Büyüteç: Karadeniz’deki doğalgaz keşfinin Türkiye’ye etkisi ne olacak?

Karadeniz'de bulunan 320 milyar metreküp olduğu açıklanan keşif Türkiye'yi enerji ithalatçısından ihracatçısına çevirmek için yeterli mi? Gazın Türkiye'nin enerji resmine olası etkisini eldeki mevcut verilerle ele alıyoruz.


11/09/2020 10:18 25 dk okuma

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 21 Ağustos 2020 tarihinde Karadeniz’de Türkiye tarihinin en büyük doğalgaz rezervi keşfinin yapıldığını açıkladı. Açıklamaya göre Zonguldak açıklarındaki Tuna-1 sahasındaki sondajda, 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfedildi. Keşfin Türkiye’nin enerji sorununa nasıl etki edeceği ile ilgili ise, sosyal medyada pek çok paylaşım yer aldı. Konu hakkındaki görüşler ikiye bölünmüştü: Bir kısım bulunan rezervin uzun vadede belirgin bir etkisi olmayacağını savunurken, diğerleri keşfi Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını kırmak için büyük bir atılım olarak yorumluyordu. 

Türkiye’nin mevcut doğalgaz rezervleri, bunların işletmesi, tüketilen, üretilen ve ithal edilen doğalgaz verileriyle, keşfedilen gazın olası etkilerini bu büyüteç yazısında ele alıyoruz. 

turkiyenindogalgazkesfierdoganaciklamagorsel

Cumhurbaşkanı Erdoğan Karadeniz’de keşfedilen rezervin 2023’te kullanıma sunulmasının hedeflendiğini de açıkladı. Ancak uzmanlar doğalgazın üretilip kullanıma sunulması için en az yedi sekiz yıl gerektiğini söylüyor. Erdoğan bu keşifle birlikte “yeni doğalgaz keşiflerinin kuvvetle muhtemel olduğunu” da belirtti.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise doğalgaz keşfiyle Türkiye’de artık cari açığı değil, cari fazlayı, döviz fazlasını konuşacağımız yeni bir dönemin başladığını duyurdu ve “tam bağımsızlık” hedefine işaret etti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de rezervin değerinin geriye dönük hesaplarla 65 milyar dolar olduğunu ve yaklaşık sekiz yıllık ihtiyacı karşılayacağını söyledi. Gazın işletmesinin ise tamamen Türkiye Petrolleri üzerinden olacağını duyurdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Ekim 2020 tarihinde, Karadeniz'deki Tuna 1 sahasında 85 milyar metreküp daha doğalgaz bulunduğunu, böylelikle bulunan doğalgaz rezerv miktarının 405 milyar metreküpe yükseldiğini duyurdu.

Kurtuluş mu yoksa abartı mı? 

Bu keşfin Türkiye’ye etkisine yönelik farklı görüşler mevcut. Associated Press'e konuşan Commerzbank döviz araştırma başkanı Ulrich Leuchtmann, keşfin olumlu olduğunun, ancak “oyun değiştirici” bir role sahip olamayacağının altını çizmiş. Leuchtmann, yeni bir kaynaktan gaz çıkarmanın 10 yıl alacağına işaret ederek, yatırımcıların keşfin Türkiye’nin bütçe açığını ortadan kaldırabileceği iddiasına şüpheyle yaklaştıklarını vurguladı. Bloomberg’e konuşan Wood Mackenzie analisti Ashley Sherman ise, keşfin Türkiye’nin bölgedeki potansiyel enerji üreticisi olarak rolünü güçlendirdiği yorumunda bulundu. Londra merkezli portföy yönetim şirketi BlueBay’in strateji uzmanlarından Timothy Ash Türkiye’nin enerji ithalat faturası göz önüne alındığında, enerjide dışa bağımlılığın bitmesi için daha büyük bir keşfe ihtiyacı olduğunu düşünüyor. The Economist dergisi de 2 Eylül tarihli analizinde, keşfin Erdoğan'ın "abarttığı kadar" mühim olmadığını ve Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını gidermeyeceğini savundu.

