Türkiye siyasetinin tartışmalı kavramı "koalisyon": Çıkmaz mı, fırsat mı?

Türkiye'de ittifak ve koalisyon tartışmaları seçimlere yaklaştıkça kızışıyor. İttifaklar ve koalisyonların kıyaslandığı tartışmalarda, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak koalisyon yönetimlerini bir tür istikrarsızlık olarak değerlendiren görüşler var. Ancak elbette her yönetimin başarısını belirleyen tek bir ölçüt yok.


11/05/2023 14:30 18 dk okuma

Özet

Türkiye’nin siyasi tarihinde yer alan koalisyon hükümetleri yaşanan pek çok ekonomik ve siyasi sorunla ilişkilendiriliyor. Yaşanan sorunların salt “koalisyon yönetimi” anlayışına bağlanamayacağı söylenebilir.

Günümüzde dünyada pek çok ülkede, farklı ideolojilere sahip koalisyon yönetimleri mevcut.

Koalisyon hükümetlerini kategorik olarak iyi ya da kötü şeklinde değerlendirmek mümkün değil. Bu konuda siyasal kültür, siyasi geçmiş ve demokratik kurum kültürü gibi pek çok önemli değişken var.

Her yönetim biçiminde olduğu gibi koalisyonlarda da başarı, demokrasi kültürünün içinde yer alan, uzlaşı, hesap verebilirlik, denetim mekanizmalarının işlemesiyle de bağlantılı.

Sabancı Üniversitesi'nden Emeritus Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu 1970’li ve 90’lı yıllardaki koalisyon hükümetlerinde yaşanan sorunların, o dönemin siyasetçilerinin birlikte iş yapma kültürü ve zihniyetinden kaynaklandığı yorumunu yapıyor.

2023 seçimlerine giderken Türkiye'nin eski ve önemli siyasi dinamiği olan koalisyon hükümetleri, yeniden hararetli tartışmaların ana konusu haline geldi. Koalisyon hükümetlerine yönelik olumsuz algının yanı sıra, bu hükümet biçimini demokratik bir yol olarak değerlendiren görüşler de var.

Diğer taraftan mevcut sistemde koalisyonları andıran "seçim ittifakları" da bu tartışmada önemli bir noktada duruyor.

14 Mayıs'taki seçimlerde, 27 siyasi parti, beş farklı seçim ittifakı çatısı altında yarışıyor. Seçim sürecinde ittifakların bu denli ön planda olması, ittifaklarda yer alan liderlerin seçim sonrası yönetimde önemli görevlerde yer alacak olması, koalisyon mukayeselerini beraberinde getiriyor.

Özellikle mevcut iktidarın muhalefete yönelik eleştirilerinde sıklıkla koalisyon zamanlarını hatırlattığına şahit oluyoruz.

Türkiye'nin siyasi hafızasını yoklayarak koalisyon yönetimlerinin demokratik bir yol mu yoksa çıkmaz mı olduğuna cevap aramaya çalışalım.

Seçim ittifakı: Tercih mi, zorunluluk mu?

Seçim ittifakı, siyasi partilerin seçime giderken belirli amaç doğrultusunda kurdukları birliktelik olarak tanımlanıyor.

Seçim öncesi kurulan ittifakların önü parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemine geçişle açılmıştı. Bu düzenlemenin ardından kurulan ittifaklarla ilk kez 2018 seçimlerinde karşılaştık.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi
AK Parti’nin uzun zamandır
ajandasında olan bir adımdı. AK Parti sistemi değiştirmek için ihtiyaç duyduğu desteği 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi sonrası MHP’den aldı

Sistem değişikliğine dair 18 maddelik
kanun mecliste AK Parti ve MHP üyelerinin oyuyla kabul edildi. Ardından 16 Nisan 2017 referandumunda yüzde 51,18 evet oyuyla sistem değişikliği yürürlüğe girdi. Böylece 1960 Anayasasından itibaren uygulanmaya başlanan Parlamenter Hükümet Sistemi terk edildi

2018 seçimlerinde AK Parti, MHP, BBP'den oluşan Cumhur İttifakı ile CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Millet İttifakı yarıştı.

