Milyonlara ulaşmaya devam eden Sedat Peker’in YouTube üzerinden yayınladığı videolarda, mühim bir düğün ya da sergi açılışında bir arada duyabileceğimiz meslek gruplarının tamamıyla ilgili iddialar var: Siyaset, bürokrasi, medya, iş ve sanat dünyasından isimler, Peker’in hedefinde. Üstelik iddialar faili meçhul cinayetler, gayri nizami harp usulleri, rüşvet, uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama gibi epey “kriminal” alanlarda geziniyor. Bu sahanın temel niteliği de, tanımı gereği, şeffaf olmaması.
Peker, 23 Mayıs’ta yedinci videosunu yayınladı; bazıları Teyit’in de radarına giren en somut iddiaları bu “bölümde” dile getirdi. Teyit metodolojisi ve yayın ilkeleri gereği, bu iddialardan çoğunu doğrulama ya da yanlışlama yoluna gidemez. Örneğin çevrimiçi araştırma yöntemleriyle kurcalanamayacak istihbari bilgiler, gizli kaynaklara ya da anekdotlara dayalı iddialar, yargıya yansımış olanlar, kişisel hakları ihlal edenler ya da doğrulanmasında kamu yararı bulunmayanlar… Ancak Peker’in anlattıkları arasında, açık kaynaklar izlenerek doğrulanabilecek olanlar da var.
Yedinci videoyla ilgili bir ayrıntıyla başlayalım. İlk altı video Dubai’deki Roda Beach Otel’de çekilmişti. Sonuncunun farklı bir mekanda kaydedilmesi, Peker’in yer değiştirmiş olabileceğini akla getiriyor. Nitekim Peker, “Türkiye'den kalabalık misafirlerimiz geldi, belki önümüzdeki günlerde bir yer değişikliği daha yapmayı düşünüyoruz” diyor.
Peker’in videoyu çektiği konumu bulmak için başvurulabilecek bazı yollar var. Mekan bir konferans salonunu anımsatıyor; Google’a “dubai hotel conference room” yazarak şansımızı deneyebiliriz.
İlk sayfada çıkan “Carnegie Meeting Room” bazı benzerlikler sergiliyor. Sahiden de Habtoor Palace Dubai’nin Carnegie salonundaki duvar, perde ve tavan detayları uyumlu. Burası, Peker’in ilk videolarını kaydettiği yere yalnız birkaç kilometre uzaklıkta.
Halil Falyalı ile ilgili iddialar
Peker’in yedinci videosunda değindiği ve kokain ticareti ile itham ettiği Kıbrıslı iş insanı Halil Falyalı’ya yakından bakalım. Peker burada bir DEA (Başkan Richard Nixon tarafından kurulan Drug Enforcement Administration - Amerikan Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi) raporundan bahsediyor. Ardından da bu iddia ile bağlantılı olarak eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’a değiniyor.
Halil Falyalı Kıbrıs’taki Les Ambassadeurs Hotel’in de sahibi. Falyalı’nın adına yasa dışı bahis operasyonuyla ilgili eski haberlerde de rastlanıyor. Peker’in iddiaları üzerine Cüneyt Özdemir’in yayınına katılan Falyalı ise, 2016 tarihli haberde geçenleri de reddetti.
Güncel sonuçların yoğunluğu, arama motorlarında istediğimiz sonuçları almamıza mani olabilir. Bu yüzden Falyalı hakkındaki aramayı 30 Nisan ve öncesine daraltabiliriz. Bunun yöntemi ise aramayı yaptıktan sonra araçlara tıklamak ve sonrasında tarihi 30 Nisan 2021 tarihinden önceye çekmek. Bu sayede 2009’da yapılan bir narkotik operasyonunun bilgisine de ulaşılabiliyor.
Falyalı’nın Facebook hesabı incelendiğinde de Haluk Kırcı’dan Saffet Sancaklı’ya, Oktay Kaynarca’dan Fatih Mehmet Bucak’a birçok isimle birlikte fotoğrafları görülebiliyor.
