Dolar kuru önü alınmaz bir süratle yükselirken, bütün ülke ortak bir gündeme kilitlenmiş durumda: Enflasyon ve giderek eriyen Türk Lirası'nın alım gücü.
Gidişatın hükümet üzerine yarattığı baskı malum. Cumhurbaşkanı halen yüksek faiz ile yatırım ve üretkenliği artırmak gerekçesiyle mücadele mesajları verse de, sıradan bir ücretli çalışanda bunun ne denli karşılık bulduğunu kestirmek güç. Hükümet kanadından bazı bazı gelen savunular ise, Türk Lirası’nın göründüğü gibi aciz olmadığını göstermek için birtakım örneklere başvuruyor. Bunlardan biri de Japonya.
AK Parti Grup Başkanvekili Özkan, mecliste yaptığı bir konuşmada Türk Lirası’nın değeriyle ilgili savı için aynı örneğe başvurdu ve bir doların 114 yen olduğunu söyledi. Özkan’ın iddiası, Japonya’nın ekonomisinin başarısını tartmak için kura bakmadığı idi.
Peki dolar yen kuru ile dolar lira kurunun rakamsal mukayesesi, ekonomilerin başarısını tartmakta kullanılabilir mi? Ya da Japonya’da kur, ekonominin başarısını ölçmek için bir kıstas değil mi?
Her şeyden önce Japon yeni, dünyanın dolar ve euronun ardından ticarete en çok konu olan para birimi. Güçlü ve istikrarlı bir para olarak görülüyor. Japonya yenin uluslararası ticaretin para birimlerinden biri olması için 80'li yıllardan itibaren yoğun çaba sarf etti. Kısacası, Japonya parasının gücü ve istikrarını önemsiyor.
Kurun rakamsal değerinin, başlı başına bir gösterge olmadığı açık. Zaten dolar TL kurundaki yükselişin yarattığı huzursuzluğun nedeni, kurun rakamsal değeri değil, rakamların Türk Lirası'nın ani değer kaybı nedeniyle dramatik biçimde değişmesi. Bu nedenle bakılması gereken asıl metrik, alım gücü.
Satın alma gücü paritesi, aynı miktarda mal ve hizmet satın almak için, ülkelerin para birimleri başka bir ülkenin para birimine çevrilerek elde edilen oran. Bu hesap bir ülkede yaşayanların refahını ölçmek için başvurulan kriterlerden de biri. Yani bir ekonomik başarı göstergesi. Hesap yapılırken genelde hamburger ya da gazlı içeceklerin fiyatları baz alınıyor.
Japonya’da alım gücü ve paranın değeri önemseniyor
Bir para biriminin diğeri karşısında hızla değer kaybetmesi, enflasyona işaret ediyor. Enflasyon da hayat pahalılığı ve satın alım gücünün kaybı demek.
Japon dışişleri, ülkede ekonomik göstergeleri anlattığı internet sitesinde enflasyon oranı da yer alıyor ve ülkede uzun zamandır yıllık enflasyon sıfıra yakın. Yani bir dolar çok uzun zamandır 100 yen civarında geziyor. Ücretler de uzun vadede düşüş eğiliminde değil. Bu şu demek: Ortalama bir Japon vatandaşının cebindeki para, yani refahı durduğu yerde erimiyor. Ülkede faizler çok düşük, hatta negatif. Çünkü enflasyon da öyle. Hatta bu negatif enflasyonun sebebi olan durgunluk da tartışılıyor. Ancak bu Japonya’nın durumunun kötü olduğu anlamına gelmiyor.
Japon ekonomisi II. Dünya Savaşı’ndan sonra müthiş büyüdü. Bazı zor zamanlar yaşasa da, genel olarak istikrarlı ve güvenilen bir ülke. Kişi başı yılda 40 bin dolar gelir ile dünyanın en zengin ülkelerinden. Enerjide dışa bağımlı olmasına karşın, verimlilik, katma değerli üretim ve ihracat sayesinde yılda 164 milyar dolar fazla veriyor. Ortalama bir Japon vatandaşının beklenen yaşam süresi 85 sene. Ülkede okuma yazma oranı yüzde 99. Çalışan nüfusun yalnız yüzde 1,9’u asgari ücret ya da altını alıyor ve bu asgari ücretle 382 hamburger almak mümkün.
Zaman zaman başvurulan bir diğer örnek olan İsveç’te de durum benzer. Bir doların 10 İsveç Kronu olması, bu ülkede alım gücünün düşük olduğu ya da hızla düştüğü anlamına gelmiyor.
Ya Türkiye?
Türkiye’de reel ücretler eriyor. Bu şu demek: Yerel paranın değeri düşüp dolar arttıkça, fiyatlar yükseliyor. Ancak ücretler aynı ölçüde artmıyor. Bu da bir birim ücretle satın alabileceklerin giderek azalması demek. Üstelik bu erime dolar bazında daha dramatik.
Örneğin Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından açıklanan sanayide birim ücretleri endeksine göre, 2020 başında TL bazında 112,5 birim ücret alan sanayi işçisinin ücreti 2021 yılı ilk çeyreğinde 6 puan eriyerek 106,6 birime indi. Dolar bazında ise ücretler, 86 birimden 77 birime düştü.
Türkiye’de beş yıl önce brüt asgari ücret 545 dolara denk geliyordu. Bugün 294 dolar. Bu parayla ancak 179 hamburger alabilirsiniz. Dahası dolar kuru o kadar sık değişiyor ki bu yazı hazırlanana kadar hesapları birkaç kez güncellemek zorunda kaldık.
Şöyle de denebilir: Eğer döviz ile gelir elde edip harcamalarını Türk Lirası ile yapan biri değilseniz, yahut değer kaybı ölçüsünde zam almıyorsanız, durmadan fakirleşiyorsunuz. Bu, Japonya’da böyle olmuyor.
Not: Hamburger hesaplamasında Temmuz ayı fiyatları esas alınmıştır. TL'nin Temmuz'dan beri dolar karşısında yaşadığı yaklaşık yüzde 40 değer kaybı fiyatlara yansıdığında, alınabilecek hamburger sayısının azalması beklenebilir.