Son yıllarda artan enflasyon ve Türk Lirası’nın ciddi değer kaybı, alım gücünün dramatik biçimde düşmesine neden oldu. Bu durumdan en çok etkilenen sektörlerden biri de otomotiv. Araba sahibi olmanın maliyeti her geçen gün artarken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 25 Temmuz 2022’de “Ekonomik olarak battık diyenler var ya; oradan arabalar, tırlar geçmeye devam ediyor. Herkesin altında arabası var” dedi.
Türkiye’deki araba sahipliğinin ‘ekonomik refah’ ya da ‘kalkınmışlık’ olarak görülmesi yeni değil. 25 Ekim 2021’de de Erdoğan, “Her evde araba var, kapıcısında araba var. İkinci elde araç yetişmiyor. Hepsinin istatistiklerini tutuyoruz. Nerede ne oluyor, ne satılıyor bunların hepsini gayet iyi biliyoruz” demişti. 29 Kasım 2016’da 7. Boğaziçi Zirvesi’nde yaptığı konuşmadaysa “Her evin önünde üç araba duruyor. Bu israftır” ifadelerini kullanmıştı.
Peki Türkiye’de kişi başına kaç otomobil düşüyor ve bu bir refah göstergesi mi?
TÜİK’e göre Türkiye’de kişi başı bir kara taşıtı bile düşmüyor
TÜİK’in 26 Temmuz 2022’de açıkladığı verilere göre, trafiğe kayıtlı toplam kara taşıtı sayısı Haziran sonu itibariyle 25 milyon 810 bin 799’e ulaştı. Bu sayı bir önceki aya göre yüzde 3 azken, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 4,8 fazla. Ayrıca Ocak-Haziran 2022’nin başından beri trafiğe kaydedilen kara taşıtı sayısında da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,3 azalma var. En güncel kara taşıtı verisi Haziran 2022’ye ait olsa da, kişi başına düşen otomobil sayısını hesaplamak için Haziran 2022 değil Aralık 2021 verilerini kullanmak gerekiyor, çünkü Türkiye nüfusuna ait son veri 2021 sonuna ait.
TÜİK’in 2021 sonunda paylaştığı kara taşıtı sayısı verileri ve 2021 sonu Türkiye nüfusu üzerinden hesap yapıldığında, Türkiye’de kişi başına düşen kara taşıtı sayısı sonucu yaklaşık 0,3 oluyor.
2021 sonu Türkiye nüfusu : 84 milyon 680 bin 273
= 0,3(Kişi başına düşen kara taşıtı sayısı)
Yani Türkiye’de kişi başına bir kara taşıtı bile düşmüyor. Dahası, bu araçların hepsi otomobil değil. Kara taşıtları içerisinde motosiklet, minibüs, traktör, kamyonet ve otobüsler de bulunuyor.
Yani tüm kara taşıtları değil, otomobil sayısı üzerinden bir hesap yapmak lazım. 2021 sonunda trafiğe kayıtlı toplam otomobil sayısı 13 milyon 706 bin 65 olarak açıklandı. Açıklanan sayı Türkiye nüfusuna bölündüğünde, Türkiye’de kişi başı bir otomobil düşmediği görülüyor.
Türkiye nüfusu: 84 milyon 680 bin 273
= 0,16 (Kişi başına düşen otomobil sayısı)
Bu da yaklaşık olarak her altı kişide bir otomobil olduğu anlamına geliyor. 2020'de Avrupa Birliği’ne bağlı ülkelerde yaşayan her iki kişiye ortalama bir otomobil düşüyordu.
Her iki haneye bir otomobil düşüyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir diğer iddiası da her evde bir araba olduğuydu. Bunun için de hanehalkı büyüklüğü ve hane sayısı üzerinden hesap yapmak gerekiyor.
2021 sonunda Türkiye’de ortalama hanehalkı büyüklüğü 3,23 idi. Toplam nüfusu bu orana bölerek hane sayısı konusunda bir tahminde bulunabiliriz, ki bu da Türkiye’de 26 milyon 216 bin 803 hane olduğu anlamına geliyor.