Bağımsız enerji jeopolitiği uzmanı olan Madalina Vicari ise gaz keşfinin Türkiye’nin enerji güvenliği açısından önemli olduğunu ancak Türkiye’nin gaz ithalatlarını kapsaması bağlamında bir oyun değiştirici olmayacağı değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca Vicari, gazın ne kadar üretilebilir olduğu ve tam olarak ne zaman piyasaya gireceğinin belirsiz olduğuna değindi.

Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR) Başkanı Yaşar Arslan ise “Yıllık doğalgaz maliyetimizin 12 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde, keşfedilen doğalgaz kuyusundan yıllık 10 milyar metreküp üretim yapılması durumunda doğalgaz ithalat faturamız her yıl yaklaşık olarak 2,6 milyar dolar azalacaktırdedi. 

Kadir Has Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nden Enerji Sistemleri Profesörü Dr. Volkan Ediger, Türkiye’de 1934 yılından beri ilk kez gaz konusunda bu kadar önemli bir keşif yapıldığını belirtti. Ancak Ediger, keşfin Türkiye’yi tüketici ve ithalatçı konumdan ihracatçı konuma geçirmeyeceğini de ekledi.  

MMO Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, gelişmeyi olumlu olarak nitelerken, ülkenin enerji sorunlarını çözecek bir anahtar da olmadığını aktarmış. Türkyılmaz, gazın bulunduğu sahanın jeolojik ve jeofizik dokusunun ve yapısının net biçimde belirlenmesi, rezervin üretilebilir miktarının hesaplanması gibi nedenlerle gazın çıkarılmasının zaman alacağını da belirtmiş

Dünyada durum nasıl? 

Enerji kalkınma, refah düzeyi ve ekonomik büyüme açısından birincil bir faktör. Doğalgaz da mevcut enerji kaynakları içinde stratejik olanlardan biri olarak görülüyor. Tüketimi her yıl artan doğalgaz, petrolden sonra en çok başvurulan ikinci kaynak. Petrol türevi, metan, etan ve propan karışımından oluşan doğalgaz, ilk kez M.Ö. 200’lerde Çin’de kullanılmış. Yaygın kullanımı ise 1790’larda Britanya’da başladı. 1816 yılında gaz, yakıt olarak sokak aydınlatmasında ilk kez ABD'de kullanıldı. O dönemlerde kullanılan gaz yeraltından değil, kömürden elde ediliyordu. 1821 yılında William Hart tarafından ABD New York eyaletinin Fredonia kasabasında ilk doğalgaz kuyusu üretim amacıyla açıldı. Hart’ın çalışmaları sonucunda ABD’nin ilk doğalgaz dağıtım şirketi olan Fredonia Gas Light Company kuruldu. 20. yüzyılda inşa edilen boru hatlarıyla doğalgazın kullanım alanları yaygınlaştı. 1980’li yıllardan itibaren ise dünyada doğalgaza olan talep artış gösteriyor. Dünyada tüketilen enerjinin yüzde 24’ü doğalgazdan elde ediliyor (sayfa 3). Doğalgaz konutlarda, elektrik üretiminde ve sanayide yaygın olarak kullanılıyor. 

British Petrol 2020 Dünya Enerji İstatistik Görünümü Raporu’na göre dünya üzerinde toplam 198,8 trilyon metreküp ispatlanmış doğalgaz rezervi bulunuyor (sayfa 33). Dünya doğalgaz rezervlerinin yüzde 38’i Ortadoğu’da, yüzde 32’si Avrasya’da, yüzde 8,9’u Asya Pasifik’te, yüzde 7,6’sı Kuzey Amerika’da, yüzde 7,5’i Afrika’da, yüzde 4’ü Orta ve Güney Amerika’da, yüzde 2’si ise Avrupa’da.

