Göklerden gelen komplo teorisi: Chemtrails

Uçaklardan püskürtülen gazlarla zehirlendiğimizi iddia eden “chemtrails” komplo teorisinin izini sürdük.


18/03/2023 11:00 12 dk okuma

Özet

Chemtrails komplo teorisinin doğum yeri ABD.

Chemtrails komplosunu yayanlar yüksek takipçi sayılarına ulaşarak bu işi gelir kapısı haline getiriyor.

Uçakların ardında bıraktıkları izler uçak motorundan çıkan gazların soğuk havayla karşılaşarak donması sonucu ortaya çıkıyor.

Chemtrails iddiaları resmi kurumlarca ve bilimsel araştırmalar yoluyla çürütülmüş.

Farklı platformlarda sıklıkla “chemtrails” konulu paylaşımlara denk geliyor olabilirsiniz. Paylaşılan görüntülerdeki uçakların kimyasal püskürttüğü, Konya’da chemtrails ile havadan zehirleme yapıldığı, The Simpsons’ın chemtrails’ı öngördüğü, Rusya’nın chemtrails anlaşmasından çekildiği iddiaları… Ancak bu iddialar yanlışlansa da yayılmaya devam ediyor.

chemtrails gorsel

Kimyasal spreyleme” olarak da paylaşılan chemtrails konulu gönderilerde gökyüzünde beyaz uçak izlerinin fotoğraflandığı, uçakların geçişleri sırasında arkalarında bıraktıkları izlerin yer aldığı kareler yer alıyor. Paylaşım sahipleri bu fotoğrafların uçaklardan çevreye püskürtülen zehirli kimyasalların kanıtı olduğunu öne sürüyor. Hatta Covid-19 pandemisi sırasında uçaklardan püskürtülen gazların bu kez insanlara Covid-19 bulaştırmak üzere kullanıldığı bile ileri sürülmüş

Chemtrails nasıl doğdu?

Chemtrails dünya çapında takipçileri bulunan bir komplo teorisi. Kimyasal anlamına gelen İngilizce chemical sözcüğü ile iz anlamına gelen trail sözcüğünün birleşiminden oluşan chemtrails, uçakların arkalarında bıraktıkları “kimyasal izleri” tanımlamak üzere kullanılıyor. Bu komplo teorisine göre “dünyayı yöneten gizli güçler” uçaklardan zehirli kimyasal ve biyolojik maddeler püskürtüyor. Bunun kanıtı olarak da uçakların geçişleri sırasında gökyüzünde bıraktıkları izler sunuluyor

Dahası bu kimyasalların iklimi kontrol ettiği, insanlara hastalık yaydığı, toprakları zehirleyerek kuraklığa neden olduğu, zihin kontrolünde kullanıldığı gibi birçok temelsiz inanış chemtrails komplo teorisyenlerince ortaya atılıyor.

Bu komplo teorisinin ortaya çıktığı ilk ülke ise Amerika Birleşik Devletleri. 1996’da Air University tarafından yapılan bir araştırma chemtrails komplo teorisyenlerine “ilham olmuş” kaynaklardan biri. “Güç Çarpanı Olarak Hava Durumu: 2025'te Hava Durumuna Sahip Olmak” başlığına sahip çalışmadan yola çıkan komplo teorisyenleri, ABD hükümetlerinin hava durumunu kontrol etmeye çalıştığını ve bunun için testler yürüttüğünü iddia etmeye başlamışlar. 

Oysa makale, gelecekte hava durumunun varsayımsal olarak askeri hedefler için nasıl kullanılabileceğine dair bir çalışmadan ibaret. Makalenin başında çalışmanın geleceğe dair kurgusal senaryolar barındırdığı ve resmi makamların politika ya da pozisyonlarını yansıtmadığı belirtilmiş. 

chemtrails makale

1999’da gazeteci William Thomas’ın yayınladığı başka bir makaleyse komplo teorisyenlerinin bu kez küresel ısınma üzerine çeşitli teoriler üretmesine neden olmuş. Çünkü Thomas makalesinde, 1991 tarihli bir patenti göstererek atmosfere püskürtülecek çeşitli gazlarla güneş ışınlarının yansıtılmasıyla küresel ısınmanın engellenebileceği iddiasını ortaya atmış. Amerikalı radyo sunucusu Art Bell’in 1999’da doğaüstü olayları konu alan radyo programında chemtrails’a yer vermesiyle komplo teorisi daha da popüler hale gelmiş. 

