Suriyeli emeği: İşgücü piyasasını nasıl etkiliyorlar?

Yerinden edilmiş Suriyelilerin emek piyasasındaki varlıklarının elbette belirli sonuçları var. Ancak doğru bir değerlendirme için konuya bütüncül yaklaşmaya ihtiyaç var.


21/09/2021 18:45 14 dk okuma

Bu içerik 1 yıldan daha eski tarihlidir.

Göçü ortaya çıkaran her türlü zorunluluk, aslında bir yaşam mücadelesi. 2011’den bu yana devam eden çatışmalar nedeniyle yerinden olan Suriyelilerin büyük bir kısmı, Türkiye’de yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkede, güncel rakamlara göre, 3,7 milyonun üzerinde Suriyeli mülteci yaşıyor. 

Suriyeliler artık hayatın her alanında, kamuoyunun da en fazla tartıştığı konular arasındalar. Yerinden edilmiş haldeler ve sermayeleri kısıtlı; yaşamlarını devam ettirebilmek için çalışmak zorundalar. Emek piyasasında yer edinme mücadelesi içindeler. 

Ancak Suriyelilerin işgücü piyasasına erişilebilirlikleri, pek çok eleştiriye ve iddiaya konu oluyor. “Suriyeliler işimizi elimizden alıyor” veya “Suriyeliler geldikten sonra işsizlik arttı” gibi ifadeler sıkça dile getiriliyor. Yerel toplulukların, “ucuz işgücü” gözüyle bakılan mültecilerin işlerini ellerinden aldıklarını düşünmeleri anlaşılabilir bir endişe. Çünkü işsizlik yüksek. Ancak bu endişelerin kaynağındaki asıl sorunu ortaya koyabilmek için, daha bütüncül bir bakışa ihtiyaç olduğu söylenebilir.

İşgücü olarak Suriyelileri mevcut koşullar ve sorunlara da değinerek anlatırken, iddiaların karşılığı olup olmadığını ortaya koymaya çalışalım. Suriyeliler gerçekten de mevcut işsizlik sorununun asıl ve yegane sebebi mi?

suriyelisci

Suriyelilerin emek içindeki yerleri

Suriyeliler 2011’den bu yana Türkiye işgücü piyasasına kısıtlı imkanlarla dahil oluyor. Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2020 yılında yayınladığı “Türkiye İşgücü Piyasasında Suriyeliler” raporuna göre Suriyelilerin Türkiye’deki tüm çalışanlar içindeki oranı yüzde 2,9 (sf. 14). En çok İstanbul, Adana, Bursa, Gaziantep, Hatay, Konya, Şanlıurfa ve İzmir’de yaşıyor ve çalışıyorlar. 

Öncelikle Suriyelilerin istihdam edilmelerini sağlayan yasal düzenlemelere bakalım. Türkiye’deki Suriyeliler geçici koruma statüsündeler; sahip oldukları hak ve yükümlülükler 2014 yılında yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda düzenleniyor. (sf. 16) Suriyelilerin çalışma izni alma hakları var. 

Sığınmacıların işgücü piyasasına katılımlarını artırmak amacıyla kanuna dayanılarak 2016 yılında Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik çıkarıldı. Yönetmeliğin 29. maddesi, geçici koruma statüsündeki bireylerin işgücü piyasasındaki durumlarını düzenliyor. Yönetmeliğe göre Suriyelilerin Türkiye’de çalışabilmeleri için çalışma izinleri olması gerekiyor. Öte yandan Suriyelilerin kötü çalışma koşullarında ve asgari ücretle çalıştırılması konusunda sınırlamalar da yer alıyor. Dolayısıyla yasal olarak geçici koruma kapsamındaki Suriyelilere asgari ücretin altında ücret ödenemez. İşyerinde Suriyeli işgücü istihdam eden işverenler yerel işgücüyle aynı şekilde prim ödemekle de yükümlü. 

