NewsLabTurkey genel yayın yönetmeni Yrd. Doç. Dr. Sarphan Uzunoğlu 8 Şubat 2019 tarihinde beni bir tweete etiketledi. Uzunoğlu, Ruşen Çakır'ın 1995 yılındaki haberinde "Erbakan çok tehlikeli biri" ifadesini kullandığı iddiasının doğru olmadığını açıkladığımız analizimizi hoş ifadelerle alıntılayarak paylaşmıştı. Bu tweetin altına gelen bir yorumda ise Teyit’in yazılarında gereksiz “mümkün” kelimesinin kullanıldığı, bu nedenle haberlerin okunamadığı eleştirisi yer alıyordu.
Bir süredir ekip içerisinde analizlerde kullandığımız dili nasıl değiştirebileceğimizi tartışıyoruz. Uzunoğlu’nun tweeti aracılığıyla gelen bu eleştiri konuya dair somut çözümleri bulmamız açısından teşvik edici oldu.
teyit.org yayın hayatına başladığı 2016 yılından bu yana bilinirliğini arttırırken ortaya koyduğu işlerde de hep daha iyisini yapmaya kendini zorladı. Yazılarımızda delillerde herhangi bir boşluk bırakmamaya, kaynakları tüm açıklığıyla göstermeye ve olayların pek çok farklı yanını sunmaya çalıştık. Sıradan bir okuyucu teyit.org’un ilk analizleriyle şu anda yayımladığı analizler arasındaki farkı kolaylıkla görebilir. Ama Teyit’in tarafsızlığını korumaya çalışırken oluşturduğu kalıplaşmış dil, kimi okuyucu için doğru bir yöntem olarak görülmüyor. Dili sabitlemek okuyucunun da yeni yazarların da işini kolaylaştırırken belli ki bazı okuyucuları da kaybetmemize neden oluyor.
Aşağıda okuyacağınız gönderiler teyit.org ekibinin kullandığı Slack kanalında başlatılan bir tartışmadaki akışı olduğu gibi yansıtıyor. Editoryal süreçlerimizi şeffaflaştırmak adına bundan sonra aldığımız kararlara dair tartışmalarımızı bu formatta, herhangi bir düzeltme (yazım hataları hariç) yapmaksızın yayımlamaya başladık.
Gülin [Şef Editör]: Analizleri geçmişten bugüne takip ettiğimizde biçimsel ve içeriksel olarak nasıl değiştiğini hepimiz görüyoruz. Delil ekleme, teknik gösterme ve daha fazla bilgi veri verme konusunda kendimizi geliştirdik. Bunu yaparken de dilimizdeki tarafsızlığı korumak adına bir biçim geliştirdik. Artık bir teyit analizi yazma dili oluşmuş durumda. Bu okuyucular ve stajyerler için kolaylık sağlayabiliyor ama bazı okuyucuları da itiyor. Sarphan’a gelen bir yorum üzerine bu “thread”i başlattım. Bir yorumda, “mümkün” kelimesini kullanmamızdaki sıklık nedeniyle yazılarımızın okunamadığı söyleniyor. Dilimizdeki tarafsızlığa zarar vermeyecek şekilde “görülebiliyor, görmek mümkün, incelenebiliyor” gibi ifadeleri nasıl azaltabiliriz? Öncesinde dosya ve içgörü yazılarında daha farklı bir dil kullanarak bundan uzaklaşabiliriz dedik ve bu yazılar daha akıcı oluyor. Atakan ilk iki paragraftaki bilgileri (yayımlayan siteler, etkileşim vs.) farklı şekilde gösterebileceğimizi söylemişti geçen gün bir toplantıda. Buyursunlar foruma:
Alican [Yazar]: Aynı yorumları ben de sık sık duyuyorum okuyucularımız tarafından. Görüşlerine güvendiğim eleştiri almak için sık sık danıştığım arkadaşlarım artık uzun analizlerimizi okumak istemediklerini çünkü dilimizin çok sıkıcı olduğunu düşündüklerini söylüyorlar. Bazen bizim yaptığımız işe en çok ihtiyaç duyan insanları otomatik dilimizle uzaklaştırdığımız kanısındayım. Sıklıkla kullanılan "mümkün, görülebiliyor" vs yerine direkt aktarımı ortadan kaldırıp "raporun 54. sayfasında x olduğu görülebiliyor" yerine "rapora göre x'tir." demek daha doğru bir yaklaşım olabilir. Öte yandan giriş kısmındaki etkileşimleri aktardığımız yerde de lafı uzatmaktansa şurda paylaşıldı diyerek, iddiaya geçmek daha etkili olur gibi düşünüyorum. Geçen cuma Atakan da bunu belirtmişti. "Sosyal medyada paylaşılan ve teyit'e ihbar olarak gönderilen" kalıbına ihtiyacımız yok bence artık. Diğer bir çözüm de daha hikaye anlatıcılığı tarzında aktarım yapmak, dosya yazılarında olduğu gibi analizlerde de.
