2 Temmuz 'bilgi kirliliği gecesinde' neler yaşandı?

2 Temmuz gecesi, sosyal medyada dolaşıma giren, Trump Öldü ve Dünya Savaşı haberleriyle oluşan dezenformasyon nasıl meydana geldi ve o gece neler yaşandı.


15/07/2019 13:50 9 dk okuma

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

Trump öldü mü? Nükleer sızıntı var mı? 3. Dünya savaşı mı çıkacak? 2 Temmuz gecesi sosyal medya hesaplarına bakan birçok kişi, birandayayılanbu iddialar ile karşılaştı ve cevapları internet üzerinden aramaya başladı.

2 Temmuz gecesi yaşananlar 1024x546

Google aramalarında, 2 Temmuz gecesi, saat 20.00’den itibaren Trump, Rus Denizaltı, Nükleer ve İran kelimelerindeki artış görülebiliyor.

2 Temmuz gecesi ne oldu?

Her şey saat 18.23 civarında, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in New Hampshire şehrindeki etkinliğini iptal etmesiyle başladı. Bu sırada bu olayı, New Hampshire’dan canlı olarak tweet atan bir gazeteci, kendisine gelen haberler doğrultusunda, “Bir acil durum yüzünden Air Force 2 uçağı Washington DC’ye geri yönlendiriliyor” yazdı.

2 Temmuz gecesi yaşananlar2

Acil durum yüzünden iptal edilen etkinliğin haberi yayılmaya başlarken, bir de Pence’in uçak yolculuğunu yarıda kesip geri döndüğü haberi paylaşılmaya başlandı. Bu bilgiler yaklaşık 20 dakika içerisinde, Mike Pence’in basın danışmanı olan Alyssa Farah’ın Twitter hesabından yalanlandı. Pence’in etkinliği iptal ettiği doğruydu, fakat bu gelişmenin üzerine dile getirilen iddialar doğru değildi. Pence’in basın danışmanı tarafından yapılan açıklamaya göre Pence, Washington’dan hiç çıkmamıştı ve ortada acil bir durum yoktu. 2_Temmuz_gecesi12

Yanlış bilginin yayıldığı bu 20 dakika içinde çok şey değişmişti. Bu süre zarfında başka bir olay meydana geldi. Saat 19.04’te RT’nin yayınladığı haberin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, katılacağı bir etkinliği iptal ederek Savunma Danışmanı Sergei Shoigu ile görüşeceği iddiası yayılmaya başladı. Haberlerin yayılmasının ardından görüşmenin sebebi de ortaya çıktı. Bu toplantının gerçekleşme sebebi, sosyal medyada kurgulanan, “dünya savaşı başlıyor” iddialarının aksine, 1 Temmuz tarihinde 14 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan Rusya'ya ait bir nükleer denizaltıda çıkan yangındı.

2_Temmuz_gecesi4Putin, "Rusya'nın Nehirleri" forumuna katılımını iptal etti.

Fakat toplantının nedeni anlaşılana kadar komploteorileri çoktan yayılmıştı. ABD ve dünya basınında paylaşılmaya başlanan “ABD’deki acil durum” konulu haberlere ek olarak, Putin'in acil bir toplantıya katılması durumun ciddiyetini arttırdı. Basında büyük bir yankı uyandırmaya başlayan bu gelişmeler, hızla sosyalmedya üzerinden de yayılmaya başladı.

2_Temmuz_gecesi_5

Olaylardan bağımsız olarak aynı saatlerde sona eren Avrupa Birliği Konseyi Özel Toplantısı ile ilgili saat 20.54’te Twitter üzerinden de canlı olarak yayımlanan bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın yaptığı basın açıklamasında üç gün süren toplantıda alınan kararlar açıklandı. 

Bu toplantı, insanlar tarafından sosyal medyada Avrupa Birliği Güvenlik Konseyi Toplantısı olarak adlandırıldı. Ancak, 2 Temmuz tarihinde Avrupa Birliği Güvenlik Konseyi toplantısı yapılmadı. Hatta Avrupa Birliği’nin bünyesinde ‘’Güvenlik Konseyi’’ isimli bir yapı da bulunmuyor.  

Yapılan toplantı, Avrupa Birliği Konseyi’nin içerisinde Güvenlik Komitesi toplantısıydı. Avrupa Birliği Konseyi, Avrupa Birliği ülkelerinin bakanlarının katıldığı ve ülkelerin politik yönünün belirlendiği bir kurul. Bu konseyde bulunan Güvenlik Komitesi, 1 Temmuz’da olağan bir toplantı yapmış ve toplantı notlarına sitelerinden ulaşılabiliyor. 

