Covid-19 aşısı nasıl oldu da bu kadar kısa sürede bulundu?

Covid-19 aday aşılarının hızlıca bulunmasının bazı nedenleri olduğu açık, ancak bu global bir komplodan değil, salgının kendine has koşulları ile çağın olanaklarından kaynaklı.


27/11/2020 20:15 7 dk okuma

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

Tüm dünyanın dikkatle takip ettiği Covid-19 salgınıyla mücadelede, şu sıralar önemli gelişmeler yaşanıyor. Aşı geliştiren kuruluşlar, peşi sıra umut veren açıklamalarda bulundu. Birkaç aşının kısa zamanda kullanılır olması bekleniyor. 

Ancak aşının rekor sayılabilecek kadar kısa sürede geliştirilmesi, bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Sözcü gazetesinden Soner Yalçın, 26 Kasım 2020’de kaleme aldığı “Algı diktatörlüğü” başlıklı yazısında, bu sürenin kısa olmasının altında “başka” nedenler olduğunu ima etti. Peki Covid-19 aşısının bu kadar kısa sürede bulunmasının altında gerçekte hangi faktörler yatıyor olabilir?

soner yalcin asi

Covid-19 tedavisinde denenen aşı ve ilaçlarda, diğer birçok enfeksiyon hastalığınınkinden çok daha hızlı sonuç alındığını söyleyebiliriz. Zaten bu süratten kaynaklı olarak, geliştirilen aşılar için “acil kullanım izni” verilmemesi, olağan izin süreçleri işletilmesi gerektiğini dile getiren bilim insanları da var.  

Ancak bu bilim insanlarının işaret ettikleri, Yalçın’ın yazısında ima ettiği gibi küresel bir komplo olasılığı değil. Nitekim bu aşılar da, herhangi bir ilaç ya da aşının güvenli ve etkili olduğundan emin olunmasını sağlayan prosedürlerden geçti. Herhangi bir aşamanın savsaklandığı ya da baypas edildiğini gösteren hiçbir bulgu yok. Bilakis, örneğin Oxford Üniversitesi ile AstraZeneca’nın aday aşısının üçüncü faz denemeleri, iki kez duraklatıldı

Bazı aşamaların hızlandırıldığını biliyoruz. Ancak bu güvenlikten taviz verildiği anlamına gelmiyor. Ayrıca bu, çalışmaların bu denli hızlı sonuçlanmasının tek nedeni de değil. Salgın çok hızlı yayıldığı ve tüm dünyada hayatı durma noktasına getirdiği için, aşı ve ilaç çalışmalarında normalden çok daha fazla bilim insanı yer aldı. Çalışmalara olağandan çok daha fazla yatırım yapıldı. Virüs çok fazla kişiye hızla bulaştığından, klinik çalışmalardan sonuç almak için uzun uzun beklemeye gerek kalmadı ve yeni teknolojilere başvurulması da zamanı hızlandırdı. 

Aşı çalışmalarında yeni teknolojiler

Tarihte en hızlı geliştirilen aşılardan biri sayılan kabakulak aşısını bulmak dört yıl sürdü. Görünen o ki, Covid-19 aşısı bu unvanı kabakulaktan alacak. Çünkü Çin’in Wuhan kentinde Aralık 2019’da ortaya çıkan yeni koronavirüs aşısı için eski yöntemlerle beraber, yeni teknolojiler de kullanıldı. 

Geleneksel aşılar, hastalığa neden olan organizmanın ölü ya da inaktive edilmiş parçalarından oluşuyor; bunlar vücudun bağışıklık sistemini harekete geçirerek, hastalığa neden olan organizmaya karşı direnç oluşturmasını sağlıyor. 

Nispeten yeni bir teknoloji olarak görülen mRNA aşıları ise (Moderna ile Pfizer ve BioNTech aşıları RNA bazlı) viral proteinlerin bir kısmını vücudun üretmesi için kandırıyor. mRNA, DNA tarafından verilen talimatları eyleme geçiren bir molekül. Bu yüzden mRNA molekülü için, haberci RNA tabiri de kullanılıyor. Yani mRNA, DNA ile proteinler arasında bir iletişim aracı gibi. Bilim insanları virüsün bulaşıcı proteinlerini taklit için, mRNA'nın sentetik bir versiyonunu üretiyor. Bu sentetik mRNA vücuda verildiğinde, hücreler viral proteini inşa etme talimatı alıyor. Bu sayede mRNA, virüsün moleküllerinden bazılarını kendi oluşturuyor. 

Geleneksel aşılara göre mRNA aşıları güvenlik, etkinlik ve üretim açısından birçok avantaja sahip. RNA aşıları güçsüzleştirilmiş virüslerle yapılmadığı için, bulaşıcı olma ihtimali yok. Aşıdaki RNA zinciri, protein yapıldıktan sonra bozuluyor ve bu da güvenlik açısından önemli. Ayrıca bu aşılar, etkinlikleri kanıtlandıktan sonra daha hızlı ve düşük maliyetle üretilebiliyor. Bu da aşının toplumun her kesimine ulaşması açısından bir avantaj. 

İlginizi çekebilir: RNA aşılarının insan DNA’sını değiştireceği iddiası

Oxford Üniversitesi’nin geliştirdiği adenovirüs bazlı aşının nasıl bu kadar hızlı sonuçlandığına dair ise BBC’de yayınlanmış bir yazı mevcut. Buna göre çalışmanın merkezinde, "tak ve çalıştır" diye bilinen bir yaklaşım var. 