Peki bu iddia edilen DEA belgesinden nereye varabiliriz? Google’da iki veya ikiden fazla kelime öbeğinin birlikte yer aldığı sonuçları bulmak için tırnak işareti ve AND komutunu kullanabiliriz.
Bu arama yapıldığında CourtListener adlı kâr amacı gütmeyen ücretsiz bir portaldan bir yeminli DEA ajanının ifadesinin yer aldığı bir mahkeme tutanağına ulaşılabiliyor. Açık ve indirilebilir 2015 tarih ve 1:15MJ371 sayılı belgede, üç kişinin ismi geçiyor: Halil Falyalı, Hüsnü Falyalı ve Özgür Demir. İfadede silah ticareti, kara para aklama gibi birçok suç geçiyor.
Dosyada Falyalı’ya ait Tener İşletmecilik’in de adı geçiyor. Şirketin izine Kıbrıs Sanayi Odası’nın sitesinde rastlıyoruz; burada [email protected] diye bir e-posta adresi de var. Aramayı bu e-posta ile sürdürdüğümüzde, karşımıza iki ayrı şirket daha çıkıyor: Green Hunters Trading ile Çetin Kürşat Development Ltd. Yeniden bir arama yaptığımızda, bu şirketlerden Çetin Kürşat Development ile Falyalı’nın olası rabıtasına ilişkin birkaç ize rastlıyoruz.
Bunlardan biri 29 Temmuz 2020 tarihli bir KKTC Bakanlar Kurulu kararı. 984-2020 sayılı kararda şans oyunu salonu şirketi Çetin Kürşat Development hisselerinin Cahit ve Nazlı Falyalı’dan Halil ve Hüsnü Falyalı’ya devredildiği yazıyor. Falyalı’nın Kuzey Kıbrıs’ta yasal olan kumarla ilgisi olduğu açık.
Mahkeme tutanağı üzerinden aramalar
Mahkeme tutanağında para aklama ile ismi geçen Tener İşletmecilik’le ilgili açık kaynaklardan başka taramalar da yapılabilir. Mesela şirketin adının geçtiği haberler. Örneğin 2011 yılında Haber Kıbrıs’ta yer alan bir ihaleyle ilgili haberde, Tener’in elektrik kurumunun hurda ihalesine girmek için bir servet ödediği yazıyor. Ülkenin sayıştay raporlarına da atıfta bulunulan haberde, ihaleye yüksek bedel veren üç şirketin aniden çekildiği ve en düşük teklifi veren Tener’in birden fiyat artırarak yüksek meblağlara çıktığı vurgulanıyor.
Tener ismi ile Halil Falyalı’yı arattığımızda Fly Oil Trading diye bir şirkete de ulaşıyoruz. Şirket 2000’lerin başında bir kriz yaşamış; Halil Falyalı’dan yatırım almış. Sonrasında Tener, Fly Oil markasıyla yola devam etmiş.
Şirketlerin yolsuzluk skorlarını açıklayan Littlesis gibi sitelerde, bu şirketlere ve bu isimlere rastlanmıyor. Ancak diğer arama motorlarındaki aramalar Falyalı’nın birden fazla şirketle bağı olduğunu ortaya koyuyor.
Tutanakta adı geçen üçüncü isim de Özgür Demir. Bu ismi arattığımızda daha “kriminal” bilgilere erişiyoruz. BBC’de yer alan bir haberde Kıbrıs’ın en çok aranan suçlularından bahsedilirken adı anılmış ve uyuşturucuyla ilişkilendirilmiş. Yine açık kaynaklarda Demir’in 17,83 kilogram eroin nedeniyle arandığı da yer alıyor. Britanya merkezli Crimestoppers Trust’ın sitesinde de Demir’in aranması ile ilgili detaylara ulaşılabiliyor. Yani Demir ve Falyalı’nın net ilişkisi bilinmese de, Demir’in uyuşturucu ticaretinden arandığını teyit edebiliyoruz.