Türk vatandaşları için istihdam imkanlarının kaybolmasını engellemek için yapılmış bir düzenleme de var. Herhangi bir işyerinde, işgücünün yüzde 10’undan fazlasının Suriyelilerden oluşması kotayla engellenmiş durumda. Yani bir işyerinde 100 Türk vatandaşı istihdam ediliyorsa, o işyerinde yalnızca 10 Suriyeli çalışabilir. 

Bu düzenlemeler kağıt üzerinde kayıtdışı istihdamla mücadelede önemli. Ancak gerçek hayat öyle değil. Suriyeliler kayıtdışı, güvencesiz, düşük ücretlerle, uzun saatlerde ve çoğunlukla alt sınıf işlerde istihdam ediliyor. Suriyeli mültecilerin “vasıfsız eleman” ihtiyacını karşıladığı söylenebilir. İşgücü piyasasındaki rekabetin genelde vasıfsız eleman çalıştırılan sektörlerde olduğu da tahmin edilebilir.

Çoğunlukla kayıtdışılar

Göç İdaresi’nin verilerine göre Türkiye’de çalışma yaşında 2,1 milyonun üzerinde Suriyeli mülteci yaşıyor

ILO'nun 9 Şubat 2020 tarihli raporunda çalışma çağındaki 2 milyon Suriyelinin 930 bin kadarının işgücüne katıldığı belirtiliyor. 15-64 yaş aralığındaki Suriyeli erkeklerin yüzde 71’i, kadınlarınsa yüzde 11,2’si çalışıyor. ILO raporuna göre Suriyelilerin yaklaşık yüzde 97’si kayıtdışı çalışıyor (sf. 13). Rapor Suriyelilerin üretkenliğin nispeten düşük olduğu düşük vasıflı işlerde çalıştığını da söylüyor. 

Şubat 2021 tarihli Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) İşgücü Piyasasında Suriyeliler Araştırması kapsamında yapılan anket çalışmasında da, Suriyelilerin yüzde 93’ü bir meslek sahibi olmasına karşın sadece yüzde 55,8’i bir işte çalıştığını beyan etmiş ve bu kişilerin neredeyse tamamı kayıtdışı istihdam ediliyor. Çalışmadaki Suriyelilerden yalnızca yüzde 2,7’sinin çalışma izni bulunuyor.

2019 yılında Kızılay ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı tarafından yapılan Türkiye’deki Mülteciler: Geçim Kaynakları araştırmasına katılanların yüzde 84'ü düzenli veya düzensiz işlerde çalıştıklarını belirtirken bu kişilerden sadece yüzde 3'ü kayıtlı çalıştığını aktarmış.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Aralık 2019’da yapılan açıklamaya göre Türkiye’de çalışma izni verilen Suriyeli mülteci sayısı ancak 50 bin civarında. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2019 yılında yayınlanan Yabancı Çalışma İzinleri İstatistiklerine göre de 2019 yılında toplamda çalışma izni verilen 145 bin 232 kişiden 63 bin 789’u Suriyeli (sf. 12). Bu rakamların fiilen çalıştığı tahmin edilen Suriyeliler içinde çok az bir kısma denk geldiği söylenebilir. 

Zaten Türkiye’de genel olarak işgücü piyasası içinde kayıtdışı alan çok geniş. Son rakamlara baktığımızda bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı toplam çalışanlar içinde yüzde 29,7

Kayıtdışı istihdam işverenin işine geliyor

Suriyelilerin kayıtdışı istihdam edilmelerinin temelinde işverenlerin yaklaşımları var. ILO’nun raporuna göre Suriyeli işçiler kayıtlı çalıştırılırsa işletmelere maliyetleri iki katına çıkacak. Öte yandan kayıtdışılığı Suriyeliler aldıkları yardımların kesilmesi endişesiyle kendileri de tercih edebiliyor.

Suriyelilerin yer aldığı kayıtdışı sektörler arasında ticaret, inşaat, imalat, tarım başta geliyor. Suriyeli mülteciler en çok tekstil, giyim, trikotaj, deri ve ayakkabı gibi üretici sektörlerde çalışıyor. En çok burada yoğunlaşmış olmaları Türkiye’ye sığınanların iç savaş öncesinde de Suriye’nin tekstil, ayakkabı ve trikotaj üretimin yapıldığı bölgelerden gelmiş olması. Nitekim Suriyeliler de yapılan görüşmelerde de iç savaş öncesi aynı işlerde, benzer şartlarda çalıştıklarını belirtiyorlar.

