Zeytin Dalı ya da Afrin harekatı, Barış Pınarı, 2019 yerel seçimleri, 23 Haziran’da tekrarlanan İBB seçimleri, 16 Nisan 2017’deki anayasa değişikliği referandumu, orman yangınları, depremler, dünyanın farklı yerlerinde yaşanan toplumsal olaylar… Günümüzde bir kelebeğin And Dağları’ndaki kanat çırpışı dünyanın başka yerinde bir kriz yaratabiliyor. Bu krizlerden kaçınmak çoğu zaman mümkün de değil. Kasım 2019’da Çin’de ortaya çıkan yeni koronavirüs salgını, teyitçilere yukarıdakilerden de farklı tecrübeler yaşattı ve yaşatmaya devam edecek gibi. Bu yazının konusu şimdiye kadar karşılaştığımız en uzun soluklu kriz olarak niteleyebileceğimiz salgının teyitçiler üzerindeki etkisi olacak.
Bitmeyen kriz
İnternet ve sosyal medyadaki bilgi kirliliğinin önüne geçmek için çalışan Teyit, normal akıştan farklı olarak bazı zamanları “kriz anı” olarak niteliyor. Bu anlara askeri çatışmaları, siyasi seçimleri, orman yangınlarını, depremleri ya da toplumsal olayları dahil etmek mümkün. Kriz anlarında teyitçiler olağan durumdan daha farklı hareket ediyor. Ben, teyitçilerin bu zamanlardaki hallerini bir kamyonken birden Optimus Prime’a dönüşen hayali karaktere benzetiyorum. Krizin türüne göre teyitçiler tüm silahlarını kuşanarak dikkatlerini krize yoğunlaştırıyor. Ayrıca krizle ilgili iddiaları da önceliklendiriyor. Atakan son içgörü yazında bu duruma parmak basarak yaşanan her krizin teyitçileri dönüştürüp, güçlendirdiğinin altını çiziyor. Nietzsche bizim takipçimiz olsaydı “Öldürmeyen kriz güçlendirir” der miydi acaba?
Dünyadaki tüm teyitçiler salgının başladığı 2020 başından bu yana, yani neredeyse altı aydır yanlış bilgiyle mücadele ediyor. Salgının ne zaman sonlanacağı bilinmediğinden bu süre daha da uzayacak gibi. Türkiye’de daha önce yaşadığımız kriz anları bu sürenin çok daha altındaydı. Örneğin 24 Ocak 2020’de Elazığ’da meydana gelen depremden sonra yaşanan kriz yaklaşık bir hafta sürdü. Ya da 2019 yazında İzmir’de yaşanan orman yangınları hakkında teyitçiler dört içerik çıkarabildi. Türkiye’de salgına kadar yaşanan en büyük kriz anları genellikle seçimler oldu. 31 Mart 2019’daki yerel seçim dönemi boyunca Teyit ekibi 33 iddiayı yanlış olarak etiketledi. İBB seçimlerinin iptali sonrasında seçimlerin yenilendiği 23 Haziran süreci boyunca da 22 iddia yanlışlandı. Yani 2019 yerel seçimlerinde 56 yanlış içerik ortaya çıktı.
Yeni koronavirüs süreci tüm bunların ötesine geçti. Teyit salgın hakkında ilk analizini Ocak 2020’de hazırladı. Geride bıraktığımız yaklaşık altı ay boyunca sitede yayınlanan 343 içerikten 160’ı (yüzde 46.6) salgınla ilgiliydi. Yani 2020’nin başından itibaren sitede yayınlanan her iki analizden biri koronavirüs etiketi taşıyordu. Benzer şekilde Türkiye’de ilk vakanın tespit edildiği Mart 2020’de yayınlanan 84 analizin 65’i (yüzde 77,3) yeni koronavirüs hakkındaydı. Görüldüğü gibi pandemi süreci diğer krizlerden hem daha uzun hem de daha çok içeriğin yayınladığı bir dönem oldu. Anlaşılan olmaya da devam edecek.
Fazla koronavirüs teyitçi usandırır
Salgın boyunca Optimus Prime’a dönüşen teyitçiler, Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı’nın kolaylaştırıcılığında bir araya gelen 70 teyit organizasyonu arasında bir kurumun üretebileceği maksimum seviyede işi ortaya koyan birkaç kurumdan biri oldu. Dileyenler pandemi sırasında dünyadaki diğer teyitçiler tarafından şimdiye kadar yanlışlanan tüm analizlere buradan da göz atabilir.
