Salgınla birlikte hızla dijitale dönen dünya ve salgının getirdiği belirsizlikle sindiremeyeceğimiz kadar çok bilginin yığın halinde üzerimize gelmesi, eleştirel dijital okuryazarlık becerilerimizi hızla geliştirmemiz gerektiğini yeniden hatırlattı.
Bilgi düzensizliği, bilgi gürültüsü, yahut bilgi kirliliği olarak tanımlayabileceğimiz olgunun katlanarak yükselişi, “hakikat sonrası” kavramını, hem içerisinde bulunduğumuz çağ hem de eğitim ortamı için yeniden gündeme getirdi. İşlenmesi güç, birey için bir “gürültü” niteliği taşıyan bilgi gövdesinin hızla artışı, hem manipülasyon, propaganda gibi kasti dezenformasyon aktivitelerinin, hem de kasıtsız yanlış ve yanıltıcı bilgilerin (mezenformasyon) sürekli dolaşımda, bizim tüketimimize ve paylaşımımıza açık olması anlamına geliyor.
Tüm bunları düşündüğümüzde, yaşadığımız çağın en önemli becerileri arasında “doğru” bilgiye ulaşmak, doğruluğunu değerlendirmek ve bağlamını okumak gibi eleştirel düşünme pratikleri olduğunu görüyoruz. Eleştirel düşünme bize, kendi düşüncelerimizi gözden geçirebilme ve görüşlerimizin ardındaki nedenleri bulma fırsatı tanıyor ve kendi karar verme ve problem çözme yöntemlerimiz üzerine düşünebilmemiz için bir yol haritası sunuyor. Bu da özellikle fevri işleyen dijital dünyada karşılaştığımız bir bilgi karşısında temkinli ve bilinçli olmak anlamına geliyor.
Eleştirel düşünme aynı zamanda toplumsal sorunlara ve günlük hayatta sık karşılaştığımız olaylara farklı bakış açılarıyla (eleştirel lens / şapka) bakmamızı kolaylaştırıyor. Gitgide kutuplaşan ve sosyal (ve de dijital) fanuslara sıkışan bireylere, inşa edilen sınırların dışına çıkabilecekleri bir yaklaşım öneriyor. Dijital dünyada rastladığımız ve eleştirel düşünme ile çözebileceğimiz bu sorunlardan öğrenme ortamları da azade değil.
Sahte haberden fazlası
Dijital dünyada deneyimlediğimiz bilgi düzensizliğini sadece “sahte haber” (fake news) kavramıyla açıklamak mümkün gözükmüyor. Yanlış bilgi ve bilgi düzensizliği sorununa, tık tuzaklarından yapay zeka sahteciliğine, komplo teorilerinden taklit hesaplara kadar farklı kılıklarda tanık oluyoruz. Parodi hesabın paylaştığı bir içeriğin, her ne kadar eğlence amaçlı üretilmiş olursa olsun, bazılarımız için “inandırıcı” gelebildiğini deneyimliyoruz. Sadece tek bir platformda değil, şüpheli bilginin pek çok yerde, kapalı mesajlaşma gruplarında, öğretmen odalarında, sınıflarda mücadele etmemiz gereken bir sorun olduğunu tespit ediyoruz.
Eleştirel dijital okuryazarlık olarak tanımlandırdığımız beceri setine baktığımızda, ilk adımlardan birinin alan terminolojisine aşinalığın artması ve kavramsal güçlenme olduğunu görüyoruz. Bilgi düzensizliğine içkin yankı fanusu, filtre balonları, sözdebilim, komplo teorileri gibi kavramları çok boyutlu olarak tanımlayabilmek ve günlük hayatımızdaki yansımalarıyla örtüştürmek, bilhassa önem kazanıyor.
Öğretmen Ağı ve Teyit ekibi olarak birlikte yürüttüğümüz ve Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından desteklenen “Öğretmenler için Eleştirel Dijital Okuryazarlık” projesi sürecindeki çalışmalarımız, kavramsal güçlenmenin sahadaki karşılaşma durumlarını ve genel eğitim deneyimini doğrudan etkilediği, çoğu çetrefilli meselenin öğretmen için görünürlüğünü artırdığını, bu sorunları işaret etmeyi kolaylaştırdığı ve çözüme giden yolu döşediğini söylüyor. Eğitimcilerin ve bizlerin belirli kavramları heybemize almamız, yani kavramlarla birlikte güçlenmemiz, eleştirel dijital okuryazarlık adımlarını tırmanıyor olduğumuz anlamına geliyor.
İlginizi çekebilir: Eleştirel dijital okuryazarlık için öğretmenlerle birlikte
İhtiyaçlarla örtüşen çözüm önerileri geliştiriyoruz
Sorunları daha iyi tespit edebildiğimiz, temas ettiğimiz meseleleri isimlendirebildiğimiz, bireye ve topluma olası etkilerini görebildiğimiz bu süreçten sonra, öğretmenlerle birlikte eğitim ortamında çözümler yaratmaya eğileceğiz. Öğrenme ortamındaki ihtiyaçlarla örtüşen ve bunlara cevap veren üç farklı hedef kitleye yönelik (veliler, öğretmenler ve öğrenciler) eleştirel dijital okuryazarlık becerileri kazandırmayı amaçlayan yaratıcı çözümler geliştirmeye başlıyoruz. Böylece öğretmenlerin katkılarıyla birlikte eğitimin tüm aktörlerine ulaşıyor ve dijitalde eleştirel düşünmenin yollarını farklı yaratıcı çözümlerle destekliyor olacağız.
Çözüm önerilerimizi geliştirmeye ve ürettiklerimizi sizinle paylaşmaya devam ederken, eleştirel dijital okuryazarlık konusunda kavramsal güçlenmemize katılmak isterseniz Öğretmen Ağı’nın podcasti Öğretmenin Sesi’nde “Eleştirel Düşünme” bölümünü dinleyebilir, Teyit Sözlük’ü okuyabilir, teyitçi gibi düşünmenizi sağlayacak içeriklerin olduğu #teyitpedia kategorisindeki içeriklere göz atabilir, Eğitim Reformu Girişimi’nin yayınladığı “Eleştirel Düşünme” kitapçığını inceleyebilirsiniz.
*Yazarlar: Günalp Turan (Öğretmen Ağı’nın Ağ Koordinasyon ve Topluluk Yönetimi Sorumlusu) & Kansu Ekin Tanca (Teyit’in Eğitim Sorumlusu)