Suriyelilerin kayıtdışı istihdamın olduğu sektörlerde çalışmak zorunda kalmaları istihdam piyasasındaki dezavantajlı konumlarını daha belirgin hale getiriyor. Kayıtdışı alanın en belirgin özelliği istikrarsızlığı; sık sık iş değiştirme, kesintili çalışma, sabit gelir akışı olmaması, düşük ücretlerle ve uzun çalışma saatleriyle çalışma kayıtdışı sektörlerin koşulları

Suriyelilerin işgücü piyasasındaki konumlarını dezavantajlı kılan en önemli engellerden biri de dil sorunu. Bu kendilerini iyi ifade edememelerine, işverenle pazarlıkta etkisiz olmalarına neden oluyor.

Uzun saatler ve düşük ücretlerle çalıştırıyorlar

Kayıtdışı olmaları nedeniyle Suriyeliler, hiçbir güvenceleri olmadan yasal sınırların üzerinde çalışma saatleriyle ve düşük ücretlerle çalıştırılıyorlar. Evrensel gazetesine konuşan Suriyeli işçi bu durumu şöyle açıklıyor: “Yasal sınır kaç sekiz saat? Tamam fazla çalışan da var ama parasını alıyor. Ben 12-13 saat çalışıyorum günlük 100 lira vermiyor. Tatil yok, gezmek yok. Çalış, çalış, çalış! Para da yok.”

ILO raporuna göre Suriyelilerin yüzde 75’ten fazlası, Türkiye’de yasal haftalık çalışma süresi olan 45 saatten fazla çalışıyor. Suriyelilerin ortalama kazancı asgari ücretin epey altında. Yine raporda ortalama olarak Türk vatandaşlarının, Suriyelilerden daha fazla ücret aldıkları belirtiliyor; Türkler Suriyelilere göre yüzde 63,1 daha fazla kazanıyor (sf. 21).

TEPAV’ın İşgücü Piyasasında Suriyeliler raporuna göre ankete katılan Suriyeliler de “düşük ücretlerle çalışmak zorunda olmanın” Türkiye’de karşılaştıkları en önemli zorluk olduğunu belirtiyor. 2017 yılında Suriyeli ve yerel tekstil işçilerinin durumunu araştıran çalışma da, Türk ve Suriyeli işçiler arasında maaş uçurumu olduğunu ortaya koyuyor. ILO’nun 2017 verilerine göre Suriyelilerin ortalama aylık ücreti bin 302 TL (sf. 21).

Bu sorunlar, Suriyelilerin refahına ilişkin olumlu bir tablo çizmiyor; yüksek yoksulluk, sosyal dışlanma, ötekileştirme risklerini beraberinde getiriyor (sf. 21-23). Ucuz emek sömürüsüyle Suriyeliler, işçi sınıfının en alt katmanına itilerek, koşulları ağır bir mücadeleye sokuluyor

Mülteciler salgından da olumsuz etkilendi

Suriyeli çalışanlar Covid-19 salgınından da olumsuz etkilendi. Salgın dönemindeki yardım paketlerinden de yararlanamadılar. Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) tarafından hazırlanan Covid-19 Salgınının Türkiye’de Mülteciler Üzerindeki Etkilerinin Sektörel Analizi adlı araştırma raporunda görüşülen kişilerin salgın öncesinde yüzde 18’i çalışmıyorken, Mart ayı sonunda bu oran yüzde 88’e çıkmış (sf. 22). Mülteciler en çok kiralarını, faturalarını ve temel ihtiyaç malzemelerini karşılamakta zorlanmış. Ulaşılan mültecilerin yarısı geçimlerini yardımlar ve günlük işlerden sağladığını belirtmiş. 

