Türkiye’de bireysel silahlanma (II): Neden silahlanıyoruz?

Toplumsal belirsizlik ve güvensizliğin silahlanmayı özendirdiğini biliyoruz. Ancak silaha erişim yollarının kolay ve silahlı kültürün revaçta oluşu da soruna odun taşıyor.


28/09/2021 17:00 10 dk okuma

Bu içerik 1 yıldan daha eski tarihlidir.

Sosyal medyada sıradan bir gün. Bir Instagram fenomeninin oğlu videoda araba camından havaya kurşun sıkıyor. Pek çok kişi Türkiye’deki silahlanmanın arttığından bahsediyor. Gazetelerin üçüncü sayfasında yer bulan benzer vakaların sıklaştığını düşünüyorsunuz. Endişe etmekte haklısınız, ancak her şey göründüğü gibi olmayabilir.

Silah edinimine ya da kısacası bulundurmaya tarihsel olarak kendini koruma (ve barışçıl olsun ya da olmasın saldırganlık) dürtüsünün eşlik ettiği biliniyor. Devletin cebrinin, polis teşkilatının, adalet duygunuzun yerleşmesine sebep olan sistemlerin olmadığı bir dünya düşünün; ya da çalışmadığı. Güvenlik hissinin zayıfladığı dönemlerde alternatif yollara başvurabilirsiniz.

ABD'de FBI tarafından yayımlanan yakın zamanlı suç raporlarına göre, ateşli silahla işlenen suçların çoğunun faili erkek; dahası suçlu erkeklerin yüzde 67'si birini öldürmek istediğinde silah kullanıyor. Saldırganlıkla silah kullanımı arasındaki bağın cinsiyet temelli de olabileceğini akılda tutmak gerekiyor.

Araştırmalara göre silah bulunduran ve taşıyanların, daha önce suça karışma ihtimalleri silaha hiç erişmemiş olanlara göre daha yüksek. Silah taşıma ruhsatı olan, yahut bir kez silah kullanmış olanların suça daha meyilli olduklarını net bir biçimde gösteren bir veri yok. Hatta bu kabul eleştiriliyor da. Ancak ateşli silah kullanarak işlenmiş suçların ve cinayetlerin diğer biçim ve yöntemlerle olanların mühim bir kısmını oluşturduğu söylenebilir. Nitekim Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) 2020 raporuna göre, ateşli silah bulundurma, şiddet içeren suçları kolaylaştırıyor. 

Silah, açık ki kolektif ya da bireysel şiddetten ayrı düşünülemeyecek bir fenomen. Bireysel silahlanma batıda okul katliamları ve bazı topluluklara dönük “öfkeli gençlerin” nefret saldırılarıyla gündeme gelen bir problem sahası olsa da, “bireysel” olan ile “sistemik” olan arasındaki çizgi, söz konusu silahlanma olduğunda bulanık.

Bireysel silahlanma, göründüğü kadar bireysel olmayabilir

Bireysel silahlanmanın itici gücü olabilecek değişkenleri araştırırken de, bu ayrımın sık sık bulanıklaştığına şahit oluyoruz. Örneğin Türkiye 2015-2018 arasında farklı kategorilerde sınıflandırabileceğimiz birçok kolektif şiddet olayına şahit oldu. Böylesi zamanlarda artan endişe ve belirsizlik, kendimizi güvensiz hissetmemize sebep olabiliyor. Nitekim Amerikan Psikoloji Derneği’ne göre, silaha erişme isteğine neden olan etkenlerden biri, yaşadığımız yere ve sosyal ortamımıza güvensizlik olabilir.

Silah ediniminin özellikle marjinalize edilmiş toplulukları daha fazla etkilediğini söyleyen Uluslararası Af Örgütü de, silahlanmayla toplumsal travmalar, ayrımcılık, göç gibi konular arasında bağ kurulabileceğinden bahsediyor.

