ABD’de 2016 yılında gerçekleşen ve Trump’ın başkan olmasıyla sonuçlanan seçim süreci sırasında gündem olan “fake news” (sahte haber & yanlış haber) kavramı artık küresel bir sorun ve üretilen bir içeriğin doğrulama süzgecinden geçmesi oldukça önemli. Ancak doğrulama yapmak yanlış haber sorununun tek başına önüne geçebilir mi? Şimdilik hayır. Bunun sebebini yazının devam eden bölümünde farklı verilerle açıklayacağım.
Sosyal medya kullanıcıları yalan habere dirençsiz
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre, Twitter’daki yanlış bilgi doğruya kıyasla altı kat daha hızlı yayılıyor. Araştırma ve danışmanlık firması Ipsos’un Buzzfeed için 2016 yılında ABD’de gerçekleştirdiği bir araştırmanın sonucuna göre, Facebook’u ana haber kaynağı olarak kullanan Amerikalıların yüzde 83’ü yanlış habere karşı epey dirençsiz.
Yanlış bilgiye dair gündemin ortaya çıkışı ABD merkezli olsa da dünyanın pek çok bölgesinde yanlış haber toplumsal bir sorun. Geçtiğimiz haftalarda Açık Toplum Enstitüsü’nün (Open Society Institute) yayınladığı 2018 Medya Okuryazarlığı Endeksi’ne göre, Türkiye 35 ülke arasında sondan bir önceki sırada kendisine yer bularak yanıltıcı haber konusunda ne kadar korumasız olduğunu gösterdi.
Platformların aldığı önlemler artıyor, ancak hala yetersiz
Sosyal medya platformlarının yanlış bilgi yaymadaki rolü tartışmalara neden olurken Facebook ve Twitter gibi platformlar yanlış haber sorununa önlem almak için uzun süredir çalışıyor.
Özellikle Facebook, üçüncü parti doğrulama siteleriyle partnerlik kurduğu program kapsamında yanlış haberlerin Facebook’ta daha kolay tespit edilebilmesi için çalışmalarını hızlandırdı. ABD, İtalya, Fransa, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde doğrulama organizasyonları tarafından yanlış olarak işaretlenen içerikler, Facebook kullanıcılarına bir uyarı mesajı ile bildirilmeye başlandı.
Endonezya, Meksika, Filipinler, Hindistan ve Kolombiya’nın bu ay içerisinde uygulamaya dahil edilmesiyle birlikte Facebook’un programı yürüttüğü ülke sayısı 10’a çıktı. Peki Facebook’un Türkiye’de yanlış haber içeriklerini yaygınlaştırmadaki rolü ne durumda? Öncelikle bu konuda nitelikli bir araştırma olmadığını hatırlatarak Teyit'te son bir buçuk yıl içinde gerçekleştirdiğimiz çalışmadan elde ettiğimiz bazı verileri paylaşmak istiyorum.
Yanlış haberlerin yüzde 49’u Facebook’ta
Teyit'in 2016 yılının son çeyreğinden itibaren devam eden yayın hayatı süresince yayınladığı toplam analiz sayısı 460’ın üzerinde. Sonucu yanlış çıkan analizlerin sayısı ise 367. Bu analizlerin yüzde 49’u doğrudan Facebook’taki paylaşımlarla bağlantılı. Yani Teyit'in incelediği ve “yanlış” kategorisinde yayınladığı her iki analizden biri Facebook’ta yayılmış.
Bu sayıya haber siteleri ve medya kuruluşlarının kurumsal Facebook hesaplarında yaptığı paylaşımları ve viral olmadığı için tespit edemediğimiz ve Facebook’ta bulunan paylaşımları dahil edersek bu oran yüzde 70’lerin üzerine çıkıyor. Özellikle toplumsal ve politik kriz yaratabilecek Suriyeli mültecilerle ilgili iddiaların, Arakan’dan olduğu iddiasıyla paylaşılan fotoğrafların ve Afrin’den olduğu iddia edilen görüntülerin Facebook’ta kısa bir sürede çok fazla kişiye eriştiğini görebiliyoruz.