Pandemi sürecinin teyitçi ve gazetecilerin üzerindeki etkileri dünyada da tarşılıyor. Ethical Journalism Network’ün (EJN) kurucusu Aidan White verdiği bir röportajda yeni koronavirüsün insanları gazeteciliğe geri döndürdüğünü ve doğru bilginin sürecin önemli bir değeri olduğunu ifade ediyor. The Conversation’da yer alan başka bir yazıda, sürecin kurumlara editöryal ve yeni ticari modeller aramak için önemli fırsatları sunduğunun altı çiziliyor. Yanlış bilgi salgını olarak kullanılmaya başlayan Infodemic tanımlamasına vurgu yapan başka bir yazıda ise araştırmacı gazetecilik kooperatifi Ferret’te teyitçi olarak çalışan Alastair Brian, her şeyin virüsle alakalı olmasından şikayetçi. Ayrıca Brian, salgının iş yükünü artırdığını ve diğer konularla ilgilenemediğini söylüyor.
Teyit çalışanları ne durumda?
Teyit çalışanları salgınla mücadeleye ofiste başladı, ancak mücadele şimdilik evden devam ediyor. Yarım yıllık süreçte neler hissettiklerini onlara sordum. Covid-19 Postasını düzenli olarak hazırlayan Nilgün lafı kısa tutarak “içinin şiştiğini” söyledi. Duruma fazlasıyla maruz kalan Emre daha olumlu düşünüyor. Ona göre bu kriz süreci dirayetinin artmasına yol açtı. Gülin, mesleki deformasyona parmak basıyor. Teyitçi ya da gazeteci değilseniz daha az koronavirüs haberleriyle karşılaşacak yöntemler bulabilirsiniz. Ancak aksi durumda kaçacak yeriniz yok. Ezgi sürecin bazen yorucu olsa da kişiyi geliştiren yönleri olduğunu söylüyor. Son olarak Seçil de evde çalışan teyitçilerin şartlara hızlı uyum sağladığı görüşünde.
Ben de altı başlıkta salgın boyunca yaşadığımız hisleri listelemeye çalıştım:
Bıkkınlık: Teyitçi ve gazeteciler her ne kadar sürecin olumlu yanları olduğunu söyleseler de, tüm dünyanın salgından bıktığı açık. Ayrıca haber tüketicileri de salgın haberlerini başlardaki kadar önemsememeye başladı. Bal yiyen baldan bıkar.
Direnç: Özellikle uzun süren pandemiyle yaşanan sürecin bizi kriz anlarında daha dirençli hissettireceği aşikar. Olmasını kesinlikle istemeyiz, ama bir sonraki muhtemel pandemide teyitçiler çok daha güçlü olacak.
Dönüşüm: Pandeminin farklı editöryal süreçler ve yeni ticari modeller aramak için önemli fırsatları sunduğu düşünüldüğünde dönüşüm hissi de ekipte ağır basıyor.
Umut: Elbette umut, direnme gücü bulmak ve iyimserlik için elzem. Tüm bunların geride kaldığı güzel günlerin hayali herkeste ortak bir duygu. Son günlerde salgından bağımsız içeriklerin artması güzel haber.
Tatmin: Dünyadaki teyitçiler arasında salgın hakkında en fazla içerik üreten ekiplerden biri olarak, neredeyse her konuda doğru bilgi peşinde koşmak tatmin duygusunu sonuna kadar hissettiriyor.
Birliktelik: Yanlış bilgiyle olan mücadelede kullanıcılardan gelen iyi dilek ve destek mesajları çoğu zaman ekibin en büyük motivasyonu oldu. Dünyadaki üzücü haberleri, sizlerden gelen iyi dileklerle ikame ettik.
Sonuç olarak salgın, kriz anı olarak nitelediğimiz süreçlere yeni standartlar getirdi. Dünya bir süre daha pandeminin etkisi altında olacak. Ne kadar olumsuz bir deneyim olsa da her kriz eğiticidir ve bundan dersler çıkarmak teyitçilerin daha güçlü olmasına vesile olacaktır.