Erkam Yıldırım’ın Venezüela ziyareti
Peker iddialarında Falyalı ile birlikte Erkam Yıldırım’ın da adını geçirmişti. Falyalı bu iddiaları reddetti. İki isim arasındaki olası rabıtayı açık kaynaklardan tespit edemesek de, bizatihi Yıldırım’la ilgili iddialara bakabiliriz.
Peker, Yıldırım’ın yeni bir uyuşturucu rotası açmak için Ocak ya da Şubat aylarında Venezüela’ya gittiğini öne sürmüştü. Erkam Yıldırım ile ilgili bir arama yapıldığında 7 Aralık 2020 tarihli bir fotoğrafa erişiliyor. Yıldırım, Türkiye Venezüela Parlamentolar Arası Dostluk Grubu’nun Maarif Okulları'nı ziyareti sırasında görülüyor.
Bu gibi araştırmalarda ilgili kişilerin sosyal medya hesaplarını incelemek bir yöntem olabilir. Dostluk grubunun başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram’ın sosyal medya hesabından 5 Aralık, yani Yıldırım’ın paylaşımından iki gün önce Venezüela’ya gittiği tespit edilebiliyor. Bayram’ın ülkede katıldığı diğer etkinliklerde ise Yıldırım’ın fotoğrafına rastlanmıyor. Yine o hafta başlayan iki ülke diplomatik ilişkilerinin 70. yılı etkinliklerinde de Erkam Yıldırım görülmüyor. Yani burada başka kanıtların gerekliliği açık.
Erkam Yıldırım ismi daha önce de gündeme gelmişti. 2016’da sızdırılan Paradise Papers belgelerinde, Yıldırım’ın Malta’daki offshore hesaplarına dair bilgiler bulunuyordu. Yıldırım’ın hissedar olduğu ve Malta Ticaret Sicili kayıtlarına göre şu an işler durumda olmayan iki şirketin bilgisine erişilebiliyor. Kamu görevlileri ve yakın ortaklarının adı geçen ülkelerdeki yasa dışı para trafiğini anlatan Paradise Papers’ı Türkiye’de haberleştiren Pelin Ünker, Yıldırım’ın beş şirkette hissesi olduğunu bulmuştu. Adı geçen şirketler yine ticaret sicili ve benzer platformlardan incelenebiliyor. Bu şirketlere ait olduğu iddia edilen gemilerin trafiği ise Marine Vessel Traffic ve Marine Traffic üzerinden izlenebiliyor. Gemilerin yakın zamanda Venezüela, Kolombiya ve Türkiye üçgeninde bir rota izlemediği görülüyor.
Venezüela ile ilişkiler
Peker’in iddiaları sonrası Binali Yıldırım bir açıklama yaparak oğlu Erkam Yıldırım’ın Venezüela’ya koronavirüsle mücadeleye yardımcı olmak için gittiğini ifade etti. Türkiye’nin Venezüela’ya pandemi yardımı Temmuz 2020’ye kadar uzanıyor. Venezüela Bilgi ve İletişim Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre Türkiye o dönem 25 solunum cihazı, 40 bin PCR test kiti, 100 bin maske, 35 bin biyogüvenlik elbisesi ve 20 bin eldiven göndermiş. Bu tarih, Venezüela’daki vaka sayılarının Aralık ayındakine benzer bir seyirde izlediği döneme denk geliyor. Yardımı ülkeye götüren uçaklarının görüntüleri de medyada yer almıştı.
