İçini ya da dışını görebildiğimiz şeylere ilgimiz ve tutkumuz ayrıcalıklı. Pandemide ihtiyacını en çok duyduğumuz şeylerden biri, nefes alabileceğimiz alanlar ya da dışarıyı izleyebileceğimiz geniş camlar oldu. Bu, olduğumuz alanın dışıyla temas kurma ve neler olup bittiğini anlamanın da bir yolu. Bu yol ise şeffaflık, haberdarlık, güven, gelene hazırlıklı olma imkânı yanında, deneyim, tedbir alabilme ve hesap sorabilme kabiliyeti de getiriyor.
Covid-19 pandemisi dünyayı çalkalarken, Eylül 2020’de verilerin şeffaflığı ve güvenirliği hakkında 16 il üzerinden hazırlamak istediğimiz bir dosya yazısı, merkezi idarenin ve birçok yerel yönetimin vermekle yükümlü olduğu yanıtları vermemesi ya da verememesi nedeniyle tıkandı. Bugün ulaşamadığımız verilerin üzerine, seçtiğimiz 12 ülkeden kamuya açık bilgileri ekleyerek Türkiye’nin koronavirüs verileri şeffaflık dosyasını, başka bir kapıdan aralıyoruz.
Halk sağlığıyla ilgili acil durumlarda özel bir iletişim gerek
Sağlık Bakanlığı hazırladığı 2019-2023 yılları Stratejik Eylem Planı’nda “şeffaflığı” temel değerler arasında sayıyor (sf. 65). Çalışanların performans göstergeleri, ülkede ilaç yönetiminin şeffaf olmasının gerekliliği gibi unsurlar da bu belgede yer bulmuş. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı bir politika metni ise, şeffaflığa bir başka açıdan yaklaşıyor: Halk sağlığını ilgilendiren acil durumlarda özel bir iletişim ihtiyacının gerekliliği. Kamusal sağlık sisteminin etkili işletilebilmesinin yolunun buradan geçtiği de vurgulananlar arasında.
Şeffaflığa, verilere kolay ulaşabilmek de dahil
Kamusal sağlık sisteminin etkili işletilmesinde verilerin şeffafça ve detaylarıyla paylaşılması, vatandaşla kamu otoritesi arasındaki güvenin ön koşulu. Verilerin “doğru” olup olmadığı, nasıl toplandığı, işlendiği, denetlendiği, paylaşıldığı gibi detaylar, denetim ve hesap verilebilirlik açısından elzem. Yani rakamlar tek başına kafi değil; kamu otoritesinin demokratik, hesap verebilir, açık olması ve nihayetinde güven vermesi için daha fazlasına ihtiyaç var. Aslında sorun burada başlıyor.
Bakanlığın verileri, diğer bazı ülkeler kadar detaylı ve işlenebilir formatta açıklamaması ile sunduğu gerekçelerin zayıf bulunması, yalnız salgının gidişatına dair endişelere sebep olmuyor; denetimden kaçış ve kamuoyunun yanıltılmak istenmesine de yoruluyor.
Hükümete yakın olduğu iddialarıyla da gündeme gelen Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), salgının başlangıcında süreci iyi yönettiği argümanlarıyla takdir toplayan Sağlık Bakanlığı ve diğer kurumların kriz iletişimini incelediği bir raporunda verilerin vatandaşın daha kolay erişebileceği bir biçimde tutulmasını tavsiye etmişti (sf. 18) .
Covid-19 durum raporu 23 Kasım 2020’den bu yana paylaşılmıyor
Bakan Koca Kasım 2020’de verdiği bir mülakatta, kendinin salgına dair tüm verilere cep telefonundan ulaşabildiğini söylemişti, ancak “ulusal çıkarlar” gerekçesiyle bu verilerin yalnız bir kısmı kamuoyuyla paylaşılıyor. Salgının ülkedeki seyriyle ilgili detayların gün gün PDF formatında paylaşıldığı Covid-19 durum raporu, 23 Kasım 2020 tarihinden bu yana güncellenmiyor. Başta aşıların Türkiye’ye geliş aşamasını da kamuoyuyla neredeyse gün gün paylaşan bakanlık, bu bilgileri de detaylıca açıklamaktan vazgeçti.