İklim değişikliğiyle mücadele edilmesi amacıyla yürütülen ve yeni bir alan olan jeomühendislik, chemtrails komplo teorisyenlerinin iddialarının adeta temelini oluşturuyor. Harvard Üniversitesi’nden Profesör David Keith’in solar jeomühendislik olarak adlandırılan ve atmosfere güneş ışınlarını yansıtacak aerosol partiküllerinin enjekte edilmesini öngören çalışması başta olmak üzere bu çalışmalar çoğunlukla bilgisayar üzerinde oluşturulan modeller üzerinden yürütülüyor. Ancak komplo teorisyenleri, uzun zamandır uçaklar aracılığıyla bunun uygulandığına inanıyorlar

Chemtrails “uzmanları”

Chemtrails komplo teorisi kendi camiasında tanınan “uzmanlarını” da yaratmış durumda. Kendisini gazeteci, aktivist ve yapımcı olarak tanıtan Michael John Murphy chemtrails hakkında belgeseller hazırlamış. Russ Tanner, 192 bin takipçiye ulaşıp kapatıldıktan sonra yeniden açılan Global Skywatch adlı Facebook grubunun kurucusu, aynı zamanda chemtrails iddialarına dair bir radyo programı sunuyor. 

Suzanne Maher ve grubu Amerika çapında reklam panoları kiralıyor ve eylemler düzenliyor.

suzanne maher

Tanner, “kimyasal spreylemenin” ağzında metalik bir tat oluşmasına ve çeşitli sağlık sorunlarına neden olduğunu iddia ederek kendisini dünyaya bu kimyasal izlerin insan yaşamını nasıl yok ettiğini anlatmaya adadığını belirtiyor. Maher ise videosunu izlediği küçük bir çocuğun gerçek olmasa böyle bir bilgiyi paylaşmayacağını düşünmüş

Tanner, Maher ve pek çok chemtrails takipçisi yaşadıkları bölgelerde kendi analizlerini yaparak arazilerinde, hatta vücutlarında alüminyum, baryum, arsenik gibi kimyasallar tespit ettiklerini ileri sürüyor. Ancak bu testler bağımsız kişi ya da kuruluşlarca doğrulanabilmiş değil. 

Fulda Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden Prof. Dr. Joachim Allgaier chemtrails komplosunu ortaya atanların bu tür şeyleri yayınlamayı tam zamanlı meslekleri haline getirdiklerini, hazırladıkları YouTube videolarının milyonlarca kez izlenmesiyle bu videoların adeta karlı birer işe dönüştüklerini vurguluyor. Ayrıca broşür ve DVD’leri içeren paketlerin, chemtrails konulu giysi ve stickerların satıldığı sayfalar da mevcut. 

Yani, bu isimler için chemtrails komplo teorisini savunmak “hakikate” ulaşmanın gerekliliğinden ziyade şöhret ve paraya ulaşmanın bir gerekliliği olarak görülüyor.

Türkiye’de “chemtrails takipçileri”

Chemtrails’e yönelik iddialar dünyanın farklı yerlerinde de takipçiler kazandı. Kıbrıs Üniversitesi’nden iletişim uzmanı Philemon Bantimaroudis’a göre, Google arama verileri "chemtrails" kelimesini içeren aramaların 2004’ten bu yana artmaya başladığını, 2010’dan itibaren Facebook gruplarının oluşmaya başladığını gösteriyor. 

Bantimaroudis, 2016’da Kıbrıs, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ta yaptıkları bir anket çalışmasına katılan 476 öğrencinin yüzde 15,8’inin chemtrails’e inandığını, ABD’de bin kişinin katıldığı bir diğer ankette ise katılımcıların yüzde 10’unun chemtrails’e inandığı, yüzde 20 ila yüzde 30'ununsa chemtrails’in bir yönüyle doğru olduğuna inandığını belirttiğini ifade ediyor

turkiye chemtrails takipcileri

Dünya çapında yaygınlaşan chemtrails komplo teorisinin Türkiye’de de takipçileri var. 2012 yılında açılan ve 90 bin civarında takipçiye sahip Türkiye Chemtrails Takipçileri isimli Facebook sayfası en büyük topluluk olarak göze çarpıyor. Topluluğun 2015 yılında oluşturulmuş aynı isimli bir de YouTube kanalı mevcut. Burada da çeşitli şehirlerden gökyüzünü gösteren görüntüler chemtrails, HAARP gibi iddialara kanıt olarak paylaşılıyor. Ayrıca, chemtrails’e ilişkin farklı ülkelerde üretilen “kaynaklar” da Türkçeleştiriliyor.