Doğrulama tek başına yeterli değil
Facebook’un Türkiye’de doğrulama alanında herhangi bir program yürütmemesi ve geçtiğimiz Ocak ayında değişen Facebook algoritması özellikle doğrulama yapan organizasyonların aleyhine görünüyor. 30 Mart’ta NiemanLab’da yayınlanan bir araştırmaya göre, Facebook’un gerçekleştirdiği algoritma güncellemesi partizan sitelerin erişimlerini etkilememiş. Bu şu demek oluyor, yanlış içerik üretmede büyük rol üstlenen politik haber siteleri ve sayfalar, ürettikleri yanlış haberleri Facebook’ta rahat bir şekilde büyük kitlelere ulaştırabiliyor.
Teyit'te yanlış kategorisi altında yayınlanan 367 analiz hakkında elde ettiğimiz verilere baktığımızda doğrulamanın tek başına yeterli olmadığını görüyoruz. Doğrulama organizasyonlarının yayınladıkları analizlerin ve bu analizlere konu olan iddiaların erişimleri kıyaslandığında doğrulamanın yanlış haber sorununu tek elden çözemediğini, sosyal medya platformlarının doğrulama organizasyonlarıyla daha yakın temas halinde bulunmaları gerektiğini söyleyebiliyoruz.
2016’nın son çeyreğinden Facebook’un algoritma değişikliğine gittiği 29 Ocak 2018 tarihi arasındaki etkileşim oranları ile algoritma değişikliğinden sonraki dönemi karşılaştırdığımızda Teyit'in Facebook’taki etkileşiminde ortalama yüzde 22,1’lik bir kayıp yaşadığını görüyoruz.
Doğrulanmış içeriklerin erişimi çok daha düşük
6 Aralık’ta Anlamlı Sözler isimli sayfada yayınlanan bir paylaşımda, kalp krizi geçiren bir kişinin parmaklarına toplu iğne batırıldığında kişinin kurtulabileceği belirtiliyor. İlgili iddia hakkında Teyit'te yayınladığımız 8 Aralık tarihinde bir analiz bulunuyor. Hem Anlamlı Sözler sayfasının paylaşımının aldığı etkileşimi hem de doğrulanmış içeriğin etkileşimlerini karşılaştırdığımızda ortaya vahim bir tablo çıkıyor.
Yukarıda görüldüğü üzere kalp krizi gibi epey ciddi ve hayati bir konuda yanlış içerik üreten bir sayfada 13 bin paylaşım sayısı mevcutken Teyit'te yayınladığımız analiz 109 paylaşım almış. Bu örnek, sağlık açısından düşünüldüğünde binlerce insanın hayatını etkileyebilecek ölçüde ciddi bir dengesizliği bize gösteriyor.
Yine bir başka örnekte, Müslüman Uygur Türkü olan bir kişinin Çinli yetkililer tarafından işkenceye uğradığı iddia edildi. Yalnızca tek bir Facebook sayfasında 3 bin 300 beğeni ve 27 binden fazla paylaşım alan video, toplamda 804 bin izlenmeye ulaştı. Teyit'in analizi ise 189 beğeni ve 57 paylaşım alarak toplamda yorumlarla birlikte 253 etkileşime ulaştı.
Elimizdeki bu veriler, Facebook’un yanlış haberi yaymada nasıl katalizör görevi gördüğünü ancak doğru bilginin yayılmasına hiçbir katkısı olmadığını göstermiş oluyor.
Facebook yanlış bilgi konusundaki kötü şöhretini değiştirebilir
Teyit'in kurulduğu günden 21 Nisan 2018’e kadar olan süreyi değerlendirdiğimizde, internet kullanıcılarının Teyit'e ilettiği bildirim sayısının yüzde 21’i Facebook üzerinden gerçekleştirilmiş. Bu oran ilk başta az görünebilir, ancak bunun sebebini birkaç açıdan ele aldığımızda elimizdeki verinin ne anlama geldiğini daha net bir şekilde anlayabiliriz.