Sağlık Bakanlığı’nın şeffaflığı hakkında kurumun TBMM’deki soru önergelerine verdiği yanıtlar da bir fikir verebilir. TBMM arşivlerine göre, 27. dönem içinde CHP tarafından Temmuz 2020’ye kadar Sağlık Bakanlığı’nın yanıtlaması istemiyle toplamda verilen 678 soru önergesinin, 531’i yanıtsız kaldı. Süresi içinde cevaplanan önerge sayısı ise sadece 3.
Sağlık Bakanlığı tüm bilgiyi elinde tutan kurum
Teyit ekibi olarak Eylül 2020’de salgının illerdeki gidişatı ve verilerin şeffaflığı hakkında bir yazı hazırlamak istedik. 2003 yılında yürürlüğe giren 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkında Kanun’a göre kamu kurumları vatandaşların bilgi edinme başvurularını yanıtlamakla yükümlü. Ekipten 13 kişi, seçtiğimiz 16 ilin (İzmir, Antalya, İstanbul, Adana, Ankara, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Konya, Van, Kayseri, Adıyaman, Zonguldak, Yozgat, Gümüşhane ve Uşak) belediye ve valiliklerine vakaların illere göre dağılımı, defin sayısı gibi konuları temel alan sorular gönderip yasal prosedüre göre 15 gün boyunca yanıt bekledi.
Başvuru yaptığımız toplam 32 kurumdan on valilik ve yedi belediye yanıt verdi. Ancak hepsinde asıl sorular yanıtsız bırakılmış, muhattabımızın Sağlık Bakanlığı olduğunu belirtilmişti. Yani bilgi edinme kanunu çerçevesinde edindiğimiz yanıtsız “yanıt oranı” dahi, yüzde 50’den daha düşüktü. Geri kalan yedi valilik ve 10 belediye ise yasal sınır için belirlenen sürede herhangi bir yanıt vermeyerek sorularımıza kayıtsız kaldı.
Bakanlıkla basın danışmanları ve basın ofisi üzerinden iletişim kurma çabaları da sonuç vermedi; resmi açıklamalara yönlendirildik. Araştırmalarımıza göre, salgında en az Eylül ayına kadar hastanelerdeki Covid-19 verilerini sisteme girmekte yalnız bir kişi görevliydi, yani verilerin bakanlığa aktarımı tek el üzerinden yapıldı. Yani Sağlık Bakanlığı tüm bilgiyi elinde tutan tek kurum ve bu bilginin doğruluğunu denetleyebilecek sivil bir müdahale için alan açılmamış.
Bilim kurulu da şeffaflıkla ilgili şüphelere dahil
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, sağlık acil durumu sırasında şeffaflık, en çok da bilginin temel halk sağlığı hedeflerini teşvik etmede oynadığı rol itibarıyla önemli. Halkla kurulacak şeffaf iletişim, temel stratejik zorunlulukları politik, ekonomik ve psikososyal olarak ele alabilmeyi sağlıyor. Örgüte göre, şeffaflık politikasının prensipte kabul edilmesi yeterli değil. Salgın yönetimi kararlarının "nasıl ve kim tarafından alındığı”, “karar vericiler tarafından kullanılan risk değerlendirmeleri” gibi sorular da açıkça cevaplanabilmeli. Salgın yönetiminde Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlar için tavsiye veren Bilim Kurulu üyelerinden biri, Kasım 2020’de bakanlık “hasta” ve “vaka” ayrımı yaptıktan sonra “Tablolarda vaka ve hasta sayısının eş anlamlı kullanıldığını sanıyordum” açıklamasını yaptı. Bu da şeffaflık hakkında fikir veren açıklamalardan biri.
12 ülke üzerinden salgın yönetimi: Özgür ve refah seviyesi yüksek ülkeler salgınla baş etmede daha iyi
Dünyada salgın yönetilirken asemptomatik vakaların tespit edilememesi sebebiyle tam isabetli sonuçlara ulaşılamadığı biliniyor. Ancak yine de bir tür şeffaflık arayışından bahsetmek mümkün. İki girişimcinin ortaya çıkardığı bir Covid Veri Şeffaflığı Endeksi, ülkelerin salgın sürecindeki performansını anlayabilmek için dört ayrı kriter baz almış. Bunlar veri kapsamı, veri şeffaflığı, veri yönetimi ve veri kullanımı. 100 ülkenin yer aldığı bu raporda Türkiye 97. sırada yer alıyor. Veriler ülkelerin sağlık bakanlıklarının internet siteleri incelenerek toplanıyor.
