Teyit, beş seneyi aşkın bir süredir internette yayılan yanlış ve şüpheli bilgilerle mücadele ediyor. Analizlerimizi standart bir metodolojiye sadık kalarak kaleme alıyoruz.
Sağlık, mücadele ettiğimiz en hayati konulardan. Covid-19 pandemisinden önce de, sağlık alanında doğru bilginin peşindeydik. Aşı ve modern tıp karşıtı tezleri teyit ettiğimiz kapsamlı #SalgınVar çalışması sayesinde sağlık iddiaları konusunda antrenmanlıydık.
Covid-19 salgınının başlamasıyla beraber sağlık alanındaki yanlış bilgiler artış gösterdi. Teyit’in kuruluşundan sonraki ilk iki buçuk yılda yaklaşık yüzde 4 olan sağlık kategorisinin tüm bildirimler arasındaki oranı, pandemiyle beraber yüzde 25 civarına yükseldi. Bu, pandeminin sağlıkta bilgi düzensizliğini köpürttüğünü gösteriyor.
Uzman kurumlarla görüşmeye devam ettik
Tam da bu bilgi salgının ortasında yanlış bilginin en sık yayıldığı platformlardan biri olan Facebook, üçüncü parti doğrulama partneri olan teyitçiler için bir yıl sürecek bir sağlık dezenformasyonu bursu programını hayata geçirdi.
Programla Facebook, dünya çapında sağlık alanında yayılan yanlış bilgilerle, sekiz ülkeden 10 teyitçiyle birlikte mücadele etmeyi amaçlıyordu. Sağlık dezenformasyonu mücadelesini ilgili kurum ve uzmanlarla daha koordineli yürütebilmek için programa biz de başvurduk ve projeye seçilen 10 doğrulama platformlarından biri olduk. Burs programı boyunca, birçok farklı formatta sağlık dezenformasyonuyla mücadele ettik.
Sağlık alanında doğrulama yapmak, zor ve riskli. Bu nedenle zaten sağlık profesyonellerinin desteğini alarak analizlerimizi oluşturuyorduk. Burs programı boyunca da Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği gibi güvenilir sağlık meslek örgütleriyle temasa geçmeye ve uzman oldukları konularda yardımlarını almaya devam ettik. Bu bize okuyucularımızın güveni olarak döndü. Kurduğumuz iletişimin somut faydalarını da gördük: Türk Eczacıları Birliği, Yanlış Bilgileri Çürütme El Kitabını 2 bin adet bastırarak eczacılık öğrencilerine dağıttı.
Tıp fakültesi öğrencileriyle işbirliği yapıyoruz
Tıp terminolojisi ve bilgisinin sindirilmesi güç; bu yüzden doğru tıbbi bilgilerin gündelik hayatımızda yer etmesi için çabalıyoruz. Bu çabamızda yalnız olmadığımızı, geleceğin doktorları tıp fakültesi öğrencilerini de sağlık dezenformasyonu mücadelemize dahil edebileceğimizi gördük. EMSA Türkiye ile partnerliğimiz de bunun somut bir örneği.
Öğrencilerle çalışmak dinamizm, heyecan ve yenilikleri takip etmek açısından çok keyifli. Tıp öğrencileriyle çalışmanın en büyük faydası, halk sağlığını tehdit eden yanlış bilgilendirme sorunu konusunda farkındalıklarının artması oldu. Birlikte dijital kaynaklar aracılığıyla erişilen sağlık bilgilerinin doğruluk, güvenilirlik, gerçekleşebilirlik ve kapsam açısından değerlendirilmesi gerekliliği konusunda farkındalık yaratmayı amaçladık ve bir video serisi hazırladık. Video serisinde tıp öğrencileriyle bir araya gelerek antikor, mutasyon ve sürü bağışıklığı gibi günlük hayatımızda geçen bazı anlaşılması güç terimlerden bahsettik. Videolar şu ana kadar 20 bin kişiye ulaştı. Videolara Teyit’in Instagram sayfası üzerinden ulaşabilirsiniz.
Gençlerle çalışmamızın tek örneği EMSA Türkiye işbirliği değildi. UNICEF desteğiyle İzmir Ekonomi Üniversitesi “Toplumsal Katılım ve Sorumluluk” dersine dahil olduk ve gençlerle gönüllülük projeleri yürüttük. İzmir Ekonomi Üniversitesi ile yürüttüğümüz projelerden üçü sağlık dezenformasyonuna karşı mücadeleyle doğrudan ilişkiliydi. Projelerde üniversite öğrencileriyle birlikte aşı karşıtı hesapları inceledik, sağlık okuryazarlığının gelişmesi için çaba gösterdik ve televizyon programlarında sağlığın nasıl konu edildiğini gözledik. Üniversite öğrencileri ile Teyit’in gönüllülük projelerinde bir araya gelmesi, gençlerin yanlış bilgi sorununa yakından bakmaları ve mücadelenin aktif bir parçası olmaları açısından çok değerli.
Medyayı aşı karşıtlığına karşı güçlendirmeye çalıştık
Sağlık alanında yayılan diğer yanlış bilgilerde olduğu gibi aşı kararsızlığı, aşı ile önlenebilir hastalıklara karşı mücadeleyi riske attığı için yaşamsal. Bu yüzden aşı gibi önemli konularda medya çalışanlarının dahlini değerli görüyoruz. Aşı kararsızlığını bir sorun olarak ele aldığımızda bu durumun tek tarafın çabasıyla düzeltilmesi zor. Sağlık ve medya çalışanlarının çözümün ortak birer parçası olmaları gerektiğini düşündük; burs programı kapsamında Aşı Bildirgesi’ni hep birlikte hazırladık.
Bildirge hazırlama sürecine medya ve sağlık alanından 13 isim dahil oldu. Bildirgenin işlevini yerine getirmesi için medya çalışanlarının bildirgeyi benimsemesi ve bildirgeye uyması gerekiyordu. Bunun için bildirgenin daha çok medya çalışanına ulaşması için çaba gösterdik. Gündelik iş akışı içinde zaten yoğun olan gazetecilere ulaşmak zorsa da, halen medyadaki aşı karşıtlığıyla mücadelenin çoğulculuğuna inanıyoruz. Bildirgeye asibildirgesi.org üzerinden erişebilirsiniz.
Medyada sağlık haberciliğinin gelişimine katkı sunmak için yaptığımız bir diğer iş, P24 Akademi’ye hazırladığımız sağlık gazeteciliği modülüydü. Covid-19 bize sağlık haberciliğinin şakası olmadığını gösterdi ve bu modülü sağlık haberi hazırlarken kılavuz olsun diye tasarladık. Sağlıkla ilgili doğru bilgilere ulaşmanın, bilgilerin önemini tartabilmenin ve herhangi bir çıkar çatışmasına sebebiyet vermeden aktarabilmenin püf noktalarını sunduk.
Kısacası Facebook Sağlık Dezenformasyonu Bursu projesi boyunca sağlık dezenformasyonuna karşı tek başına değil, farklı aktörlerin katkısıyla mücadelenin gerekliliğini kavradık. Öncesinde olduğu gibi sağlıkla ilgili yanlış bilgilerle mücadele etmeye devam edeceğiz.