Twitter’da da binlerce takipçiye sahip çeşitli hesaplar chemtrails komplo teorisine dair paylaşımlar yapıyor ve bu paylaşımlar epey etkileşim alıyor.

chemtrails iddia gorselleri

Öyle ki, Mayıs 2022’de chemtrails hakkında savcılığa suç duyurusunda bile bulunulmuş. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise suç duyurusu hakkında soruşturmaya yer olmadığı kararı vermiş.

Bu hesapların paylaşımlarına bakıldığında sadece chemtrailse değil, dünyanın düz olduğu, Covid-19’un planlı bir salgın olduğu, Ay’a aslında hiç gidilmediği, HAARP gibi pek çok komplo teorisinin olduğu fark ediliyor. Yani bu hesaplar takipçi kazanıp etkileşim alabilecekleri her türlü komplo teorisini yaygınlaştırıyor.

chemtrails paylasimlar

chemtrails paylasimlar2

Bu komplo teorilerini yayan kişiler kendilerini gazeteci-yazar, araştırmacı olarak tanıtıyor, etkinlikler organize ediyor ve çeşitli mecralarda yayınlara katılarak kitlelere ulaşıyor. Kimi konu hakkında kitap yazarken kimi de sağlığa faydalı olduğu iddiasıyla kristal tuz gibi ürünler satıyor

chemtrails komploculari

Bu isimlerin “işyerleri” adeta sosyal medya platformları.

Chemtrails dahil çeşitli komplo teorilerini paylaşan ve on binlerce takipçisi bulunan sosyal medya hesapları göze çarpıyor. YouTube içerikleri binlerce görüntülenme alırken Instagram ve Twitter paylaşımları da on binlerce etkileşim alıyor. 

7 binin üzerinde abonesi bulunan Telegram kanalında ise afetlerin olacağına dair “uyarı alametleri” paylaşıyor, ayrıca bu kişinin düzenlediği “eğitimlerin” duyurularını bu kanal aracılığıyla yaptığı görülüyor. 

hazar tandogan paylasimlar

hazar tandogan egitim

TikTok da komplo teorisyenlerinin kitlelere ulaştığı önemli platformlardan biri. Diğer sosyal medya kanallarında olduğu gibi burada da özellikle yüksek takipçili bazı hesapların chemtrails dahil pek çok komplo teorisine ilişkin içerikler hazırlayıp yüksek etkileşim sayılarına ulaştıkları görülüyor. 

tiktok cosmostv

Dolayısıyla Türkiye’deki isimler için de bu komplo teorilerini yaymanın getirdiği bir kazanç ve “şöhret” söz konusu. 

Chemtrails iddiaları pek çok kaynak tarafından çürütülmüş

Komplo teorisyenlerinin ileri sürdükleri teoriler ilginçmiş gibi görünse de uçakların arkalarında bıraktıkları izin basit bir açıklamasına da Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün sayfasından ulaşılabiliyor. Yani daha önce söylediğimiz gibi izler soğuk ve sıcak farkından kaynaklı. Kışın ağzımızdan çıkan buharın tüm dünyada büyük bir komplo teorisine dönüştüğünü düşünün!

meteoroloji kuyruk izi olusumu

ABD Çevre Koruma Ajansı, NASA, ABD Federal Havacılık İdaresi ve ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi tarafından hazırlanan geniş kapsamlı rapor da komplo teorisyenlerinin iddialarını çürütür nitelikte. Ajansın raporunda kuyruk izlerinin nem oranının düşük olduğu koşullarda hızla kaybolduğu, nem oranının yüksek olduğu durumlarda ise daha büyük ve kalıcı olabildiği belirtilmiş. Raporda ayrıca kuyruk izlerinin dünyanın yüzeyine ulaşmasının mümkün olmadığı çünkü buz partiküllerinin aşağı düştükçe buharlaştıkları ifade edilmiş. Bu izlerin kalıcılıkları ise uçak teknolojisinin gelişiminden etkileniyor ve uçakların özelliklerine göre değişiyor. Kuyruk izlerinin insan sağlığına herhangi bir zararları da yok. 

Çevre Koruma Ajansı, kalıcı kuyruk izlerinin bulutluluğu artırmaları nedeniyle bilimsel olarak önemli olduğunu ifade ediyor. Çünkü bulutluluk, atmosferin sıcaklığını etkileyen faktörlerden biri. İklim değişikliğine olası etkileri nedeniyle önemli olan bu izler, rapora göre şu an dünyanın yalnızca yüzde 0,1’ini oluşturuyor.

