Yeni Hayvanları Koruma Kanunu: Nedir, ne değildir?

Hayvan hakları alanında çalışan STK'lar uzun zamandır bu değişikliği bekliyordu; ancak sonuçtan memnun değiller. Metin cezai müeyyidelerin hafifliği ile hak perspektifinin zayıflığı nedeniyle eleştirilerin hedefinde.


19/07/2021 13:25 8 dk okuma

Bu içerik 1 yıldan daha eski tarihlidir.

2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, hayvanları “mal” diye tanımladığı, sahipli sahipsiz hayvan ayrımı yaptığı, caydırıcı yaptırımlar öngörmediği için uzun süredir eleştiriliyordu. Hayvan hakları savunucularının dile getirdiği taleplerin ve TBMM'de konuya dair dolaşan komisyon raporlarının sonuç verebileceği beklentisi son yıllarda güçlenmişti. Nitekim Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 7 Temmuz’da Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda kabul edildi ve değişiklik Resmi Gazete'de yayınlandı.

Yeni düzenlemeyle birlikte hayvanlar eşya statüsünden çıkarıldı ve hayvana yönelik şiddete hapis cezası getirildi. Ancak nihai metin, sivil toplum kuruluşları, hayvan hakları savunucuları ve baroların hedefinde. Peki kanun ne getiriyor? Eleştirilerin sebebi ne? 

Hangi ihtiyaçtan yola çıkarak nasıl hazırlandı? 

Dünya Hayvanları Koruma Topluluğu’nun (World Society for the Protection of Animals – WSPA) yayınladığı Hayvanları Koruma Endeksi 2020 verilerine göre, Türkiye’nin durumu parlak değil. Yedi basamaklı gruplandırmada Türkiye dördüncü grupta yer alıyor. 

Dahası hayvanlara yönelik şiddet, istismar, kötü muamele haberleri neredeyse her gün karşımıza çıkmaya devam ediyor. Sivil toplum örgütleri şiddeti sadece haberlerde gördüğümüz tekil vakalarla sınırlamamız gerektiğini, hayvanat bahçeleri ve yunus parkları gibi mekanların, faytonların, süregelen hayvan deneylerinin ve avcılığın hayvan hakları ihlallerini devam ettiren önemli alanlar olduğunu belirtiyor.

Eleştiriler hayvanları korunması gereken “canlılar” olarak tanımlayan “Hayvanları Koruma Kanunu” adıyla başlıyor. “Hayvan Hakları Kanunu” olarak başlıklandırılması gerektiği yönündeki görüşlerin dikkate alınmadığı hatırlatılıyor.

Hayvanlara yönelik şiddete hapis cezası geliyor mu?

Düzenleme hayvan dövüşü, öldürme, işkence, cinsel saldırı ya da tecavüz gibi çeşitli eylemler için hapis cezası öngörüyor. Ancak ceza miktarları da önemli. Öngörülen hapis cezalarının, suçu işleyenlerin fiilen hapis yatmasına elverişli olmadığı ve cezasızlığı sürdüreceği buradaki en temel eleştiri. Hapis cezalarının adli para cezalarına dönüştürülebilmesi veya hükmün açıklanmasının geriye bırakılması mümkün. 

Mevcut kanunda öngörülen ve yeni düzenleme ile değişen ceza miktarlarını karşılaştırabilmek için HAYTAP’ın dokümanı kullanılabilir. Dernekler yasakların yaptırımları caydırıcı olduğu sürece etkili olacağını ve yeni düzenlemenin zayıf kaldığını belirtiyor.

Hayvanlar eşya olmaktan çıkıp hak sahibi canlı statüsüne getiriliyor mu?

