Teyit etkisi (2): Senin yaşamına dokunuyor olabilir miyiz?

Eleştirel bireylerin geleceğin ekosistemin omurgasını oluşturacağını görebiliyoruz. Peki bir kurum olarak Teyit bu hedefin neresinde?


26/10/2021 16:15 7 dk okuma

Bu içerik 1 yıldan daha eski tarihlidir.

İnsan zihni her gün onlarca uyarıcıya maruz kalıyor. Gün boyu belki de yüzlerce farklı kaynaktan sürekli olarak veri topluyor, bu verileri işleyip enformasyona dönüştürüyor, enformasyonu analiz edip anlamlı bilgiye ulaşmak için kullanıyoruz. Bilgi, bize iki nokta arasındaki yolu tarif ediyor. Ancak bununla da kalmıyor. Daha geniş bir çerçeveden baktığımızda, dünyayı yorumlayabilmemiz için edinebileceğimiz en değerli şey bilgi. Elbette burada bilginin de “doğru” olanından söz ediyoruz. 

Teyit de bir uyarıcı. Hazırladığımız çalışmalar insanların yakınlarından, çevrimiçi kaynaklardan veya geleneksel haber kaynaklarından duydukları iddialara merakla ve eleştirel yaklaşmaları gerektiğini anlatan bir dizi mesaj içeriyor. Burada herkesten ve her şeyden şüphe duyulması gerektiğini söyleyen veya hiçbir şeyin objektif bir anlama sahip olmadığını savunan nihilistik bir yaklaşımdan söz etmiyoruz. Gerçek bir şüphecinin emin olmadığında sorgulayan, ama geçerli, tutarlı bir bulgu sunulduğunda fikrini değiştirmekte tereddüt etmeyen kişi olduğuna inanıyoruz. Eleştirel düşünmenin bilgi ekosisteminin ortak değeri olacağı bir çağı inşa etmek için çabalarken, eleştirel bireylerin ekosistemin omurgasını oluşturacağını görebiliyoruz.

Peki bir organizasyon olarak Teyit bu hedefin neresinde? İnsanların yaşamına etki edebiliyor mu? Yaptığı çalışmalar bireylerin şüphe kaslarını çalıştırmasına yardımcı oluyor mu? Eleştirel düşünmenin toplumda yer edinebilmesi için mücadele veren henüz dört yaşındaki bir kurum olarak Teyit neyi değiştirebildi?

Yanıt için Teyit’in hedef kitlesine odaklanmak gerek. Teyit çalışmalarıyla aslen kimleri etkilemek istiyor? Bu soruya “Teyit Etkisi” serisinin ilk yazısında birey düzeyinde haber tüketicileri, gazeteciler, araştırmacılar ve öğrenciler yanıtını vermiştik.

İlginizi çekebilir: Teyit Etkisi - 1: Biri sosyal etki mi dedi?

Teyit, beş senedir Türkçe, Haziran 2020’den bu yana da Türkçe ve Azerbaycanca yayın yapıyor. Belli başlı çalışmalarını İngilizceye çevirip farklı ülkelerdeki okuyucularıyla da paylaşıyor. Bu bağlamda Teyit’in sosyal etkisini ölçebilmek için, ilk aşamada Türkiye’deki bireylere odaklanmanın anlamlı olabileceğini düşündük. Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin desteği, bağımsız sosyal etki danışmanı Tuba Emiroğlu’nun katkılarıyla 18-19 Mayıs 2020 tarihinde bir anket çalışması gerçekleştirdik.