Elbette bu ittifaklar olduğu gibi kalmadı, zamanla genişledi.

2022 yılının Şubat ayında CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ile yeni kurulan siyasi partiler DEVA Partisi ve Gelecek Partisi bir araya gelerek ilk toplantısını yaptı. "Altılı Masa" görüşmeleri olarak anılan bu toplantılar bir yıl boyunca sürdü. Ardından altı siyasi parti Millet İttifakı çatısı altında birleşti. İttifak, "Ortak Politikalar Mutabakat Metni" imzaladı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı konusunda uzlaştı.

Cumhur İttifakı da Yeniden Refah Partisi’nin katılması ile genişledi, DSP ve HÜDA PAR ise Cumhur İttifakı'nı destekleme kararı aldı. DSP'nin üç, HÜDA PAR'ın ise dört adayı AK Parti listesiden aday gösterildi.

Mevcut ittifakların genişlemesinin yanı sıra yeni ittifaklar da ortaya çıktı.

HDP, TİP, Emekçi Hareket Partisi, Emek Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nden oluşan Emek ve Özgürlük İttifakı; Zafer Partisi, Adalet Partisi, Doğru Parti, Türkiye İttifakı Partisi ve Ülkem Partisi’nden oluşan ATA İttifakı ve SOL Parti, Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Komünist Hareketi, Devrim Hareketi ve Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin yer aldığı Sosyalist Güç Birliği 2023 seçimlerine katılacak diğer ittifaklar arasında yer alıyor. 

Partiler neden ittifak kuruyor?

Kimi görüşlere göre, yeni hükümet sistemi partileri ittifak yapmaya mecbur bırakıyor. Cumhurbaşkanı seçilebilmek için yüzde 50 artı bir zorunluluğunun olması, bu mecburiyete işaret eden düzenlemeler arasında gösteriliyor. Diğer unsur ise seçim barajı.

AK Parti ve MHP’nin 2022 yılında seçim kanununda yaptığı başka bir değişiklikle yüzde 10 olan seçim barajı yüzde 7’ye düşürüldü. İttifak sistemi ile birlikte ittifakın aldığı oy yüzde 7 ülke barajını geçerse ittifak içerisinde yer alan partilerin hepsi barajı aşmış sayılacak.

Teyit'in ulaştığı İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü Genel Direktörü Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz, sistemin ittifakları mecbur hale getirdiğini şöyle ifade ediyor: 

“Yeni hükümet sistemi partileri ittifaka mecbur bırakıyor, elbette partiler yeterli güçleri varsa tek başına girebilirler. Ancak, oy oranlarını maksimize etmek ve daha fazla milletvekili kazanmak için hem küçük partiler hem de ittifaklardaki büyük ortaklar ittifak halinde seçime girmeyi tercih ediyor.”

Teyit’e konuşan siyaset bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu da, günümüzde ittifaklar ile seçime girilmesinin başlıca nedeninin seçim barajı olduğunu görüşünde.

Yani ittifak yapmanın en önemli gerekçelerinden biri olarak seçim barajından söz edebiliriz. Çünkü seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı ittifak içinde yer alan partilerin aldığı oy oranı dikkate alınarak belirlenecek. Dolayısıyla mevcut sistemde siyasi partilerin beraber hareket etmelerine neden olan zorunluluklar da var.

Öte yandan ittifaklar Türkiye siyasi tarihi için yeni bir olgu da değil. Kalaycıoğlu, ittifakların Türkiye siyasetindeki geçmişini de hatırlatıyor: 

“İttifaklar Türkiye siyasetinde yeni bir gelişme değil. 1991 yılında Refah Partisi, Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi bunu denedi ve başarılı oldu, yüzde 16 oy aldı. Ancak bugünden farklı olarak o zamanki seçim ittifakı bir kereye mahsustu ve siyasi partiler tek bir siyasi parti amblemi altında seçime giriyordu.”

Koalisyon yönetimlerini tartışmaya açmadan önce Türkiye siyasi tarihinde yer alan koalisyonlara bakalım.