Venezüela’daki salgının yönetimiyle ilgili medyaya 2020’de yansıyan haberlerden anlaşılabileceği üzere ülke, salgının ilk aylarından beri tanı kapasitesi sorunu yaşıyordu. Temmuz 2020’de yönetim hala Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tanıda önerdiği PCR testi yöntemini yaygınlaştıramamıştı. Mart 2020’den beri bakanlık, Venezüela’nın kendisinin test geliştirecek kapasitede olamadığını ve yurtdışından alınabilecek testlerin ABD tarafından engellenmek istediğini söylüyordu. Tüm ülkede geçerli test ve tanı yöntemlerinin uzun süre sağlık otoriteleri tarafından onaylanmamış olması ve az test yapılması Venezüela’nın Çin, Rusya ve Vietnam gibi ülkelerden test kitleri almasına sebep oldu. Türkiye ile yapılan test ticaretini de bu ihtiyaç ortaya çıkarmış olabilir.
Temmuz ayında Venezüela’daki vaka sayısının Aralık ayında Ekram Yıldırım’ın tekrar ülkeyi ziyaret ettiği dönemle benzer bir eğilimde olduğu bilgisine Worldometer üzerindeki Covid-19 vaka sayıları karşılaştırmaları üzerinden ulaşılabilir.
Ancak yine bu yardımların bir şirket aracılığıyla mı yapıldığı, öncesinde bürokratik süreçte neler yaşandığına ilişkin açık kaynaklardan bilgilere erişilemiyor.
Türkiye ile Venezüela arasındaki sıkı ilişkiler, son dönemde yapılan ticaret anlaşmalarının yanı sıra, uzun mesafeye rağmen ziyaret trafiğinin yoğunluğundan da takip edilebiliyor.
Venezüela’dan peynir ithalatı
Venezüela ile ilişkiler üzerinde şüphe bulutları dolaşmasının birden fazla nedeni var. Dünya çapında kokain ticaretinin birincil kaynağı Kolombiya. Kolombiya dünya kokain üretiminin neredeyse yüzde 70’ini tek başına yapıyor. Pahalı bir madde olan kokainin en büyük alıcıları ise Kuzey Amerika ve Avrupa. Ancak Kolombiya’dan Avrupa’ya yasadışı uyuşturucu sevkiyatı bir süredir yoğun bir stres altında. Bu stres, tacirlerin alternatif rotalar aramalarına neden oluyor. Ticari yaptırımlar ve siyasi tercihler nedeniyle küresel sistemden büyük ölçüde kopuk olan Venezüela’nın, bu nedenle tacirlerin yeni tercihi olduğu düşünülüyor. Yorumculara göre rotanın diğer ucunda ise Avrupa’nın yanı başındaki Türkiye var.
Yorumculara göre, geleneksel bir eroin yolu olan Türkiye, kitlesel kokain ticaretinin odağına yeni yeni yerleşiyor. Bu iki uyuşturucu maddenin ölçeği ve oluşan yeni pazarın, kaçakçılık dünyasındaki rekabet ve güç savaşını tetiklediği düşünülüyor. (Uyuşturucu pazarının büyüklüğü ile ilgili en yeni resmi tahminler 1998 yılına ait. Endüstrinin geçen zamanda 10 kat kadar büyüdüğü tahmin ediliyor.) Tabloda yer alan kaynaklara ulaşmak için bağlantılara tıklayabilirsiniz.
Üstelik Türkiye ile Venezüela arasındaki siyasi ilişkiler, devlet başkanı Nicolas Maduro’un 2016 yılındaki darbe girişimi sırasında Türkiye hükümetine verdiği açık destekten beri epey yakın da. Haliyle iki ülke arasında yakın zamanlı pek çok ticaret anlaşması var. Bu anlaşmalar o ürünlerin ticaretinin yapıldığı ya da yapılacağı anlamına gelmiyor, ancak kolaylaştırıcı bir çerçeve yaratıyor. Dahası, yola çıkan her yeni gemi, hele de denetimsizlik ya da usulsüzlüğün hakim olduğu bir rota söz konusu ise, yasadışı uyuşturucu sevkiyatı için yeni bir olanak demek. Venezüela güncel yolsuzluk endekslerinde epey üst sıralarda yer alıyor.