ABD Hava Kuvvetleri’nin de chemtrails iddialarına dair bir raporu var. Hava Kuvvetleri’nin savaş koşullarında avantaj elde etmek için hava durumunu kontrol etmenin yollarını aradığı iddiasının kaynağı olan Air University makalesine de değinen bu raporda makalenin kurgusallığı vurgulanmış. Chemtrails iddialarını “aldatmaca” olarak nitelendiren makalede izlerin nasıl oluştuğu, uçakların teknik özellikleri gibi pek çok konu aydınlatılmış. Raporun sonunda çeşitli iddiaların ayrı ayrı çürüttüğü de görülüyor.

chemtrails hava kuvvetleri rapor

Ayrıca, 2017’de Avrupa Parlamentosu üyesi Michal Marusik, Komisyon’a chemtrails iddialarına yönelik bir soru yöneltmiş. Komisyon’un yanıtında, iddialara dair bilimsel bir veri bulunmadığı ifade edilmiş.

chemtrails ab komisyonu

Bilimsel araştırmalar da chemtrails iddialarını çürütüyor

Açık kaynaklarda konuya değinen bilimsel araştırmalara ulaşmak mümkün. 

Komplo teorisyenlerinin çalışmalarına sık sık atıf yaptığı David Keith, çalışma grubunun faaliyetlerinin chemtrails ile ilgisi bulunmadığını, ayrıca chemtrails iddialarına dair pek çok soru aldıklarını ve iddialara dair hiçbir bilimsel veri bulunmadığını belirtmiş.

keith group chemtrails

Carnegie Bilim Enstitüsü ve California Üniversitesi tarafından 2016 yılında yapılan bir araştırmada dünyanın farklı yerlerinden 77 bilim insanı toplanmış. Teoriyi test etmek üzere çeşitli inceleme ve araştırmalar yapan grup, teorinin doğru olmadığı sonucuna varmış. Grup içerisinde yalnızca bir araştırmacı atmosferin bazı noktalarında baryum seviyesinin yükseldiğini, bu nedenle konunun belirsiz olduğunu ifade etmiş

Bir bilim ve teknoloji dergisi olan Populer Science Türkiye’nin de chemtrails iddialarına dair soruları yanıtladığı bir videoya ulaşmak mümkün. 

Peki uçakların arkalarında bıraktıkları izler aslında nasıl ve neden oluşuyor?

Konu hakkında Açık Bilim, Yalansavar gibi platformlarda imzası bulunan yazar ve araştırmacı Tevfik Uyar’a ulaştık. Aynı zamanda uçak mühendisi olan Uyar, uçakların arkalarında bıraktıkları izlerin oluşumunu şu şekilde açıkladı:

Yüksek irtifalarda hava soğuktur. Standart atmosfer kabulüne göre, her kilometrede sıcaklık 6,5 °C düşer. Yani bu modele göre kabaca bir hesapla, deniz seviyesinde bizler 15 °C’lik bir hava sıcaklığına maruz kalıyorken, uçakların genelde seyrettikleri 10 km yükseklikte sıcaklık -50 °C’dir. Jet motorlarından çıkan egzoz gazı içerisinde jet yakıtının yanmasından açığa çıkan pek çok kimyasalın yanı sıra su buharı ve karbondioksit bulunur. Jet yakıtının yaklaşık yüzde 25’i ila yüzde 30’u ise yakılmadan atılır. Düşük sıcaklıklarda bu su buharı çok hızlı bir şekilde önce yoğunlaşır ve sonra buz kristallerine dönüşürler. Dolayısıyla da bulut benzeri bir görüntü oluştururlar.

Bu izler daha düşük irtifalarda da ortaya çıkabilir. Hava araçlarının kanatlarının alt bölgeleri yüksek basınca, üst bölgeleri ise düşük basınca ev sahipliği yapar. Kanatlar bu iki bölgeyi ayırdığından, kanat uçlarında yüksek basınçlı alandan düşük basınçlı alana doğru kaçmak isteyen hava nedeniyle girdap akımları ortaya çıkar. Girdap akımlarında hava hızlanır ve akışkanlar mekaniği prensiplerince basınç düşer. Düşük basınç sebebiyle hava içerisindeki nem iz oluşturacak kadar görünür hale gelir.

