Oxford Üniversitesi Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü, “Yanlış Bilgi, Bilim ve Medya” isimli raporunda altı farklı ülkede insanların, Covid-19 ile ilgili bilgileri nereden edindiği ve çeşitli bilgi kaynaklarının ne kadar güvendiğini araştırdı. Arjantin, Almanya, Güney Kore, İspanya, Britanya ve ABD’de küresel salgının daha ilk aşamalarında Covid-19 ile ilgili bilgi ekosistemini inceleyen rapor, haber tüketimi hakkında önemli ipuçları sunuyor.
Bilginin dolaşıma girdiği alanlar çeşitlendikçe, bilgi almak için başvurulan mecralarda da değişiklik gözlemleniyor. Ayrıca sosyal mecraların herhangi birinden kolayca bir diğerine aktarılan içerikler, mesajlaşma uygulamalarına, çevrimdışı günlük konuşmalara da yayılıyor.
Rapora göre bahsi geçen ülkelerin hepsinde farklı yaş grupları ve farklı eğitim düzeylerini temsil eden ve farklı siyasi görüşlere sahip birçok katılımcı, bilim insanları, doktor ve sağlık uzmanlarını koronavirüsle ilgili bilgiye ulaşabilecekleri güvenilir kaynaklar olarak görüyor. Katılımcıların dörtte üçü ulusal ya da uluslararası sağlık kuruluşunun paylaştığı bilgilere güveniyor.
Konu halk sağlığı krizi olduğunda, insanların hangi bilgiye erişip, hangi bilgiyi tükettikleri önem kazanıyor. Dünya Sağlık Örgütü 15 Şubatta Covid-19’un yarattığı belirsizliğin yanlış bilgi salgınını (infodemi) da beraberinde getirdiğini berlirtmişti. Covid-19’un etrafındaki muğlaklık aslında karşılaşılan birçok içeriğin de doğrudan doğruya yanlış/doğru olarak nitelendirilmesini zorlaştırıyor. Fakat rapora göre tam da böyle zamanlarda, insanların güvenebildiği ve koronavirüs kriziyle başa çıkabilmelerine destek olabilecek bilgilere ulaşabilmesi oldukça muhim.
Covid-19 ile ilgili bilgiler en çok çevrimiçi platform ve televizyondan ediniliyor
Katılımcılara son hafta içinde haberlere erişmek için hangi platformu kullandıkları sorulduğunda, araştırmadaki ülkelerin hepsinin en çok çevrimiçi kaynaklar üzerinden bilgi edindikleri görülüyor. Arjantin ve Güney Kore’de neredeyse her 10 kişiden biri çevrimiçi mecralardan haberleri takip ederken, Britanya ve İspanya’da neredeyse her 10 kişiden 8’i çevrimiçi kaynaklara yöneliyor. Amerika’da ve Almanya’da ise bu oran 7 kişi. Raporda değerlendirilen altı ülkenin de haber için en sık başvurdukları mecra, çevrimiçi platformlardan sonra televizyon oluyor. Gazete ve radyo gibi geleneksel olarak değerlendirebilecek kaynaklara ise görece çok daha az talep var.
Soru: Geçtiğimiz hafta içinde aşağıdakilerden hangisine haber kaynağı olarak başvurdunuz?
Çevrimiçi (sosyal medya dahil); Televizyon; Sosyal Medya; Radyo; Gazete
Son hafta içinde Covid-19 ile ilgili bilgi edinmek için katılımcıların ulaştıkları kişi veya kurumlar sorulduğunda altı ülkede de haber merkezlerinin “ana” haber kaynağı olarak nitelendirildiği anlaşılıyor. İspanya, Arjantin ve Almanya’da neredeyse her 5 kişiden biri siyasi isimlerden koronavirüsle ilgili bilgi aldığını belirtiyor.
Koronavirüsle ilgili bilgi edinmek için ziyaret edilen diğer kaynaklar ise ulusal ve uluslararası sağlık kuruluşları ve bilim adamları, doktorlar ve sağlık uzmanları. Genel olarak, eğitim seviyesi yüksek olan bireyler sağlık otoritelerine ve uzmanlara daha çok başvuruyor.