Türkiye’deki hane sayısı:26 milyon 216 bin 803
= 0,5(Hane başına düşen otomobil sayısı)
Aynı hesaplamayı toplam kayıtlı kara taşıtı sayısı üzerinden yaptığımızda ise sonuç şöyle:
Toplam hane sayısı: 26 milyon 216 bin 803
= 0,96(Hane başı düşen kayıtlı kara taşıtı sayısı)
Yani yaklaşık olarak her iki haneye bir otomobil düştüğü söylenebilir. Kara taşıtı üzerinden hesaplama yapıldığındaysa neredeyse hane başına bir kayıtlı kara taşıtı düşüyor.
Ancak “her x haneye x kadar otomobil düşüyor” demek, alım gücünü tartmak için sağlıklı bir gösterge değil. Bu hesaplamada dikkat edilmesi gereken bazı detaylar var. Türkiye’de hane büyüklüğü eşit değil. Güneydoğu’da ortalama dört kişiyken, İç Ege’de 2,5. Yani otomobil sayısını da tüm Türkiye’ye eşit pay edemeyiz. Ayrıca otomobillerin dağılımı da eşit olmayabilir. Yani bir kişinin birden fazla arabası varken, bir kişinin hiç arabası olmayabilir.
Türkiye Avrupa’da kişi başına en az otomobil düşen ülke
Eurostat’ın verilerine göre 2020’de Türkiye’de, bin kişi başına 157 otomobil düşüyordu ve Türkiye Avrupa’da kişi başına en az otomobil düşen ülke. Yani kişi başına 0,157 otomobil düşüyor. Bu sayı 2011 yılında 109 olarak kaydedilmiş.
Avrupa genelindeyse ortalama olarak bin kişi başına 560 otomobil düşüyor, yani her iki kişi kişinin bir otomobili var.
Eurostat‘ın başka bir verisine göre 2020’de Türkiye’de halkın yüzde 35’i otomobil satın alma imkanının olmadığını söylüyor. Avrupa ülkelerinde otomobil satın alma imkanı olmayan halkın ortalaması ise yüzde 5,8’di.
Bu tabloya göre Türkiye’de otomobil almaya imkanı olmayanların oranının giderek düşmesi dikkati çekici. 2013’te otomobil alamayanların oranı yüzde 51 iken, 2020’ye kadar düşüş trendi göstererek yüzde 35’e kadar gerilemiş. 2021’e ait güncel bir veri henüz yayınlanmadığı için, günümüzün ekonomik koşullarıyla kıyaslama yapılamıyor.
Trafiğe kayıtlı otomobil sayısı refah göstergesi değil
Peki otomobil sayısının yüksekliği kalkınmışlık göstergesi olarak yorumlanabilir mi? Ülkelerin toplam otomobil sayısı, kişi başına eşit dağılmadığı için kalkınmışlık göstergesi olarak değerlendirilmiyor. Teyit’in ulaştığı Washington Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünden Dr. Aslı Cansunar, “kalkınma” ve “refah düzeyi” ölçümleri için farklı yöntemler kullanılsa da, son yıllarda sosyal bilimcilerin böyle ölçütlerin hayat kalite düzeyini yansıtmadığı konusunda hemfikir olduğunu söylüyor:
“Bu yüzden sosyal bilimciler, son yıllarda refah düzeyinin daha insan odaklı şekillerde ölçülmesi gerektiğini savunmaya başladılar. Bu ölçülere bazı örnekler: Yoksulluk sınırı altında kalan kişi sayısı, milli gelir dağılımında eşitsizlik ve adaletsizlik, eğitim kalitesi, yaşam süresi bekletisi, hayattan alınan zevk ve tatmin, mutluluk endeksi.”
