Finlandiya İngiltere İrlanda Hollanda ve İsveç’te aşıların zorunlu olmaması ne anlama geliyor?

Finlandiye, İngiltere, Hollanda gibi ülkelerin ulusal aşı programlarına baktığımızda, zorunluluğun ötesinde daha bütünlüklü uygulamalarla karşılaşıyoruz.


17/02/2020 09:25 12 dk okuma

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak'ın katkılarıyla hazırlanmıştır

Soner Yalçın, Fatih Altaylı’nın sunduğu Habertürk’te yayınlanan Teke Tek isimli programda Finlandiya, İngiltere, İrlanda, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerden söz ederek bu ülkelerde zorunlu aşı uygulamasının olmadığına değiniyor.

Bazılarında düşen aşılama oranının sebep olduğu artan vakalarla birlikte “zorunlu aşılama” tartışılmaya başlansa da, bu ülkelerin ulusal aşı programlarına baktığımızda, zorunluluğun ötesinde uygulamalarla karşılaşıyoruz. Aşıların önemini anlatmaya çalışan genel yaklaşım, aşılarla ilgili köklü yanlış inanışlarla etkin mücadelenin bir parçası. Özellikle son yıllarda yükselen aşı karşıtlığı, ulusal güvenliği tehdit edecek boyutlara ulaşsa da, kurumlar da boş durmuyor, kapsamlı planlar oluşturuyor. Yalçın’ın bahsettiği ülkelerdeki uygulamaları incelemek, bu programların kapsamını anlamak açısından faydalı.

İsveç’te 10 hastalığı kapsayan aşı programı

İsveç, “Ulusal Aşı Programı” kapsamında çocuklar için 10 hastalığa karşı koruyucu aşı sağlıyor. Risk altındaki çocuk ve yetişkinlere ise ek aşılar tavsiye ediliyor. İsveç Halk Sağlığı Ajansı tarafından açıklanan listede çocuklar için şu aşılar yer alıyor: Rotavirüs enfeksiyonu, difteri, tetanos, boğmaca, çocuk felci, haemophilus influenzae B'nin neden olduğu enfeksiyonlar, kızamık, kabakulak, kızamıkçık ve pnömokok. Ajansa göre kabakulak, kızamıkçık, pnömokok ve haemophilus influenzae B'yi de kapsayan, diğer ülkelerdeki programlardan daha kapsamlı bir aşı programı sunuluyor.

Kız çocukları için papilloma virüsüne (HPV) karşı da aşı öneriliyor. İsveç’teki bölge idare meclisleri 2016 yılından bu yana, tüm bebekler için hepatit B aşısı sağlıyor. Aşılama programı enjeksiyon sayısını en aza indirmek için, kombinasyon aşılar yapıyor. Aşılarını aksatmış ya da ülkeye aşılama dönemlerinin ardından gelmiş çocuklara ise “yakalama aşıları” uygulanıyor. İsveç Halk Sağlığı Kurumu düzenlemeleri uyarınca, 18 yaşın altındaki çocuklara program uygun olarak aşılanmadıkları takdirde ek aşılar yapılıyor.

Ajans, yetişkinlere yönelik aşılar da tavsiye ediyor. Bunlardan biri yıllık grip aşısı. Grip aşısı, 65 yaşın üzerindeki yurttaşlara ve hamilelere uygulanıyor. Pnömokokal enfeksiyonlara karşı aşılarla birlikte, enfeksiyon riski yüksek olanlara hepatit B ile tüberküloz aşıları da tavsiye ediliyor. Yetişkinlere her 20 yılda bir difteri ve tetanosa karşı bir güçlendirici doz aşısı öneriliyor. Keneye karşı ensefalite karşı aşılar da uygulanabilir durumda.

Aşılar ücretsiz ve isteğe bağlı. Okul öncesi aşılar kliniklerde (Barnavårdscentral, BVC), okul çağındaki aşılar ise okul sağlık hizmetlerinin (Elevhälsan) sorumluluğunda.

Ulusal Aşılama Programı kapsamında hangi hastalıkların programa dâhil edileceğini hükümet kararlaştırıyor. Kurum ise hükümete değişiklik önerileri sunmak, aşılama için hedef grupları, doz sayısı ve zamanlamasını belirlemekle sorumlu. İl meclisleri ve belediyeler ise hastalıkların önlenmesi için gereken aşılara erişimden. İl meclisleri ve okul sağlık yönetimiyle ilgili birimler, programın aşılarını sağlamakla yükümlü.