teyit’in Slack programındaki tartışmasına ait ekran görüntüsü
Atakan [Kurucu]: Analizlerin girişinde, iddianın ne olduğu, nerede ne kadar paylaşıldığını yazmaya, kullanıcıların bize "buna inanan mı var?" tepkileri üzerine başlamıştık. Orada çözmek istediğimiz, bunu incelemeye almamızın gerekçesini gösterebilmekti. Fakat bunu göstermenin başka yolları olabileceğini düşünüyorum ben de. Yan tarafa bir kutu açıp, paylaşıldığı yerleri yazmak olabilir. Ya da açılır bir kutunun içine koyup yazılabilir. Metinlere giriş ve akışın hikaye anlatıcılığı ile iyileştirilmesi gerektiğine katılıyorum. Yine de unutulmaması gereken bazı noktalar var. Örneğin, iddia ile hiç karşılaşmayan birinin bu iddianın ne olduğunu anlamasını sağlamak gerekiyor. Metinlerde ekstra, bizden önce bir bilginin yanlış olduğunu tespit edenlere referans vermek güzel olabilir demiştik daha önce. Bunu yapmayı tekrar düşünebiliriz. Yine analizlerde fotoğraf ya da iddianın bağlamdan koparılma, yanlış yönlendirme durumuna göre bunu metin içinde açıklayabiliriz. "Fotoğraf doğru ama başka bir olayla ilişkilendirilerek kullanıldığı için bu gönderiler kullanıcıları yanıltıyor" gibi yanlış yönlendirmelere atıf yapan açıklamalara yer verilebilir.
Bu dili değiştirmenin en iyi yolu analizi yazarken denemeler yaparak ilerlemek.
Oktay [Dijital İçerik Stratejisti]: Çok iyi oldu bu thread. Bu eleştirileri duyuyoruz ve kendi aramızda da konuşuyoruz ara ara. Buradan derli toplu tartışarak bir aksiyon planı çıkarmak güzel olur.
Ben de analizlerde kullanılan dilin çok formülsel olduğunu düşünüyorum. Kullanılan dil; hem detaya girmeden bir iddianın neden yanlış olduğunu hızlıca öğrenmek isteyen hem de analizlerimizi sonuna kadar okumak isteyen okurlar için ideal değil. Dildeki tarafsızlığa zarar vermeden farklı formüller üretilebileceğini, yazarlara daha çok alan tanıyacak, yaratıcılığa izin verecek yollar bulunabileceğini düşünüyorum.
Benim önerim şu:
İçerikte hangi bilgilere yer verdiğimizi (iddianın doğruluğu, yanlışlığı, yanıltıcılığı; paylaşıldığı yerler, paylaşım sayısı, kanıtlar); yazı dili, makale sayfaları tasarımı, kapak görselleri, sosyal medya görselleri ile birlikte düşünerek bir süredir tartıştığımız birkaç şeyi toplu bir şekilde sonuca bağlayabiliriz.