Doğu Ergil’in 2001’de yayımlanan çalışması Şiddetin Kültürel Kökenleri’nde, suça bağlı olan ve olmayan şiddet ayrımı yapılıyor. Yani her şiddet eylemi suç olmak zorunda değil; mesela boks şiddetin disipline edildiği bir eylem. Aksi de geçerli; her suç şiddet içermiyor. Ancak silahla ilgili suçlarla, şiddete meyilli olmak arasında güçlü bir ilişki var. Diğer yandan Ergil’e referans veren bazı akademik araştırmalar, silahın kültürle olası bağı olabileceği üzerinde de duruyor. Yani burada yegane belirleyen, tek tek suça meyilli bireylerin patolojisi değil. 

Nitekim Türkiye’de de silah bulundurmanın tarihsel, kültürel, ekonomik, psikolojik ve sosyolojik yanları var. Her 10 yılda bir finansal krizle baş eden, çalışabilir nüfusun yarısından fazlası düzenli bir işe sahip olmayan, yüzde 29’u borçlu, yüzde 85’i eşcinsel bir komşusu olsun istemeyen, kapanmamış kolektif yaraları olan bir toplumuz. Bireysel silahlanmaya sebep olmuş olabilecek hiçbir sorun, gündelik değil. 

Gelir adaleti ve hukuki öngörülebilirliğin daha iyi olduğu, toplumsal cinsiyet rollerinin görece daha az değer taşıdığı, eğitim seviyesi yüksek, genç nüfusun gelecek kaygısının minimum ve sosyalleşme olanaklarının daha nitelikli olduğu ülkelerde, bireysel silanlanma oranları daha düşük. Bunlar uzun vadede düzeldiğinde, altta yatan asıl sebeplerin etkisi azalabilir. Ancak kısa vadede de bazı kolaylaştırıcı etkenler ortadan kaldırılabilir. Nedir onlar? 

Silahlar kolayca modifiye edilebiliyor

Bireysel silahlanmanın toplumdaki sebeplerini anlamaya çalışırken işin teknik kısmına dair kafa karışıklığını gidermek için önce isterseniz birkaç kavrama göz atalım:

Ateşli silahlar yapılarına göre yivli-setli ateşli silahlar ve yivsiz ateşli silahlar olarak iki gruba ayrılıyor. Av tüfeklerinin tüm silahlar arasındaki ayırt edici özelliklerinden biri, avcılık amacıyla imal edilen yivsiz silahlar olmaları. 

Namlu ucundan çıkan mermi çekirdeğinin o andaki barut miktarına, yapısına, mermi çekirdeğinin uygunluk derecesine, barutun yanma kalitesine bağlı olarak hızı değişiyor ve bu ‘namlu çıkış hızı’ olarak ifade ediliyor. Bazı silahlar (kurusıkı) rahatlıkla modifiye edilebiliyor. Modifiye edilmeseler de, yakın mesafeden yaralanma ve ölüme neden olabiliyorlar. Normal şartlarda kurusıkı tabancalarda kullanılan mermi, sadece ses amacıyla kullanılıyor, çekirdekleri yok. Ancak yaralama ve öldürme için her türlü silah ve mermi kullanılabiliyor. Yani silahın varlığı tek başına tehlike. Silahların bu yanı, başlı başına bireysel silahlanmayı hızlandırabilecek bir sebep; görece daha masum görünen silahlara erişimin kolay olması da… 

Yasal düzenlemeler silaha ulaşmayı kolaylaştırıyor

Gelelim silah edinimini (satışını) düzenleyen mevzuata. Burada öncelikle ana hukuki dayanağı oluşturan Ateşli Silahlar Bıçaklar ve Diğer Aletler Hakkında Kanun’a değinmek gerek. Kanuna göre silah satın almanızın dışında bu silahla ne yapacağınız çeşitli ruhsatların varlığına bağlanmış durumda. “Bulundurma” ve “taşıma” ruhsatı olarak ikiye ayrılan silah ruhsatları, kanuna esas çıkarılan ve son olarak 2017’de değişikliğe uğrayan yönetmelikte düzenlenmiş.  