KONDA Araştırma ve Danışmanlık firması aracılığıyla haber tüketicilerine yönelik hazırladığımız sosyal etki odaklı anketi Türkiye genelini temsil etme gücüne sahip bir örneklemle, 15 yaşın üzerindeki 2 bin 675 kişinin katılımıyla düzenledik. Genel olarak haber tüketicisi bireylerin verdiği yanıtların yanı sıra, özelde öğrenci grubuna da kısaca eğilelim.

etki yazisi 2 demografik veriler

Haberin doğruluğundan duyulan kaygı yüksek

Teyit’in yarattığı etkiyi anlayabilmek için öncelikle haber tüketicilerinin Teyit’le benzer kaygılar taşıyıp taşımadığını görebilmek gerek. Nitekim medya ekosistemindeki yanlış bilgi sorunundan pek de kaygı duymuyorsanız, Teyit’in çalışmaları pek anlamlı gelmeyebilir. Kaygıda ortaklaşanların çözüm arayışında da bir araya gelebilmesi muhtemel.

2 04 sahte haber

Katılımcıların ezici çoğunluğunun Türkiye’de karşılarına çıkan haberlerin doğruluğundan kaygı duydukları anlaşılıyor. Bu da medya ekosistemindeki problemin toplum nezdinde bir ölçekte anlaşıldığı sinyalini veriyor. Temelde insanların hangi konularda karşılarına çıkan haberlere şüpheyle yaklaştıklarını anlamak için yönelttiğimiz soruya aldığımız yanıtlar, Türkiye’nin 2020 gündeminin en kritik konu başlıklarını özetler nitelikteydi:

sosyal medyada ne tur haberlerin dogrulugunu kontrol edersiniz

Siyaset, sağlık ve ekonomi alanlarında paylaşılan haberlerin doğruluğunu kontrol etme eğilimi söz konusu olduğunda, yanıtlardan böyle paylaşımlara daha şüpheci yaklaşıldığı anlaşılıyor. Endişe verici olan, katılımcıların yüzde 23’ünün “doğruluk kontrolü yapmam” seçeneğini işaretlemiş olması. Bu, yüzde 23’ün paylaşılan her şeye inanabileceği anlamına gelmiyor. Ancak doğrulama reflekslerinin yokluğu, bu kesimi daha savunmasız hale getiriyor.

Haberin doğruluğuna duyulan yaygın kaygıyı Teyit de paylaşıyor ve toplum nezdinde şüpheyle yaklaşılan konu başlıkları altındaki iddialar hakkında hazırladığı içeriklerle kullanıcıları bilgilendirmeye gayret ediyor. Elbette bu iddiaların önceliklendirme kriterlerimize uyması gerekiyor. 2020 yılında pandemiyle ilgili içeriklerle bu başlıkta şüphe duyulan birçok iddiayı aydınlattığımızı söylemek mümkün. 

“Doğruluk kontrolü yapmam” diyen yüzde 23, Teyit’in özellikle eğilmesi gereken bir topluluk. Bu gruba odaklı stratejilerin önümüzdeki yıllarda “doğruluk kontrolü yapmam” diyenlerin sayısını azaltması da muhtemel. Buraya biraz kafa yormak gerekiyor.

Doğrulama talebi çarpıcı 

İnsanlarla benzer kaygıları duyuyor olmak, etkinin kapılarını aralıyor. Peki eylemsel açıdan da kaygıları gidermede ortaklaşma mümkün mü? Teyit’in hazırlayabileceği içeriklere talep var mı? Anket sonuçlarından bir izlenim edinmek mümkün:

sosyal medyada yayinlanan haberlerin dogrulanmasi gerektigini dusunuyorum

Sosyal medyada yayınlanan haberlerin doğrulanmasında konsensus olduğu göze çarpıyor. Kısaca sadece haberin doğruluğundan kaygı duymuyor, doğrulanması gerektiğinde de zlaşıyoruz. Bu veri, Teyit’in ve diğer doğrulama kuruluşlarının toplumda bir karşılığının olduğuna, yani kaydadeğer bir sosyal etki fırsatına işaret ediyor.

Doğrulama kuruluşları biliniyor mu?