Rapora göre en fazla doğalgaz rezervine sahip ülke 38 trilyon metreküple Rusya (sayfa 32). Rusya dünya rezervlerinin yüzde 19,1’ini elinde tutuyor. Onu 32 trilyon metreküple İran, 24,7 trilyon metreküple Katar izliyor. Dördüncü sırada ise 12,9 metreküple ABD yer alıyor. İran dünya rezervlerinin yüzde 16,1’ini, Katar yüzde 12,4’ünü, ABD ise yüzde 6,5’i elinde tutuyor. Türkiye’nin doğalgaz rezervi düşük olduğu için BP’nin raporunda yer almıyor.

Öte yandan Türkiye’ye komşu olan Azerbaycan 2,8 trilyon metreküp ile dünya rezervlerinin yüzde 1,4’ünü elinde bulunduruyor. Karadeniz’e sahili olan ülkelerden Romanya dünya rezervinden 0,1 trilyon metreküple yüzde 0,1, Ukrayna ise 1,1, trilyon metreküple yüzde 0,5 pay alıyor.

baziulkelerindogalgazrezervleri

Ancak rezerv üretim anlamına gelmiyor. 2019 yılında dünyada 4 trilyon metreküp doğalgaz üretilmiş. Dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi ise 920,9 milyon metreküp ile ABD (sayfa 34). 2019 yılında piyasaya sürülen doğalgazın yüzde 23,1’i tek başına ABD tarafından üretildi. Üretimde ABD’yi 679 milyar metreküple Rusya, 244,2 milyar metreküple de İran izliyor

Tüketimde de benzer bir durum söz konusu. Dünyanın en büyük doğalgaz tüketicisi 846,6 milyar metreküp ile yine ABD. Onu 444,3 milyar metreküple Rusya takip ediyor. Türkiye BP’nin 2019 verilerine göre 43,2 milyar metreküp doğalgaz tüketimiyle, küresel tüketimden yüzde 1,1 pay alıyor (sayfa 36). 

Diğer yandan artan nüfus ve ekonomik büyüme, enerji tüketimini de artırıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, salgın doğalgaz piyasalarında geçici bir düşüşe neden olsa da, talep 2021 yılında yeniden artacak. Mevcut küresel doğalgaz rezervlerinin, artan talebe ancak 50 yıl yanıt verebileceği hesap ediliyor. Yeni gaz rezervlerinin keşfi en çok da bu nedenle önemseniyor. Nitekim son 10 yılda dünya gaz rezervleri yüzde 250 arttı. Outlook for Energy’nin raporuna göre 2040 yılında doğalgaza talep yüzde 40 artarak enerji ihtiyacının yüzde 26’sını karşılamaya devam edecek. Küresel petrol talebi her yıl ortalama yüzde 2, doğalgaz talebi de yüzde 2,5-3,6 artış gösteriyor.

Türkiye’de durum nasıl? 

Bazı sosyal medya paylaşımlarında ve haber sitelerinde, Türkiye’nin bu keşifle rezervi olan ülkeler arasından 32. sıraya yükseldiği iddia edilmiş. Ancak Türkiye’nin bu keşfi henüz ulusal ve uluslararası raporlarda yer almıyor. Kaldı ki rezervin içerdiği miktarın açılacak yeni kuyularla, testlerle, hesaplamalarla kanıtlanması da gerekiyor. Türkiye 2018 yılında 5,097 milyar metreküp rezervle dünya sıralamasında 84. sırada yer alıyordu. 

Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün (MAPEG) 2019 yılı sonu verilerine göre rezervuardaki gaz miktarı 26 milyar metreküp, üretilebilir gaz miktarı 19 milyar metreküp, kalan üretilebilir gaz 3 milyar metreküp. Türkiye’de doğalgaz üretimi 2019 yılında 483 milyon metreküp olarak gerçekleşmiş. Bunun yanında 2020 yılına kadar toplamda 16 milyar metreküp doğalgaz üretilmiş (sayfa 173). Yeni keşfedilen doğalgazın MAPEG’in verilerinde yer alması için ispatlanmış rezerv olması gerekiyor.

turkiyedogalgazrezervleri

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) 2019 verilerine göre Türkiye’de 2019 yılında yurtiçinde üretilerek satışa sunulan doğalgazın miktarı 473,87 milyon metreküp idi (sayfa 4). Bu üretimin önemli miktardaki kısmı TPAO, Thrace Basin Natural Gas Corporation ve Marsa Turkey şirketleri tarafından gerçekleşmiş (sayfa 20). Bu, 2018 yılına göre üretimi yapılıp satışa sunulan gaz miktarının yüzde 10,62 arttığını gösteriyor. Türkiye’de doğalgaz üretimi keşfedilen yeni sahalarla 2018 yılında yüzde 20, 2019 yılında ise yaklaşık yüzde 11 büyümüş.

Türkiye'de Adıyaman, Çanakkale, Düzce, Edirne, İstanbul, Kırklareli ve Tekirdağ illerinde doğalgaz üretimi yapılıyor. 2019 verilerine göre doğalgaz üretimin gerçekleştirildiği sahalarda yüzde 44,47’lik payla en fazla üretim İstanbul’da. Onu yüzde 38,68 ile Tekirdağ ve yüzde 11,64 ile Kırklareli izliyor (sayfa 6).

Doğalgaz üretiminin yapıldığı illere göre miktar dağılımı şöyle: 

ilbazindadogalgazuretimoranlari

Türkiye doğalgazda önemli ölçüde ithalata bağımlı 

Türkiye’nin toplam doğalgaz arzının yüzde 1,04’ü içeriden, kalan yüzde 98,96’sı ise ithalatla karşılanıyor (sayfa 37). İhtiyaç duyulan toplam enerjinin yüzde 70’i ithal edildiği için, doğalgaz keşifleri Türkiye’nin ithalatında enerjinin payının azaltılmasında kilit rol oynuyor.

Beri yandan doğalgazın kullanımı oranı ve alanları da artıyor; talep yıldan yıla büyüyor. Mevcut ve potansiyel kullanımının karşılanmasında yurtiçi rezerv ve üretim de sınırlı olunca, ithalat da büyüyor. 

2019 yılında Türkiye 45,2 milyar metreküp doğalgaz ithal etmiş. İthalatın büyük kısmı Rusya’dan karşılanıyor. 2019 yılında yüzde 33,61 payla en fazla Rusya’dan doğalgaz ithal edilmiş. Onu İran, Azerbaycan, Cezayir ve Nijerya izliyor. Türkiye bu ülkelerden uzun dönemli doğalgaz alım anlaşmaları kapsamında, hem boru hatlarıyla hem de LNG (sıvılaştırılmış gaz) tankerleri ile doğalgaz ithalatı gerçekleştiriyor. 

dogalgazithaledilenulkelerinverileri

Türkiye’nin doğalgaz ithal ettiği ülkeler, 2019. Kaynak: EPDK.

Türkiye, dışarıdan aldığı doğalgazı devlet kuruluşu olan Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi’nin (BOTAŞ) boru hatları vasıtasıyla 81 ile ulaştırıyor. 2019 yılında ithal edilen doğalgazın yüzde 83,7’sini BOTAŞ, geriye kalanını ise özel sektör temin etti. 

Türkiye her yıl enerji ithalatına yaklaşık 40 milyar dolar ödüyor. Toplam ithalat faturasının yüzde 20’sini tek başına enerji oluşturuyor. Türkiye sadece doğalgaz ithalatına yılda 12-13 milyar dolar ödüyor. TPAO 2019 ham petrol ve doğalgaz sektör raporuna göre, Türkiye’nin doğalgaz tüketiminde dışa bağımlılığı, petrole göre daha yüksek (sayfa 35).