Düzenleme ile uzun süredir eleştirilen Haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hale getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır” hükmü Türk Ceza Kanunu’ndan kaldırıldı. Ancak HAYTAP Başkanı Av. Ahmet Kemal Şenpolat, “Hayvanlar mal değildir, candır” diyebilmenin, kara avcılığı için ihalelerin düzenlendiği, petshoplarda (yeni düzenlemeyle birlikte katalog üzerinden) hayvan satışı yapıldığı bir ortamda mümkün olmadığını belirtiyor. Atılabilecek en makul adımın, birçok ülkede olduğu gibi medeni kanuna “hayvanlar hissedebilen varlıklardır” ibaresinin eklenmesi olduğunu ekliyor. 

Sahipli sahipsiz hayvan ayrımı kalkıyor mu?

Aksine. Düzenleme bazı sahipli ve sahipsiz hayvanlar arasında fark gözetilmemesi gereken noktalarda ayrıma yol açıyor. Örneğin düzenlemede sayılan tüm suçlarda, şiddet uygulanan hayvan sahipsiz ise, soruşturma yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığı’nın il veya ilçe müdürlüklerinin başvurusu ile başlatılabilecek. Sahipli hayvanlara yönelik şiddette ise hayvan sahiplerinin şikayeti yeterli. Bu hem sahipsiz hayvanlara şiddetin cezasızlıkla sonuçlanmasına müsait, hayvanlar arasında ayrımcılığa yol açıyor. 

"İstismar" yerine “hayvanlarla cinsel ilişki” denmesi neden eleştiriliyor? 

TBMM Genel Kurulu’nda, “hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak” fiili teklif ile suç kapsamına alınmıştı. Cinsel suçlar saldırı, istismar veya tecavüzle tanımlandığından, ilişki kelimesi tarafların rızasına göndermede bulunduğundan, düzenlemenin ilk hali tepki çekti. Değişiklik önergesiyle suçun ismi “hayvanlara cinsel saldırıda bulunmak veya tecavüz etmek” diye değiştirildi. Daha önceki yasada adli para cezası öngörülen suça, bu düzenlemeyle birlikte altı aydan üç yıla kadar hapis ve 100 günden az olmamak üzere adli para cezası getirildi. Ancak STK’lara göre ceza suça kıyasla düşük ve adli para cezasına çevrilebilecek olması fiili hapsi zorlaştırıyor. 

“Şikayet şartı” ne demek?

Belirtilen suçlara ilişkin soruşturma başlatılabilmesi için bir şikayet şartı aranıyor. Sahipli hayvanlara yönelik suçlarda, sahiplerinin şikayetleri de kabul edilirken, sahipsiz hayvanlar için sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’nın il veya ilçe müdürlükleri suç duyurusunda bulunabiliyor. Vatandaşlar ise sadece ilgili müdürlüğe şikâyet başvurusu yapabiliyor; müdürlük “gerek görmesi durumunda” suç duyurusunda bulunuyor. Av. Ahmet Kemal Şenpolat, hayvana şiddet, tecavüz durumlarında herkesin suç duyurusunda bulunabilmesi ya da Cumhuriyet savcısının resen kovuşturma yetkisinin olması gerektiğini belirtiyor. Şikayet şartı aranmayan tek durum ise suçüstü. 

Petshoplarda kedi köpek satışı yasaklanıyor mu?

Hayır. Düzenleme incelendiğinde satışın tamamen yasaklanmadığı görülüyor. Petshoplarda kedi ve köpek bulundurulması yasaklanıyor. Yasa petshoplarda kedi ve köpeklere ilişkin kataloglarda görsel bilgilerin yer alacağını, ilgililerin seçtikleri kedi ve köpekleri Tarım ve Orman Bakanlığı’nca izin verilen üretim yerlerinden teslim alabileceğini belirtiyor. Dahası bu dükkanlarda tav­şan, kuş, balık, kaplumba­ğa gibi diğer hayvanların satışının süreceği anlaşılı­yor. Egzotik ve yabani hay­van satışının yasak­lanmasına dair bir madde de yok. Hayvan hakları savunucuları, düzenlemenin bu haliyle kontrolsüz popülasyon artışına neden olacağı, kötü şartları da değiştirmeyeceği görüşünde. 