Sosyal etki potansiyelinin önemli bir ölçütü, tanınıyor olmak. Bu sadece meşhur kuruluşların sosyal etki yaratabileceği anlamına gelmiyor. Bildiğiniz, tanıdığınız bir kurumun çalışmaları, tutum ve davranışlarınızı etkileyebilir; ancak adını duymadığınız bir kurumun kampanyasından dolaylı olarak haberdar olabilir ve o konudaki fikrinizi değiştirebilirsiniz. Bu dolaylı etkiyi ölçmenin güç olduğunu, göstergelerinin zaman içinde tespit edilebileceğini de belirtmek gerek. Bu yüzden ilkin “bilinirlik” odaklı bir yaklaşım daha somut veriler sağlayabilir.

hangi dogrulama kuruluslarini biliyorsunuz

Türkiye genelini temsil eden bir ankette katılımcıların yüzde 17’sinin Teyit’i biliyor olması, anketin yapıldığı dönemde dört yaşında olan bir kurum için değerli. Öte yandan katılımcıların yüzde 62.6’sı hiçbir doğrulama kuruluşunu bilmiyor, bu da doğrulama talebinin kurumlarla buluşamadığı izlenimini yaratıyor. Bunun olası nedenleri üzerine ayrıca düşünülmesi gerek. 

Bir kurumun “biliniyor” oluşu, onun “iyi” biliniyor olduğu anlamına gelmiyor. Teorik olarak başarılı içerikler üretmenin getirdiği bir bilinirlik söz konusu olabileceği gibi, kötü bir şöhret de mümkün. Teyit özelinde konuşursak, bulgulardan edindiğimiz izlenim Teyit’in “iyi” bilindiği, takipçilerini olumlu etkileyebildiği şeklinde.

Teyit’i bilenleri nasıl etkileyebildik?

Anket kapsamında yönelttiğimiz bir dizi soru, Teyit’i bilenlerin tutumlarında yaşanan değişimleri anlamamıza olanak tanıyor.

teyiti bilenlerin oranlari

Bu istatistikler elbette bir anket verisi. Elde edilenler Teyit’e karşı takınılan tutumların bir yansıması olarak düşünülebilir. Bu tutumların davranış olarak hayata yansıyıp yansımadığı hakkında net bir şey söylemek güç. Öte yandan Teyit’in takipçilerini eleştirel düşünmede proaktif davranmaya ittiğini gösteren sinyallerin de güçlü olduğunu görüyoruz.

Teyit’in öğrenciler üzerindeki etkisi

Teyit’in birey düzeyinde genel olarak haber tüketicileri, özel olaraksa gazeteciler, araştırmacılar ve öğrencileri etkilemek istediğini, bu grupları eleştirel düşünmenin bilgi ekosisteminin ortak değeri olduğu bir dünya için harekete geçirmeyi arzu ettiğini belirtmiştik. Araştırmanın bulgularında, öğrencilerdeki etkimize dair birkaç şey bulmak da mümkün.

Öğrenciler Teyit’i bilenlerin yüzde 23’ünü oluşturuyor. Bu oranla, “beyaz yaka çalışanlar”ın hemen ardından ikinci sıradalar.

teyiti bilenlerin calisma durumu

Teyit’in sosyal etkisiyle ilgili birçok soruda öğrencilerin,, Türkiye ortalamasına yakın yanıtlar verdiği görülüyor. Toplam katılımcıların yüzde 14’ü öğrenci olmasına karşın, Teyit’in bilenlerin yüzde 23’ünün öğrenci olması, bilinirlikte Teyit’in öğrencilerin dikkatini çekebildiğini gösteriyor.

Teyit, sosyal etkide uzun vadeli hedeflere sahip. Bunları gerçekleştirebilmesi için bugünün öğrencilerine hitap edebiliyor olması gerek. Eleştirel düşünmenin kök salması da bu grubun gelişimiyle bağlantılı.

Serinin sonraki yazısında “medya ekosistemini dönüştürmek bizim işimiz mi?” sorusuna yanıt arayacağız.

Katkı verenler: Mert Can Yılmaz, Selin Yıldız, Sarper Erinç Aktürk, Tuba Emiroğlu, Ekin Yıldırım, Tuna Semir Akpınar

factorybanner