Kara Kutu’nun yöntemi - II: Kaynakça nasıl hazırlanmış?

Kitapta temel bir kaynakça problemi olduğu görülüyor. Çalışmada bazı kaynaklara kaynakçada yer verilmiyor, bu da çalışmanın niteliğini etkiliyor.


17/02/2020 09:25 5 dk okuma

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

Kara Kutu: Yüzleşme Vakti'nde izlenen yönteme dair hazırladığımız serinin ikinci yazısında, “kaynakça” problemine değineceğiz. Yazar Soner Yalçın’ın televizyon programlarında kimi zaman 500, kimi zaman 700, kimi zamansa 1000 olarak ifade ettiği kaynak sayısının gerçekte ne olduğuna biraz kafa yoracak, kaynak gösterim yöntemindeki eksiklik üzerinde duracağız.

Başlamadan önce kitabın 553 ila 561. sayfalarında yer alan “Kaynakça” bölümünde 224’ü kitap, 16’sı rapor, 18’i dergi, altısı belgesel ve 34’ü internet sitesi olmak üzere toplam 299 kaynak yer aldığını ifade etmek gerek. Kaynakçadaki bazı muğlaklık ve tutarsızlıkların ise dikkat çekici olduğu söylenebilir.

Site linkleri ve dergi isimlerinin yarattığı muğlaklık

Örneğin kitapta verilen kaynaklardan biri “TÜBİTAK Bilim ve Teknik” dergisi. Derginin hangi sayısındaki hangi makaleden yararlanıldığı ise belirtilmiyor. Benzer bir durum, kaynak olarak belirtilen “academia.edu” bağlantısına sahip internet sitesi için de geçerli. Kitabın yazımı süresince bünyesinde yüz binlerce akademik makale barındıran academia.edu’daki birçok metinden yararlanılmış olabilir. Öyle ki her ne kadar bu konuda kendisi farklı farklı sayılar belirtiyor olsa da, bu gerçekten Yalçın’ın bin farklı kaynaktan yararlanmış olması olasılığını da doğuruyor. 

Yararlanılan kaynak sayısının azlığı veya çokluğunun çalışmanın niteliği açısından bir anlam ifade etmediği gerçeğini bir yana koyarsak, bu durumun ta kendisi kitabın temel kaynakça problemini teşkil ediyor. “Kara Kutu’nun yöntemi” başlıklı serinin ilk yazısında kitap içerisinde sunulan birçok verinin nereden alındığına dair sistematik bir biçimde referans verilmediğinden, dipnotların bu işlev için kullanılmadığından söz etmiştik. Bu yazıda ise aynı problemin bir başka yüzünü kitabın kaynakçasında görüyoruz.

Kaynakça kitabın “araştırılmaya” kapalı olduğu portresini çiziyor. Onlarca iddianın ardı ardına sergilendiği Kara Kutu’da yazar, sanki okuyucuya “bana güvenin” diyor. Bunun teyitçiler için neden sorun olduğunu açıklamamıza gerek yok.

Burada kitapta bilimsel çalışma titizliği aramadığımızı yeniden hatırlatmamız gerek. Ancak kaynakçadaki muğlaklığın da “araştırmacı gazetecilik” iddiasındaki bir metin için biraz sorunlu olduğunu da söylemeden geçmemeli. Mesela bir diğer örnek kaynakçada yer alan “dergipark.gov.tr”. Burası Aralık 2019 itibariyle, Türkiye’de yayımlanan 1907 farklı bilimsel yayın ve bu yayınlardan on binlerce makaleyi barındırıyor. Yalçın’ın buradaki hangi yayınlardan faydalandığını bilebilmek güç.

İnternet siteleri ve dergilerde daha belirgin olan bu sorunun, kitaplar ve raporlar için biraz daha farklı olduğu görülebiliyor.

