“Sabah 9 akşam 5, hayallerinle helalleş.”
“Satranç oynarken birkaç dakika içinde altı yaşındaki yeğenime karşı mat oluverdim. ‘Hava delikleri açmadığın için kaybettin’ dedi küçük rakibim. Aslında çok basit, öndeki taşları ilerletirken, gelen saldırılardan korunmaya ya da atak yapmaya çalışırken, taşlara da hava alabilecekleri bir alan tanımak gerekiyor.”
İki sene önce günlüğüme yazdığım bu kelimeler, beni şimdi bulunduğum “işin” bu vaktinde tekrar karşılıyor. Hava delikleri derken, durup nefes alma ihtiyacından bahsediyorum. İhtiyaçlarımızın sorumluluğunu alarak, ayaklarımızı yere sağlam basarak, acele etmeden çabuk çabuk yürüterek taşlarımızı, adaletsizliği mat etmenin yollarını araştırmak.
İşte türlü mânâ var
İş bazılarımız için coşkulu üniversite hayatımızdan sonra gelip hayallerimize veda ettiren, bizi yere çakan, üzerimize bol bol “gerçek dünya senin bildiğin gibi değilmiş” fikrini boca eden, hayal gücümüzü paralize eden bir şey. Bazılarımız için yapmak istediği şeyleri yapmaya devam edebilmek, seyahat edebilmek, aile kurabilmek, bağımsız olabilmek, istediği boyaları alıp resim yapabilmek için ekonomik bir kaynak. Bazılarımız içinse sadece dünyaya geldik diye daha çocuk yaştayken ödemeye mahkum bırakıldığımız akıl almaz bir diyet. Spektrumdaki baht dağılımı, payımıza düşenler, ödediğimiz diyetler hakkında konuşmayı -aslında aksiyon almayı- işi politika üretmek olanlara bırakayım.
İş bazılarımız için de kabul edilmiş gerçekliğin ötesine geçebileceği bir kapı. Yaşadığı hayatta sevmediği şeyleri değiştirmenin sorumluluğunu almaya niyetli olanların, düşündüğüyle kalmayıp harekete geçenlerin, mükemmel şartları beklemeden hayatı dönüştürmenin yollarını aşındıranların, denemeye devam edenlerin yordamı da sanırım bu. Burada sistem dönüşümü anlayışı, Teyit’in davranışlarını, politikasını, işe karşı yaklaşımını belirleyen zemin haline geliyor.
Sistem dönüşümü anlayışı
“Sosyal girişimler sadece balık vermekle ya da balık tutmayı öğretmekle yetinmez. Sosyal girişimler, balıkçılık endüstrisinde devrim yaratana kadar durmaz.” - Bill Drayton
Sistem dönüşümü anlayışı, genellikle sebep sonuç ilişkisine gömülü zor problemlerin köküne inmeye işaret eden bir anlayış. Sistemin belirli bir şekilde çalışmasına dair yapıları ve bileşenleri temelden değiştirmek üzerine kurulu. Sistem dönüşümü anlayışına dair bir analoji de Prof. Davir Orr tarafından şöyle yapılmış: \"Akıl hastanesine giriş sınavı gibi bir şey hayal edelim: İnsanlar duvarlarında musluklar olan bir odaya alınıyorlar. Musluklar açık ve sular akıyor. Diğer duvarda da kovalar ve paspaslar var. Sınav bu: İnsanlar sudan kurtulmak için kova ve paspasları mı kullanacaklar, yoksa muslukları kapatmaya çalışacaklar mı?\" David Orr, sistem dönüşümü anlayışını benimserken paspaslar ve kovalardan uzaklaşıp muslukları kapatmanın yollarını araştırmanın benimsenecek yaklaşım olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu yaklaşım geleneksel düşünme biçimleri ve pratiklerden farklı biçimleri benimsemeyi gerektiriyor. Liderlik ve kahramanlık arasındaki fark da bu.”
Bu felsefe, geleneksel düşünme ve davranma biçimlerinden uzakta olduğu için bazı zorluklar barındırıyor. Gelir kaynağı yaratmak, kaynakları çeşitlendirmek, bu vizyon ve değerler çevresinde toplanabilecek bir ekip yaratmak ve ekibi sürdürmek, itibarı korumak, krizleri iyi yönetmek gibi zorluklar sosyal girişimleri bekliyor. En büyük zorluklardan biri de alternatif gelir kaynakları yaratmak.
“Sizi kim fonluyor?”
Okuyucuyu bu soruları sormaya iten motivasyonlar hakkında biraz düşününce, iş yapmaya dair olası algıları ve yargıları da gözden geçirmemek imkansız. Bu soru, merak kadar yargı da barındıyor sanki: “Alıştığımız iş yapma biçimlerinin dışına çıkıyorlarsa, kesin bir bit yeniği var, kesin bir şeyler olması gerektiği gibi yürümüyor, karanlık güçler var…\" gibi.