Veri hakkında konuşurken şüphesiz ki tek bir kaynağa güvenmek de mümkün değil. Bu nedenle Teyit olarak salgındaki şeffaflık ve yönetimi 12 ülke üzerinden vaka sayısı, test sayısı, ülkelerin kapanma kararı verdikleri tarihler, varyant görülme zamanı ve aşı başlangıçları üzerinden analiz ettik. Ülke seçiminde ise demokratik kriterleri temel aldık. Örneklemde yer alan Fransa, Almanya, İsveç, Britanya, Yunanistan ve İtalya demokratik yönetişim bakımından daha olgun ve “özgür” olarak nitelenen ülkelerken, Rusya, Türkmenistan, Güney Afrika, Azerbaycan, Mısır ve Çin ise zaman zaman hak ihlalleri ile gündeme gelen, görece otoriter ve “özgür olmayan” ülkeler. Bunları metinde anlatırken ilk ve ikinci gruplar olarak ayıracağız.
Veriler için salgının başından bu yana ülkeleri izleyen en büyük veri tabanı, Britanya merkezli Our World In Data internet sitesini baz aldık. Reuters tarafından hazırlanan küresel grafik de bir diğer kaynağımız oldu. Bu grafik özellikle ülkelerin kapanma zamanları ve kapsamları konusunda detaylı bir fikir veriyor. Bunun yanında medyada yer alan haberleri kullandık.
Birinci grup: Vakaların artışıyla birlikte kapanmalar da görüldü
Fransa: Ülke vakaların yükselişe geçmesiyle birlikte kısıtlama ve kapanma kararları vermiş. Aralık 2020’de vakaların düşmesiyle önlemleri gevşeten ülke, ardından vakaların artmasıyla birlikte yeniden kapanmaya geçti. Mart 2021’de Britanya varyantının tespit edilmesi vakaları artırdı ve Nisan ayında yeniden kapandı. Ocak ayında aşılama başladı. Şeffaflık endeksinde 34. sırada.
Almanya: Mart 2020’nin ortalarında Bavyera’dan başlayarak ülkenin tümüne genişleyen sokağa çıkma yasakları kararları alındı. Vakaların düşüşe geçmesiyle Nisan’da gevşeme başladı. Ülkede Britanya varyantı ilk kez Aralık 2020’de görüldü. Covid-19’a bağlı ölüm oranlarının sonbaharla birlikte artışa geçmesiyle bölgesel yasaklar tartışılmaya başlandıysa da, kapanma 952 kişinin hayatını kaybettiği 16 Aralık sabahında uygulamaya geçti. Bir diğer geniş çaplı ülke çapındaki karantina uygulaması ise 1-5 Nisan tarihleri arasında Paskalya tatilinde uygulandı. Aşı uygulaması da Aralık 2020’de başladı. Şeffaflık endeksinde dokuzuncu sırada.
İsveç: İlk vakaların Mart 2020’de görülmeye başladığı ülke, Eylül sonlarına kadar karantina ya da maske takma gibi önlemleri kişilerin inisiyatifine bıraktı. İsveç hükümeti sağlık danışmanına göre diğer ülkelerdeki zorunlu karantina uygulamaları kanıta dayalı değildi ve kitle bağışıklığı ancak gevşek ve zorlamaya tabi olmayan bir politikayla kazanılabilirdi. Hükümetin politikaları kısıtlayıcı olmamasına rağmen, Mart 2021’de karantina karşıtı eylemler yapıldı. Kasım ayında vakalar hiç olmadığı kadar yükselirken de stratejisinden vazgeçmeyen İsveç’te, politikanın başarısız olduğuna dair ilk açıklama, yaşlılar arasındaki ölüm sayılarının tırmanışta olduğu Aralık ayında geldi. Ülkede Ocak ayında hükümete koronavirüsle ilgili bazı sınırlamalar getirme özgürlüğü tanıyan yasanın kabul edilmesiyle dahi maske takmak zorunlu kılınmadı. Hükümet Nisan ayında kişilerin kendilerini karantinaya almasını istedi, müze gibi alanlara kişi sınırlaması getirdi, bar ve restoranlar 20.00’den sonra servise kapatıldı. Şeffaflık endeksinde 18. sırada.