Türkiye’nin koalisyon geçmişi: İlk koalisyon hükümeti 1960 askeri darbe sonrası kuruluyor

Koalisyon mecliste ya da yürütme organındaki siyasi partilerin işbirliğine deniyor. 

Türkiye demokrasi tarihi, koalisyon yönetimiyle ilk defa 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrasında kurulan CHP ve Adalet Partisi hükümetiyle birlikte tanıştı. Koalisyon hükümetinin ortaya çıkması, siyasi partilerin artması ve seçmen dağılımının sandığa dengeli olarak yansımasıyla bağlantılıydı.

25 Haziran 1962 tarihine geldiğimizde başka bir koalisyon hükümetiyle karşılaşıyoruz. 1963 yılına kadar görev yapan ikinci koalisyon hükümeti CHP, Yeni Türkiye Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi arasında kurulmuştu.

1963 ila 1965 yıllarındaysa “10. İnönü Hükümeti” olarak da adlandırılan azınlık hükümetiyle karşılaşıyoruz. Yani bu süre zarfında ülkede pek çok koalisyon hükümetinin yer aldığını söylemek mümkün.

1971 yılındaki askeri muhtıra sonrası, Nihat Erim'in başbakanlığında Türkiye teknokrat hükümetle tanışıyor. Teknokrat hükümeti, yönetimle ilgili tüm kararların teknik konularda uzmanlaşmış kişiler tarafından alındığı yönetim şekli olarak biliniyor

22 Mayıs 1972'ye geldiğimizde Ferit Melen başbakanlığında 35. hükümet kuruluyor. Melen'in istifası sonrası hükümeti kurma görevi Cumhuriyet Senatosu Üyesi Naim Talu’ya veriliyor. Talu, 15 Nisan 1973’te Adalet Partisi, Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) ve bağımsız milletvekillerinden oluşan yeni bir koalisyon hükümeti kuruyor.

14 Ekim 1973’te yapılan genel seçim sonrası, 26 Ocak 1974’te Bülent Ecevit başkanlığında CHP ve Necmettin Erbakan başkanlığındaki Milli Selamet Partisi (MSP) koalisyonu kuruluyor.

Geçmişe referans
Millet İttifakı ortaklarından Milli Görüş geleneğinin temsilcisi Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 6 Mart 2023 tarihinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığının SP’de açıklanmasının eleştirilmesi üzerine “Bu yorumları yapan arkadaşları hayretle izliyorum. Erbakan Hoca da siyasete atıldığında ilk koalisyonu CHP ile kurdu” diyerek geçmişe atıfta bulundu.

Karamollaoğlu daha sonra Twitter hesabından Ecevit ve Erbakan koalisyonuna benzetme yaparak, “Milli Görüş; millet için birliktelik kurar, hayırlı hizmetler yapar. Onlar başardı, yine başaracağız” şeklinde bir video paylaştı.bir video paylaşımda
bulundu. Bu paylaşımı Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Başaracağız. Türkiye için birlikte çok güzel işler yapacağız” şeklinde yorumladı.

1980 askeri darbesi 

CHP ve MSP koalisyonu uzun sürmüyor. Hükümet ortakları arasında yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle 17 Kasım 1974 tarihinde Ecevit başbakanlıktan istifa ediyor. Ancak Ecevit’in beklediği gibi erken seçim ilan edilmiyor; milletvekilliği ve Cumhuriyet Senatosu üyeliği yapmış olan Sadi Irmak hükümeti kurmakla görevlendiriliyor. 

Sadi Irmak, 31 Mart 1975'te başbakanlık görevini Süleyman Demirel hükümetine bırakıyor. Adalet Partisi, MSP, CGP ve MHP’nin yer aldığı bu hükümet “Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti” olarak da anılıyor

1977 seçimlerinde Bülent Ecevit başkanlığındaki CHP yüzde 41,4 oranında oy almasına rağmen mecliste sahip olduğu milletvekili sayısı tek başına hükümet kurmasına yetmiyordu. Ecevit'in diğer partilerle uzlaşı sağlayamadığı için koalisyon girişimleri de sonuçsuz kaldı. Daha sonra hükümet kurma görevi Adalet Partisi başkanı Süleyman Demirel'e verildi. Demirel'in girişimleri sonucu AP, MSP ve MHP'den oluşan "İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti" koalisyonu kuruluyor.