İddia kutucuğunu değiştirmeyi düşünüyoruz mesela; doğru, yanlış, belirsiz dışında yeni etiketlere ihtiyacımız var diyoruz; sosyal medya kapaklarında bazı bilgileri gösterebileceğimiz bir formül üzerinde duruyoruz; iddiayı paylaşan siteleri farklı bir kutucukta mı göstersek diyoruz, bu tür çözümler dili sıkıcılıktan kurtarır mı diye tartışıyoruz, gibi...
Hepsi birbiriyle bağlantılı konular olduğu için bir çalışma grubu kurup bir takvim çerçevesinde bu konular ile ilgili çözümler üretebiliriz. Bu thread ile birlikte okurlara bir de çağrı yapılabilir. Üretilecek 2-3 farklı versiyonu bazı okurların erişimine açıp yorumlarını alabiliriz.
Tasarlanacak kapaklar, otomatik olarak sosyal medya thumbnailleri olarak da atanabilir, böylelikle hem sitede hem platformlarda görsel dil bütünlüğü de yüzde yüz sağlanmış olur.
Ben bu çalışmanın parçası olmak isterim. Bir analizi üç farklı formatta yazıp; üç farklı kapak tasarlayıp; üç farklı tasarımda gösterebiliriz. Ardından okurlarla birlikte biri üzerinde karar kılıp, geçiş için gerekli editoryal ve teknik değişiklikleri nasıl yapacağımız üzerine çalışırız.
Burak [Etkileşim Editörü]: Ben de bu çalışma grubunda yer almak istiyorum.
Gülin: Çok iyi bir fikir Oktay. O halde bu çalışma grubunda yer alacaklar hem içeriksel hem tasarımsal olarak birkaç alternatif ortaya çıkaracak. Bunun için var olan iddialar üzerinden gidilebilir ya da sıfırdan bir iddia incelenerek nasıl olabileceği tartışılabilir. Bunun için Mart sonu Nisan başı gibi bir süre uygundur diye düşünüyorum. Ben de bu ekibin içerisinde yer alacağım. Hem sosyal medya hem içerik tarafından olacak kişilerle bir ekip oluşturmak da iyi görünüyor. Başlık, iddianın kutu içerisinde gösterilişi, analizin dili ve tasarımı, sosyal medya paylaşımı şeklinde toparlayarak ekibi bu hafta belirlemiş olalım diyorum.
Alican: Ben de yer alabilirim bu ekip içerisinde.
Mert Can [Yazar]: Ben Teyit’te yazmaya ilk başladığımda analizlerde kullanılan dilin yazarların sesini yansıtmadığını ve bu nedenle de bir süre sonra okuyucuların bu yazım tarzından sıkılacağını düşünmüştüm. Bu durumu bugün artıları ve eksileriyle birlikte düşündüğümde kullandığımız yazım tarzının alternatiflerine göre oldukça avantajlı konumda olduğunu düşünüyorum. Kullandığımız dilin sıkıcılaşması durumu insanların analizde “kendi” seslerini duyamıyor olmasından kaynaklanıyor bana kalırsa. Oldukça gülünç iddialarla karşılaşıyoruz, bunların analizini hazırlıyoruz, ama yazım tarzımız gereği bu iddiaların komik, bu iddialara inananların saf olduğu gibi yorumlara yer vermiyoruz, ima bile etmiyoruz. Sadece gülünç iddialarda değil, sıradan politik sayılabilecek iddialarda da durum böyle. İnsanlar kendi seslerini iddiada göremiyor, sıkılıyor ve bir süre sonra analizleri okumuyor.