İki ülke arasında geçen yıl imzalanan peynir ticareti anlaşması, tam da bu yüzden yeniden gündeme geldi. Geçmişte başka rotalarda peynir kutularında uyuşturucu maddeler ele geçirilmişti. Türkiye yanı başında onlarca üretici varken neden okyanus ötesinden peynir alsındı? İthalat gündeme ilk geldiğinde gazeteci Ali Ekber Yıldırım da bu soruyu sormuştu.
Peynir, pirinç, yulaf ve benzeri tarım maddelerinin ithalatına izin verilen anlaşmaya Resmi Gazete’nin 21 Ağustos 2020 sayılı nüshasından erişilebiliyor. Ayrıca konu gündem olunca Ticaret Bakanı Mehmet Muş bir açıklama yaptı ve “2020 yılında Venezüela'dan Türkiye'ye bir gram dahi peynir ithal edilmemiştir. 2021 yılında ise bugüne kadar gerçekleşmiş peynir ithalatı bulunmamaktadır” dedi. Gerçekten de Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin dış ticaret verilerinin tutulduğu “UN Comtrade Database” üzerinde böyle bir veri yok. Dış ticaret verilerini incelemeye olanak veren International Trade Center (ITC) ise TÜİK verilerini kullanıyor. Bu verilerde de iki ülke arasında 2009-2020 arasında peynir ticareti görünmüyor.
Daha önceki uyuşturucu operasyonlarında bulunan peynirlerin de Türkiye ile bir ilgisi görülmüyor. Peynirlerin yakalandığı şehirden aynı yöntemle uyuşturucu kaçırıldığına dair daha eski haberlere ulaşmak mümkün. Örgütlü suçlar hakkında araştırmacı gazetecilik faaliyeti yürüten Insight Crime isimli platformda 2020 başında yer alan bir analizden Kolombiya ve Venezüela sınırından kokainin genellikle ekmek, peynir gibi herkes tarafından kolayca elde edilebilen ürünler içinde taşındığını anlıyoruz. Birleşmiş Milletler’in Latin Amerika’dan ABD’ye kokain ticaretini anlatmak için hazırladığı 2020 öncesi bir raporda da bu anlatılmış.
Yani dünyada peynir içinde yasadışı kokain ticareti yapıldığı vaki; ama geçen yıl yapılan anlaşma kapsamında bu ülkeden peynir almamışız. Ancak kokain peynirde taşınacak diye bir kural da yok.
İki ülke arasındaki dış ticaretin seyrini izleyerek öbeklenmeler olup olmadığına bakılabilir. Verilere bakılırsa Türkiye Venezüela için önemli bir altın müşterisi. Altının ticaretteki hacmi, git gide de artıyor. Bu akla ister istemez geçmiş yıllarda İran ile yaptırımları elimine etmek için yapılan altın ticaretini getiriyor. Nitekim Venezüela da ticari yaptırım uygulanan ülkelerden.
Bu kategorik olarak iki ülke arasındaki ticaretin yolsuzluk, usulsüzlük ya da kaçakçılığa konu olacağı anlamına gelmiyor. Ancak yaptırımlarla kuşatılmış bir ülkenin bu ihtimale karşı daha kırılgan olacağı gerçeğini de akılda tutmak gerek.
Mübariz Mansimov kim, Ağar ailesiyle bağlantısı ne?
Sedat Peker videolarında eski Emniyet Genel Müdürü ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın, Azerbaycan asıllı iş insanı Mübariz Mansimov’un (Gurbanoğlu) “mallarına çöktüğünü” de iddia ediyor. Bu mallardan spesifik olarak işaret ettiği ise Bodrum Yalıkavak Marina. Mansimov’un Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı Yatırımları ve Ticaret A.Ş.’nin yönetim kurulunda olduğu biliniyor. Ticaret Sicil Gazetesi’nde 2012 yılında bir şube açılışı belgesinde de Mansimov’un adına rastlanıyor. Yalıkavak Marina’nın konumuna Google Haritalar üzerinden ulaşılabilir.