Öte yandan Türkiye’de 15 yaş altı Suriyeli çocuklar da işgücü piyasasına dahil oluyor. ILO’nun raporuna göre 15 yaş altında 127 bin 140 Suriyeli çocuk çalışıyor (sf. 12). 15 yaşında Suriyeli mültecilerin çalışma oranı yüzde 66. Salgın döneminde bu oranın daha da arttığı söylenebilir. Deri, Tekstil ve Kundura İşçileri Derneği’nin Pandemi’de Mülteci Çocuk İşçiliği Raporu’na göre salgın nedeniyle yoksullaşan mülteci ailelerin çocukları da hane bütçesine ve ev içi emeğe destek vermek zorunda kaldı. SGDD-ASAM tarafından hazırlanan Covid-19 Pandemisinin Türkiye’deki Uluslararası Koruma ve Geçici Koruma Altındaki Çocuklar Üzerinde Etkileri adlı raporda da her 100 çocuktan 15'inin pandemi döneminde gelir getirici bir işte çalışması nedeniyle eğitime devam etmediği belirtiliyor (sf. 11).

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) insani durum raporuna göre Haziran 2021 itibariyle Türkiye’de 771 bin 458 Suriyeli mülteci çocuk devlet okullarına kayıtlı. Ancak 400 binden fazla mülteci çocuk halen okul dışında. Yani çocuklar okula gitmek yerine tekstil ve ayakkabı sektörlerinde çalışıyor.

suriyelicocukisciler

Suriyeli çocuklar ayda ortalama 800 lira karşılığında haftanın altı günü, günde 11 saat çalıştırılıyorlar. 

Türkiye’de zaten çocuk işçiliği önemli bir sorun. 5-17 yaş grubunda çalışan çocuk sayısı 720 bin. Çalışan çocukların aynı yaş grubundaki çocuklar içindeki payı yüzde 4,4.

Türkiyeli işçiler de benzer zorluklar deneyimliyor

Suriyelilerin deneyimleri Türkiye’de çalışma koşullarına dair de önemli bir tablo ortaya koyuyor. Emek sömürüsüne işaret eden bu durum, işgücü piyasasındaki yapısal sorunların varlığına işaret. İşveren ucuz işgücünden memnun

Tekstil İş Sendikası Proje Koordinatörü Erhan Keleşoğlu mülteci işçilerin Türkiye işçi sınıfının bir parçası olduğunu söylemişti. Çünkü benzer deneyimleri Suriyelilerle yan yana çalışan Türkiyeli işçiler de yaşıyor. TEPAV’ın anket çalışmasına katılan Türk vatandaşlarının çalışma hayatında karşılaştıkları sorunlar benzer. Her beş yurttaştan biri güvencesizlik, düşük ücretler ve düzensiz maaş ödemeleri gibi sorunlara vurgu yapıyor.

Türkiyeli ve Suriyeli işçiler zaman zaman birlikte mücadele de ediyor. Gaziantep’te sendika üyesi oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan Türk ve Suriyeli işçiler birlikte direnmişti. İşten atılan Suriyeli işçi Muhammed Nebhen, “Hepimiz kötü koşullarda sadece ekmek parasına çalışıyoruz. Suriyeli, Türk, Kürt fark etmez, bizi sömüren kişi aynı. Bu yüzden beraber mücadele etmemiz gerekiyor” demişti.

Suriyeli işçilerin ağır çalışma şartlarına karşı örgütlenmeye başladığı da söylenebilir. Bursa’daki Suriyeli mültecilerin WhatsApp grubu üzerinden örgütlendikleri, işverenin durumdan rahatsızlığını anlatan haberler çıkmıştı yerel medyada. İşveren, Suriyeli işçilerden memnun olduklarını, ancak artık belirli ücretin altında çalışmayı kabul etmediklerini, birini işten çıkarınca diğerlerinin de çalışmadığını söylemişti.

