Bazen içine dalıp gittiğimiz işlerden bir adım geri çekilebilmek, yönümüzü tayin etmede en iyi yoldur. 2018'den beri her yıl ekip arkadaşlarımızla şehirden ve günlük kaygılardan uzakta buluşup, pusulalarımızı çıkarır, Teyit'in gittiği yolu bulmaya çalışırız. Bu yol bizi bazı seneler yeni yerleşkeler keşfetmeye, bazen durup gökyüzüne bakmaya, bazen de ormandaki diğer canlıları tanımaya götürür. Bizimle aynı ekosistemi paylaşan diğerlerine yaklaşır, onları koklar, isimlendirir, bazen sepetimize atar, bazen olduğu yerde bırakır, bazen geri yolumuzu bulabilmek için bir işaretçik olarak zihnimize kazırız.
Bu inzivanın (retreat), hizalanmanın ötesine geçen bir etkisi de var. Bize, eteğimizdeki taşları dökebileceğimiz, eğlenebileceğimiz, dertleşebileceğimiz ve birbirimize sırdaşlık edebileceğimiz kocaman bir alan açar. Daha iyi bir çalışma ortamı inşa edebilmek için etrafında birlikte düşünebileceğimiz bir masa kurar. Hislerimizi ve takdirlerimizi dökebildiğimiz çemberler yaratır.
2020 yılında sayısı 20 kişiyi bulan Teyit ekibini, ayrı bir lokasyonda yan yana getirme kararını almak kolay değildi. Mart'tan beri uzaktan çalışan ekip arkadaşlarımı, pandemi riskini göze alarak kapalı toplantı odalarına sokmak konusunda başta tedirgindim. Fakat, dünyayı bir risk gibi algılamayı bırakıp, eylem kapasitemizi, yaratıcılığımızı ve birbirimize güvenimizi anımsadığımda, birkaç sıkı kural ile yan yana gelebilmenin hala mümkün olduğunu anladım. Ekipçe kapanıp çalıştığımız ve eğlendiğimiz, kararlar aldığımız ve orman yürüyüşlerine çıktığımız, kuralları yenilediğimiz ve oyunlar oynadığımız yedi günlük kampın öncesi ve sonrasına ikişer haftalık karantina süreleri ekledik. Yalnızca kendisini değil, ekip arkadaşlarını da düşünmenin bir sorumluluk olduğunu bilen her bir teyitçi sayesinde 2020 kampını sıfır hasarla atlattık.
2020 retreatinde Teyit'in yeni dönemde gidişatını belirleyecek önemli kararlar aldık. Bunun ötesinde, bir araya gelmenin ve esenliğin neye benzediğini görme fırsatı bulduk. Tüm bir retreat boyunca ve sonrasında aklımda dönüp dolaşan şey şu oldu; dünyayı iyileştirebilmek için önce biz iyi olmalıyız. Sosyal sorunlarla mücadele eden, insanlığın ve onun yaşadığı gezegenin problemlerine çözümler geliştiren bizlerin, en çok da bizlerin, iyi olmaya ve iyi kalmaya ihtiyacı var.
Ahmet ve Sadi’nin bize mantar türlerini tanıttığı orman yürüyüşüne başladığımız ilk dakikalar. Bu fotoğrafı çektiğimizde, yürüyüşün iki buçuk saat süreceğini henüz bilmiyorduk.
Sosyal girişimciler tükenmişlik hissiyle baş etmek zorunda
Sosyal etki önce evde başlar. İç huzuru, refahı olmayan bir ekibin, en iyi fikirle, en gelişmiş teknolojiyle ve en kusursuz iş akışlarıyla bile varabileceği yer gözün gördüğünden ötesi olamaz. Çeşitliliğe açık, yargılamadan dinleyen, geri bildirim almaya hevesli ve birbirini destekleyen insanlardan oluşan bir ekip, güçlü rüzgarlar karşısında sönüp giden kibrit alevi olmak yerine Minas Tirith'in işaret kulelerindeki gibi en uzaktakinin bile görebileceği kadar parlak alevlere dönüşebilir.