Yönetmelikte taşıma ve bulundurma ruhsatlarının onay tarihinden itibaren beş yıl için geçerli olduğu, gerekli şartların varlığı halinde her beş yılda bir yenilenmesi gerektiği yazıyor. İki temel ruhsatın dışında can güvenliği için ruhsat verilenler ve çeşitli görevlerde bulunanlara taşımaları için verilen silah ruhsatları da var

Silah ediniminin silahın türüne bağlı değişebiliyor. Av tüfeği almak diğer ateşli silahlara göre daha kolay. Yivsiz tüfek almak için ise 18 yaşından büyük olmak, sabıka kaydı sunmak ve kaymakamlığa dilekçe vermek gerekiyor. Silahı yasal yoldan edinebilmek için devlet hastanelerinden veya sağlık ocağından alınacak bir sağlık raporu yeterli. Yani tüfek veya silah almak için, tam teşekkülü bir psikolojik rapora ihtiyaç yok. Görev için silaha erişenler ve can güvenliği sebebiyle silah verilenler için ise fazladan bir sağlık raporu dahi istenmiyor. 

Bulundurma ve taşıma ruhsatı için sağlık kurulu raporu edinmeniz gerekli. Raporla, başvuran kişilerin, zeka geriliği ve demans, psikotik ve duygu durum bozuklukları, ağır kişilik ve dürtü kontrol bozuklukları, alkol ve madde kullanım bozuklukları ile kişinin zihinsel yargılamasını, davranışlarını ve dürtü kontrolünü etkileyen diğer ruh sağlığı sorunlarının bulunup bulunmadığı saptanıyor. Raporu edindikten sonra, sicil kaydınız temiz ve 21 yaşın üzerindeyseniz 2021 itibariyle bulundurmak için 2 bin 434, taşımak için ise 7 bin 606 TL bedelindeki harcı ilgili bankaya yatırdıktan sonra ruhsata sahip olabiliyorsunuz. Av tüfeği için ise farklı bir harç bedeli söz konusu ve adli sicil kaydınızın temiz olması dahi gerekmiyor. 

Silah satışını kolaylaştıran ve bireysel silahlanmayı artıran bir diğer etmen de erişilebilir fiyatlar. İnternette yapılan bir araştırmada ortalama bir yivsiz av tüfeğinin fiyatı 3 bin lira ile 5 bin lira arasında değiştiğini görüyoruz. Silaha ucuz yoldan erişmek için çok emeğe de gerek yok. Anahtar kelimelerle yaptığımız bir Facebook araması sonucu karşımıza çıkan gruplardan konuştuğumuz ve silah sattıklarını iddia eden kişiler, düşük fiyatlar söyledi. 

“Ruhsat yenileme süreleri kısalmalı, denetimler sıkılaşmalı”

Uzmanlar ruhsat yenileme sürelerinin kısaltılması ve silaha erişimdeki denetimlerin sıklaştırılması gerektiğini söylüyor. Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Timur Demirtaş, silaha erişimde etkin bir kontrol sisteminin işlememesi nedeniyle Türkiye’de yaygın bir silahlanma söz konusu olduğu görüşünde. Demirbaş, raporları mevzuat dışı yollarla temin edenler de olabileceğinin altını çiziyor. Sosyal medyada silahın konu olduğu haberlere gelen yorumlarda da kullanıcılar, raporların veriliş biçimlerini eleştiriyor. 

Dahası 2019’da kanunda yapılan bir değişiklikle, ateşli silahlarla işlenen bazı suçlardan ceza alanların yeniden silah sahibi olabilmesi mümkün oldu. Ateşli silahlarla işlenmiş suçlardan hüküm giyenler ile taksirli suçlar (kasıtlı değil ama kusurdan kaynaklı suç) hariç olmak üzere, bir yıldan fazla hapis cezasına mahkum olanlara, mahkum olunan cezanın infazının tamamlanmasının üzerinden beş yıl geçtikten sonra, yasaklanmış haklarının geri verilmesine ilişkin karar verilirse, ateşli silah taşıma ve bulundurma izni de verilebiliyor. Yasa değişikliğiyle olumlu olarak ifade edilebilecek bir düzenleme de hayata geçti: Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa kapsamında, haklarında tedbir kararı verilenlere, tedbir kararı süresince ateşli silah taşıma ve bulundurma izni verilmiyor.