Kişi başına düşen araba sayısının bu göstergelere pozitif etki sağladığını düşünmek güç. Üstelik buna akaryakıt fiyatları da eklenince, araba sahibi olmanın maliyeti giderek katlanıyor.
İklim krizi açısından otomobil sahipliği
Otomobil sayısıyla ilgili sosyal medyada dönen tartışmalarda öne çıkan başlıklardan biri de otomobillerin iklime maliyetiydi.
Ulaşım araçlarından yayılan emisyonlar, Avrupa’daki sera gazı emisyonlarının dörtte birini oluşturuyor. Ortalama bir otomobil, yılda yaklaşık 4,6 ton karbondioksit yayarken elektrikli otomobillerin egzoz emisyonu yok. Ancak elektrik de çoğunluk fosil kaynaklardan elde ediliyor. Böyle bakınca da, bireysel motorlu araç sahipliği, kalkınmışlık göstergesi olarak görülmeyebilir.
Nitekim iklim krizine karşı atılması gereken ilk adımlar arasında, endüstriyel dönüşüm yer alıyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), elektrikli araç ve toplu taşıma kullanımının artmasıyla küresel ısınmanın yavaşlatabileceğini söylüyor. (sf. 38, md. c.8) Örneğin Çin 2025 yılına kadar trafiğe kayıtlı otomobillerin yüzde 20'sinin elektrikli olmasını hedefliyor.
Türkiye'deki elektrikli otomobil sayısı, Avrupa ortalamasının gerisinde. 28 Temmuz 2022’de elektrikli araçların ithalatında yüzde 10 olan ilave gümrük vergisi oranı da, yüzde 20'ye çıkarıldı.
Yani Türkiye’de motorlu araç sayısının daha az olması araç parkının dönüşümü açısından bir avantaj gibi dursa da, bu da kolay değil. Bir defa motorlu araç sayısının azlığının nedeni, Türkiye’nin verdiği bir karar, bireysel iklim hassasiyeti ya da toplu taşımanın kusursuz olması değil. Temel neden, alım gücünün yetersizliği. Dahası elektrikli araçlar vergiden dolayı erişilebilir de gözükmüyor.
Neden piyasada otomobil yok?
Uzmanlar, Türkiye’de araç fiyatlarındaki yükselişin temel sebebini, pandemiyle birlikte daralan arz olarak açıklıyor. Hem küresel çip krizi, hem de döviz kuruna bağlı konteyner krizi piyasada sıfır araç bulunamamasına, dolayısıyla araç arzının karşılananamasına neden oluyor. Yani şu anda piyasada sıfır araç bulunamamasının sebebi, Türkiye’de alım gücünün artması değil, üretim piyasalarında yaşanan engeller.
Sıfır araç bulamayan tüketiciler, ikinci el piyasasına yöneliyor.
İkinci el araca artan talep, fiyatların yükselmesiyle sonuçlanıyor.
BBC’nin görüştüğü sektör temsilcileri, Türkiye’de araç almanın ‘yatırım’ aracına döndüğünü söylüyor ve araç talebinin yakın gelecekte azalmayacağını düşünüyor. Türkiye, yerli üretim otomobil TOGG ile otomotiv sektöründe kendine bir yer edinmeyi ve ülke içi araç talebini karşılamayı hedefliyor. TOGG’un satış fiyatı resmi olarak açıklanmasa da bazı tahminler var. CEO Gürcan Karakaş, otomobilin fiyatının piyasadaki C-SUV’larla rekabet edebilecek düzeyde olacağını söyledi. Ortalama bir C-SUV otomobilin fiyatı 1 milyon liradan başlıyor. Aracın rekabet edeceği modellere kıyaslama yapılırsa, TOGG’un fiyatının 1,5 milyon lira seviyelerine ulaşacağı tahmin ediliyor. Kurdaki artış devam ettiği sürece, öngörülen fiyatların da artması kaçınılmaz. Yani yerli aracın gelişinin de, krize çözüm olması umulmuyor.
Konu hakkında Malumatfuruş da bir inceleme hazırladı.