*Bu içerik ilk kez "Inside the mind of an anti-vax parent” başlığıyla Salon tarafından 13 Eylül 2020 tarihinde yayınlanmış ve Can Başaçek tarafından Teyit için çevrilmiştir.
Aşı karşıtı hareketi inceleyen araştırmacı Jonathan M. Berman, bu yazıda tipik bir aşı karşıtının psikolojik profilini inceliyor.
Tipik bir "aşı karşıtı" ebeveyn kimdir? Onları doktor, bilim insanı ve halk sağlığı alanında çalışanların tavsiyelerini dikkate almamaya iten şey ne? Neye değer veriyorlar? Kimleri denkleri olarak görüyorlar? Ve düşünceleri neden doğru yoldan sapmış? Özümsenmiş yanlılık, güvenilirlik kısayolu, algıda seçicilik, Dunning-Kruger etkisi ve geri tepme etkileri gibi bilişsel etkileri inceledik. Aynı zamanda yanlış bilginin ulaşılabilir olmasının, insanları nasıl yanlış yola sürükleyebileceğine de baktık. Andrew Wakefield, Robert F. Kennedy Jr, Robert Sears ve Geierlar gibi aşı karşıtı hareketin büyük isimleri tarafından dile getirilen argümanları da detaylıca inceledik. Aşı karşıtı aktivistlerin ve onların tarihsel öncüllerinin demografik ve dini inançlarını irdeledik. Peki tüm bunlar ne anlama geliyor? Öğrendiklerimize dayanarak tipik bir aşı karşıtı ebeveyn portresi çizelim.
Bu araştırmanın amacı yıkmanın kolay olacağı çöp adamlar yaratmak değil, doğrudan mesajlaştığımız kişilerin somut bir tasvirini çizmek ve onları anlamak. Aşı karşıtı ebeveynlerin iyi ebeveynler olma konusunda derinden endişeleri var. Üniversite bitirmiş ve genellikle orta sınıf mensubu kişiler. Birden fazla ebeveyn kitabı okumuşlar ve belki de mahallelerindeki veya internetteki bir ebeveynler grubunun üyeleriler. Akranlarıyla yapılan tartışmalar sonucu nasıl bir ebeveyn olmaları gerektiği konusunda karar vermişler. Emzirmek mi biberonla beslemek mi? Devlet okulu mu özel okul mu? Kendilerini "bağ odaklı" veya "doğal" ebeveynlik ile ilgilenen ebeveynler olarak görebiliyorlar.
Hadi hayal etmek için onlara bir isim verelim: Michigan'ın Measlton şehrinde yaşayan Jim ve Jenny. Günlerden bir gün Jenny, “Measlton Anneleri” isminde bir Facebook grubunda bir tartışma görüyor. Bir ebeveyn şöyle diyor: "Çocuk doktoruna gittim ve bebeğime aşı yapmak istediler. Hayır dedim. Bebeğime toksin enjekte etmelerini istemiyorum." Başka bir ebeveyn gelip şöyle diyor: "Kızım aşı mağduru. MMR (kızamık, kabakulak, kızamıkçık) aşısı yapıldıktan sonra üç gün boyunca ateşi vardı ve nöbet geçirdi." Bu hikayeler Jim ve Jenny'yi endişelendiriyor. Karar vermeden önce daha fazla bilgi edinmek istiyorlar.
Jim, Natural News ve InfoWars gibi internet sitelerinde makale araştırıyor. Jenny ise Amazon'dan bir kitap buluyor. Okuduklarından bazıları endişe verici. Çocuklara enjekte edilen ve kanı zehirleyen tıp sahtekarlığı iddiaları... Çocuklar üzerinde deney yapan Nazi doktorlarıyla kıyaslamalar... Jim'in kuzeni bir gün ziyarete geldiğinde fikrini söylüyor: "Çocuklarıma aşı yaptırmadım. Bakın, ne kadar sağlıklılar." Bu kaynaklar bilim yerine ahlaki kaygılara dayanıyor.
Ahlaki temeller kuramı, insanların ahlaki argümanlara nasıl tepki verdikleriyle ilgili değişkenleri açıklamak için tasarlanmış bir sosyal psikoloji kuramı. Bu kuram ahlaki argümanların, belirli temellere dayanma eğiliminde olduğunu öne sürüyor: bakım veya zarar, adalet, sadakat, otorite ve saflık ile ilgili endişelere. Bazı araştırmalar bu endişelerin, en iyi zarar veya adalet üzerine kurulu argümanlara karşılık verdiğini ve muhafazakarların otorite, sadakat ve saflığa dayalı argümanlara da tepki gösterme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Jenny kendini daha liberal olarak görüyor ve aşıların çocuklara zarar verdiğini ve hükümetin ailesine böyle bir seçimi empoze etmesinin haksızlık olduğunu iddia eden argümanlardan etkileniyor. Kendisini daha muhafazakar olarak gören Jim ise yalnızca bu argümanlardan değil, aynı zamanda aşı karşıtı görüşleri destekleyen yetkili doktorlar ve bilim insanlarından ve çocuğunun vücuduna yabancı madde enjekte ederek saflığını tehlikeye atıyor olma fikrinden de etkileniyor. Doğru olduğunu düşündükleri şeyi yapıyorlar.