Britanya: İlk Covid-19 vakasının tespit edildiği Mart ayının başlarında İsveç’le birlikte, üstü kapalı olarak kitle bağışıklığı yolunu benimseyen ülkelerden biriydi. Mart 2020’nin sonlarına doğru ülkede tüm kademelerde kapanma ilan edildi, Nisan ayında da uzatıldı. Ülke Haziran’da kademeli normalleşmeye döndü. Eylül ayıyla vakalar yine artarken, kapalı alanlarda altı kişiden fazla olmak sınırlandırıldı ve evden çalışma çağrısı yapıldı. Kasım’da ülke yeniden kapatıldı. Bu kapanma rakamlara yansıdı, ancak salgın Ocak 2021’de zirveyi yeniden görünce ülkede üçüncü kez ulusal karantina kararı alındı. Yani ülkede vakaların zirve gördüğü zamanlarda kapanma yaşandı. Şeffaflık endeksinde 27. sırada.
İtalya: Salgının başında dünya kamuoyunda da doktorların daha fazla hasta hayatını kurtarabilmek için aldığı hasta önceliklendirme kararıyla gündeme gelmişti. Buna sağlık sisteminin çökecek duruma gelmesi yol açmıştı. Mart’ta Avrupa’nın en geniş ölçekli kapanma önlemlerini alan İtalya, Nisan başında önlemleri gevşetti. Şeffaflık endeksinde 10. sırada.
Yunanistan: Salgının başından bu yana aralıklarla açılıp kapanan ve düzenlemelerle salgını yönetmeyi hedefleyen Yunanistan, 14 Mart itibariyle kapılarını aşılanan ve negatif olduğunu gösteren turistlere açtı. Son kapanmanın Şubat 2021’de uygulandığı ülkede, bugünlerde vaka sayıları yükselse de hükümet salgınla yoğun aşılamayla baş etmeyi planlıyor. Ülkede gençler ve göçmenler de aşılanıyor. Yunanistan’da da bölgeler Türkiye’de olduğu gibi renklere ayrılmış durumda. Riskli bölgeler kırmızı ile gösteriliyor ve buralarda restoran, bar gibi mekanlar saat 19.00 itibariyle kapatılıyor. Şeffaflık endeksinde 73. sırada.
İkinci grup: Bilgiye ulaşmak daha güç, kapanmaların ekonomi maliyeti daha büyük
Rusya: 28 Mart’ta kapanma kararı alan Rusya, konuyu bir salgın olarak değerlendirmese de bu kararı verdi. Rusya’nın verileri üzerinde de şüpheler var. Ülke zaman zaman bar, kafe, restoran saatlerini sınırlamak gibi kısıtlamalar getirse de, 2020 baharından bu yana tam bir kapanma uygulamadı. Aşılamaya en erken başlayan ülkelerden. Şeffaflık endeksinde 57. sırada.
Türkmenistan: Covid-19 yani koronavirüs isminin yasaklandığı ülkede koronavirüs yok gibi davranılıyor, herhangi bir vaka bildirilmedi. Dolayısıyla herhangi bir veri yok. Şeffaflık endeksinde Kuzey Kore’yle birlikte son sırada.
Azerbaycan: Ülke yapılan kabine toplantılarında uzun dönemli ve sert karantina kuralları alıyor. Bu yasaklar haftasonları toplu taşıma araçlarının çalışmasını ve maske zorunluluğunu barındırıyor. Şeffaflık endeksinde 81. sırada.
Mısır: Ülkede salgında artış görüldükten sonra Mart ayının ikinci yarısından Haziran ayının sonuna kadar çeşitli kısıtlamalar uyguladı, fakat tam bir ulusal kapanma yaşamadı demek mümkün. Ülkede Mart ayında yalnızca okullar bir süreliğine kapatıldı ve ardından tüm salgın süreci kamusal alanlar için sınırlamayla sürdürüldü. Salgının ilk zirvesinin yaşandığı Haziran ayında da sokağa çıkma yasakları kaldırıldı, kamusal alanlar açıldı. Sağlık Bakanı, vakaların yeniden yükselişe geçtiği Ekim ayında yaptığı bir açıklamada, ikinci dalga görülmesi halinde de asla eskisi gibi kapanmayacaklarını açıkladı. Ülkede genelde evden çıkmama uyarısı yapıldı, sınırlar da Mart ayından sonra bir daha kapatılmadı ve gelen yolcular için karantina uygulanmadı. Şeffaflık endeksinde 94. sırada.