Dünya Ekonomik Forumu'nun 2018 Yıllık Raporu'na göre sosyal girişimcilerin yarıya yakını depresyon ve tükenmişlik hissiyle baş etmek zorunda kalıyor. Britanya’da yapılan bir araştırmaysa sosyal alanda çalışanların yüzde 75'inin tükenmişlik hissinden endişe ettiğini söylüyor. Benzer deneyimler yaşayan akranlardan oluşan bir ağa ya da sosyal girişimler için kurulan destek mekanizmalarına erişim sağlayamıyorlarsa, çözüm bulmaya çalıştıkları sosyal sorunlarla baş edecek güçleri bir yerde tükeniyor. Özellikle buna, kaynaklara erişmedeki güçlük, mevcut sistemlerin karmaşıklığı, şeffaf olmayan süreçler de eklenince sosyal girişim lider ve çalışanları kendilerini sonu gelmez bir anksiyete girdabının içinde buluyor.
Yapılan araştırmalara göre sosyal girişimciler, gelirlerini optimize etmeye çalışıp bir yandan da toplumsal veya çevresel bir soruna çözüm geliştirirken, stres faktörüyle daha fazla baş etmek zorunda kalıyor. Artan sorumluluklar, kötü uyku düzeni ve aile yaşamına ayrılan zamanda azalmayla sonuçlanıyor. Sosyal girişimciler, sosyal sorunlarla mücadele ederken önce kişisel kaynaklarını -zamanlarını ve ruhsal enerjilerini- harcıyor.
Alanda bir problemi çözmek için çalışan sosyal girişimcilerin karşılaştıkları kötü olay ve travmalar hayatlarını derinden etkileyebiliyor. 2015'te yapılan bir araştırma sosyal alanda çalışanların yüzde 18,8'inde stres sonrası kaygı bozukluğu tespit etmiş.
Verilerle desteklemek yaptığımız işin gerekliliği. Bu araştırmalar olmasaydı bile, yıllar içinde Teyit'te defalarca burun buruna geldiğimiz tükenmişlik ve çaresizlik hissine dair hatıralarımız sosyal girişimcilik yolculuğunun ne kadar zorlu olduğunu anlatmaya yetebilirdi. Ne var ki yaşadığımız krizler, ekip içi yeni önlemler geliştirmemizi sağladı.
Fark yaratan insanların, dünyada görmek istedikleri pozitif değişimi önce kendilerinde bulmalarını kolaylaştıracak kaynakların sayısı da artıyor. Recipes for Wellbeing, değişim öncülerinin iyi olma hallerini teşvik edecek pratiklere ve uygulamalara kolay erişebilmelerini sağlamak için çalışıyor. Benzer şekilde, sosyal alanda değişim hedefleyen liderler ve ekipler için The Wellbeing Project de uygulanabilir öneriler derliyor. Irresistible hareketi, ortak iyilik halimiz için dirayetli olmanın ötesine geçip yıkılmaz hale gelmenin önemini hatırlatıyor. Reboot, ekiplere ve liderlerine esenliklerini koruyabilmeleri için koçluk veriyor. Donörleri, destekledikleri organizasyonlardaki bireylerin esenliğini düşünmeye teşvik edenler de var.
İyi hissetmek bir lüks değil, ihtiyaç
Tüm dünyada pandemi, sosyal etki hedefleyen ekiplerin daha fazla taleple karşılaşmasına ve sosyal girişimcilerin yüklendikleri sorumluluğun artmasına yol açtı. Teyit'te, pandeminin hayatımıza girdiği ilk günden beri normal çalışma sürelerimizin çok üstüne çıkmak zorunda kaldık. Kendimizi ve özel hayatlarımızı öteleyip, yanlış bilginin insan hayatını bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda, yanlış kararlara yol açmasının önüne geçmeye çalıştık. Ekonominin gidişatındaki bozulma, demokrasi ve hukuka dayalı sistemin aşınması ve kutuplaşma gibi yaşadığımız ülkenin kendine has sorunları da pandeminin üzerimizdeki olumsuz etkilerini çoğaltıcı bir güç haline geldi.
Yaprakları dövüp, suyunu çıkardığımız eco-print atölyesinde kamptan ayrılmadan önce, herkes kendine ait bir hatıra tasarladı.
Teyit'te çalışan her bir kişinin iyi hissettiğinden emin olmak, ekipte çeşitliliği yakalamak ve daha dirayetli bir organizasyon yaratabilmek için geçen dört yılda sürekli geliştirmeler yaptık. Hep beraber bir kampa gitmek bu aksiyonların en önemlilerinden. Ekibin refahını artırmayı, çeşitlilikleri içermeyi ve esenliği korumayı sağlamak için hayata geçirdiğimiz ve başarılı olduğunu gördüğümüz diğer uygulamalar şöyle:
Genel uygulamalar:
- Ekip üyelerimizin reel gelirini korumak ve refahlarını artırmak için, seneden seneye enflasyon ve hayat pahalılığı etkisini elimine edecek maaş artışları yapmaya karar verdik.