Yunus parkları ve hayvan dövüşleri yasaklandı mı? 

Düzenleme yeni yunus parklarının açılmasını yasaklıyor. Bu suçun cezası olarak belirlenen 25 bin lira ise parkların ciroları ile karşılaştırıldığında, caydırıcı olmamakla eleştiriliyor. Mevcut yunus parklarının ise içindeki canlıların yaşam süresi boyunca açık kalabileceği belirtiliyor. 

Yeni düzenleme öncesinde de yasak olan hayvan dövüşlerine de üç aydan iki yıla kadar hapis cezası getirildi. Yasada yer alan “folklorik amaca yönelik” istisnası ise deve ve boğa güreşlerinin suç kapsamı dışında bırakılmasına yol açmaya devam ediyor. 

“Tehlikeli ırk” ne demek? Bu ırkları beslemek yasaklandı mı?

Mevcut yasada yasaklar başlığı altında, “Pitbull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek” maddesi yer alıyordu. Artık Pitbull Terrier, Japanese Tosa, Dogo Argentino, Fila Brasilerio türlerini veya bunların melezlerini üreten, sahiplenen, sahiplendiren, barındıran, besleyen, takas eden, sergileyen, hediye eden veya bunların ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapanlara hayvan başına 11 bin türk lirası ceza verilecek. Hayvan hakları savunucuları ise “tehlikeli ırk” diye bir şey olmadığı, tehlikenin kötü niyetli insanlar güçlü hayvanları istismar edip agresifleştirdiğinde ortaya çıktığını savunuyor. Kanunun türler ve ırkları arasında ayrım yapmaması gerektiği vurgulanıyor. 

Beslenebilecek evcil hayvan sayısına sınır mı getiriliyor? 

Düzenleme henüz taslak aşamasındayken AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in bir evde en fazla üç köpek bulundurulabileceğini açıklaması tartışma yaratmıştı. Ancak düzenlemede böyle bir madde yok. Şenpolat böyle bir düzenlemenin mantıklı ya da gerekli de olmadığı görüşünde: “Mevcut uygulamada Medeni Kanunda ve kat mülkiyeti kanununda bir düzenleme var. Hayvanları koruma kanunu kapsamında böyle bir düzenlemeye gerek yok. Zaten hak savunucularının önceliği de bu değil.”

Tepkiler sadece yeni düzenlemelerle ilgili değil. Değişiklikte kendine yer bulamamış bazı başlıklar da eleştiri konusu. Sivil toplum örgütleri taslağın hazırlanma sürecinde ısrarla altını çizdikleri bazı konulara hiç değinilmediğini belirtiyor. 

Düzenlemede yer bulamayan başlıklar 

Hak savunucularının altını çizdiği ilk konu belediyelerin hayvanlara yönelik hak ihlallerinin görev suçu kapsamına alınmasıydı. Kanun bu yönde bir düzenleme önermiyor. Hayvanlara karşı işlenen sürgün, eziyet, öldürme gibi eylemlerde belediye görevlilerine hiçbir cezai yaptırım yok. 

Düzenlemede yer alan en yüksek ceza bir hayvan neslini yok etmeye verilen beş yıldan 10 yıla kadar hapis. Ancak neslin tükenmesine neden olabilecek avcılık faaliyetleri kanun kapsamı dışında. 

Atlı faytonlara ilişkin de bir düzenleme ihtiyacı olduğu belirtiliyor. Hayvanat bahçeleri, kürk tüketimi, havai fişeklerin kuş sürülerine verdiği zarar, hayvan deneyleri gibi birçok konu, komisyon raporunda yer almasına rağmen nihai metne girmedi.

Güncelleme: 04/10/2021

Değişikliğin Resmi Gazete'de yayınlandığı bilgisi eklendi.