Wakefield III: Otizmli ailelerin avukatlarından para aldı

Bu yazıda, Wakefield’ın araştırmasını, otizmli çocukları olan ebeveynlerin kurduğu derneklerden para alarak yaptığını gösteren delillere göz atacağız.


17/02/2020 09:25 5 dk okuma

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

Lancet’te yayınladığı makaleyle KKK aşısı ve otizm arasında bağlantı olduğunu iddia eden Andrew Wakefield’ın, aşı karşıtlığı için sunduğu temel gerekçenin ardındaki etik dışı ilişkileri, ilk iki yazıda anlatmaya çalıştık. Bu yazıda ise Wakefield’ın araştırmasını, otizmli çocukları olan ebeveynlerin kurduğu derneklerden para alarak yaptığını gösteren delillere göz atacağız. 

Wakefield, Richard Barr isimli bir avukatla uzun süredir iletişim halindeydi ve ailelerle birlikte bu avukatın aşı üreticilerine dava açmasını umut ediyordu. Richard Barr, aşı karşıtı bir grup olan JABS’ın avukatlığını yapıyor ve dava için aileleri organize ediyordu. 

Wakefield’ın makalesi Lancet’te yayınlanmadan yaklaşık iki yıl önce yani 27 Kasım 1996 tarihinde The Independent’ta aşı karşıtı bir anne olan Rosemary Kessick ile yapılmış bir röportaj yayınlandı. Röportajda Kessick, Royal Free Hastanesi’nde bir araştırma yürütüldüğünden haberdar olduğunu ve bu çalışmanın kızamık aşısının bağırsak hastalıklarıyla bağını bulacağını ümit ettiğini söylüyordu. Peki bu anne nasıl oluyordu da daha araştırma bile başlamamışken, sonuyla ilgili temenni geliştirebilecek kadar bilgiye sahip olabiliyordu? (Panic Virus, s.257) Dahası bu araştırmanın Dawnbars tarafından organize edildiği ve bu firmanın KKK aşıları hakkındaki iddialarla ilgili Legal Aid Board’la 1994 yılında anlaştığı da haberde belirtiliyordu.

Richard Barr, Birleşik Krallık’ın Legal Aid Fonu’ndan elde ettiği parayı, Wakefield’e ödeme yapmak için kullanmıştı. Legal Aid Fonu ülkede hukuken kendini korumak için yeterli bütçesi olmayan fakir yurttaşların kullanması için Birleşik Krallık hükümetinin oluşturduğu bir fon. Yani bu fondan yüklü bir miktar para, rastgele seçilmemiş ve aşı karşıtı grupların üyeleri olan ailelerden oluşan bir hasta örneklemiyle hazırlanmış makaleye harcandı. 

Söz konusu para hareketinin kanıtıysa 2006 yılında Brian Deer’in bilgi edinme hakkından yararlanarak elde ettiği bilgilerle ortaya çıktı.

legal aid 4

Legal Services Komisyonu’nun verdiği cevapta, ödeme kalemlerinin tek tek bilinmediği ve davada ödenecek ücretin doğrudan avukat Richard Barr’a iletildiği aktarılıyordu. Ancak ücretlerin hangi iş kalemleri için ve ne zaman ödendiği gibi bilgiler mevcut değildi. Mahkeme bazı ödemelerin ücretlerini kısarak açıklamış, ödeme yapılan kişilerin isimleri dahi belgelerde uygun şekilde yazılmamıştı. 

Ödeme kalemleri içinde en yüksek meblağ Wakefield’a verilmişti. Deer, haberinde yer verdiği tabloda, Wakefield’a yapılan ödemenin neredeyse yarım milyon sterlin olduğu görülüyordu. Kafanızda canlandırabilmeniz açısından bunun günümüzdeki TL karşılığını yazalım: 3 milyon 850 bin lira.

legal aid wakefield butce

Bunların yanı sıra Wakefield, Haziran 1996’da yaptığı başvurunun ardından, bir de 55 bin sterlinle ödüllendirilmişti. Bugünün hesabıyla 423 bin lira... Alınan paraların ve ödeneklerin hiçbirinden Lancet’te yayınlanan makalede bahsedilmiyordu. Oysa akademik makalelerin en temel etik koşullarından biri, çalışmanız fonlanıyorsa, bunu açıklıkla belirtmeniz gerekliliğidir.  