Ancak "Güneş Motel vakası" olarak bilinen olay yaşanıyor. Florya'daki Güneş Motel'de yapılan görüşmelerle birlikte AP'den istifa eden 11 vekil Ecevit'i destekleme kararı alıyor. Bunun üzerine İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti meclise verilen gensoru neticesinde düşürülüyor.

12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar tam dört kez Ecevit ve Demirel dönüşümlü olarak hükümet kuruyor.   

ecevit demirel 1975 1980 arasi hukumetler 1

Askeri darbe sonrası demokrasinin askıya alınmasıyla birlikte 1978’den 1991 yılına kadar 13 yıl boyunca koalisyon hükümeti görülmüyor. 

Bu esnada günümüz siyasetine de yön veren bir gelişme yaşanıyor. 1983 yılında Milletvekili Seçimi Kanunu Madde 33 ile yüzde 10 seçim barajı getiriliyor. Buna göre ülke genelinde kullanılan geçerli oyların yüzde 10’unu geçemeyen siyasi partiler hiçbir şekilde milletvekili çıkaramıyor

1990’larda koalisyonlar

1990'lı yıllarda da Türkiye'de önemli krizler yaşanıyor.

21 Kasım 1991 tarihinde Doğruyol Partisi (DYP) ve Sosyal Demokrat Halk Partisi (SHP) koalisyonu kuruluyor. Eski Başbakan Tansu Çiller’in 1995’te beş ay süreyle kurduğu hükümet ve Bülent Ecevit’in 1999’da dört ay süreyle kurduğu hükümet dışında, 2002 yılına kadar tam 11 yıl Türkiye koalisyon hükümetleriyle yönetiliyor

Doç. Dr. Hasret Dikici Bilgin, o dönem yaşanan yolsuzluklar ve koalisyondaki partilerin birbirine yönelik ağır ithamları nedeniyle koalisyon hükümetlerinin başarısızlık olarak görülmesinde etken olduğuna işaret ediyor.

90’lı yıllarda gazeteci, siyasetçi ve akademisyenler başta olmak üzere pek çok faili meçhul cinayet yaşanıyor. 1990-1996 yılları arasında enflasyon yüzde 78,7 düzeyine çıkıyor. 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nde yaşanan aksaklıklardan üç aydır görevde olan koalisyon hükümeti sorumlu tutuluyor.

turkiyenin koalisyon gecmisi 1

Koalisyon hükümetlerinin siyasi ve ekonomik karnesi 

Siyasette ve ekonomide yaşanan pek çok olumsuzluğun nedeni olarak koalisyon hükümetleri görülüyor. Koalisyon hükümetlerine karşı çıkanlar, ekonomik ve siyasi krizleri gerekçe göstererek, "istikrarsızlık"dan bahsediyor.

Özellikle hükümet kanadında koalisyon yönetimleri sık sık işlevsiz olmakla eleştiriliyor.

Peki veriler bize ne söylüyor?

Ekonomik büyüme oranlarına baktığımızda tek partili iktidarlarla koalisyon hükümetleri ortalamaları arasında bir miktar fark gözlemleniyor. 1961 ila 2021 yıllarında tek partili hükümet dönemlerinde Türkiye ortalama yüzde 5 civarında büyürken, koalisyon hükümetlerinin yönettiği dönemlerde ise bu oran yüzde 4’e yakın.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2017 yılında ekonomik büyüme oranı hesaplama yöntemini değiştirmesi ekonomistler ve muhalefet tarafından “kağıt üzerinde büyüme” eleştirilerine neden olmuştu.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü öğretim görevlisi ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu’na göre, koalisyon hükümetleri ve ekonomi arasında direkt bir ilişki bulunmuyor: 

“Demokrasi ve diğer politik sistemlerin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi araştırma yaptığım konular arasında. Koalisyon hükümetleri ve ekonomi arasındaki ilişki de buna dahil. Başka ülkelere baktığınız zaman da koalisyonla ekonomik büyüme arasında bir ilişki pek görülmüyor. Asıl önemli olan demokrasi güçlenmesi. O zaman ekonomik büyüme ve büyümenin kalitesi artıyor. Önemli olan demokrasinin yargı, rekabetçilik ve ekonomik politikaların şeffaflığı başta olmak üzere diğer ekonomik göstergelerle olan ilişkisi.”