Jenny, bebeğini muayene ettirmeye götürdüğünde Dr. Smith aşı programı konusunu açıyor. Jenny aşıyı reddediyor ve internetten ve kitaplardan edindiği bilgileri sıralamaya başlıyor. Aşılarda otizme neden olan cıva maddesinin olduğu konusunda ısrar ediyor. Aşılarda bulunan ve uzun isimleri olan kimyasalları sıralıyor. Dr. Smith şaşırıyor. Ertelemeyi kabul ediyor, ancak bir sonraki ziyaretinde Jenny'yi tekrar ikna etmeye çalışıyor. Dr. Smith bir sonraki ziyarette hastası tarafından öne sürülen aşı karşıtı iddialara vereceği yanıtlar için hazır. Ancak verebileceği her cevap için Jenny'nin de bir karşılığı var. Aşı tekrar erteleniyor. Jenny, Dr. Smith'in üzerine geldiğini hissediyor. "Araştırmamı yaptım," diyor. "Bir anne olarak, kendi çocuğum için neyin iyi olduğunu herkesten iyi biliyorum."
Jim ve Jenny çocukları için ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını düşünüyorlar. Olası bir tehlike saptamışlardı, araştırmalarını yaptılar ve bu tehlikeden kaçınıyorlar; iyi ebeveynlerin görevi de bu değil mi zaten? Dr. Smith onları gerçekler ve verilerle ikna etmeye çalıştığında başarısız oluyor çünkü Jim ve Jenny, çocuk doktorunun söylediği her şeye güvenmemeleri gerektiğine inanıyor. Doktorların her şeyin en iyisini bildiği ve hastaların söyleneni yapması gerektiği günler geride kalmış artık! Kendilerinin ve çocuklarının alacağı sağlık hizmetleri konusunda karar mercii artık Jim ve Jenny.
Peki Dr. Smith, Jenny'yi aşı yaptırmaya ikna etmek için ne yapabilirdi? Belediyeler, komşuları ve arkadaşları Jim ve Jenny'nin daha iyi seçimler yapmasına yardımcı olmak için ne yapabilir? Dr. Smith 'bilgi açığı' modeliyle çalışıyordu. Jim ve Jenny'nin yeterli bilgiye sahip olmadığına inanıyordu. Ancak Jim ve Jenny yeterli bilgiye sahip. Fakat sahip oldukları bilgi, kötü bilgi. Kötü bilgi, Jim ve Jenny'nin güvendiği insanlardan, arkadaşlarından ve akrabalarından geliyor. İyi bilgi ise otorite bir figüründen geliyor.
“Measlton Anneleri” Facebook grubundaki bir kişinin o ilk gönderiden sonra çıkıp, "Üç çocuğuma da aşı yaptırdım ve hiçbir şeyleri yok," dediğini ve işlerin nasıl değişeceğini düşünün. Ya da gülümseyen bir çocuğun fotoğrafının olduğu ve "24 ay bağışıklık aşısı yapıldı!" yazan bir gönderi olduğunu... Belki de Jim ve Jenny araştırma yapmak için yola çıktıklarında ortaya çıkan kaynaklar daha iyi olsaydı kendilerini durdurabilirlerdi. Jim, InfoWars ve Natural News yerine New Scientist, Scientific American veya çoğunlukla güvenilir başka bir kaynağa yönlendirilmiş olabilirdi. Amazon'un algoritması, Jenny'yi aşı inkarcılarının kitapları yerine Paul Offit'in kitaplarına yönlendirmiş olabilirdi.
Jim ve Jenny'nin aşı karşıtı duruşu, daha önce tartıştığımız birçok insani eğilim, yanlılık ve zihinsel kısayollarla birlikte ortaya çıkıyor. Tanıdığımız insanlar tanımadığımız insanlardan daha güvenilir geliyor. İstatistikler de hikayelerden daha az ikna edici duyuluyor. Doktorlar ve devlet kurumu görevlileri gibi yetkililer güvensizlik yaratıyor. Uzun ve telaffuzu zor isimleri olan kimyasallar ve maddeler korkutucu olabiliyor. Vücudumuza doğal olmayan şeyler sokmanın bizi kirleteceğinden korkuyoruz. Kendimizi nasıl gördüğümüz ve akranlarımıza nasıl göründüğümüz, iyi bir ebeveyn olmayı nasıl gördüğümüzü gösteriyor. Jim ve Jenny doğru şeyi yaptıklarına çoktan ikna oldular, ancak fikirlerini değiştirilebilir mi? Daha önce aşı karşıtı olan biri fikrini değiştirmiş mi?