Sağlık dezenformasyonu neden bu kadar hayati?

Fiziki ve ruhsal refahımız için doğru, sade, anlaşılır ve dozunda bilgi kafi. Çünkü bilgi karar demek. Yığın halindeki, karmaşık, teknik, yalan yanlış bilgi, komplo teorisi ya da basite indirgenmiş açıklamalardan beslenen sağlık kararlarının maliyeti ağır olabiliyor.


11/02/2021 12:04 4 dk okuma

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

Sağlıkla ilgili yanlış bilgilere hemen her gün sıkça maruz kalıyoruz. Bunların bazıları yardım etmek isteyen yakınlarımızdan geliyor, ancak bu “iyi niyetli” tavsiyeler epey tehlikeli boyutlardaki asılsız sağlık iddialarının hayatımızda kalıcılaşmasına sebep olabiliyor. Sağlık temasında yaşanan bilgi karmaşasından istifade, yanlış bilgiler üzerinden para kazanmaya çalışanlar da cabası. Peki ufak da olsa yanlış bir sağlık tavsiyesi ne kadar kötü olabilir? Sağlık dezenformasyonu bilgi ve medya ekosistemi için neden bu kadar hayati?

İnfodemi: Salgının kendisi kadar tehlikeli

İnfodemi, bilgi anlamına gelen “information” ve salgın anlamına gelen “epidemic” kelimelerinden oluşuyor. Dünya Sağlık Örgütü infodemiyi, bilhassa sağlık alanında hızla yayılan, çevrimiçi ya da çevrimdışı olarak “viralleşen”, aşırı miktarda bilgi olarak tanımlıyor. Yani infodemi ille yanlış bilgi demek değil; doğru olsa da fazla miktarda, teknik, iyi işlenmemiş, karmaşık bilgi de bu tanıma dahil. 

Bilgi ekosistemindeki bu yığılma, sağlıklı bilgi akışı önünde bir engel ve sağlık sorunlarıyla baş edilmesini zorlaştırabiliyor. Bu, salgını yönetmekten sorumlu kurumlara ve bilim insanlarına güvensizliği de beraberinde getirebiliyor.

Aslında terim, hayatımıza Covid-19 salgınıyla girmedi. Sağlık alanında yayılan yığınsal ve yanlış bilgiler, bir süredir tehdit yaratıyordu. Covid-19 ile birlikte, infodemiyi daha sık duyar olduk.

Elbette sağlık bilgisine erişim de dijital dönüşümden etkileniyor; sağlık bilgisi için internete başvuranların sayısı günden güne artıyor. Kullanıcılar arama motorlarında ilaç, aşı, hastalık ya da semptom aratabiliyor. Ancak maruz kalınan, bu bilinçli bilgi edinme teşebbüsü sonucu karşımıza çıkanlardan ibaret değil. Yani bilgi ekosistemine sağlıkta infodemi hakim ve bunun yarattığı bazı aktüel riskler var.

Sahte güvenlik hissi acı sonuçlar doğurabilir

Neredeyse her gün, konu hakkında uzmanlığı olmayan kişiler sosyal medyada ve televizyon kanallarında sağlıkla ilgili beyanlarda bulunuyor. Teyit’in Tandans Veri Bilim Danışmanlığı ile yürüttüğü araştırmadan elde edilen sonuçlar da bunu gösteriyordu. Katılımcılara hangi kaynaklarda yanlış bilgiye rastladıklarını düşündüklerini sorduğumuzda, yüzde 49 “televizyondaki haber programları” seçeneğine yönelmişti. Bu “uzman” enflasyonu, bilgi ekosisteminin refahı için tehdit; çünkü bu kadar çok, karmaşık ve teknik bilgiyi işlememiz ve sindirmemiz olası değil. 

Peki bu neden bir sorun: Çünkü bilgi karar demek. Yığın halindeki, karmaşık, teknik, yalan yanlış bilgi, komplo teorisi ya da basite indirgenmiş açıklamalardan beslenen sağlık kararlarının maliyeti ağır olabiliyor. 

Bir örnek: Yanlış bilgi, sahte bir güvenlik duygusunun oluşmasına sebep olabilir. “Her gün sarımsak suyu içiyorum” ya da “Zaten nezle olanlar Covid-19 olmuyormuş” bilgisinden yola çıkarak önlemlere riayet etmezseniz, hem kendinizi hem de etrafınızdakileri tehlikeye atabilirsiniz. Yanlış bilgi zarar da verebilir: Salgının ilk dönemlerinde Çin’de bir kadın Covid-19’a iyi geldiğini düşündüğü için 1,5 kilo sarımsak yemiş ve hastanelik olmuştu.

Ama sağlıkla ilgili yanlış bilginin maliyetini bu kadar somut bir şekilde ölçmek her zaman mümkün olmuyor. Kaç kişi yanlış bilgiden yola çıkarak tedbirlerden uzaklaştı, tespit etmek zor. 

Yanlış bilginin kaçınılmaz sonu: Kutuplaşma ve ayrımcılık

Bilgi ve medya ekosisteminde infodeminin hakim olmasının tahrip ettiği tek alan halk sağlığı değil. Toplumun herhangi bir tartışmada iki zıt kutba bölünme eğilimi, kriz dönemlerinde daha iyi karşılık bulabiliyor. Biz ve onlar, Avrupalılar ve Asyalılar, iktidar yanlıları ve muhalifler, küreselciler ve yerelciler ve daha birçoğu. Bu dikotomik yarılmalar, salgın gibi belirsizliğin hüküm sürdüğü kriz dönemlerinde, boşlukta savrulmak yerine, bir yere, bir açıklamaya aidiyet hissi teklif ediyor.  

Örneğin virüsün nerede ve nasıl türediğiyle ilgili belirsizlikte filizlenen komplo teorilerinin bilgi ekosisteminde yer etmesi, Asyalı, özellikle de Çinlilere karşı topyekün bir nefreti besleyebiliyor. Siyasi liderlerin şüpheli ya da yanlış bilgileri yaygınlaştırması, infodeminin küresel bir kutuplaşma ve ayrımcılığa yakıt olmasına neden olabiliyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın kullandığı “kung-flu” ya da “Çin virüsü” gibi ifadeleri anımsayın.

Pandemiyle mücadele ettiğimiz şu günlerde, fiziki ve ruhsal refahımız için sade, anlaşılır ve dozunda bilgi kafi. Haliyle bize bunu sunabilecek bir bilgi ve medya ekosistemine ihtiyacımız var. Sosyal medya platformları, medya kuruluşları ve tek tek bireylerden, doğru ve bu niteliklere sahip bilgiyi önümüze düşürmelerini talep etmek hakkımız. Doğru bilginin peşine düşmek, şüphe kasımızı çalıştırmaksa sorumluluğumuz.