Koalisyon hükümetlerinin görülmeye başladığı 1961 yılından günümüze kadar ekonomik büyüme oranlarını incelediğimizde ekonomik büyümede yüzde 10 ve üzeri üç sıçrama noktası dikkat çekiyor. 

1966 yılında Süleyman Demirel’in başbakanlığında Adalet Partisi tarafından kurulan hükümet döneminde yüzde 11,2’lik ekonomik büyüme yaşanıyor. İkinci sıçrama ise 1976 yılında AP-MSP-MHP koalisyonu döneminde 10,4 olarak kaydediliyor. Yakın tarihteki ve yüzde 10 ve üzeri ekonomik büyüme ise 2021 yılında yüzde 11 ile AK Parti hükümetinde görülüyor.

Diğer taraftan TÜİK işgücü verilerine göre, ekonomik krizin yaşandığı 2001 yılında işsizlik oranı 10,6 iken 2022 yılında işsizlik oranı 10,4 olarak kaydedildi.

AK Parti'nin 20’inci iktidar yılını kutladığı 2022 yılında kaydedilen yüzde 73,5’lik enflasyon oranı 1998’den bu yana en yüksek düzey. Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisi içerisinde en yüksek enflasyona sahip ülke konumunda.

Koalisyon hükümetleri istikrarsızlık mı?

Koalisyon hükümetleri istifalar, gensoru ile hükümet düşürme ve erken seçim ile anılan bir imaj da çiziyor. Bu nedenle de "istikrarsızlık" olarak değerlendiriliyor.

Koalisyon dönemlerini “kaotik” dönemler olarak nitelendiren Doç. Dr. Furkan Kaya, koalisyon dönemlerinde bir hükümet kurulurken diğer hükümet için o hükümeti devirme hesapları yapıldığı için koalisyon dönemlerinin kaotik süreçler olduğunu söylüyor.

Doç. Dr. Murat Sevinç ise geçmişte yaşanan koalisyonlarda yaşanan fikir ayrılıklarının hükümetlerin çok uzun süre devam etmemesine neden olduğu görüşünde. Ancak Sevinç, istikrarın sadece bir hükümetin iktidarda kaç gün kaldığına bağlı olmadığını, koalisyon hükümetlerinin mutlaka kısa ömürlü olacak diye bir şeyin söz konusu olamayacağını da ekliyor. Sevinç’e göre tek parti hükümeti de olsa ciddi ekonomik ve siyasi krizler varsa orada bir istikrardan söz edilemez.

Diğer bir nokta erken seçimler. Türkiye’de 1980 yılına kadar seçimler çoğunlukla vaktinde yapıldı. 1982 Anayasası ile seçim süresi dört yıldan beşe çıkarıldı ancak bu tarihten sonra yapılan seçimlerin neredeyse tümü zamanından önce yapıldı

1980’den günümüze, 2002 ila 2007 yılları ve son seçimler hariç yapılan tüm seçimler beş yıldan önce düzenlendi. Tek parti iktidarının siyasi istikrar getireceği iktidar çevrelerince dile getirilse de, AK Parti döneminde de pek çok erken seçim yaşandı

7 Haziran 2015’te yapılan erken seçim, hükümetin kurulamaması nedeniyle 1 Kasım 2015’te tekrarlandı. Kasım 2020’de yapılması gereken seçim ise 24 Haziran 2018’de yapıldı.  7 Haziran 2015 genel seçimlerinde HDP’nin yüzde 10 barajını geçmesiyle AK Parti tek başına hükümet kurmak için gerekli 276 sandalyeye ulaşamamıştı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümeti kurma görevini dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’na vermiş ancak 45 gün içinde hükümet kurulamamıştı.