Kitap referanslarındaki tutarsızlıklar

Kara Kutu’da kaynakça bölümünde 224 farklı kitap yer alıyor. Bu kitaplardan bazılarına Kara Kutu’nun içerisinde şu formatta rastlamak mümkün:

  • Geçen yıl Homeopati Bilimi kitabını yazan Prof. George Vithoulkas... (sf. 43)
  • James L. Barton… Amerikan Misyoner Heyeti Sekreteri idi. II. Abdülhamit dönemindeki misyonerlik faaliyetlerini yazdığı Türkiye’de Gündoğumu adlı kitabında... (sf. 60)

Ancak bazılarına nerede değinildiğine dair bir fikir elde etmek güç. Örneğin kaynakçada “Cem Say, Yapay Zeka, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, 2018” diye bir kaynak görülüyor; ama bu kitaptan nasıl yararlanıldığını gösteren bir işaret yok. (Unutmadan kitabın asıl isminin “50 Soruda Yapay Zeka” olduğunu da anımsatalım.) Yazar elbette fikren esinlendiği yayınlara kaynakçada yer verebilir, bunların illa kitap içerisinde yer alması gerektiği gibi bir kaidenin bulunmadığını söyleyebiliriz.

Bir diğer ilginç nokta da kitapta ismi anılarak uzun alıntılarla yer verilen bazı kaynakların kaynakçada hiç yer almıyor oluşu. Örneğin:

  • Marc Duke, Acupuncture adlı 1972 tarihli kitabında yazdı:... (sf. 60)
  • Prof. Irving Kirsch…...Üniversitenin “Plasebo Çalışmaları ve Terapötik Karşılaşım Programı” araştırmasını yürütüyor. Yazdığı The Emperor’s New Drugs kitabında dedi ki:.. (sf. 205)

şeklindeki ibarelerin ardından beş altı satırlık uzun alıntılara yer veriliyor. Ancak her iki kitap da kaynakçada yok. Bu durum Yalçın’ın bu alıntıları kaynakçada yer alan başka kitaplardan mı derlediği yoksa bu kitapları kaynakçaya eklemeyi mi unuttuğu sorusunu beraberinde getiriyor. Biraz kafa karıştırıcı bir durum.

Kaynakçadaki belgeseller ve raporlar

Daha önce de belirttiğimiz gibi kaynakçada altı belgesele yer veriliyor. Bu belgesellerden yalnızca birinden (sf. 192’de Take Your Pills isimli belgesel) kitapta doğrudan bahsedilmiş. Kalan beşinden doğrudan söz edilmiyor, ancak bunun bir sorun olmadığını hatırlatmak gerek. İlginç bir şekilde bu altı belgeselden üçü Yalçın’ın “yığınları komplo teorileriyle geleceğe hazırlamak”la itham ettiği Netflix yapımı. 

Kitapta bahsedilen “Public Schools: Pushing Drugs?” (sf. 199) ve “The Human Laboratory” (sf. 244) gibi belgesellere ise kaynakçada yer verilmemiş. 

Kaynakçada yer verilen 16 rapordan ise dördünün (sf. 475’te Türkiye İlaç Sektörü Vizyon 2023 Raporu, sf. 480’de Ulusal Sağlık Politikası Taslak Dokümanı, sf. 480’de Ulusal Sağlık Politikası Taslak Dokümanı Üzerine Öneriler, sf. 482’de Sağlıkta Dönüşüm) doğrudan kitapta ele alındığı görülüyor.

Yine kitapta bahsi geçen “Integrity in Scientific Research” (sf. 461) ve “Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim, Yasal Çerçeve ve Uygulamalar” (sf. 470) gibi raporlarsa kaynakçada yer almıyor. 

Sonuç olarak kaynakçada yer verilen kalemlerin seçiminde izlenen usül ve özellikle internet siteleri ile dergi isimlerinin yarattığı muamma kaynakçanın özenle hazırlanmadığı izlenimini beraberinde getiriyor. “Kara Kutu’nun yöntemi” isimli serimizin son yazısında ise kaynak göstermedeki yetersizlik ve kaynakça hazırlamadaki yöntem sorununun da ötesinde bir noktaya değineceğiz: intihal. 

salgin var