Suriyelilerin yerli işçilere etkisi kayıtdışı alanda

Suriyelilere yönelik genel kanı Türkiyeli çalışanların işlerini ellerinden aldıkları ve işsizliği artırdıkları. TEPAV’ın anketine katılan Türkiyeli işçilerin yarısından fazlası, Suriyelilerin işlerini kaybetmelerine neden olduğunu ve iş bulmayı zorlaştırdığını düşünüyor

Çalışmalar Suriyelilerin genellikle yerli halkın çalışmak istemediği, talepkar olmayan işlerde çalıştığını gösteriyor. Çünkü Suriyeliler kayıtdışı işgücünü temsil ediyor ve bu durumdan etkilenenlerin yerli vasıfsız işçiler ile kadınlar olduğu söyleniyor. Çünkü işverenler ucuz işgücü olarak gördükleri göçmenleri tercih ediyor. Öyle ki, Suriyeli işgücünün daha düşük ücretleri kabul etmesi nedeniyle işverenlerin 'bir yerel işçi yerine iki Suriyeli işçi çalıştırmanın daha uygun olduğu' diye düşündükleri çalışmalarda da görülüyor. Yakın zamanda da Gaziantep’te fason iş yapan bir tekstilcinin “Suriyeliler olmazsa çalıştıracak işçi bulamam” dediği haberlerde yer almıştı. Dolayısıyla işverenlerin ucuz işgücü tercihi nedeniyle bazı yerli işçilerin iş kaybının ortaya çıktığını söylemek yanlış olmayacak.

Suriyelilerin gelmeye başladığı 2011 yılından itibaren ortalama işsizlik oranı yüzde 10’larda seyrediyor (sf. 33). 2011 yılında yüzde 9,1 iken, 2015 yılında bu oran yüzde 10,3’e yükselmiş. En çok artışın 2019 yılında yüzde 14,7 ile olduğu görülüyor. Salgının etkisinde geçen 2020 yılında işsizlik oranı yüzde 13,2 seviyesindeydi. Ancak araştırmalar Türkiye genelinde Suriyelilerin işsizliğe önemli bir etkisi olmadığını gösteriyor. Zaten işsizliğin nedenini sadece göçmenler üzerinden açıklamanın mümkün olmadığı söylenebilir. İşsizliği etkileyen birçok faktör var. 

Beri yandan Suriyelilerin yoğun yaşadığı yerlerde işsizlikte sınırlı bir etkiye sahip oldukları değerlendiriliyor. Örneğin Suriyeli nüfusun yüksek olduğu Hatay’da 2010 yılında 13,6 olan işsizlik oranı 2015 yılında 16,4’e yükselmiş, 2016 yılında ise 14,4’e düşmüş. Ancak bu durum da başlı başına mültecilere bağlanmıyor. Hatay’ın, Suriye’deki iç savaştan kaynaklı ticari faaliyetlerinin yavaşlaması en büyük etken olarak değerlendiriliyor.

Her 10 Suriyeli altı vatandaşı işsiz mi bırakıyor?

Suriyelilerin kayıtdışı alanda yer almaları ve ucuz işgücü olmalarının yerli vasıfsız işgücü üzerinde etkisi olduğu birçok çalışmada da öne çıkarılıyor. Bu konuda yürütülmüş önemli bir çalışma da bu durumu ortaya koyuyor. 

Konu Sözcü Gazetesi’nin 5 Ağustos tarihinde “Her 10 Suriyeli mülteci altı Türk’ü işsiz bıraktı” başlıklı haberiyle de gündeme geldi. Sözcü’nün referans verdiği araştırmadaki bilgiler Dünya Bankası’nın Mathis C. Wagner, Ximena V. Del Carpio’nun The Impact of Syrian Refugees on the Turkish Labor Market adlı çalışmasına dayanıyor. 

Çalışmanın ne ifade ettiğini daha iyi anlamak için Teyit olarak Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nden (BETAM) Hamza Mutluay’a ulaştık. Mutluay, Teyit’e raporun detaylı bir açıklamasını sundu. 