- Ekipteki herkesin özel sağlık sigortası poliçelerini karşılıyoruz.
- Dileyen herkesin aldığı psikolog, psikiyatrist ya da koçluk desteğini karşılıyoruz. Bu; uygulamaya ilk geçirdiğimiz destek paketlerinden biriydi. 2015 ve 2016’daki bombalı saldırıların ardından, hassas görüntülerle çalışmak zorunda kalmak hepimizde stres sonrası kaygı bozukluğunu tetiklemişti.
- His ve takdir çemberi yapıyoruz. Haftalık toplantılarımıza önce tek tek nasıl hissettiğimizi paylaşarak giriyoruz. Ardından, yaptığımız işler arasında kutlanmayı hakedenleri sayıyor ve tüm ekibin önünde birbirimizi takdir ediyoruz.
- Atık tüketimini azaltmak için Teyit'te çalışan herkese yeniden kullanılabilir çanta, matara gibi ürünler hazırlattık. İklimi onarmak için tedarikçilerimizin büyük çoğunluğunu sosyal etki çıktısını önceliklendiren girişimlerden oluşturmaya karar verdik. Gezegenimiz iyi olmadan, biz de iyi olmayacağız.
- Ekip içi eğitimler (geri bildirim, şiddetsiz iletişim, sunum teknikleri, diksiyon gibi) ile her bir ekip üyesinin kariyer gelişimine de katkıda bulunuyoruz.
- Toplumsal cinsiyet başta olmak üzere ekip içi çeşitlilik için de hem hak hem de gelişim temelli planlarımız var. Bu kısım ayrıca ele alınmayı hak ettiği için başka bir içgörü yazısının konusu olmak üzere şimdilik bu kadar bilgi vermekle yetineyim.
Covid-19 uygulamaları:
- İlk Covid-19 vakasını duyduğumuz 11 Mart 2020 gününden beri evlerden çalışıyoruz. Ofise gitmek zorunlu değil, pandemi sonrasında da zorunlu olmayacak.
- Covid-19 başlar başlamaz herkese bu dönemi atlatmasını kolaylaştıracak nakdi destekte bulunduk. Ev ortamında çalışmayı kolaylaştıracak ekipman desteği sağladık.
- Her bir ekip üyesi, zor zamanlarda yardımına koşacak bir başka ekip üyesiyle “buddy”. Bu eşleştirme sistemi sayesinde ikili grupların pandemi boyunca birbirini kontrol ettiğinden ve kolladığından emin oluyoruz.
- Sokağa çıkma yasağının olduğu hafta sonları için zaman ikamesi yapıyoruz. Hafta içi bir gün temiz hava almak, yürüyüş yapmak, sokağa çıkmak için hafta sonu bir günle takas edilebiliyor.
- Evde çalışılan süre boyunca internet ve elektrik faturalarını destekliyoruz.
- Ofiste çay & kahve içerken yaptığımız sohbeti Zoom'a taşıyoruz. Birbirimizle her gün iki kez 15-20 dakika iş dışında konuşmak hepimize iyi geliyor. Birbirimizi görmek esen kalmamızı sağlıyor.
Tıkanan iş akışlarımıza yeni müdahaleler tasarlıyoruz. Daha sonra bu oturuma “porçöz” adını taktık.
2020 retreati sona erip, pandemi bitene kadar geçici sığınak haline getirdiğimiz evlerimize yollanırken, hepimizin hissettiği şenlik havası, üretmenin, çalışıp didinmenin en çok da kendimiz ve ortak iyiliğimiz için gerektiğini tekrar hatırlattı. Vaka ve ölü sayılarını gösteren tablolardaki birer sayı, ekran klavye sandalye üçgenine sıkışmış robotlar olmadığımızı, insan olduğumuzu ve insani ihtiyaçlarımız olduğunu anımsamamızı sağladı.
Zamanımızın büyük çoğunluğunu verdiğimiz iş, yaşamımızı mahvetmek zorunda değil. İş, kendimizi bulduğumuz, güçlü bağlar kurduğumuz, büyüdüğümüz ve oynadığımız şenlik yeri olabilir. İş yaşamı, kendimizi iyileştirdiğimiz bir yer olarak tekrar inşa edilebilir. Tek ve en güçlü kaynağımız sağlıklı insanlar. Sağlıklı insanlar, sağlıklı işler ortaya koyar. Sağlıklı işlerse dünyayı değiştirir.