Parçası olduğumuz International Fact Checking Network’ün belirlediği Code of Principles’ın imzacılarından biriyiz. Bu sebeple, internet sitemizde tüm işbirliklerimizi ve aldığımız fonları şeffafça açıkladığımız bir bölüm var. Fakat ısrarla sorulmaya devam ettiği için, biz de yılmadan anlatıyoruz. Bu bilgilere sitemizdeki ilgili sekmeden erişebilirsiniz.
Okuyucular, internette erişebildikleri bilginin bir bedeli olduğunu, emek başta olmak üzere ciddi girdiler üzerine bina edildiğini, dolayısıyla üretmek için ekonomik kaynak gerektiğini anlamadıkça, medya kuruluşları hayatta kalabilmek için fon veren kuruluşlara, üçüncü parti hizmet anlaşmalarına, karanlık tarafta tık haberciliğine ve en kötüsü içeriklerin manipüle edilerek sunulmasına ihtiyaç duyuyor. Herhangi bir medya kuruluşu için tamamen okuyucu tarafından fonlanmak gelinebilecek en iyi noktalardan biri olarak düşünülebilir, fakat okuyucu buna hazır olmadığı sürece hala zaman var.
İşin fon verenler kısmına bakacak olursak, fon veren kuruluşları sistem dönüşümü anlayışıyla hareket eden işlere yatırım yapmaya itmek, kolay değil. Çünkü dolaylı, çünkü “daha az güvenli.” Aynı zamanda geleneksel rekabetçiliği değil, işbirlikleri kurmayı, insanları eğitmeyi, sinerjiye önem vermeyi öngörüyor, dolayısıyla şaşırtıcı.
Sistem dönüşümü anlayışını benimsediğimizde, bu zorlukları çözmenin yollarını da araştırmaya başlıyoruz. Çünkü kovalar ve paspaslarla varılacak bir yer olmadığı aşikâr.
Sistem dönüşümü için harekete geçmeyi neler kolaylaştırabilir?
Teyit’teki yolculuğumda gözlemleyebildiğim bazı temel hareket noktaları şu şekilde:
- Büyük hayal: Uzun erimli, ana hedefi ve bu hedefle bağlantılı öz değerleri ifade ediyor. Büyük hayali hep akılda tutmak, ama büyüklüğünde kaybolmamak, harekete geçebilmek için önemli.
- Büyük hayali kısa erimli parçalara bölmek: Önünüzü görebildiğinizde harekete geçmek kolaylaşıyor ve hareket çevikleşiyor. Bazen küçük hedefler kendi içinde karmaşıklaşır ve tıkanmalar oluşur. Böyle zamanlarda rotamızı, dönüp büyük hayale bakarak belirleriz.
- Paydaşlarla ilişkiler: Temiz moda şiarıyla sömürüsüz pantolonlar üreten Bego Jeans’in hikâyesini biliyor musunuz? Bego Jeans kurucusu Abdülhalim Demir, çocuk işçi olarak kot kumlama yaparken başladığı mücadelede, işçilerle omuz omuza vererek Türkiye’de işlemin yasaklanmasına vesile olanlardan biriydi. Fakat aynı işlemin dünyanın başka yerlerinde de devam ettiğini gördü. Bunun üzerine, tüketiciye alternatif sunabilmek için örnek bir ürün tasarladı: Yüzde 100 geri dönüştürülebilir, vegan kotlar. Böylece mücadelesini tedarik zincirinde üreticinin en önemli paydaşlarından biri olan tüketiciyle paylaşmış oldu. Bego Jeans’in bu süreçte pek çok başka paydaşı oldu: Kot kumlama işçileri, karar alıcılar, moda okulları, müşteriler. Yukarıdaki linkte Demir’in uzun süren mücadelesini ayrıntılı şekilde görmek, bu videodan da süreci kendisinden dinlemek mümkün.
- Sürdürülebilirlik: Bir sosyal girişim için sürdürülebilirliğin en önemli ve hassas parçalarından biri de yukarıda bahsettiğim gibi gelir modeli. Teyit, gelir modellerini çeşitlendirerek ve kârı etkiye aktararak büyümeyi seçiyor. Tek bir gelir kaynağına bağımlı kalmamak, sürebilmek için çok önemli.
İşi, değişmeye ve değiştirmeye ikna etmek
Parayla kurduğumuz ilişkiyi baş aşağı çevirmek vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi. Ama bir ihtimal daha var: Büyük hedefe odaklı kalarak, dönüşümde kendi payımızın hedefini küçük, gerçekçi, samimi ve sürdürülebilir tutarak, paydaşlarımızı tanıyarak, koşullar geliştikçe dönüşümün büyümesine, bizi de büyütmesine izin vererek nefes almak, nefes aldırmak ve devam etmek.
Teyit’in yolculuğu, benzer düşleri olanlar için iyi bir örnek gibi, ne dersiniz? Senin dünyada çözmek istediğin problem ne?