Ancak Türkiye’nin doğalgaz ihraç ettiği ülkeler de var. Örneğin Yunanistan'a 2019 yılında 762,63 milyon metreküp doğalgaz ihraç edilmiş.  

turkiyeninithalatveihracatverilerigrafik

Kaynak: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı.

Öte yandan Türkiye’de 2019 yılında 45 milyar metreküp doğalgaz tüketilmiş. Tüketim 2018 yılına kıyasla yüzde 7,96 azalmış. 2020 yılının sonuna kadar doğalgaz tüketiminin yüzde 11 artarak 52 milyar metreküp olacağı tahmin ediliyor (sayfa 4).

Tüketilen doğalgaz yoğun olarak elektrik üretiminde, konutlarda, sanayide ve hizmet sektöründe kullanılıyor. 2019 yılında iç piyasada kullanılan doğalgazın 14,5 milyar metreküpü konutlarda tüketilirken, sanayide 12,4 milyar metreküp, elektrik santrallerinde 11,2 milyar metreküp, hizmet ve diğer enerji sektöründe ise 6,8 milyar metreküp doğalgaz kullanıldı (sayfa 18).

2019 yılında konutlardaki doğalgaz tüketimi yüzde 15 artarken, sanayideki artış yüzde 3 oldu. Elektrik santrallerinin doğalgaz kullanımı ise yüzde 38 azaldı. 

dogalgazinsektoreltuketimi2019

2019 yılı Doğalgaz sektörel tüketim dağılımı (%). Kaynak: EPDK.

Türkiye’de 81 il ve 550 yerleşim yerine doğalgaz arzı sağlanıyor (sayfa 3). Doğalgaz abone sayısı 16,5 milyon iken doğalgazı aktif kullananların sayısı 52,2 milyona ulaştı. 2019 yıl sonu itibariyle doğalgaz dağıtım şirketleri tarafından toplam 52 milyar TL yatırım yapılmış.

dogalgazpiyasasigenelgorunumu


Keşfin arka planı

Fatih sondaj gemisi 20 Temmuz’dan bu yana Zonguldak’ın 170 kilometre açıklarında Tuna-1 olarak adlandırılan araştırma kuyusunda çalışmalarını sürdürüyordu. 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervi, bu çalışmalar sonucu deniz tabanından itibaren bin 500 metre sondaj derinliğinde, hedef derinliğe bin metre kala keşfedildi. 

Tuna-1 kuyusu, Türkiye, Bulgaristan ve Romanya kara sularının kesişim noktasında bulunuyor. Romanya, Karadeniz’de 2012 yılında Neptün bölgesinde Domino kuyusunda doğalgaz keşfetmişti. OMV-Petrom ve Exxon ortaklığı ile keşfedilen rezervin 42 ila 84 milyar metreküp civarında olabileceği açıklanmıştı. Domino-1 kuyusu bin metre su derinliğinde açılmıştı. Bu keşif kayıtlara Karadeniz’in en büyük keşfi olarak geçmişti. Türkiye’nin keşfettiği rezerv de Romanya’nın keşfettiği rezerve yakın bölgede. Tuna-1 kuyusunda su derinliği yaklaşık 2 bin 100 metre iken, Domino-1’de bin metre idi.

Bu rezervin çıkarılma sürecinde TPAO’nun ya da özel girişimlerin nasıl yol izleyeceği henüz net değil. Öte yandan arama çalışmalarının yürütüldüğü saha 250 kilometrekare; Tuna-1 sahasında üç yeni tespit kuyusu daha açılması planlanıyor. Erdoğan açıklamasında bundan sonraki aşamada tespit kuyularının açılacağını ve üretim konseptinin belirlenip yapım işlerine geçileceğini söylemişti. Üretime geçilmesi için sahada kanıtlanmış rezervin hesaplanması ve üretim planlamasının yapılması, gerekli üretim tesisleri ve platformların kurulması gerekiyor. Çıkarılan gazın karaya ulaştırılması için boru hattına da ihtiyaç olacak.