Ajansın bir diğer faaliyeti ise düşük aşı kapsamının nedenlerini araştırmak. Ajans, İsveç’teki aşılama oranının yüksek olduğunu ve bu nedenle aşılama kapsamında hastalıkların yaygınlığa sahip olmadığını belirtiyor. İsveç Halk Sağlığı Ajansı, Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi, Karolinska Enstitüsü ve Stockholm İl Meclisinin ortaklığıyla, 2013 yılında düzenlenen bir araştırmada ülkenin çeşitli bölgelerini kapsayan bir proje oluşturulmuş. Proje kapsamında, DSÖ Avrupa Bölge Ofisinin geliştirdiği Bağışıklama Programlarının Uyarlanması (TIP) adlı disiplinlerarası yöntem kullanılmış. Düşük aşı kapsamına sahip olduğu belirlenen bölge ve gruplar için, uzmanların katılımıyla bilgilendirici eğitim ve seminerler yapılmış. Eğitime katılanların aileleriyle birlikte diğer yurttaşları da bilinçlendirmesi düşünülmüş.

Günümüzde okul çağında olan 2012 doğumlu çocukların yüzde 98'inden fazlasına difteri, tetanos, boğmaca, çocuk felci ve haemophilus influenzae B'ye karşı en az üç doz; yüzde 97'sine de üç doz pnömokok aşısı yapılmış durumda. Kızamık, kabakulak ve kızamıkçık (MMR) aşısı olan çocukların oranı ise yüzde 97,5.

İsveç Halk Sağlığı Kurumu’nun diğer aşı istatistiklerine internet sayfaları üzerinden ulaşılabiliyor.

Finlandiya yüksek aşılama oranları sahip

Finlandiya Ulusal Aşılama Programı da, ülkedeki olası salgınlara karşı en etkili mücadeleyi amaçlıyor. Aşılama isteğe bağlı ve ücretsiz. Programa ilişkin kararlar, Sosyal İşler ve Sağlık Bakanlığı tarafından alınıyor. Aşılar devlet bütçesinden karşılanıyor.

Finlandiya’da çocuk ve gençlere yönelik 11 hastalığı kapsayan bir aşılama programı var. Ayrıca kız çocuklarına rahim ağzı kanserine karşı HPV aşısı da sunuluyor. Program kapsamındaki aşıların tamamı ücretsiz. Aşılama sürecinin pratik anlamda düzenlenmesinden, Bulaşıcı Hastalıklar Yasası kapsamında yerel yönetimler sorumlu. Ulusal Sağlık ve Refah Enstitüsü ise personeli programla ilgili görevlendiriyor.

Sağlık ve Kalkınma için Fin Enstitüsü’nün internet sitesinde yer alan açıklamada, Finlandiya halkının yüksek bir aşılama oranına sahip olduğu ve çok az ailenin çocukları için aşılamayı reddettiği belirtiliyor. Birçok hastalık Finlandiya’da bu sayede görünmez hale gelmiş.

Finlandiya Sağlık Enstitüsü araştırmacılarından Jonas Sivelä, “Son zamanlarda aşılara karşı tutum ve güven konusunda yapılan anketlere göre, Finliler aşılara ve aşılara karşı olumlu bir tutum sergiliyor” diyerek yurttaşların aşıları, ‘kendilerini hastalıklara karşı korumanın iyi bir yolu’ olarak gördüğünü söylemiş. Nitekim okul çağındaki çocukların sadece yüzde 1’i, üç yaşına kadar herhangi bir aşı programına tabi olmamış. Eğitim hayatına başlamış çocukların ise sadece yüzde 0,6’sı aşılanmamış

2017 yılında doğan çocukların yüzde 98’inden fazlası difteri, tetanoz, boğmaca, çocuk felci ve HIB hastalıklarına karşı koruyan karma aşılardan olmuş. Kızamık, kabakulak ve kızamıkçıklara karşı koruma sağlayan MMR aşısı ise bebeklerin yüzde 96'sına verilmiş.

MMR aşılama oranının yüzde 97’den fazla olduğu büyük şehirler Turku, Tampere, Jyväskylä ve Seinäjoki. Daha küçük yerleşim yerlerinde ise 2017 yılında doğan çocukların aşılanma oran, yine yüksek oranlara sahip. Bebek aşılarından KKK’nın aşılanmasına baktığımızda ise Helsinki’de yüzde 96’lık, Espoo’da ise yüzde 97'lik bir oran görüyoruz.

Pnömokok aşısı, 2017 yılında doğan çocukların yüzde 96’sına, rotavirüs aşısı ise yüzde 93’üne uygulanmış. Su çiçeği aşısında ise bu rakam yüzde 80’den fazla.