İttifaklar koalisyon olarak görülebilir mi?

Millet İttifakı "altılı koalisyon" olarak anılıyor, AK Parti ve MHP ittifakı "filli bir koalisyon" olarak değerlendiriliyor.

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Erdoğan olası bir koalisyon ihtimalinin geçmiş koalisyonlarla karşılaştırılmasını doğru bulmuyor. 

Erdoğan, geçmişte koalisyon ortakları anlaşmazlığa düştüğünde ortaklardan biri ya da birden fazlasının hükümeti düşürdüğünü anımsatıyor: “Şu anki sistemle hükümetin düşmesi söz konusu değil, çünkü hükümet yok. Başkan var ve başkan hükümeti kuruyor, kimseye fikrini sormuyor. Dolayısıyla olası bir koalisyon, geçmişten bildiğimiz bir koalisyon olmayacak.”

Millet İttifakı seçimi kazansa dahi bir koalisyondan söz edilemeyeceğini ifade eden Erdoğan şunları söylüyor: “Eğer Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olursa ve diğer ittifak ortaklarıyla bir koalisyon protokolü imzalanırsa, o protokolü mümkün kılan tek şey Kılıçdaroğlu’nun söz vermesi olacak. Dolayısıyla eskisi gibi bir koalisyon olmayacak. Hatta teknik olarak koalisyondan bile söz edemeyeceğiz.” 

Erdoğan, Millet İttifakı'nın seçimi kazanması halinde öngörülen Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişin kolay olmayacağını da düşünüyor. Ona göre bir dizi anayasa değişikliği gerektiği için, ülke belirsiz bir süre başkanlık sistemi ile yönetilmeye devam edecek.

“Kazanan taraf başarılı olmak zorunda, başarısızlık kutuplaşmayı daha da artırır”

Özellikle Millet İttifakı'nda farklı görüşlerden siyasi partilerin politik yaklaşımlarının farklı olması ortak hedefler ve beklentiler üzerinde uzlaşamayacakları iddiaları ortaya atılıyor.

Farklı siyasi görüşlerin temsil edildiği Millet İttifakı’nın seçimlerde başarılı olması halinde kutuplaşmış bir toplumda nasıl karşılanacağı sorusunu yönelttiğimiz Prof. Dr. Emre Erdoğan, iki senaryodan söz ediyor: 

“İyi senaryo iki ittifaktan birisinin seçimi kazanması ve başarılı bir şekilde ülkeyi yönetmesi. Bu senaryoda kutuplaşma derinleşmez. Kötü senaryo ise yönetime kim gelirse gelsin ülke kötü yönetilir. Sonuç olarak ittifak çöker ve çöken ittifakın yerine daha radikali gelir. Öyle bir dönemdeyiz ki başarısız yönetimin bedeli radikalleşme olur. Kazanan taraf başarılı olmak zorunda, başarısızlık kutuplaşmayı daha da artırır.” 

Demokratik yönetimin parçası olarak koalisyonlar

Sabancı Üniversitesi Emeritus Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, koalisyon hükümetlerini demokratik yönetimin bir parçası olarak görüyor. 

Koalisyon hükümetlerini iktidarı paylaşmak istemeyen siyasiler tarafından şeytanlaştırıldığını düşünen Kalaycıoğlu şunları söylüyor: 

“Türkiye’deki siyasetçiler demokrasi gereği bir araya gelip bu ülkeyi yönetmekten hoşlanmıyor. Tek başlarına iktidar olup akıllarına eseni yapmak istiyorlar. Böyle bir siyasal kültür var. Bunu güçlü yönetim olarak algılıyorlar ve tarihi de yanlış okuyorlar. Bunun sonucunda koalisyonlarla yönetilmeyi devamlı olarak engellemeye ve kötülemeye çalışıyorlar.”

Kalaycıoğlu, 1970’li ve 90’lı yıllardaki koalisyon hükümetlerinde yaşanan sorunların, o dönemin siyasetçilerinin birlikte iş yapma kültürü ve zihniyetinden kaynaklandığını da ekliyor.