Mansimov ve Mehmet Ağar’ın oğlu, AK Parti Elazığ vekili Zülfü Tolga Ağar’ın iş ortağı olduğu rahatça söylenebilir. Çünkü Bodrum Yalıkavak Marina şirketinin işlettiği şubeye Tolga Ağar 21 Mayıs 2014’te şube müdürü olarak getirilmiş. Aynı tarihli belgede Ağar’ın yine şirket tarafından işletilen Palmarina unvanlı yat limanına mesul müdür olarak getirildiği görülüyor. Mehmet Ağar ve Tolga Ağar isimlerinin Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı Yatırımları ve Ticaret A.Ş. ile bağına İstanbul Ticaret Odası’ndan da ulaşılabiliyor. Şirketin yönetim kurulunda müştereken temsile yetkili olarak Mehmet Kemal Ağar var. Diğer isim ise Koray Atalık. Müşterek yetkililer tek başına şirketi bağlayıcı imza yetkisine sahip değil. Bir başka isim Zülfü Tolga Ağar da yönetim kurul üyesi.
24 Ekim 2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde Mehmet Kemal Ağar’ın 27 Eylül 2021’e kadar yönetim kurulu üyesi seçildiği görülüyor. Henüz Ağar’ın görevi sonlanmamış olsa da, Peker’in iddiaları sonrası 28 Mayıs 2021’de Yalıkavak Marina'daki yönetim kurulu başkanlığı görevine son verildiği bilgisi basına yansıdı. Ağar, olaylar başladığı anda ayrılmak istediğini ifade ettiğini söyledi.
Zülfü Tolga Ağar’ın ismi eski yetkililer kısmında Mübariz Mansimov’la da birlikte görülüyor.
Mehmet Ağar'ın yönetimden çekilmesinin ardından 31 Mayıs 2021'de Ağar'ın oğlu, Elazığ Milletvekili Tolga Ağar da yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldı. İstanbul Ticaret Odası'ndaki bilgilere göre, Bodrum Yalıkavak Marina'nın yönetim kurulu başkanlığına İtalyan uyruklu Moreno Occohiolini getirildi.
Mansimov’un ismiyle ilgili araştırmalarda bakılacak bir diğer adres Paradise Papers olabilir. Sızdırılan belgelerde Mansimov’un şirketlerine rastlanabiliyor.
Palocean Shipping Limited ve Ocean Holding Company Limited dışında Mansimov’a ait uluslararası şirketleri Opencorporates adlı siteden de takip edebiliyoruz. Mansimov ismine kayıtlı Panama merkezli iki gemi taşımacılığı şirketi olduğu görülüyor.
Blue Sprinter ve Kadmiy Shipping. Mansimov, Nuray Nurcihan Perker’le birlikte Palmali Otelcilik ve Turizm şirketinin de sahibi. Palmali, petrol ve petrol ürünleri, bitkisel yağ türleri ve sıvı maddeler gibi ürünleri gemilerle taşıyor.
Mansimov (Gurbanoğlu) daha önce “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla hapis istemiyle yargılanmıştı. Bu süreçte işlettiği bazı gemilere el konmuştu.
Yani Yalıkavak Marina’da idari değişiklik olduğu açık. Ancak bunun Peker’in iddia ettiği gibi baskı ya da zorla bir “çökme” olup olmadığını açık kaynaklardan teyit etmek mümkün değil.
Panama’da yakalanan gemi hakkında ne biliyoruz?
Sedat Peker videolarında “uyuşturucu limanlarından” da söz ediyor. Bunlardan biri de Yılport Holding’in Ekvador’da işlettiği Puerto Bolivar limanı. Yılport Holding’in Latin Amerika terminalleri arasında Peru da yer alıyor.
