın bir benzerine inanmaya meyilliyim. “Cumhuriyetçi” bir kimliktir. “Demokrat” bir kimliktir. Twitter’a girip sizin hayranlık, bağlılık duyduğunuz, kendi grubunuz olarak addettiğiniz insanlara birisinin saldırdığını okursanız kendi tarafınızı savunur hale gelirsiniz ve eleştirenlere kızarsınız.
Bütün bunların içindeki sorun şu ki, siyasi medya ikna için tasarlanmış değil. Bazıları öyle tabi, Ross Douthat’ın New York Times’taki köşesi liberal okuyucu kitlesini ikna etmeye çalışan ılımlı bir muhafazakâr çizgide mesela, ama fikir beyan eden siyasi medyanın çoğu zaten yazarla aynı fikirde olan taraf için yazılıyor. Benzer şekilde, taraflı olan çoğu seçilmiş devlet görevlileri kendi destekçilerine tweet atıyor, ki onları takip eden ve para bağışlayan kişiler bu insanlar, eleştirenler değil.
Konuşmamız sırasında, Bail bana hakikaten kahkaha attıran bir şey söyledi. Gruplar arası iletişimin kutuplaşma ve şüpheciliği azalttığını gösteren çalışmalar aynı zamanda bu iletişimin belli özelliklere sahip olması gerektiğini de gösteriyormuş: Bu iletişim olumlu olmalı, tarafların ortak hedefleri olmalı ve tercihen, iş birliği yapmaları için bir sebepleri olmalı.
Bail “Twitter bunun için gerekli olan, insanların samimi, kişiler arası ve olumlu iletişimini sağlayacak ortamı oluşturmaya elverişli mi?” diye sordu. Soru kendi kendisini cevaplıyor.