Kalaycıoğlu’na göre bir arada yönetmeyi bir hedef olarak belirleyip uzmanlaşmanın yolları aranırsa, Türkiye koalisyonla iyi yönetilebilir.

Doç. Dr. Hasret Dikici Bilgin, koalisyonların en önemli faydasının barışçıl bir şekilde bir arada olmayı sağladığını söylüyor. Bu durumda kimsenin dışarıda kalmadan “çoğulculuğu” sağlayacağına işaret ediyor. Prof. Dr. Emre Erdoğan da toplumdaki geniş kesimleri içeriye alan ve onların taleplerini yansıtmaya çalışan koalisyonun iyi bir yönetim biçimi olacağını belirtiyor.

Koalisyonla yönetilen ülkeler

Koalisyon yönetimlerinin önemli örneklerine dünyada farklı ülkelerde rastlıyoruz. Koalisyonla yönetilen ülkelerde ideolojik farklılara sahip partilerin bir araya geldiği yönetimlere rastlamak mümkün. Peki diğer ülkelerde koalisyon hükümetleri nasıl işliyor?

Dünyanın en büyük dördüncü, Avrupa’nın ise birinci büyük ekonomisine sahip Almanya, uzun yıllardır koalisyon hükümetleriyle yönetiliyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti, yalnızca bir kez 1957 ila 1961 yıllarında Muhafazakar Birlik partisinin tek başına iktidarıyla yönetildi. Bu nedenle koalisyonlar norm özelliği taşıyor. Ülke günümüzde de farklı ajandalara sahip üçlü bir koalisyon hükümetiyle yönetiliyor.

Avrupa’da koalisyonla yönetilen diğer bir ülke Belçika. 22 Nisan 2010'de Belçika Başbakanı Yves Leterme’nin istifa etmesi sonrası ülke tam 504 gün hükümetiz kalmıştı. 13 Haziran 2010 tarihinde yapılan erken genel seçimlerden sonra hükümet ancak 5 Aralık 2011’de kurulabilmişti. Belçika’da diğer bir hükümet krizi 2019 yılında yaşandı. 26 Mayıs 2019’da yapılan federal seçimlerden sonra hükümet ancak 30 Eylül 2020’de kuruldu.

İtalya diğer Avrupa ülkelerinin aksine kısa süren koalisyon hükümetleri ve erken seçimlerle gündeme gelen bir ülke. İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar 68 hükümetin görev yaptığı İtalya’da iktidarların 54’ünü koalisyonlar oluşturuyor. Bunun nedeni olarak seçim yasasının değiştirilmesi gösteriliyor.

Finlandiya da tarihsel olarak koalisyon yönetimini benimsemiş ülkeler arasında. Üstelik Finlandiya Birleşmiş Milletler Küresel Mutluluk Raporu’na göre, dünyanın en mutlu ülkeleri arasında. Aalto Üniversitesi’nde refah ve mutluluk üzerine çalışmalar yapan Frank Martela, Finlandiya'nın mutlu ülke olmasını, işleyen hükümet ve kurumların insanların hayatındaki etkisine bağlıyor.

Elbette yalnızca Avrupa ülkeleri değil; Şili, Brezilya gibi Latin Amerika ülkeleri de geniş siyasi yelpazeye sahip koalisyon hükümetleriyle yönetildi. Japonya ve Malezya gibi ülkelerde de istikrarlı koalisyon yönetimlerinden bahsediliyor.

Bir yönetimin başarısı pek çok değişkene bağlı

Elbette koalisyonlara yönelik olumsuz algı Türkiye'ye has bir durum da değil. Koalisyon yönetimlerinin kısa ömürlü olabileceği algısı dünyada da yaygın. Ancak Avrupa Reform Merkezi Kıdemli Araştırma Görevlisi Hugo Brady’e göre, durum her zaman böyle olmayabilir: 

“Doğru bir liderle, tüm zayıf yönlerin ortaya çıktığı bir koalisyon 18 ay ila 24 ay gibi süre ayakta kalıyorsa istikrarlı bir şekilde devam edebilir. Koalisyonun gücü bağımlılık yapar ve koalisyon ortakları bu güce bağımlı olur ve koalisyonlar devam eder.”