Bu izler, atmosfer ve hava koşullarına göre hiç oluşmayabileceği, ya da oluşup kısa sürede silinebileceği gibi çok uzun süre boyunca kalabilirler.

Uyar havayolu şirketlerini, bu şirketlerin çalışanlarını örgütleme gücüne sahip ve işbirliğini gizli ve sıkı biçimde yürüttüğüne inanılan “gizli bir gücün”, iddia edilen “zehirleme” işini güpegündüz, insanların görebileceği şekilde yapmak dışında bir çözüm bulamamasının yarattığı çelişkiyi vurguluyor. Uyar’a göre belki de binlerce çalışanı ve şirketi dünya çapında örgütleyebilen bu gücün, şeffaf bile olmayan bir gazla herkesin göreceği şekilde “gizli planını” uygulaması chemtrails iddialarının bir paranoyadan ibaret oluşunu gösteren önemli çelişkilerden biri.

Yani, chemtrails iddialarını bir komplo teorisi olmanın ötesine taşıyacak somut hiçbir delile sahip değiliz. Öyleyse neden halâ bu komplo teorisine inananlar var?

Neden komplo teorilerine inanırız?

İnsanların komplo teorilerine inanmalarının pek çok nedeni var. Yeterince düşünmeden karara varma önyargısının varlığı, alakasız olaylar ve semboller arasında bağlantı kurma yatkınlığı, güçsüz ve savunmasızlık hissine sahip insanlar açısından komplo teorilerinin belirsizlikle başa çıkmayı kolaylaştıran bir işlev görmesi gibi insani faktörler komplo teorilerine inanılmasında epey etkili. 

Komplo teorilerine inanma eğilimimizi etkileyen yalnızca bilişsel ve bireysel özelliklerimiz değil. Çevresel ve toplumsal faktörler de bir o kadar etkili. Komplo teorileriyle ne sıklıkla karşılaştığımız önemli faktörlerden bir tanesi. Çünkü bu teorilere maruz kaldıkça çeşitli komplo teorilerinden etkilenme olasılığımız artıyor. Ayrıca, duyguların ve ifadelerin toplumu etkilemede objektif gerçeklerden daha etkili olduğu “post-truth” çağında komplo teorileri daha fazla yaygınlaşma zemini kazanıyorlar

Tevfik Uyar hava kirliliği, su kirliliği gibi çeşitli alanlarda halk sağlığını tehdit etme potansiyeline sahip bir çevre kirliliği sorununun gerçekten de var olduğunun altını çiziyor. Türkiye ve dünyada aktif chemtrails takipçilerinin faaliyetleri çevre ve halk sağlığı duyarlılığı gibi görünse de bununla alakası bulunmadığını belirten Uyar’a göre “çevreyi kirlettiği kesin olan aktörler ve bu aktörleri destekleyen otoritelerle mücadeleye girmek yerine 'chemtrailsçiler' yel değirmenleriyle savaşmakta.” 

Uyar ayrıca, chemtrails komplo teorisini ileri sürenlerin otoritelerin açıklamalarına olan güvensizliklerinin bir tür paranoyayla desteklendiğini vurgulayarak bunun, konu hakkındaki uzman açıklamalarını reddetmelerine ve ilgili uzmanların da bu kötücül planın bir parçası olduğuna inanmalarına yol açtığını belirtiyor.

Komplo teorileri kimi zaman ilgi çekici ve eğlenceli olsa da, bu örnekte görüldüğü gibi insanların kendilerini tehlike altında hissetmelerine neden olabiliyor. Bilgi akışının böylesine hızlandığı ve ekranı kaydırdıkça yepyeni bilgilerle karşılaştığımız bu dönemde doğru bilgiye ulaşmamızın anahtarı, güvenilir kaynak sorgulaması yaparak şüphe kasımızı daima çalıştırmak.

Katkıda bulunanlar
  • Tevfik Uyar

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Kuyruk İzi (Contrail)
27/12/2022
ABD Hava Kuvvetleri, Contrails Facts
27/12/2022
Avrupa Parlamentosu, Chemtrails
28/07/2017
The Keith Group, Chemtrails Conspiracy Theory
27/12/2022
Podcast Addict, Art Bell Archive
26/10/2016
Ali Osman Önder, Twitter paylaşımı
03/01/2023
Popular Science Türkiye YouTube kanalı, Chemtrail Hakkında Her Şey | Popular Science Türkiye
02/07/2022
tümünü göster
tiktok banner