6 Mayıs 2021 tarihinde Panama’ya ait yerel haberlerde Türkiye’ye gitmek üzere 616 paket kokainin Panama’daki aktarma noktasında yakalandığı yazıyordu. Panama’da yakalanan gemi Ekvador’daki Puerto Bolivar yani Yılport Holding’e ait limandan yola çıkmış. Resmi açıklama ve haberlerde de kokainin muz kutuları içinde bulunduğu bilgisi var. Bölge muz çiftlikleriyle ünlü.
Ancak İspanyolca aramalar da geminin fotoğrafı ya da hakkındaki detaylara ulaşmaya yetmiyor. MarineTraffic isimli gemi ve liman takibinin yapılabileceği bir dijital aracı kullanmayı deneyebiliriz. Geminin çıkış noktasını, durdurulduğu yeri ve varış noktasını biliyoruz. Yılport Holding’in yönetim kurulu başkanı Yüksel Yıldırım’ın konuyla ilgili Sözcü’ye yaptığı bir açıklamada kokainin yakalandığı geminin kendilerinin limanına gelen MSC, Maersk, COSKO, CMA gibi firmalar olabileceğini söylüyor. Kokainin 6 Mayıs 2021 tarihinde Panama’da yakalandığı düşünülürse Puerto Bolivar limanından bir ya da iki gün önce çıkmış olabileceğini varsayabiliriz. MarineTraffic’te Puerto Bolivar’ı çıkış noktası seçerek bazı aramalar yapabiliriz. Hedef bağlantı noktası olarak da Panama limanını seçmek bir seçenek.
Ancak bu yol, bir tahmin üzerine kurulu. Çünkü Panama yetkilileri kokainin yakalandığını 6 Mayıs 2021 tarihinde açıklamış olsa da, daha önce yakalanmış ve açıklama o tarihte yapılmış olabilir. Teyit, konuyla ilgili Panama Ulusal Havacılık Hizmetleri (SENAN) yetkililerine geminin hangi tarihte Panama limanında durdurulduğunu, kaç gün orada kaldığını da sordu, ancak henüz yanıt alamadı.
Yine de olası bir tahminle Nisan sonu dahil olmak üzere, 5 Mayıs 2021 tarihine kadar Yüksel Yıldırım’ın da şerh düşerek belirttiği bazı firmaların adını sonuçlarda görmek mümkün. Bu gemilerden birinin varış noktası Türkiye olsa da, Mersin Limanı değil ve Panama Limanı’nda kokain bulunduktan sonra tutulduğuna dair bilgi de yok.
Sadık Soylu ve Next Level ilişkisi
Peker’in yedinci bölümde vurguladığı bir başka isim Sadık Soylu. Peker, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun akrabası Sadık Soylu’nun Ankara’daki Next Level iş merkezinde bakanlık adına sürekli bürokrat ve iş insanlarıyla görüştüğünü öne sürüyor.
Sadık Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Emlak Konut’ta yönetim kurulu başkan danışmanı olarak çalışıyor. Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) üzerinden yapılan aramalarda da Sadık Soylu’nun Emlak Konut’taki görevine ulaşılabiliyor.
KAP üzerinden kapsamı genişletilmiş arama özelliğiyle şirketlerle ilgili kurumsal yönetim ve genel bilgileri edinmek mümkün.
Peker’in bahsettiği Next Level iş merkezi Pasifik İnşaat tarafından yapılmış. Pasifik Gayrimenkul Yatırım İnşaat A.Ş.’yle ilgili bilgilere Ticaret Sicil Gazetesi’nden bakılabilir. Ankara merkezli şirket 2012 yılında yaptığı değişiklikle şimdiki ismini almış. Şirketin yönetim kurulu başkanı Fatih Erdoğan. Kendisi Ankara AK Parti milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşi. Next Level iş merkezinin açılışı 2013 yılında Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştı. Ancak ödenmeyen borçları nedeniyle 2019 yılında Varlık Fonu’na devredildiği bilgisi basına yansımıştı. Fatih Erdoğan ise, devrin kendi istekleriyle olduğunu belirtmişti. Son durum hakkında ise açık kaynaklardan bilgiye ulaşmak mümkün değil.