Dublin Şehir Üniversitesi'nde siyaset bilimi öğretim görevlisi olan Eoin O'Malley, liderlerin anlaştığı bir koalisyon tablosunda hükümetin ortalama bir evlilikten daha uzun süreceği görüşünde. O'Malley, koalisyon ortaklarının birbirini koruma eğiliminde olduğunu belirtiyor: “Ayrılma fırsatları sınırlı olduğunda, birlikte iyi çalışırlar ve bu durum genellikle koalisyonların devam etmesini sağlar." 

Geçmiş deneyimlerin yol açtığı algıların aksine bu örnekler bize evrensel ölçütlerde bir koalisyon yönetiminde tablonun farklı olabileceğini gösteriyor. Koalisyon hükümeti, tek başına iyi ya da kötü olarak değerlendirmek mümkün olmadığı bir yönetim sistemi. Siyasal kültürü, siyasi geçmişi ve demokratik kurum kültürüne kadar pek çok değişkene dayanıyor. Ekonomik, politik ve sosyal pek çok olgunun şekillendirdiği bir yönetimden bahsediyoruz. Üstelik yönetime katılan pek çok farklı partinin olması, toplumun farklı kesimlerinin devlet yönetiminde temsil edilmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla farklılıkları yönetmenin mümkün olduğu bir sistemde koalisyonların sürdürülebilir olması olası. Her koşulda koalisyon yönetimleri uzlaşma ve müzakere eğilimine sahip olduğu sürece başarı sağlayabilir.

Diğer taraftan karşılıklı denetim ve hesap verilebilirlik, her yönetimde olduğu gibi koalisyonlarda da önem taşıyor.

Özetle, koalisyon yönetimin başarısının ölçütü geçmiş deneyimler olmadığı gibi, tek bir değişkene de bağlı değil. Her yönetim biçiminde olduğu gibi koalisyonlarda da başarı, demokrasi kültürünün içinde yer alan ideallerin gerçekleşmesine bağlı.

Katkıda bulunanlar
  • Beşire Korkmaz
  • Şükran Şençekiçer

Evrensel, Ortak Politikalar Metni
17/04/2023
Birgün, Yeni baraj yeni sistem
19/03/2023
Cambridge Dictionaire, Coalistion
17/04/2023
Twitter, Mustafa Varank
26/03/2023
Twitter, Sevda Türküsev
27/03/2023
TBMM, Hükümet listesi
17/04/2023
DergiPark, 12 Mart Askeri Muhtırası
17/04/2023
Cumhuriyet, Arşiv
17/04/2023
Cumhuriyet, Arşiv
17/04/2023
Cumhuriyet, Arşiv
17/04/2023
Yüksek Seçim Kurulu, 15. Dönem Milletvekili Genel Seçimi
17/04/2023
Cumhuriyet, Arşiv
17/04/2023
Twitter, Temel Karamollaoğlu
17/04/2023
Twitter, Kemal Kılıçdaroğlu
17/04/2023
Cumhuriyet, Arşiv
17/04/2023
Cumhuriyet, Arşiv
17/04/2023
Cumhuriyet, Arşiv
17/04/2023
TBMM, Genel Kurul Konuşması
17/04/2023
SBB, Ekonomik göstergeler
24/04/2023
Merkez Bankası, Tüketici fiyatları
17/04/2023
OECD, Consumer price index
17/04/2023
Mevzuat, Anayasa
17/04/2023
Euronews Türkçe, Türkiye 1 Kasım'da erken seçime gidiyor
17/04/2023
Sabancı Üniversitesi, Ersin Kalaycıoğlu
17/04/2023
News economy, Europe shows coalitions can work
17/04/2023
Twitter, DW Türkçe
17/04/2023
Cumhuriyet, Millet İttifakı genişliyor
17/04/2023
,
11/05/2023
Dünya Bankası, Büyüme verileri
11/05/2023
tümünü göster
demec kontrolu sag banner