Güney Afrika: Nisan 2021’de vakalarını yönetebilir ülkelerden biri haline geldi. Mart 2020’de üç haftalık kapanma kararı veren ülkelerden biri oldu. ülke dört kademeden oluşan bir salgın metodu izliyor. Kıtanın yazına denk gelen Aralık ayında sosyal hayatı sınırladı, maskeyi zorunlu hale getirdi ama bir tam kapanma yaşamadı. Güney Afrika içinde bulunduğu maddi imkansızlıklar nedeniyle sert bir kapanma uygulayamıyor, zira bunun maliyeti ülke için çok daha büyük. Ülke aşılamaya diğer Afrika ülkelerine nispeten en erken başlayanlardan biri. Yazın ilk ayı olan Aralık’ta yeniden zirveyi gören vakalar, yaz boyunca düşüşe geçti, ancak sonbaharla birlikte yeniden yükseliyor. Ülkedeki aşılama ise şimdilik yetersiz gözüküyor zira bu hızla giderse tüm ülkenin aşılanması için 4 bin 692 güne ihtiyaç var. Güney Afrika Şubat ayında tespit edilen yeni bir varyantın da ev sahibi. Ülke özgür ülkeler sınıfında yer alsa da, sosyoekonomik yapısının kendine haslığı nedeniyle bu gruba ekledik. Şeffaflık endeksinde 24. sırada.
Çin: Salgının başlangıç noktası olan Çin özellikle ABD tarafından yöneltilen suçlamalarla şeffaflık ile ilgili tartışmaların odak noktasında. Verilere ve şeffaflık endekslerinde bakıldığında büyük dataların yer aldığı raporlara ulaşılamıyor. Mevcut veriler ülkenin yıllık vaka ve ölüm oranları salgını bitirmiş değil ama kontrol altında tuttuğunu gösteriyor. Çin’de vakaların yeniden artışa geçtiği Nisan 2020 - Nisan 2021 vaka saysı rakamları karşılaştırıldığında sayılar bu yıl daha az gözüküyor. Türkiye için bu kıyaslama yapıldığında rakamlar 10 kattan daha fazla bir artış olduğu yönünde. Şeffaflık endeksinde 96. sırada.
Salgında kısmen daha başarılı ülkeler ekonomik açıdan da güçlü
Ülkeler arasındaki bu karşılaştırmamızda ulaştığımız sonuç, ikinci grup ülkelerin şeffaflık ve salgın hakkında veri paylaşımı yapmak konusunda isteksiz olduğu ve verilere ulaşmanın diğer ülkelere göre daha zor olduğu. Vakaların arttığı günlerde kapanmalar gerçekleşse dahi, bu daha çok kısıtlama boyutunda kalmış. Bu ülkelerin bir ortak özelliği özgür olmamaları ise, ikinci ortak özellikleri Çin ve Rusya’yı bir yana koyarsak ekonomik olarak büyümekte oldukları (Azerbaycan, Türkmenistan, Mısır, Güney Afrika).
Birinci grup ülkelerde ise aksine kamusal bilgiler ve medyadaki haber akışı daha erişilebilir. Bu grupta yer alan ülkelerin de bir ortak özelliği özgür olmalarıyken, ikinci belirleyici müşterekleri ekonomik açıdan güçlü ve daha stabil olmaları. Bu da sert kapanma uygulamaları gerçekleştirebilmelerine olanak sağladı. Bu veri, salgının eşitsizlikleri açığa çıkardığı söylemine bir kaynak olarak da kullanılabilir.
Ülke verileri ne söylüyor?
Salgına dair her ülkenin farklı bir politika izlediği de malum; bu hazırladığımız tabloya da yansıdı. Birinci grupta değerlendirdiğimiz ülkelerde salgının gidişatına dair bilgi ve verilere ulaşmak daha kolay ve bu ülkelerde vaka sayıları yükseldiğinde önemli kısıtlamalar ve kapanma önlemleri alınmış. İkinci grup ülkeler için durum bunların tam aksi yönünde olsa da birinci gruptakilerin ekonomik refah seviyesinin yüksekliği, gözle görülür biçimde iyi seviyede.