İrlanda’da “zorunlu aşı” tartışılıyor

Devlet tarafından finanse edilen İrlanda Ulusal Aşı Ofisi, aşıların tedarik ve dağıtımının yönetilmesinden, sağlık çalışanlarının eğitimine kadar birçok konuyla ilgileniyor. Ofis, uluslararası örgütlerle işbirliği içerisinde birçok halkla ilişkiler kampanyası da düzenliyor, yurttaşları bilgilendiriyor. Bunun için de eğitim ve iletişim materyalleri üretiyor. Ofisin resmi internet sitesi DSÖ tarafından, “güvenilirlik ve iyi bilgi uygulamaları kriterlerine” uygun bulunmuş.

Sağlık Hizmet Yönetimi (Health Service Executive-HSE) resmi internet sitesinden, İrlanda’daki aşı istatistiklerine ulaşılabiliyor. Sitede yer alan eğitim materyalleri ise, aşılar hakkında merak edilenler hakkında bilgi sağlıyor. İrlanda'da yapılan aşılar kızamık, menenjit ve boğmaca dahil olmak üzere 13 hastalığı önlüyor

Ulusal Aşı Danışma Komitesi (The National Immunisation Advisory Committee-NIAC) ise aşılar hakkında etkili, kanıta dayalı politikaları teşvik amacıyla çalışıyor. Çeşitli kuruluşlardan temsilcilerin katılımıyla 1998 yılında kurulan komite, geçtiğimiz yıllarda düşen HPV aşılama oranına karşı bir kampanya başlatmış ve ailelere çağrı yapmıştı. Kişisel deneyimlere de yer veren HSE, bu sayede aşılama oranına teşvikte bu kişilerin anlatımından yararlanıyor. Dublin Şehir Üniversitesi’nden Prof. Anthony Staines, yetkililerin insanları çocuklarını aşılatma konusunda cesaretlendirmek için daha fazla liderlik etmesi gerektiğini belirtiyor.

İrlanda’yla ilgili farklı aşı istatistiklere, Sağlık Koruma ve Gözetim Merkezi’nin (Health Protection Surveillance Centre-HPSC)ilgili internet sayfasından erişilebilir. 

İngiltere harekete geçti

İngiltere’deki ilk zorunlu aşı uygulaması çiçek hastalığına karşı 1848 gibi erken bir tarihte başladı ve hastalığının yeryüzünden silindiği 1971’de sonlandırıldı. Ancak ülkede uzun yıllardır yüzde 98 oranında seyreden aşılama istatistiği, aşı karşıtı kampanyalarla birlikte yüzde 90,3 seviyelerine indi. Artan kızamık vakalarının ardından ülke genelinde, “zorunlu aşılama” da tartışılmaya başladı. Sağlık Bakanı Matt Hancock, düşen aşılama oranlarına karşı zorunlu aşılamaya “ciddi” baktıklarını ifade etmişti. İngiltere, kızamık hastalığına karşı elde edilen başarıyı nitelendirmek için DSÖ tarafından dile getirilen, “kızamıksız” unvanını kaybetmişti. Muhafazakar Parti mensubu Hancock, Huffington Post tarafından düzenlenen bir etkinlikte de düşen aşılama oranlarına karşı “zorunlu aşılama” dahil her türlü seçeneğin masada olduğunu belirtti.

İngiliz İmmünoloji Derneği Başkanı Dr. Doug Brown, 2018-2019 aşılama verilerindeki düşük oranlarına dikkat çekerek güçlü bir eylem planının önemine değindi. Verilerin, “13 rutin aşılamanın tamamında” azalma gösterdiğini, bunun bulaşıcı hastalıkların yayılmasına neden olabileceğini söyleyen Dr. Brown, bilgilendirmenin önemine vurgu yaptı. 

Verilere Ulusal Sağlık Sistemi (National Health System-NHS) sitesinden ulaşılabiliyor. NHS Başkanı Simon Stevens, Nuffield Trust tarafından düzenlenen bir etkinlikte, aşılama oranlarının düşmesine neden olan yanlış bilgilerin engellenmesi hususunda hükümetin harekete geçmesi gerektiğini belirtmişti

Kamu Sağlığı için Kraliyet Topluluğu (Royal Society for Public Health-RSPH), 2019 yılında yaptığı bir çalışmada sosyal medyadaki aşı karşıtı paylaşımların etkisini ölçmeye çalıştı. RSPH’nin verilerinden (sayfa 31) yola çıkarak düşüş gösteren aşılama oranına karşı, yanlış bilgiyle mücadelenin yararlı olacağını belirtiyor.

