Her soru şüphe ya da merak içermeyebilir

Siyasi kutuplardan birinin kendi yargılarını pekiştirmek için ihbar ettiğini düşündüğümüz iddiaları, üzerinde bir şüphe yoksa incelemiyoruz. Çünkü bilgi ekosistemini iyileştirmeye bir faydaları yok.


05/10/2020 09:25 4 dk okuma

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

Teyit ayda 60’dan fazla iddiayı inceleyip sonuçlandırıyor. Takdir edersiniz ki şüpheli bilgi havuzunda katbekat fazlası birikiyor. Yargı süreci devam eden ya da incelenmesi metodolojik olarak mümkün olmayan iddiaları zaten eliyoruz. Çünkü Teyit çalışanları araştırmacılıkta ne kadar mahirse, zehir hafiyelik taslamamak, polis, savcı ya da hakimlerden rol çalmamak konusunda da o denli hassas davranmak zorunda. 

Teyit’in kurulduğu günden bu yana en çok ihbar alan konu, 104 bildirim rekoru ile, “Çekmeköy'de iki Suriyelinin Özbek bir gencin kafasını keserek öldürdüğü” iddiası idi örneğin. Ancak bu iddia devam eden soruşturma sebebiyle incelenmedi. Hala ara ara Twitter’dan anımsatılan Fazilet Durağı konusunda da aynısı söz konusu. Yargı sürecinin tamamlanmasını bekliyoruz. 

Ancak bazı iddialar var ki, aslında metodolojimiz ve halihazırda kullandığımız araçlarla rahatlıkla yanıt üretebiliriz. Örneğin Almanya’da yaşayan gazeteci Can Dündar’a ait olduğu iddia edilen pasaportu gösteren fotoğraf. Ya da ünlü futbolcu Ronaldo’yu elinde Mustafa Kemal’in Nutuk’u ile gösteren… Görselin üzerine gel, sağ tıkla, tersine ara, eski paylaşımlara git ve işte orada; fotoğraf tahrif edilmiş! Müthiş bir emek ya da araştırma gerektirmiyor. Ama mesele konunun basitliği değil. Bu fotoğrafların gerçek olduğuna inanan değil, gerçek olduğuna inanıldığına inanmak isteyenler çoğunlukta. Bu ve benzeri iddialar teyitlememizi, doğruyu yanlıştan ayırabilmek için değil, etik üstünlük sağlayabilmek için arzu ettiklerini düşünüyoruz: “Bakın, öteki taraf gerçeği nasıl da büküyor!”  

Gerçekten doğruluğundan şüphe duyuluyor mu? 

Bu salt bir niyet okuma değil. Teyit bir iddiayı incelerken, benzer yaygın paylaşımları bulup yapılan yorumlara da bakıyor. Eğer hatırı sayılır sayıda insan bunun gerçek olduğunu sanmışsa, o zaman analizi hazır ediyoruz. Ama bu ve bahsettiğim gibi paylaşımlara yapılan yorumlar, bu bilgiye ikna olunduğunu değil, ülkedeki kamplaşmanın boyutlarını gösteriyor. Zaten bu kararı verebilmek için gazetecilik sezgilerine bile gerek yok; tutuşulan kavganın motivasyonunun ortalama bir internet kullanıcısının nazarından kaçması zor. 

Arada Dündar’ın Hans adını aldığı ya da Ronaldo’nun Nutuk okuduğuna inanmış biri varsa da, peş peşe yapılan yorumlar bu belirsizliği silmeye yetiyor. Bize gerek kalmıyor. Nitekim böyle konularda ulaşan ihbarların üslubu da, niyete dair “okumanın” ötesine geçen bir fikir veriyor: “Şimdi de bunu teyitleyin bakalım, muhalif & yandaş olmayı bilirsiniz, hodri meydan. Vesaire.” 

İddiaları dikkate alırken keyfi bir değerlendirme yapmadığımızı çeşitli şekillerde zaten ifade etmiştik. Kendini, dünya görüşü ve yargılarını pekiştirmek için Teyit’i araçsallaştırma gayesi güdenlerin bu süzgece takılmaları da kriterlerden biri. Analizleri seçerken baktığımız üç ölçüt; önem, aciliyet ve yaygınlık, doğru olduğuna inanıldığını gördüğümüz şüpheli bilgiler için geçerli. Diğerleri için değil. Çünkü günün sonunda Teyit, sosyal fayda üretmek için çabalıyor ve bilgi ekosisteminin iyileştirmeye hiçbir yararı dokunmayacak iddiaları incelemek kurum değerleri açısından doğru da değil. 

Bir de şu yanından bakın; bu araştırmaları yapan ve metinleri yazanlar robot değil, insanlar. Masamıza gelen böyle bir iddiayı incelerken ne hissedeceğimizi kestirebiliyor musunuz? Ne kadar hazin! Sırf bir taraf diğerini yalancı ilan edebilmek için meşru bir “link” kazansın diye geçirilen saatler… İnsanın eli gitmiyor. 

Elbette çok kolayca yanlışladığımız ve yanlış olduğu görece anlaşılır analizler olmuyor değil. Misal Tokat’ın girişine asıldığı iddia edilen “Eğer biri kilonuzla dalga geçerse onları da yiyin” tabelasının Photoshop’ta üretildiği gün gibi ortadaydı; ancak paylaşıma yapılan yorumlar bu yanlış bilgiye inanıldığını gösteriyordu. Dahası bu sevimli bir analizdi. Keskin gözlerin hemen seçebileceği ve yeni İBB yönetiminin ürettiği iddia edilen “Hamidiye” markalı rakı görsellerini de aynı sebeple incelemek zorunda kaldık. İddia belli bir fanusta yankılanıyordu ve azımsanamayacak kadar insan inanmıştı. İncelemesi tombul kedininki kadar keyifli olmasa da, analizlerimiz arasındaki yerini aldı. 

Artık sayısını unuttuğumuz tahrif edilmiş A Haber alt bantları iddiaları konusunda da benzer bir zaruret söz konusu. Yorumlar ve paylaşımlar, bu “kolay” iddiaların, sandığımızdan çok daha fazla alıcısı olduğunu kanıtlıyor. Dijital okuryazarlık açısından alacak mesafesi olan Türkiye’de zemin bu basit hilelerle yaratılan bilgi düzensizliğine çok uygun.  

 

Demem o ki, bazı iddiaları neden incelemiyoruz diye kızmayın, belki de kabaran ihbarların ardındaki, o iddianın gerçek olup olmadığına duyulan merak değil, mevcut yargılara bir mesnet bulma çabasıdır.

teyit kart ihbar