Next Level, Ankara otogarı yakını, birçok iş merkezi ve AVM’nin olduğu bir bölgede yer alan kentin değerli arazilerinden birine kurulu. Arsa, “hasılat paylaşımı modeliyle” 2010 yılında TOKİ (Toplu Konut İdaresi) ile anlaşılarak alınmıştı. Emlak Konut GYO, TOKİ’nin iştiraklerinden biri. Emlak Konut’un resmi sitesinde Ankara irtibat ofisi adresi de Next Level iş merkezi. Emlak Konut GYO hakkındaki resmi bilgilere ulaşmak için Ticaret Sicil Gazetesi’nin ilan görüntüleme seçeneği kullanılabilir. Ticaret sicil numarası veya ticaret unvanı seçeneklerinde bir arama yaparak Emlak Konut GYO’nun 15 Mart 1991’den bu yana var olan ticari kimlik bilgilerine ulaşılabiliyor.
Açık kaynaklardan da doğrulanan bilgilere göre Sadık Soylu geçmişte eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, sonrasında da Murat Kurum’un danışmanı olarak çalışıyordu. Her iki isim de Emlak Konut GYO’nun başkanlığını yapmıştı.
Erdoğan Bayraktar’ın başkanlığı döneminde Murat Kurum da üye olarak görev yapıyordu. Bayraktar’ın adı 17-25 Aralık operasyonlarında geçmiş ve ardından istifa etmişti. Bayraktar’ın bu dönemde yaptığı telefon görüşmelerinden birinin de Sadık Soylu’yla olduğu kamuoyuna yansımıştı.
Peker videolarında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’yla ilgili başka bir ismi daha öne sürdü. Bu ismin FETÖ soruşturmasında adının geçtiğini, ancak bu soruşturmanın örtbas edildiğini söyleyerek bir belge de paylaştı. İsmi geçen kişi ise Erdal Kayapınar. Belgede Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Yardımcısı Vekili olarak çalışan Hidayet Uysal’ın da ismi var.
2019 tarihli belgenin altında doğrulama kodu olsa da soruşturmanın gizliliği ilkesi gereği UYAP sistemi üzerinden belgenin orijinaline ulaşılamıyor. Ancak belgenin sahte olup olmadığını incelemek mümkün. Belgede muhatap Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Personel Daire Başkanlığı ve bu kısım parantez içinde belirtilmiş. Resmi yazışmalarda uygulanacak usul ve esaslara uygun. Tarih ve ihbar dosya sayısının bulunduğu kısımlarda da bir yanlışlık yok.
Özetle Süleyman Soylu'nun akrabası Sadık Soylu'nun Emlak Konut GYO'da çalıştığı ve Next Level'la dolaylı bir ilişkisinin olabileceği açık kaynaklardan doğrulanabiliyor. Peker'in iddia ettiği gibi Soylu'nun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adına bürokratlarla ve iş insanlarıyla görüştüğü konusunda ise somut kanıtlar bulabilmek güç.
Peker’in iddiaları ve muhataplarının verdiği yanıtlar kamuoyunda daha bir süre tartışılmaya devam edecek. Bu gibi iddiaları tararken açık kaynaklar bazı kolaylıklar sağlayabiliyor. Ancak bazı bilgilere bu yöntemlerle ulaşamamak, şeffaflık, bilgiye erişim gibi sorunlar iddiaların doğrulanması konusunda büyük engel. Yine yargıya intikal ettiği için gizliliği olan ya da Peker’in sıkça belirttiği HTS kayıtları gibi bilgiler de erişime kapalı.