Soner Yalçın kitap boyunca ilaç şirketlerinden para alarak araştırmalar yapıldığından bahsediyor, ama aşı ve otizm arasında bağ olduğunu iddia eden ilk araştırmacılardan Wakefield’ın hukuk firmasıyla kurduğu finansal ilişkiye hiç değinmiyor. Bu finansal ilişkileri de göz önünde bulundurduğumuzda, Wakefield’ın hikayesinin etik sorunlar barındırdığı herkesçe görülebiliyor. Wakefield’a karalama kampanyası yapıldığı yönündeki iddiaları düşündüğümüzde, Lancet makaleyi geri çekmeye zorlanmadı ve konuyla herhangi bir ilaç firmasının ilgisi dahi olmadı. En büyük sorun Wakefield’ın bütün araştırmayı etik değerlerden uzak başlatması ve kendi çıkarları uğruna umut bekleyen aileleri kullanmasıydı. 

Bütün delilleriyle olayı derinlemesine araştıran gazeteci Deer, Wakefield’la 2006 yılında mahkemede de karşı karşıya geldi. Ancak bir senenin ardından Wakefield mahkemeye, davaya devam etmeyeceğini belirterek davalı Brian Deer ve Channel 4’un masraflarını karşılamayı da kabul etti. 

Gerçek bir araştırmacı gazetecinin yapması beklenen, belgeleriyle iddiaları ortaya koymasıdır. Kendisi delil veya belge edinemiyorsa da hiç olmazsa ortaya atılan iddiaların karşısına konulan diğer argümanlara göz gezdirmesi gerekir. Ne yazık ki Yalçın’ın Kara Kutu kitabının bu yönüyle çok eksik olduğunu söylemek durumundayız. 

Wakefield şimdi ne yapıyor?

Lancet’te yayınlanan makale 2004 yılında kısmen, 2010 yılında ise tamamen kaldırıldı. Aralık 2010’da Wakefield, Genel Tıp Konseyi’nin kararıyla doktorluktan men edildi. 2004 yılında ABD’ye taşındı ve çalışmalarına orada devam etti. 

ABD’ye gittikten sonra 2005 yılında kurdukları -eski adıyla- Thoughtful House Center for Children isimli dernek aracılığıyla, otizmli çocuklara tedavi amaçlı ilaç satmaya başladı. Ancak ilaç aileleri boş yere umutlandırmaktan başka işe yaramadı. Çaresiz aileler, ilaçları satın alıyordu ve Wakefield kâr elde etmeye devam ediyordu. 

Wakefield ABD’de bulunduğu süre zarfında aşı karşıtı isimlerle yan yana gelmeye devam etti. Hatta bu isimlerden birisi hepimize oldukça tanıdık gelecek bir isim: Donald Trump. Trump 2016’da başkan olarak seçilmeden önce aşı karşıtı aktivistlerle bir araya gelerek onları dinlemişti, bu aktivistlerin arasında da Wakefield yer alıyordu. 

Wakefield hala ABD’de yaşıyor ve hala aşı karşıtı hareketin öncüsü olarak pek çok etkinliğe katılıyor. Bu kadar sorunlu bir araştırmanın toplumda yarattığı etkinin günümüzde de devam etmesi ise fazlasıyla düşündürücü. Aşı ve otizm arasındaki diğer iddialara da bakarken Wakefield’ın bir daha tekrarlanmayan araştırmasındaki etik sorunlar ve sahte bilgilerin, aklınızın bir köşesinde durmasını tavsiye ediyoruz. Sosyal medyada, internette yayılan bilgilerin ve argümanların arkasında, aslında aynı kahramanlaştırılan isimler var. O nedenle bu figürleri tanımak ve aralarındaki ilişkiyi anlamak, temellendirilmemiş iddiaların arkasındaki diğer nedenleri görmemizi sağlayacak. 

Brian Deer, Law: A shot in the dark,
27/11/1996
salgin var