Montrö Boğazlar Sözleşmesi hakkında neler biliniyor?

Montrö Boğazlar Sözleşmesi hakkındaki bazı sorulara yanıt niteliğindeki gerçekleri belli başlıklarla ele aldık.


12/04/2021 17:05 7 dk okuma

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop’un Mart 2021'de katıldığı bir televizyon programında, “Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği gibi Montrö’den, diğer sözleşmelerden de çekilebilir mi” sorusuna “Teknik olarak çekilebilir” yanıtını vermesi üzerine, 104 emekli amiral bir “Montrö Bildirisi” yayınladı. Hükümetin sert tepki verdiği ve hakkında soruşturma açılan bildiride amiraller, Montrö Sözleşmesi’nin tartışma haline getirilmemesi gerektiğini dile getiriyordu.

Montrö bildirisi yayınlayan 104 emekli amirala "devletin güvenliğine veya anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma" suçundan 4 Nisan 2021 tarihinde açılan davada, 12 emekli amiral hakkında 12 yıl hapis cezası istendi. 7 Ekim 2022'de görülen dava 12 Aralık'a ertelendi.

montro bildirisi 104 amiral haber

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ortada Montrö Sözleşmesi’nden çıkmak gibi bir niyet olmadığını açıklasa da, tartışmalar dinmiş değil. Üstelik sözleşmenin feshi ilk kez gündeme de gelmiyor.

Montrö Sözleşmesi, Kanal İstanbul projesi tartışmaları sırasında sıkça dile getiriliyordu. Aralık 2019’da Kanal İstanbul’un Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) raporunun onaylanmasıyla, Montrö açısından risk tartışılmış, sözleşmenin fesh edilip edilmeyeceği değerlendirmeleri yapılmıştı.

Montrö tartışmalarını daha iyi anlamak, soru işaretlerini ortadan kaldırmak için sözleşmenin tarihini, önemini, Türkiye’nin sözleşmeyi iptal yetkisini belli başlıklarla ele alarak daha yakından bakacağız.

Montrö Sözleşmesi nedir?

Sözleşme, dünyanın en önemli deniz yollarından biri olan Marmara ve Çanakkale boğazlarını kapsayan geçişleri düzenliyor. Her gün yüzlerce gemi boğazlardan bu sözleşmeye göre geçiyor. Ancak tartışmanın odağını oluşturan bu sözleşmenin Türkiye için ne ifade ettiğini daha iyi anlamak için biraz geri gidiyoruz. 

Montrö Sözleşmesi 1936 yılında imzalandı. Boğazların statüsünü belirleyen, ticaret ve savaş gemilerinin geçiş ilkelerini belirleyen sözleşmeye göre Türkiye, boğazlar üzerinde tam yetkiye sahip. Türkiye, bu sözleşme ile İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’ndeki geçişleri düzenleyebiliyor, Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelere ait savaş gemilerinin geçişini sınırlayabiliyor. 

montrosozlesmesi

Montrö Sözleşmesi öncesinde ise Boğazların statüsü, 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması’nın parçası olan Boğazlar Sözleşmesi ile belirleniyordu. O dönem Türkiye’nin boğazlardaki egemenlik hakkı kısıtlıydı; gemilerin kontrolü başkanı Türk olan Boğazlar Komisyonu’ndaydı. Boğazlar silahsızlandırılmış, Türkiye’nin askeri güçlerinin geçişi dahi sınırlanmıştı.

Türkiye, “değişen koşullarla” birlikte, güvenliğini sağlamak amacıyla, 1936 yılında boğazlarda yeni bir rejimin inşası için uluslararası bir konferans çağrısı yaptı. O dönem dünyada güç dengeleri değişmeye başlamış, silahlanma yarışı hakim olmuştu

Britanya’nın ön ayak olmasıyla İsviçre’nin Montrö kentinde bir konferans düzenlendi. Müzakereler sonrası 20 Temmuz 1936 yılında sözleşme imzalandı. Sözleşmeye Türkiye’nin yanı sıra Lozan antlaşmasına da katılan Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Romanya, Bulgaristan, Fransa, Britanya, Avustralya, Yunanistan ve Japonya gibi ülkeler imza attı.

Montrö’nün Türkiye için önemi nedir?