Dilimizdeki yapıyı koruyup aynı zamanda insanları daha fazla okumaya çekmenin bir yolu olabilir mi? Ben bu konuda biraz pesimistim açıkçası. Dilimizdeki “nötr” tarzı korumazsak da uzun vadede Teyit hedeflediği genişlikte bir etki yaratamaz gibi geliyor bana.
Mert Can: Çalışma grubunda yer alabilirim ben de bu arada. Belirli konuları küçük alt gruplar halinde tartışıp sonra tüm ekibe sunmak daha rahat ilerlememizi sağlayabilir.
Atakan: Bu konuda ben de Mert Can'a yakınım. Bu dilin oluşmasında en büyük sorumluluk bende olduğu için çalışma grubuna girmeyerek alan açmaya çalışacağım yeni tarzlara. Oradan çıkacak sonuca da her türlü okeyim. Ayrıca Mert Can, Burak ve benden oluşan bir alt çalışma grubundan gelen bilgileri de 1 Mart'ta size ileteceğim. Mert Can analizlerin yanlış, doğru, karma, belirsiz olarak etiketlenmesinin ötesine geçebileceğimiz en iyi yönteme dair bir çalışma yaptı. Ben de bunun üzerinden bazı badge'ler oluşturup nasıl kullanabileceğimize dair bir öneriyi göndermiş olacağım bu çalışma grubu toplantısından önce.
Ali Osman [Editör]: Esasında kullandığımız dilin bir sınırının olmadığını hatırlamak gerek. Dildeki mevcut gramer yapıları, 29 harf ve hayal gücümüzü birleştirdiğimizde sonsuz sayıda cümle üretebiliriz. Kaldı ki, yazdığımız ve biçimsel olarak en iyisi olduğunu düşündüğümüz bir analiz ile Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar kitabı arasında sadece hayal gücü farkı var. Yani aynı harflerlerle 800 sayfalık muhteşem bir eser üretilebilirken tek cümlelik bilgilendirici ve haber verici metinler de kurabiliriz. Kaldı ki “haber kavramı” eski zamanlardan beri yazarlar tarafından da tartışılan bir konu. Gazetelerin insanları aptallaştıran şeyler olduğunu, en güzel fontların ve en otoriter başlıkların altında büyük saçmalıkların yattığını düşünen Gustave Flaubert, gazetelerden nefret ediyordu. 19. Yüzyılın tombik yazarına göre, “edebi klişelere” ve “haberlere” karşı her zaman tetikte olmalıydık. Çünkü, birinci romanları, ikincisi de ülkeleri batırabilirdi. Buna karşılık Proust ise haberler konusunda bu kadar karamsar değildi. Kendisi gazeteleri takip ediyor, haberleri bir esin kaynağı olarak görüyor hatta bazı durumlarda gazeteler için anketler bile hazırlıyordu. Kısaca dünyaca ünlü Fransız yazarlar haber hakkında farklı zamanlarda farklı şeyler düşünmüşlerdi.
Haber metninde bir olayı anlatırken kullandığınız yüklemler bile esasında daha önceden bir şekilde belirlenmiş ve kalıplara alınmış. İster istemez biz de bu yüklemleri kullanıyoruz. Bir yerden sonra otomatik olarak “mümkün, görülebiliyor, fark edilebiliyor, anlaşılabiliyor” gibi kalıpların içinde hapsoluyoruz. Bu anlatım tarzlarını ve sonu belirli yüklemle biten cümleleri azaltmak için çaba harcama noktasında ben de istekliyim. Ancak bazı durumlarda (Mert de biraz bahsetmiş) öyle komik iddialarla karşılaşıyoruz ki gerçekten nasıl anlatacağımızı biz de bilmiyoruz. Girişte bahsettiğimiz ve yine standarda bağlayan kısım hakkında bazı grafik görsel ya da kutu içine alma veyahut özel bir tasarımla o cümlelerden kurtulabileceğimiz fikrine ben de yakınım. Bunlara ek olarak araya sıkıştırdığımız ekstra bilgiler ya da analizin monotonluğundan insanları kurtarabilecek ipuçları vs. şeyler daha önce bazen uyguladığımız şeylerdi. Bunları arttırma ya da monotonluğu kıracak ne gibi şeyler yapabiliriz diye düşünebiliriz. İçgörü yazılarında daha öznel olabildik ve bu öznellik yazılardaki bilgilerin önüne geçmedi. İçgörü yazılarındaki dili inceleyip bu öznelliği analizlere aktarıp aktaramayacağımız konusunda fikir üretebiliriz.