Vaka sayıları: Vaka sayıları için, her bir ülkede görülen vaka sayılarının oranını 1 milyon kişide görülen vaka oranı üzerinden baz aldık. Ülkelerde 19 Nisan 2021 tarihinde tabloda gözüken rakamlara karşın Türkiye’de milyonda vaka görülme sıklığı 710,46’ydı. Bu, baz aldığımız tüm ülkeler içindeki en yüksek oran. Türkmenistan’ın herhangi bir Covid-19 hastalığı bildirmediğini ise yeniden eklemeliyiz.
Test sayısı: Test sayıları için bin kişi üzerinden verileri baz aldık. Birinci gruptaki tüm ülkelerin verilerine ulaşabilirken, ikinci grup ülkelerde altı ülkeden dördünde veri yok.
Kapanma tarihleri: 12 ülke arasında sıkı karantina uygulamaya istekli herhangi bir ülke olmadığını söyleyebiliriz, ancak kapanma kararları vakaların artışıyla bağlantılı olarak alınmış, sıkılaştırılmış ya da gevşetilmiş. Ülkelerin kapanma tarihleri ile ilgili verilere ağırlıkla medya üzerinden ulaştık. Birinci grup ülkelerin kapanma tarihlerine dair verilere dünya medyasının daha ilgili olduğu şerhini de düşersek, ikinci grupta kapanmayla bilgiler, genelde dağınık ve muğlak. Haberlerden kapanmanın mahiyetine dair detaylara erişmek güç. Birinci grup ülkeler sert kapanmalar seçerken, ikinci grup ülkelerde vakaların yükseldiği zamanlarda alınan kısıtlı önlemlere rastlıyoruz.
Varyantlar: SARS-CoV-2 ortaya çıktığından beri binlerce kez mutasyona uğradı, ancak bunlardan bazıları virüste “varyant” olarak tanımlanabilecek değişikliklere neden olacak denli majördü. Bu varyanları da incelememizde bir değişken olarak ele aldık, ancak sahayı biraz daraltmak için, ilk tespit edilen varyant olan Britanya varyantını seçtik.
İlk grup ülkelerin dördünde Aralık 2020’de Britanya varyantı bildirilirken, Fransa ve Yunanistan’da Ocak 2021’de bildirilmiş. Varyant konusunda da ikinci grup ülkelerdeki kamusal bilgilere ulaşmak iğneyle kuyu kazmaya benziyor. Azerbaycan, Türkmenistan, Mısır ve Güney Afrika için veriye ulaşamadık ya da bu ülkeler varyant bildirmemiş. Rusya varyantını Ocak 2021, Çin Aralık 2020’de bildiren ülkeler olmuşlar. Varyantlar konusunda birinci gruptaki ülkelerin tümünde bilgiye ulaşırken, bu oran ikinci grup için altı ülkeden ikisiyle sınırlı kalıyor.
Aşı başlangıç tarihleri: Seçtiğimiz 12 ülke arasında Almanya, Britanya, Rusya ve Çin aşı yarışında ön sıralardaki ve hatta kendi aşılarını geliştiren ülkeler. Birinci grup ülkelerden Yunanistan, Almanya, İsveç ve İtalya’da aşılama Aralık 2020’de başlarken, Fransa ve Britanya ise aşılamaya Ocak 2021’de başladı.
5 Mayıs itibariyle birinci grup olarak seçtiğimiz ülkelerden Güney Afrika hariç tüm ülkeler nüfusunu yüzde 20’lere varan oranda birinci doz aşıyla buluşturdu. Hatta Britanya’da bu oran yüzde 51,8’de(Fransa yüzde 23,7, Almanya yüzde 28, İsveç 24,4, Güney Afrika yüzde 1’in altında , İtalya 24,7). İkinci grup ülkelerde ise herhangi bir verisi olmayan Türkmenistan'ı dışarıda bırakırsak, ülkelerdeki aşılama oranı ağırlıkla yüzde 10’un altında.
Türkiye’nin “sakin” grafiği kısıtlı karantinaya işaret ediyor olabilir
Türkiye 26 Nisan’da ilan edilen 17 günlük tam kapanma dönemine ilk ve ikinci grup ülkeler arasında haftalık vaka sayısı açısından en yüksek sırada girdi. Birinci grupta yer alan ülkelerin salgın grafikleri daha çok iniş çıkışlı, ikinci grup ülkelerin ise çıktıkları pik noktalarından aşağı inişlerinin daha uzun sürdüğü görülüyor, yani nispeten “daha sakin” gözüken bu grafik, karantina uygulamalarının sert ya da kısmi olmasıyla da ilgili bir sonuca işaret edebilir.