İstanbul Boğazı’nın coğrafi konumu nedeniyle stratejik, askeri, siyasi ve ekonomik öneminden dolayı boğazlardan geçiş konusu uluslararası düzenlemelere konu oluyor. Bu nedenle Montrö geçmişte olduğu gibi günümüzde de önemini koruyor. 

Türkiye için temel bir belge niteliğinde olan sözleşme imzalandığı dönem ülkede memnuniyetle karşılanmıştı. Bu olumlu hava, dönemin gazete manşetlerine yansımıştı. 

ulusgazetesi1936manset

Ulus Gazetesi, 1936.

Sözleşmeyle Türkiye’nin Boğazlardaki egemenlik hakkını kazanması, güvenliğini sağlamış olması ve geçiş serbestinin düzenlenmesi önemli bir gelişme olarak yorumlanıyordu. Montrö ile Türkiye’ye boğazlardaki geçiş rejimini uygulama ve denetim sorumluluğu verildi. Sözleşmede boğazlardan geçiş ve ulaşım serbestisi, ticari gemiler, savaş gemileri ve uçaklar ayrımı yapılarak düzenleniyor. 

Türkiye, sözleşmeyle boğazlarda asker konuşlandırma hakkını da aldı, boğazların kontrolü ve savunmasında tek yetkili hale geldi. Türkiye’nin Montrö ile birlikte en önemli sorumluluğu kendi güvenliğinin yanı sıra, Karadeniz’e kıyısı olan devletlerin ve uluslararası güvenliği sağlamak olmuştu

Türkiye olası bir savaş tehdidinde, boğazlardan geçecek gemilerin sınırlandırılmasında söz hakkına sahip tek ülke. Sözleşmenin 20. ve 21. maddede, özellikle tarafsızsa, savaş gemilerinin geçişi ile ilgili Türkiye’nin istediği gibi davranabileceği belirtiliyor. Öte yandan Karadeniz’e giden askeri gemileri sınırlıyor. Yani sözleşme hem Türkiye’nin egemenlik haklarını korudu hem de Karadeniz’in çatışma alanı olmasını engelledi. Öte yandan sözleşme II. Dünya Savaşı sırasında da Türkiye’nin tarafsız kalabilmesini sağlamış, Sovyetler Birliği’nin de o dönem değişiklik talebinde bulunmasına yol açmıştı.

Türkiye Montrö’yü fesh edebilir mi?

Sözleşmenin nasıl iptal edileceği 28. maddede düzenleniyor. Türkiye’deki tartışmalar da bu madde üzerinden yapılıyor. Montrö Sözleşmesi’nin süresi 28. maddede yürürlüğe giriş tarihinden 20 yıl olarak belirlenmiş. 1956 yılında bu süre sona erdi. Ancak sözleşmenin iptal edilme sürecinin başlaması için imzacı devletlerden birinin fesih beyanında bulunması gerekiyor. Taraf devletlerden herhangi biri böyle bir beyanda bulunmadığından, sözleşme geçerliliğini korudu. Türkiye de yetkisi olmasına rağmen, resmi olarak Montrö’den çekilme önerisinde bulunmadı. 

Montrö fesh edilirse ne olur?

Sözleşmenin ilk maddesinde boğazlardan geçiş ve ulaşım serbestliği ile ilgili herhangi bir süre kısıtlaması bulunmuyor.  Yani sözleşme sonlandırılsa dahi bu maddenin geçerliliği ile boğazlardan geçiş serbest olmaya devam ediyor. 

Sözleşmenin feshi durumunda, hükümetler yeni bir geçiş rejimi için konferans çağrısı talebinde de bulunabilir. 

Kanal İstanbul’un Montrö üzerindeki etkisi ne?

Montrö ile Kanal İstanbul Projesi eksenindeki tartışmalarda farklı görüşler hakim. Kanal İstanbul ile Montrö’nün baypas edileceği, Kanal’ın inşa edilmesiyle sözleşmeye aykırı fiili sorunların ortaya çıkacağı söyleniyor. Diğer tarafta bazıları da, Montrö ile Kanal İstanbul arasında bağ olmayacağı görüşünde.