Yine aynı saat diliminde yaşanan son olay ise E3 ülkeleri olarak bilinen Fransa, Almanya ve İngiltere’nin ortak açıklama yayınlayarak İran’ı nükleer anlaşma maddelerine uymaya davet etmiş olmalarıydı. Bu açıklama saat 18.30’da yapılmasına rağmen, sosyal medyada saat 19.30 civarında görülmeye başlandı. Bu haber de Rusya’daki denizaltıda çıkan yangın ve nükleer kriz haberleri ile birleştirilerek hızla yayılmaya devam etti.

Bu sırada Türkiye’de ne oluyordu?

Bütün bu olaylar yaşanırken, Türkiye’de “Trump Öldü” haberi yayılmaya başlamıştı. Saat 19.01’te “Trump’a birşey mi oldu” yazan ilk tweet, hızla yayılarak gün boyu paylaşılmaya devam etti. Sosyal medyada yayılan bu iddiaya ek bir de fotoğraf servis edilmeye başlandı.2_Temmuz_gecesi_6

Söz konusu fotoğraf, 2016’da USA Network isimli televizyon kanalında yayınlanan ve World Wrestling Entertainment (WWE) tarafından düzenlenen, WrestleMania isimli güreş etkinliğinin 1 Nisan 2007’de ekranlara gelen 23. bölümündendi. Bu fotoğraf hakkında Teyit bir analiz hazırladı. 

Gün boyunca, yukarıda konusu geçen bütün olaylar birleştirilerek, Twitter üzerinden 3. Dünya Savaşı’na doğru gidildiğine, Trump’ın öldüğüne ve yerine Pence’in geçmiş olduğuna; son olarak ise, dayanağı hiç belli olmayan, Çinli yetkililerin acil toplanma kararı aldıklarına dair tweetler hızla yayıldı.2_Temmuz_gecesi_7

Yaşanan gelişmeler hakkında doğru bilgi paylaşım miktarı sınırlı olduğu için uzun süre bu panik hali devam etti. Geç saatte dinmeye başlayan sosyal medya fırtınası, dünyanınbaşka yerlerinde de komplo teorilerileri eşliğinde etkisini sürdürdü.

Gazeteciler ve haber kurumları ne yaptı? 

Günümüzde özellikle doğru bilgilere dayalı habercilik yapmak kolay değil. Doğru haber yerine yanlış haberlerin daha dikkat çekici olması ve daha hızlı yayılması da “doğru haber yapma kaygısı güden’’ gazetecilerin işini zorlaştırıyor.

Özellikle Twitter üzerinden çok büyük kitlelere hitap eden kişiler, gazeteciler ve haber kurumları, böyle dönemlerde halkı bilgilendirmek yerine, dezenformasyona katkı sağlamamaya dikkat etmeli. ‘’İddia edildi’’, “Söyleniyor”, “Bilgisi geldi” şeklinde ifadeler kullanılarak veya sosyal medyada paylaşılanlar derlenerek oluşturulan birçokhaber, sosyal medyada dolaşan yanlış haberi doğrulamak yerine, daha fazla yayabiliyor ve insanları bilgilendirmek yerine, onların yanlış bilgiyi yaymasına alan açıyor.

Cüneyt Özdemir’in, 2 Temmuz gecesi tam olayların en yoğun yaşandığı sıralarda saat 7:52’de, “Olağanüstü bir hareketlilik var. Bir şeyler oluyor” diyerek herhangi bir bilgilendirme yapmaksızın attığı tweet, 12 binin üzerinde etkileşim aldı ve insanların yayılan yanlış haberleri belki de daha kolay kabul etmelerine bir nebze katkı sağlamış oldu. 

2_Temmuz_gecesi_8

İnsanların cevap aradığı saatlerde, büyük kitlelere hitap eden hesaplar, hızla yayılan tweetlerdeki konuya bir cevap bulup bu cevabı insanlarla paylaşmak yerine, paniği arttırabilecek tweetler atarak bilgi kirliliğine katkı sağlıyor.

Bunu yapan sadece Özdemir değildi, TV100’ün saat 20.15’te attığı tweette’Dünyada olağanüstü hal ilan edildi’’ ifadeleri yer aldı. 

2_Temmuz_gecesi_9

Twitter’da 200’e yakın etkileşim alan bu tweetin, duruma herhangi bir açıklık getirmemesine ek olarak, bir de “Dünyada olağanüstü hal ilan edildi” cümlesiyle var olan durumu daha da tehlikeliymiş gibi sunduğu görülüyor. Gazete ve haber kurumlarının insanlarda merak uyandırarak okuyucuyu kendi içeriklerine çekmeye çalıştıkları paylaşımların, bilgi vermek veya dezenformasyonu durdurmak yerine, bilgi kirliliğini artırdığı düşünülebilir. Buna benzer farklı örneklerle birçokhaberbulunabilir.

Dezenformasyon yayılması sonucu oluşan paniğin nedenini anlamak için, birbiriyle bağlantısı olmayan tüm bu olayların, yanlış bilgi yumağına dönüşüp hızla yayılmasına etki eden faktörleri doğru şekilde irdelemek gerekiyor. 