İlgili kanunun ilk yürürlüğe girdiği 1953’ten beri yapılan değişiklikler, Mevzuat.gov.tr’den takip edilebiliyor. Adli sicile dönük getirilen ve uzmanlar tarafından serbestleşme olarak okunan sicil kaydı bulunmanın esnetilmesi, ateşli silahların suçla ilişkisini gözler önüne seriyor. 

Silah bulundurmak tehlikeli, yasalar izin veriyor, sorun çok boyutlu… Dünyada da durum Türkiye’dekine benzer mi? Uzmanlar, aslında bireysel silahlanmanın sebeplerinden birinin, silah sayısının küresel olarak tespit edilemeyecek kadar fazla olması olduğunu söylüyor. 

Silahların izlenenemesi silahlanmayı artıran sebeplerden

Şimdiye kadar yayınlanan uluslararası raporlar bize çatışma ortamlarındaki “ulaşılamayan/tespit edilemeyen silah pazarlarının” da bireysel silahlanmanın boyutlarını büyütüyor olabileceğine işaret ediyor. Sorunun kendi, silah ve silahlanmaya dair veri eksikliği meselesini de büyüttüğü için uzmanlarca eleştiriliyor. 

Bu durumu bir podcast programında yorumlayan iki uzman Simon Sneddon ve Nick Cartwright, bireysel silahlanmanın genel bireysel olmayan, genel silahlanmayla bağını şöyle yorumluyor: 

“Silaha dair çıkarımda bulunamamız, silahlara dair tüm süreçlerin bulanık olmasından kaynaklanıyor. Bir silah güç sembolü olarak birinin evinde tamamen yasal bir biçimde bulunuyor olabilir. Bu silah ardından bir uyuşturucu kaçakçısının cebine girmiş ordan da aynı silah polisin suçun yoğun olarak yaşandığı bir mahalledeki balistik incelemesinde eline geçirilmiş olabilir.” 

Bireysel silahlanmanın, tanımı gereği sivil bireylerle sınırlanıyor oluşu, literatür içinden de zaman zaman eleştiriliyor; tanımın diğer toplumsal faktörleri de içerecek şekilde genişletilmesi gerektiği söyleniyor. Psikiyatr Prof. Dr. Ayhan Akcan da organize suçun silahlanmayla olası ilişkisine işaret ediyor. 

Popüler kültür ürünleri de özendiriyor

Prof. Dr. Akcan, organize suç örgütlerine meşruiyet kazandıracak her şeyden uzaklaşmak gerektiğini de bilhassa belirtiyor. Onları kahramanlaştıran popüler söylem ve içerikler de bireysel silahlanmayı azdırabiliyor. Sedat Peker’in YouTube kanalında yayımladığı videoların sosyal medyadaki kullanıcılar üzerindeki “cezbediciliğini”, Kurtlar Vadisi, Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz gibi popüler kültür ürünlerinin de özellikle gençler üzerindeki etkisini sürekli akılda tutmak gerekiyor. 

Yavuz Erdoğan, Halil Ekşi ve Ayfer Tektaş tarafından yürütülen bir akademik araştırmada da mafya dizilerinin, gerek içerdikleri aşırı şiddet görüntüleri, gerekse verdikleri açık ve örtülü mesajlarla yasadışılığı ve sosyopatiyi meşrulaştırdığı ortaya konuluyordu. Benzer birçok araştırma da bu tip dizilerin toplumsal şiddet psikolojisini yaratmasa da beslediğini söylüyor. Medyanın etkisiyle yeniden üretilen şiddet, zamanla bir halk sağlığı problemi haline geliyor

Sorunu besleyen tarihsel ve güncel koşullar bunlar gibi. Peki bireysel silahlanmadan caydırmak için yapılabilecek neler? Dosyanın son bölümünde şimdiye kadar saydığımız sebeplerin görünen sonuçlarına ve çözüm önerilerine değinmeye çalışacağız.

tümünü göster
istanbulsozlesmesibanner