Oxford araştırmacıları ChAdOx1'i, diğer adıyla Şempanze Adenovirüs Oxford 1'i tasarladı. Uzmanlar, şempanzeleri hasta eden normal grip virüsünü alıp, neredeyse her şeye karşı kullanılabilecek bir aşının yapı taşı haline getirdi. Covid-19'dan önce ChAdOx1 330 kişiye, Zika virüsünden prostat kanserine ve tropik chikungunya hastalığına dek birçok hastalık için yapıldı. ChAdOx1 aslında, karmaşık, mikroskobik boyutlarda bir postacı. Bilim insanlarının yapması gereken tek şey, postalanan paketi değiştirmek.

Covid-19 hakkında bu kadar hızlı aksiyon alınmasının arkasında yatan diğer bir faktör ise bilim dünyasının SARS gibi virüsler hakkında yaptığı önceki çalışmalara dayanıyor. Covid-19 bu virüsle aynı aileden ve büyük benzerliklere sahip. Dolayısıyla SARS üzerine yapılan önceki çalışmalar, Covid-19 aşılarının tasarlanmasındaki bazı engelleri hızlıca ortadan kaldırdı. İşlerin nasıl hızlı şekilde ilerlediğine güzel bir örnek: Covid-19’un genom haritası salgından yaklaşık bir ay sonra 11 Ocak 2020’de halka açık hale geldi. 48 saat içinde, Moderna'daki bilim insanları tüm genomu sentezledi. Yaklaşık 60 gün sonra şirket, aşının insan ilk faz klinik denemesine başladı

İlginizi çekebilir: Aşı ve ilaçlar nasıl geliştiriliyor?

Salgını kontrol altına almak ekonomik kayıpların da önüne geçecek 

Covid-19 pandemisi dünyadaki hemen her şeyi etkiledi. Kuşkusuz bu etkinin en büyük payı ekonomik alanda olanı. IMF’in tahminlerine göre salgının devam ettiği her ay küresel ekonomiden 500 milyar dolar kaybedildiğini gösteriyor. Yani bilim insanları hem bizi, hem de ekonomileri iyileştirmek için çalışıyor. 

Yani "olağan" şartlar altında yaşamıyoruz ve bu olağanüstülüğün üstesinden gelmek, zararı en aza indirmek için farklı yaklaşımlar geliştirildi. Örneğin Coalition for Epidemic Preparedness Innovations’a göre (CEPI) 2 milyar doz aşı üreterek adil bir şekilde dağıtmak için 2,1 milyar dolara ihtiyaç duyuluyor. Bu miktara aşı geliştirmenin astronomik maliyeti dahil bile değil. Ancak salgının maliyeti ayda 500 milyar dolar olunca, tüm dünya muslukları aşılar için açtı. Oxford aşısında çalışan Sarah Gilbert, Nisan ayının çalışmalar için ödenek bulmakla geçtiğini, ancak durumun vehameti anlaşılınca gerekli finansmanın sağlandığını anlatıyor.  

Nitekim şu anda birçok devlet ve özel kuruluş aşı çalışmalarına fon sağlıyor. Örneğin Temmuz 2020’de Moderna, Nisan’da aldığı 483 milyon dolara ek olarak ABD Biyomedikal Gelişmiş Araştırma ve Geliştirme Kurumu'ndan 472 milyon dolar daha aldığını açıkladı

Finansman insan kaynağı başta olmak üzere, normalde çalışmaların ağırlaşmasına neden olan birçok kısıtla baş edilebilmesine neden oluyor. Şöyle de söylenebilir: Çalışmaları devam eden birçok hastalığın aşısında bu kadar hızlı yol alınamamasının nedeni biraz da dünyanın genelinde bu kadar yıkıcı etkileri olmaması olabilir. Bu durumun kendi zaten eleştiriliyor ve Yalçın’ın yazısının sonunda bahsettiği aşının “ekonomi politiği” aslında kaynakların önceliklendirilmesi ile ilgili. Yalçın ise bunu komplo teorileri ile ilişkilendirmiş.  

Bilim tek yumruk oldu

Covid-19’un pandemiye dönüşmesinin ardından konuyla ilgili neredeyse her bilim insanı virüsü yenmek için çalışmaya başladı. Yani bilim elindekileri geçici olarak bir kenara koyup koronavirüse karşı mücadele etti. Şimdilik birkaç aşı başarılı olarak öne çıksa da kısa sürede yüzlerce aşı çalışması başlatıldı. Yine Oxford ekibinden Prof. Andrew Pollard bu durumu şu cümle ile özetliyor: “Her şeyi durdurup ve bu aşıyı üretin deme şansımız vardı". 19 Ekim 2020 itibariyle üzerinde çalışılan 198 aday aşı olduğu biliniyor. Bu aşılardan 44'ü ise klinik araştırma aşamasında. Örneğin Dünya Sağlık Örgütü’nün aday aşı listesinde 12 Eylül 2020 tarihi itibariyle Türkiye’den klinik öncesi (pre-klinik) aşamada olan 11 çalışma bulunuyor

Özetle, aşının hızlıca bulunmasının bazı nedenleri olduğu açık, ancak bu global bir komplodan değil, salgının kendine has koşulları ile çağın getirdiklerinden kaynaklı. Üstelik detaylar incelendiğinde durum göründüğü kadar gizemli de değil.