Günlük yapılan test sayısı rakamlarına Sağlık Bakanlığı’nın Covid-19 bilgilendirmesi için ayırdığı internet sitesinin açılışında karşılaşmamız mümkün. Ülkede ilk Britanya varyantının görülme zamanı ise Mart ayının başları oldu ve Nisan ayı başlarında tüm ülkeye yayıldı. Türkiye’de en riskli gruplarla başlayan ve dört kademeye ayrılan aşılama süreci de Ocak 2021 ortasında başladı.
Ülkelerin şeffaflık kıyasında belirlediğimiz kriterlerle ilgili bilgilere ulaşmak kolay olsa da, Türkiye’deki temel güvensizlik salgının başından bu yana değişen kavram ve açıklamalar nedeniyle vakaların tam sayısına dair. 26 Nisan tarihinde açıklanan yeni tedbir kararlarına göre, nüfusunun yüzde 10’u ihtiyaç duyduğu tüm aşıları olan Türkiye ilk kez tam kapanma kararı verdi. İçişleri Bakanlığına göre bu dönemde sokağa çıkma izin belgesi verilen kişi sayısı ise yaklaşık iki buçuk milyon. Hekimlere göre bu kapanma da tam bir kapanma değil, hatta yapılan eleştiri “mış gibi” olduğu yönünde, salgınla yönetim için ise bu kısa vadeli bir çözüm önerisi gibi gözüküyor.
Salgının henüz erken zamanlarında, Temmuz 2020’de yayınlanan bir makale, önleyici kısıtlamalarla virüs yayılımının gerilediğini modellemelerle de ortaya koymuştu. Türkiye de salgınla ikinci grupta yer alan ülkeler gibi kısıtlı yasaklamalar ile mücadele ediyor.
Bilim kurulu üyelerinden Prof. Serap Şimşek Yavuz, salgın yönetiminin bilim kurulunda olmadığını belirtmişti. Aynı isim tam kapanmadan yaklaşık iki hafta önce vaka sayılarının yazın gizlendiğini de açıklamıştı. Baştaki konumuza dönersek, Türkiye salgında şeffaflıkta 100 ülke arasında sondan üçüncü sırada.
Pandeminin ikinci bölümü: Aşılamanın şeffaflığı
Şeffaflığı daha iyi olan ülkelerde salgın yönetiminin daha iyi işlediği kuşkusuz rakamların ötesinde de bazı etkiler yaratıyor, bu da tam da ölçülemeyen güven duygusu olabilir. Dünyanın farklı yerlerinden gazeteciler de, pandemiyle mücadelede şeffaflık noksanının işlerin sarpa sarmasına neden olduğunu, alınan önlemlerin halka bilimsel arka planlarıyla birlikte açıklanması gerektiğini hatırlatıyor. Zeynep Tüfekçi’nin yazdığı bir makale ise, yetkililerin salgının henüz ilk aylarında şeffaf olmamasının, maske şüpheciliğini beslediğini anlatıyordu. Hükümet yetkililerinin şeffaf olmadığı bir yerde insan hayatını riske atan yanlış bilginin yayılımının artabileceğini de.
Şeffaflık tartışmasının bugün dünyayı getirdiği bir başka yer ise, pandeminin ikinci bölümü sayılabilir: Aşı patentleri ve aşılama. Ekonomiden azade tutulamayacak bu alanda bazı bilim insanları, en azından aşıda patentin kaldırılması gerektiğini seslendiriyor. Tüm dünyayı ilgilendiren pandemi denklemine hazır umut verici bir gelişme olan aşılar da dahil olmuşken, fotoğrafı biraz daha geniş bir açıdan görebilmek ve bu krizi birlikte atlatabilmek için pandemi hakkında devletlerin sunduğundan daha fazla bilgiye sahip olmak iyi olabilirdi. Buna aşıya dair bilgiler de dahil.
Zira bazı halk sağlıkçıları şunu hatırlatıyor: Herkes güvende olmadan, kimse güvende olmayacak. Bu cümleyi tek bir ülke için de, bütün dünyada da geçerli kılmak mümkün.