Montrö’deki “boğazlar” tabiri, Karadeniz'den Ege'ye geçişte kullanılan İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi'ni ifade ediyor. 2011 yılında duyurulan Kanal İstanbul Projesi ile de Karadeniz ve Marmara Denizi'ni, ikinci bir yapay su yolu ile bağlamak hedefleniyor. Projenin Montrö’ye bağlı kalacağı da belirtilmişti.

kanalistanbulguzergahi

Kanal İstanbul’u inşa etmede hukuki bir engel yok. Asıl sorunun uygulamada ortaya çıkacağı söyleniyor. Buradaki mesele, Kanal İstanbul’un uluslararası gemilerin geçiş düzenlerini değiştirecek olma ihtimali. 

Kanal İstanbul’un başarıya ulaşması için gemilerin bu güzergahı kullanması gerekiyor. Bunun için de İstanbul Boğazı’ndan geçişi zorlaştırmak gibi bir durum ortaya çıkması durumunda Montrö’ye aykırı durumlara neden olacağı belirtiliyor. Çünkü Montrö’de Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’ndeki geçiş serbestisi ilkesine bağlı kalınması gerektiği belirtiliyor. Birinci maddede ticaret gemilerinin serbestçe geçmesi gerektiği belirtiliyor. Dolayısıyla bu hak sınırlandırılamaz.

Yine Kanal açıldıktan sonra Karadeniz’in güvenliği için savaş gemilerinin geçişinin yasaklanması gerektiği de belirtilen diğer bir nokta. Aksi durumda Karadeniz’de bir silahlanma yarışı ortaya çıkabilir. Bu da sözleşmeye aykırı olacaktır. 

2019 yılında onaylanan ÇED raporunda da Kanal İstanbul’un Montrö’ye etkilerine değinilmişti. Raporda Montrö’nün önemi vurgulanarak, sözleşmenin fesh edilmesinin ve yeni sözleşme yapılamamasının belirsizlik ve istikrarsızlık getireceğinden bahsedilmişti. Başka bir maddede Türkiye’nin Montrö’deki temel düzeni zedeleyecek şekilde gemilerin geçişini Kanal İstanbul lehine zorlamaması gerektiğinin altı çiziliyor. Montrö’nün Türkiye’nin güvenliğine hizmet ettiğine, Kanal İstanbul ile ilgili yapılacak düzenlemelerin mutlaka Montrö göz önüne alınarak belirlenmesi gerektiği belirtiliyordu. 

Montrö dışında, Kanal İstanbul ile ilgili kaygıların en önemli noktasını projenin getireceği olası çevresel felaket ihtimali oluşturuyor. Yapılan bilimsel tahminlere göre, Kanal’ın İstanbul’un doğal yaşam kaynaklarını tehlikeye atma olasılığı epey güçlü ve bu büyük bir sorun olarak değerlendiriliyor.

Gemiler boğazlardan ücretsiz mi geçiyor?

Sözleşmeye göre boğazlardan geçen ticari gemiler ücret ödemekle yükümlü. Sözleşmede boğazlardan geçen ticaret gemilerinden net ton başına ve hizmet türüne göre Altın frank üzerinden geçiş ücreti alınacağı belirtiliyor. Altın frank ile kastedilen altın paranın içindeki has altın miktarı. Frankın içindeki altın miktarının, gram fiyatıyla çarpılması sonucu hesaplanıyordu. Türkiye daha sonra altın frankı dolara endeksleyerek, 1 altın frank 0,8063 dolar olarak belirlemişti. Dünyanın en önemli boğazlarından da geçiş ücreti alınıyor. Türkiye'deki bu durum, sözleşmeye göre belirlenen bedelin zararına olduğu yorumlarına neden oluyordu.

Ancak 2022 yılında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nca Türk boğazlarından geçecek gemilerin ödeyeceği sağlık denetimi hizmeti, fener hizmeti ve tahsiliye hizmeti ücretlerine esas olacak Altın Frank değerinin güncellenmesi kararı alındı. Buna göre 1 altın frank 0,8063 dolar olan değer, 7 Ekim 2022 itibariyle 4,08 dolar olarak belirlendi.

Güncelleme: 07/10/2022

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın boğazlardan geçiş ücreti değişikliği bilgisi eklendi.

Güncelleme: 07/10/2022

104 Amiralın yargılandığı dava ile ilgili son gelişmeler eklendi.