Mutluay, raporda enformel sektörde çalışan her 10 Suriyelinin kayıtdışı istihdamdaki her altı yerlinin işini kaybetmesine neden olduğunun belirtildiğini aktardı. Bu da yerel işgücünün kayıtlı sektörlere geçişine yol veriyor, her 10 Suriyeli yerel işgücü açısından kayıtlı sektörlerde üç yerli işçi istihdamı yaratıyor. Çalışma Suriyelilerin, yerli işçilerin enformel sektörlerden formel sektörlere geçişine neden olduğunu söylüyor.

Suriyelilerin kadın istihdamına etkisi biraz daha belirgin. Çalışma her 10 Suriyelinin enformel sektörlerde çalışan altı yerli kadının işini kaybetmesine neden olduğunu ve işini kaybeden kadınların işgücü piyasasından tamamen çekildiğini belirtiyor. Ancak bu veri bize şunu da söylüyor: Suriyeliler gelmeden önce de Türkiye’de kadınlar düşük ücretle, güvencesiz ve kayıt dışı olarak çalıştırılmaya daha meyilli idi. 

Dolayısıyla Suriyelilerin yerel işgücünün kayıtdışı istihdamını etkilediği bu araştırma ile de doğrulanıyor. Hamza Mutluay, raporda bu durumun Suriyelilerin gelmesiyle kayıtdışı sektördeki işgücü arzının artmasıyla yerli çalışanların ücretlerinde kesintiler meydana geldiği şeklinde açıklandığını belirtiyor. Bu durum da kayıtdışı istihdamda yer alan yerlilerin işlerini kaybetmesine neden oluyor. 

Çalışma Suriyeli mültecilerin artan talep ve düşen işgücü maliyetlerinin kayıtlı sektörde istihdam artışına yol açtığına da dikkat çekiyor. Merkez Bankası’nın 2019 tarihli Suriyeli Mülteciler, Meslekler ve Sermaye Yoğunluğu başlıklı çalışmasında da Suriyelilerin Türkleri daha nitelikli işlere ittiğine işaret edilmişti.

Suriyeliler yalnız işçi değil, aynı zamanda işveren 

Suriyelilerin çalışma hayatına katılımları sadece işçi statüsünde değil; Suriyeliler bağımsız şirket kurma yoluyla işveren statüsünde de işgücü piyasasına dahil oluyor. 

Ticaret Bakanlığı’nın 2019 yılında yaptığı açıklamaya göre en az bir ortağı Suriyeli olan şirket sayısı 15 bin 159. Kayıtdışı firmalarla birlikte bu oranın yüksek olduğu tahmin ediliyor. Bakanlık istatistiklerine göre söz konusu şirketler İstanbul, Gaziantep, Mersin, Hatay ve Bursa’da yoğunlaşıyor.

Öte yandan şirketlerin çalışanları da genellikle Suriyelilerden oluşuyor. Amerika Birleşik Devletleri merkezli Building Markets’in raporuna göre Suriyeli girişimciler Türkiye’deki Suriyeli nüfusun yüzde 7’sine iş imkanı sağlıyor. Bu şirketlerde 10 binin üzerinde Suriyeli istihdam ediliyor. 

Özetle, göçün işgücü piyasasında doğrudan ya da dolaylı etkileri olduğu söylenebilir. Ancak bu etkilerin kaynağı sadece göç eden kitle değil. Çünkü işgücü piyasasını belirleyen birçok faktör var. Suriyelilerin işgücü piyasasındaki varlıklarını doğru okuyabilmek için emek piyasasını belirleyen diğer ölçütleri görmezden gelemeyiz.

Göç İdaresi, Geçici Koruma
17/09/2021
İGAM, Türkiye'deki Suriyeliler
17/09/2021
Birleşik Metal İş Sendikası, Suriyeli Göçmen Emeği
22/10/2018
Deri, Tekstil ve Kundura İşçileri Derneği, Pandemi'de Mülteci Çocuk İşçiliği Raporu
20/05/2021
Türkiye İşçi Sendikaları Konfedarasyonu, Suriyeliler ve Türkiye İşgücü Piyasasına Etkileri
17/09/2021
Building Markets, Turkish-Syrian Business Partnerships
30/09/2020
tümünü göster
dosya banner