Medya okuryazarlığının önemi

2 Temmuz gecesi yaşananların temelinde, medya okuryazarlık seviyesinin düşük olmasının etkisi olduğu düşünülebilir. Trump’ın ölmüş olduğu haberini detaylı incelemek gerekirse; haber tamamen kaynaksız ve desteksiz bir şekilde yayıldı, paylaşılan fotoğraflar daha eski tarihte başka bir olayda kullanıldı ve haber siteleri olay anında bilgi vermedi. Tüm bu bilgilere bakıldığında, “Trump’ın ölmesi’’ iddiasına, medya okuryazarlık seviyesi yüksek olan toplumların çok daha zor inanacağı düşünülebilir. Ayrıca habere şüpheci bir bakış açısıyla yaklaşıldığında, aşağıdaki resimde görülen 3 farklı tweetteki benzerlikler dikkat çekiyor. Kullanılan raptiye emojisi, kelime ve bilgilerin dizilim sırası birbiriyle neredeyse aynı. Buna benzer, birbirlerini kopyalayan yazıların büyük bir bilgi kirliliği yaratıyor olduğu açıkça görülüyor. 2_Temmuz_gecesi_10

Fakat medya okuryazarlığı düşük olan her ülkenin, aynı yalan haberlere inanacağı gibi bir durum da söz konusu değil. Her ülkenin ve her kültürün kendine özgü hassasiyetleri bulunuyor. Örneğin, Türkiye’de “firmaların domuz eti kullandığı” iddiasının, toplumda domuz etine karşı olan hassasiyet sebebiyle daha çok insanın dikkatini çekerek yayıldığı görülebiliyor. Halbuki aynı iddianın, ABD veya domuz ürünlerinin tüketildiği bir başka ülkede gündeme gelmesi halinde, bu kadar dikkat çekmeyeceği için daha az yayılacağı tahmin edilebilir.

Türkiye’nin uzun zamandır ABD ile yaşadığı S-400 krizi yüzünden hassas olan bu dönemde, “Trump Öldü” haberinin çok daha fazla kişi tarafından merak edilip paylaşılacağı düşünülebilir. Kadir Has Üniversitesinin, 4 Temmuz 2019 tarihinde yayınladığı, “Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması”nın sonuçları da bunu destekler nitelikte. Araştırma sonuçlarında, 2013’ten bu yana, toplumda “ABD Güvenilmez Ülkedir” söyleminin, %18’den %39’a çıktığı görülüyor.

Medya okuryazarlığı hakkında daha detaylı bilgi için Teyit’in bu konu hakkındaki yazılarına göz atabilirsiniz.

Sahte haberin yayılması

Sahte haberi çıkış noktasından engellemek sanıldığı kadar kolay değil. Doğru veya yanlış olan bir içeriğin yayılması aslında okuyucuların elinde olan bir konu. Bu yayılmayı durdurmanın en temel yolu ise yazılan her habere daha şüpheci ve sorgulayarak bakmaktan geçiyor. 

Bu yazıyı kim yazdı? Kaynağı ne? Nerede yayımlandı? Başka kimler paylaşmış? Bu ve benzeri sorular sorarak sosyal medyada paylaşım yapmadan önce iki defa düşünülmeli. Bu sorulara cevap verdikten sonra, paylaşıp paylaşmamayı gözden geçirmeliyiz.

Sahte haberin yayılması konusunda sorumluluğun bir kısmı da gazeteciler ve haber kurumlarına düşüyor. 2 Temmuz gecesi, birçokgazetetarafındanpaylaşılan haberlerin, insanlara bilgi vermek yerine, olan iddiaları derleyip servis etmesi, böyle zamanlarda panik seviyesinin artma nedenlerinden biri olabilir. Ayrıca haberlere çarpıcı başlıklar koyarak tıklanma sayılarını arttırmayı hedefleyen haber kurumları, aynı zamanda bilgi kirliliğine de katkıda bulunuyor.2_Temmuz_gecesi_11

Gazeteciler ve haber kurumları insanlara doğru bilgiyi vermeyi amaçlamalı ve bunun için şeffaflık konusunda hassas olunmalı; kaynakların kimler oldukları, nereden bulundukları, yazıyı kimin hazırladığı ve bilgilere nasıl ulaşıldığı gibi konular okuyucuya sunulmalı. Bu şekilde, medya okuryazarlığı gelişmiş bir okuyucu, haberden alacağı bilgiye ne kadar güvenebileceğini kendisi de saptayabilir. 

2 Temmuz’da yaşanan “bilgi kirliliği gecesi’’ ne ilk ne de son olacak. İnsanlar etkisini düşünmeden paylaşım yapmaya ve kendilerine makul gelen haberleri paylaşmaya devam edebilirler. Yapılabilecek en temel şey, insanları daha fazla sorgulamaya ve şüpheci olmaya yönlendirmek.