Bağımsız bir danışma kurulu olarak hükümete ve sağlık kurumlarına aşılama programları ile aşıların güvenliği hakkında fikir vermek üzere 1963 yılında kurulan Aşılama ve Bağışıklık Kazandırma Ortak Komitesi (Joint Committee on Vaccination and Immunisation-JCVI), birçok konuda tavsiyelerde bulundu. Alt komiteler vasıtasıyla faaliyet yürüten JCVI, her yıl üç ana toplantı düzenledi. Sağlık profesyonelleri için yayınlanan Yeşil Kitap (The Green Book), aşı ve aşılama prosedürleri hakkında bilgi vermeyi amaçlıyordu.

ingiltere asi programinin tarihi

İngiltere Aşı Programının Tarihi

Hollanda’da aşılama oranı artış gösteriyor

Hollanda da kapsamlı bir aşı programına sahip. Potansiyel olarak ölümcül olan toplam 12 hastalığa karşı sağlanan aşılar ücretsiz sağlanıyor. Ulusal Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü’nün (National Institute for Public Health and the Environment-RIVM) internet sitesinde yer alan listeye göre bu hastalıklar difteri, boğmaca, tetanos, çocuk felci, HIB, pnömokok, hepatit B, kabakulak, kızamık, kızamıkçık, meningokok ve HPV.

RIVM verilerine göre 2018 yılında yeni doğan bebekler ile 19 yaş arası yaklaşık 880 bin yurttaş, Ulusal Aşı Programı kapsamında aşılandı. Bu kişilere toplam 2 milyon 266 bin aşı yapıldı. Bu sayıyla birlikte 2014 yılında beri gözlenen katılım azlığı son buldu. Hollanda’da ailelerin yüzde 95’inden fazlası çocuklarının aşılanmasını onaylıyor, bu sayede salgın hastalıkların sıklığı da azalıyor. 2019'un ilk altı ayında, 2015 itibariyle başlayan artışın aksine, tüm yaş gruplarındaki meningokok serogrup W vakalarının sayısında azalma gözlemlenmiş.

Hollanda’da ilk difteri aşılaması 1952’de yapılsa da, aşı programının tarihsel arka planında 1957'deki büyük çocuk felci salgını var. Salgından hemen sonra hükümet çocukların ücretsiz aşılanmasını sağladı. Uygulamaya daha sonra başka hastalıklara karşı aşıların da eklenmesi, Ulusal Aşı Programı’na öncülük etti. Günümüzde programın uygulanmasından yerel yönetimler, çocuk sağlığı klinikleri ve çocuk aile merkezleri sorumlu.

Uygulama kapsamında bebeği olan aileler doğrudan bir davetiye alıyor; sığınma evlerinde yaşayan çocuklar da Gençlik ve Sağlık Hizmetleri’nde toplantıya davet ediliyor. Bu çocuklar için öncesinde oldukları aşılara dayanarak bir plan oluşturuluyor. Sığınmacı statüsündekiler de aşılardan yararlanabiliyor. Hangi aşıların uygulanacağı, Sağlık Konseyi önerisiyle Sağlık, Refah ve Spor Bakanlığı tarafından onaylanıyor. Ülkedeki ailelere, çocukları 14 aylık olana kadar tüm aşıları için bir mektup, broşür ve bir dizi aşı kartı sağlanıyor. Davetiyeyle birlikte aşılamanın kendisi, aşının korunduğu bulaşıcı hastalıklar ve yan etkiler ortaya çıkarsa ne yapabileceğiniz hakkında kısa bilgiler içeren bir broşür de veriliyor. Konuyla ilgili yerel uygulayıcılarda çalışan personel de bilgi veriyor.

Ulusal Aşılama Programının hazırladığı infografikler

Ülkeler aşılama için ellerinden gelenin en iyisini yapıyor 

Yalçın’ın sözünü ettiği ülkelerden verilere baktığımızda, politikaların aşılama oranlarına nasıl yansıdığını açıkça görebiliyoruz. Bu oranlardaki herhangi bir düşüşte, başta ilgili kamu kurumları olmak üzere, toplumun birçok kesimi de önleyici tedbirlere başvuruyor. En yaygın faaliyet ise, yurttaşları bilinçlendirmek için yapılan etkinlikler.

Julian Tudor Hart, bundan 30 yıl önce Lancet dergisi için hazırladığı bir makalede sağlık hizmetlerine erişim konusunda önemli tespitler yapmıştı. Hart’a göre sağlık hizmetlerine gereksinim ile erişim arasında bir ters orantı vardı. Yani toplumsal sınıflar, sağlık erişiminde önemli bir etken. Aşıların ücretsiz temini de bu engeli aşmak için önemli bir çaba. Koruyucu sağlık hizmetlerinden yararlanmak için gerekli bilinci kazandırmakta da, eğitimlerin büyük önemi var. Devletler son yıllarda yanlış bilgi nedeniyle azalma eğilimi gösteren aşılama oranları karşısında da boş durmuyor. Bu ülkelerde belki “zorunlu aşı” uygulaması yok; ancak aşının zorunluluğuna dair bilinç oluşturulmasında büyük çaba harcanıyor.

salgin var