Koronavirüs tüm dünyada merak konusu. Çin’in Wuhan kentinden başlayan salgının hangi ülkeyi ne kadar etkilediği, virüsün nasıl bulaştığı, salgına karşı ne yapılması gerektiği gibi konular herkesin gündeminde. Bu belirsizlik hali, yanlış bilginin yayılımını doğrudan etkiliyor.
Hastalığın Türkiye’de tespit edilip edilmediği tartışması da, tartışılan başlıklardan en merak edileni. Bu yazıda henüz çok yeni bir konu olan ve sayısız bilinmez barındıran koronavirüs hakkında elimizdeki bilgileri derlemeye çalışacağız.
Yola çıkacağımız yer ise sosyal medya ve WhatsApp gruplarında dolaşan bir içerik. Paylaşılan bir görselde Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi’ne domuz gribi şüphesiyle gelen Çinli bir kadında koronavirüs tespit edildiği öne sürüldü. Paylaşımlara “önemli uyarı” başlıklı bir metnin görseli de eşlik ediyordu.
Söz konusu görseli gördüğümüz anda önce tersine görsel arama tekniği ile yazıyı arattık ancak, 23 Ocak 2020 tarihinden eski bir görüntüye ulaşamadık. Tabii WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamalarında yayıldığında için kaynağı da belirlenemiyor. Doküman herhangi bir antet, mühür, imza ya da logo da içermiyor. Bu, herhangi biri tarafından basit bir ofis programında üretilmiş olabileceği ihtimalini akla getiriyor.
İddianın yayılmasının hemen ardından konuyu araştırmaya başladık. İlk aradığımız yer ise İstanbul Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi’ydi. Hiçbir yetkili bilgi paylaşmayınca, Sağlık Bakanlığı’na ulaştık. Bakanlığın yönlendirdiği İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ise Büyükçekmece’nin bağlı bulunduğu Altıncı Bölge Kamu Hastaneleri Başkanlığı’ndan bilgi alınabileceğini söyledi. Kurum bize olaydan haberdar olduklarını, ancak hastaya hangi teşhisin konduğuyla ya da karantina durumuyla ilgili bilgilendirilmediklerini söyledi. Olası bir alarm ve yaygın karantina halinde yerel yönetimlerin de bilgilendirilmesi gerektiği varsayımından yola çıkarak Büyükçekmece Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezine de ulaştık; ancak bu kurumlara iletilmiş bir bilgi olmadığını öğrendik.
Sonrasında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası üzerinden bir işyeri temsilcisine ulaşarak, hastanın başka bir hastaneye sevk edildiği bilgisine ulaştık. Ancak hastada koronavirüs tespit edildiği bilgisini doğrulayamadık. Kısa bir süre sonra Demirören Haber Ajansı da haber merkezlerine hastanın sevk edildiği bilgisini geçti.
Hasta ülkesine gönderildi, teşhis net değil
24 Ocak öğleden sonra saat 14.00 civarında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bir basın toplantısı düzenledi. Bakan Koca açıklamasında Çinli hastanın Süreyya Paşa Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bakıldıktan sonra kendi talebi üzerine sağlık personeli eşliğinde ambulans uçakla ülkesine gönderildiğini söyledi.
Hastayla yakın ve kontrolsüz temasta bulunan kişilerin de belirlenmeye çalışıldığını ifade eden Koca, hastadan alınan numunelerin Dünya Sağlık Örgütü’nün tanıdığı laboratuvarlarla paylaşıldığını, kesin teşhisin sonuçların gelmesinden sonra açıklanacağını belirtti. Bakan Koca’nın verdiği bilgiye göre konuyla ilgili Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyeleri izleniyor.
Açıklamalar sonrası Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye ofisine de ulaştık. Kurumdan alınan bilgiye göre, her ülkenin bulaşıcı hastalıklarla ilgili kendi prosedürü var, ancak örgüt ülkelere destek veriyor. Yani, test sonuçlarının açıklanması için Dünya Sağlık Örgütü’nün onayı şart değil.
Yani yaptığımız tüm araştırma ve incelemeler bizi belirsizliğe sürükledi. Günün sonunda eldeki verilerle hastalığın Türkiye’deki tablosuna ilişkin net bir şey söylemek mümkün değil.
DSÖ: Bulaşma hızı SARS’tan daha düşük
Yapılan paylaşımlar ve ortadaki belirsizlik ister istemez kaygı uyandırıyor. Koronavirüsün kaynağının Çin’in Wuhan kenti olduğu, gelen ilk bilgilerden. Sayı net olmamakla birlikte şu ana kadar yaklaşık 830 kişiyi enfekte ettiği ve 26 kişinin ölümüne neden olduğu belirtiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü 23 Ocak tarihinde yaptığı açıklamada hastalığın insandan insana bulaştığını, bulaşma hızının ise her bir hasta kişi için 1,4 ila 2,5 olduğunu söylemişti. Bu rakam daha önceki SARS salgınında her bir enfekte birey için 2,5 ila 4 idi. Yani hasta olan her bir birey, hastalığı 1,4 ila 2,5 kişiye daha bulaştırabiliyordu. Örgüt hastalığın öldürme oranının ise halihazırda yüzde 4 olduğunu belirtti. (557’de 17).
Öte yandan Sağlık Bakanlığı çalışanlarını bilgilendirmek için internet sitesinde bir rehber paylaştı. Rehberde sağlık çalışanlarının bu tip vakalarla nasıl mücadele edeceği bilgilerinin yanı sıra enfeksiyonun yaygın belirtileri sıralandı. Açıklamaya göre sıkça karşılaşılan belirtiler solunum semptomları, ateş, öksürük ve nefes darlığı olarak belirtildi. Daha ciddi vakalarda ise zatürre, ağır akut solunum yolu enfeksiyonu, böbrek yetmezliği ve ölüm görülebileceği vurgulandı.
Türk Tabipleri Birliği de Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’yle (KLİMİK) birlikte hastalığa ilişkin bir açıklama yayınlayarak bir bilgilendirmede bulundu. Açıklamada hastalığın 2 ila 14 gün süren kuluçka sonrası ortaya çıktığı belirtildi. Bilgilendirme notunda hastalığı daha ağır geçiren ve risk altında bulunanların ileri yaş ve çeşitli hastalıklara sahip kişiler (akciğer hastalıkları, organ yetmezlikleri, kanser, diyabet, bağışıklık baskılayan hastalıklar) olduğu ifade edildi. Ayrıca hastalığın solunum salgıları ile bulaştığının düşünüldüğü ve henüz etkili olduğu belirlenmiş bir ilaç olmadığı vurgulandı.