Sosyal medyayı “ana” haber kaynağı olarak belirten katılımcı sayısı ise yüzde 16. Raporda, Güney Kore dışında her ülkede Google arama motorunun Covid-19 ile ilgili bilgi edinmek isteyenlerin sıkça başvurduğu yer olduğu anlaşılıyor. Son haftada koronavirüs hakkındaki haberler için Google aramaları kullananların sayısı ABD’de, bu amaçla Instagram kullananların sayısının neredeyse 4 katı. Almanya da ise Google Aramalar, YouTube’a oranla iki kat daha fazla kullanılıyor. İlgi çekici bir veri ise Britanya ve ABD’de, Facebook'un haber kaynağı olarak, Google Aramalar’a oldukça yaklaşması. ADB’de katılımcıların yüzde 38’i Google Aramalar’a yönelirken, Facebook için bu sayı yüzde 36. Twitter ise yüzde 30 ile en çok İspanya’da bilgiye erişmede önemli bir rol oynuyor.
Katılımcıların yalnızca küçük bir kısmı sosyal medya platformlarında çok sayıda yanlış ya da yanıltıcı bilgiyile karşılaştığını söylüyor. Aşağıdan yukarıya yayılan yanlış ya da yanıltıcı içerikler katılımcıların şahsen tanımadığı sıradan insanlardan kaynaklanıyor. Katılımcıların ortalama üçte biri bu tip aşağıdan yukarıya yanlış bilgiyle son bir hafta içinde sıklıkla rast geldiğini söylüyor.
Yaşla ilgisi var
Rapora göre yaşça genç olanlar Covid-19’la ilgili haber tüketimi gözetildiğinde, Instagram ve Snapchat gibi yeni nesil görsel ağlara ilgi gösteriyor. Hatta TikTok’un bile halk sağlığıyla ilgili bir takım mesajları iletmede kullanıldığı belirtiliyor.
Rapora göre sosyal medya kullanımında görüldüğü gibi mesajlaşma uygulamaları da yaşça genç olan ve eğitim seviyesi düşük olanlar tarafından çokça kullanılıyor. Katılımcılara son haftada kimlerle hangi sosyal medya platformunu koronavirüs hakkında konuşmak için kullandıkları sorulduğunda ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Buna göre Britanya, İspanya, Almanya ve Arjantin’de aile grupları en çok WhatsApp üzerinden salgını tartışıyor. Arkadaş grupları da WhatsApp ve Facebook üzerinden salgın hakkında iletişimde önemli bir yer tutuyor. Katılımcıların tanımadıkları kişilerin yer aldığı gruplarda dahil olduğu tartışmalar ise mesajlaşma uygulaması WhatsApp’a göre Facebook’ta daha olağan duruyor.
Veriler, WhatsApp ve Facebook'ta aile ve arkadaş grupları ve herkese açık gruplarda koronavirüsle ilgili bilgi alışverişinin dağılımını gösteriyor.
Altı ülkede de koronavirüs haberlerinde en çok güvenilir kaynaklar bilim insanları, doktorlar, halk uzmanları ve sağlık kuruluşlarından alınan bilgiler olurken, en az güven duyulan kaynak, katılımcıların şahsen tanımadığı kişiler oluyor. Ayrıca Almanya’da her 4 kişiden biri siyasi isimlerin verdiği korona haberlerinin güvenilir olmadığını söylerken bu sayı Güney Kore’de yüzde 46’ya çıkıyor. İspanya, Güney Kore ve ABD’de siyasetçilerden elde edilen Covid-19 haberlerini güvenilir bulmayanların sayısı güvenilir bulanların sayısını geçerken, Almanya ve Arjantin de bu tam tersi. Britanya’da hükümetten gelen bilgilendirmeleri her 10 kişiden 7’si güvenilir bulurken, İspanya’da neredeyse 2 kişiden biri devlet açıklamalarına güveniyor.
Her altı ülkede de arama motorlarından elde edilen bilgileri güvenilir bulan kişi sayısı, bu kaynağı güvenilir bulmayanlardan fazla. Britanya, Almanya ve İspanya’da neredeyse her iki kişiden biri sosyal medyaya güvenmediğini belirtiyor. Bu tutum mesajlaşma uygulamaları için de benzer bir tablo çiziyor.
Medya abartıyor mu?
Her ne kadar büyük bir çoğunluk haber medyasının, krizi anlayabilmeleri konusunda destek olduğu söylese de, katılımcıların üçte biri haber medyasının abarttığını düşünüyor. Rapora göre katılımcıların yüzde 32’sine göre haber medyası pandemiyi abartıyor. Katılımcılar hükümet ve medyanın pandemi karşısında atılacak adımlar konusunda aynı ölçüde faydalı olduğunu düşünüyor. Hükümetlerin pandemiyi anlamlandırmada yardımcı olduğu fikrine katılımcıların yüzde 54’ü katılırken, bu oran haber medyası için yüzde 60’a çıkıyor. Bu da böylesi bir salgında medyanın üstlendiği rolü bir kez daha gösteriyor.