Teyit'in en fazla ihbar aldığı içerikler “Siyaset” başlığında ve Facebook’a kıyasla daha politik bir mecra olan Twitter, Teyit'e şüpheli içerik bildirmek için en fazla kullanılan platform. Ayrıca Teyit'in 40 bin takipçili Facebook ve 240 bin takipçili Twitter hesaplarının karşılaştırması da bu oranın oluşmasında önemli bir etken. Arada altı kat fark bulunmasına rağmen Facebook, Teyit'e gönderilen tüm mesajlarda yüzde 21’lik bir pay elde edebilmiş.
Bu oranı artırmanın ve Facebook’un Türkiye’deki yanlış haber konusundaki kötü şöhretini değiştirmesi için yapılması gereken işlem aslında oldukça açık. Facebook’un, üçüncü parti doğrulama organizasyonu olarak Teyit'i belirlemesi, doğrulama alanındaki çalışmalarımızın daha geniş kitlelere ulaştırılmasına uygun bir zemin hazırlarken kullanıcıların Facebook’ta gördüğü şüpheli bilgileri Teyit'e göndermelerini kolaylaştırabilir, bu sayede yukarıdaki oran da artış gösterir. Böylece Facebook, yanlış haberleri yaymada büyük rol oynayan bir platformdan yanlış haberlerin yayılımını engelleyen bir mecraya dönüşebilir.
Türkiye en çok Facebook kullanıcısı bulunan dokuzuncu ülke
Tüm bu veriler ışığında, Türkiye’de bulunan ve Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı (IFCN) tarafından yayınlanan İlkeler Kılavuzu’nu (Code of Principles) imzalamış doğrulama organizasyonları ve Türkiye, Facebook’un 10 ülkede yürüttüğü programa dahil edilmeli.
Facebook’un programı yürüttüğü ülkelerin Facebook kullanıcı sayıları ile Türkiye’deki Facebook kullanıcı sayısını karşılaştırdığımızda, Türkiye’nin Facebook programına dahil olan Hollanda, Fransa, Almanya, İtalya ve Kolombiya’dan daha fazla aylık kullanıcı sayısına sahip olduğunu açıkça görebiliyoruz. 52 milyon kullanıcısı ile Türkiye, dünyada en fazla Facebook kullanıcısı bulunan dokuzuncu ülke konumunda. Listede bulunan ülkelerin nüfuslarını ele aldığımızda ise ilk altı sırada bulunan ülkelerin nüfusları 100 milyonun üzerinde.
Facebook’taki yanlış haberlerin seçimleri nasıl etkilediğini ABD’deki seçimlerde izledik. Türkiye 24 Haziran’da bir erken seçime gidiyor. Facebook’un Türkiye’de yanlış haberlerin yayılmasında başlıca rol oynadığını yukarıdaki veriler doğruluyor. Bu nedenle Facebook yönetiminin özellikle Türkiye’nin programa dahil edilmesi konusunda hızlı hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde Facebook, seçimleri etkileyebilecek bir propaganda aracına dönüşebilir ve bu durum doğru bilgi arayan daha çok insanın Facebook’tan uzaklaşmasına sebep olabilir.
Üçüncü parti doğrulama programı nedir?
2016’nın sonlarında ABD’deki seçimlerin ardından eleştirilerin odak noktası haline gelen Facebook, kullanıcıların şüphelendikleri içerikleri Facebook’a bildirmelerini sağlayan bir buton geliştirdi. Bu buton aracılığıyla Facebook’a gelen bildirimler, IFCN imzacısı doğrulama organizasyonlarıyla paylaşılarak ilgili içerikler hakkında doğrulama talep ediliyor.
Gelen bildirimler doğrultusunda doğrulama ekipleri içeriğin yanlış olduğunu belirlerse bu haber tartışmalı olarak işaretleniyor ve kullanıcılar neden tartışmalı olduğunu açıklayan linke yönlendiriliyor. Ayrıca Facebook, gönderinin altında içeriğin doğrulama organizasyonları tarafından yanlış olarak işaretlendiğini haber akışı bölümünde gösteriyor.