Gülin: Ali Osman ve Mert Can sizin de dediklerinize katılıyorum. Hayal gücümüzün dilimizdeki tarafsızlıkla sınırlandırılması gereken bir yer var bana da kalırsa. Ama monotonlaşma sorununun da dilde (aşırı) öznelleşmeyle çözülmesi şart değil. Bundan sonra dilediğimiz gibi yazalım, her yazar kutuplaşmaya kapı aralayabilecek yeni tarzlarla gelsin demek de değil. Editoryal sürecimiz doğası gereği bunu engelliyor zaten. Artık kullanıcıların bizi daha fazla tanımasını avantaj olarak kullanıp gazetecilik anlamında da kendi sınırımızı zorlayabiliriz. Halihazırdaki yazılara baktığımızda, analiz daha fazla bilgi ve veri sunduğunda ve uzadığında yazarlar kendilerini daha iyi ifade etmek için daha farklı dil kullanımlarına yönelebiliyor. Belki bunu biraz da yazarı daha özgür kılmak ve analizleri daha anlaşılır hale getirmek gibi düşünebiliriz. Hepimizin haberini okumaktan daha fazla zevk aldığı gazeteciler vardır diye düşünüyorum. "görmek mümkün, görülüyor" ifadelerini kullanmak isteyen kullanabilir ama herkesi kullanmaya zorlamak şart değil. Genel anlamıyla ise okuyucu kitlemiz arasında farklı beklentilerin var olduğunu tahmin ediyoruz. Bir kısmını içgörü, dosya gibi yazılarla tatmin ederken, bir kısmı sadece bilginin doğru mu yanlış mı olduğuyla ilgileniyor. O kitleye de hem daha anlaşılır hem daha eğlenceli yaratıcı görsel içerikli bir seçenek sunabiliriz. Bu da daha geniş kitleye ulaşabilmemiz için bir yol. Bir de kullanılan dildeki yani haberin editoryal tarafsızlığına önem verilmesi ve kurumun tarafsızlığına önem verilmesi gibi iki koldan devam eden başka tartışmalar da var. Bireylerin daha ön plana çıktığı dijital habercilikte kurumun kendi tarafsızlığını kanıtlamış olmasının geleneksel haber dilindeki tarafsızlık arayışını önemsizleştirdiği de düşünülüyor. Bu tartışmaya başka bir zaman girebiliriz ama özetle çalışma grubundan çıkacak fikirlerle daha anlaşılabilir ve belki daha kolay tüketilebilir içerikleri oluşturacağız bence. Heyecan verici. O zaman kolları sıvayalım, parmakları çalıştıralım!
SONUÇ OLARAK; Teyit ekibi oluşturacağı bir çalışma grubuyla Nisan’a kadar üç farklı formatta analiz hazırlayacak. Çalışma grubunun oluşturduğu formatları, bu sürece fikirleriyle dahil olmak isteyen teyit okurları ile birlikte değerlendirmek istiyoruz.
Bu grubun bir parçası olmak ister misiniz? Bu yazının altına yorum yapabilirsiniz. Topluluk editörümüz Burak sizinle iletişime geçerek ekip ile aranızdaki bağlantıyı kuracaktır. Bilgilerinizi ve önerilerinizi yine yorum olarak bırakabilir veya [email protected] adresine e-posta gönderebilirsiniz.