Türkiye’nin arama çalışmaları 2004’ten itibaren yoğunlaştı

Doğalgaz arama ve üretim faaliyetleri 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu'na göre, üretim MAPEG tarafından verilen arama ve işletme ruhsatları kapsamında gerçekleşiyor. Üretim kanunda "piyasa faaliyeti" sayılmıyor; üretim şirketleri, ürettikleri doğalgazı kurumdan toptan satış lisansı almak kaydıyla şirketlere ve tüketicilere pazarlayabiliyor. Üretim şirketleri ihracat lisansı ile ürettikleri doğalgazı ihraç edebiliyor.

İlk doğalgaz da 1970 yılında Kırklareli’nde keşfedilmiş; 1976 yılında da ilk olarak Pınarhisar Çimento Fabrikası’nda kullanılmış. Türkiye’nin Akdeniz ve Karadeniz’de deniz sondaj faaliyetleri de 1970 yılında başladı. Karadeniz’de ilk kuyular Karadeniz-1 ve İğneada-1 kuyuları 1971 yılında açılmış. 1970 yılından bu yana denizlerde yaklaşık 80 adet sığ ve derin deniz kuyusu, TPAO’nun operatörlüğü veya ortaklığında kazılmış. 

TPAO’nun 2019 raporuna göre yeni keşifler yapılmadığı takdirde, üretilebilir doğalgaz rezervinin yaklaşık dokuz yıllık ömrü olduğu belirtiliyor (sayfa 36). Türkiye’de 2019 yılında ülke çapında 80 adet arama ve tespit kuyusu, 73 adet üretim kuyusu olmak üzere toplam 153 adet kuyu açılmış. Bu kuyulardan dördü TPAO ortaklı olmak üzere, 97’si TPAO tarafından, 56’sı ise sektörde faaliyet gösteren diğer şirketler tarafından açılmış.  

TPAO’nun Karadeniz’de yürüttüğü hidrokarbon arama faaliyetleri 2004 yılından itibaren yoğunlaştı; Karadeniz’de çeşitli uluslararası enerji şirketleriyle işbirliği kurarak hidrokarbon arama faaliyetleri yürütülüyordu. Bölgede altı derin deniz ve 10 adet sığ deniz kuyusu kazılmış. Akçakoca-3 ve Akçakoca-4 kuyularındaki gaz keşfinin ardından Akçakoca üretim sahasında kazılan kuyu sayısı 24’e çıkarılmıştı. Bu sahalarda üretim devam ediyor. 

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 2007 yılında hazırladığı Türkiye’de enerji ve geleceği isimli raporda, Karadeniz’de zengin enerji potansiyelinin hem ulusal hem de dünya devi şirketlerin dikkatini çektiği, bölgede, BP-TPAO, Chevron-TPAO ve Petrobras-TPAO ortaklıkları ile arama faaliyetlerinde bulunulduğu belirtilmiş (sayfa 40). Chevron-TPAO anlaşması ise 2013 yılında sona erdi.

Türkiye, son üç yılda Fatih, Yavuz, Kanuni isimli üç sondaj gemisini ve Hayrettin Paşa ve Oruç Reis isimli sismik araştırma gemilerini derin deniz arama filosuna dahil etti. Kendi imkanlarıyla enerji kaynağı aramaya ise 2013 yılında TPAO’nun envanterine katılan Barbaros Hayrettin Paşa sismik gemisiyle başladı. Ardından Oruç Reis de arama faaliyetlerine katıldı.

Barbaros gemisi, Gazimağusa ile Lübnan arasındaki sularda 18 Eylül'e kadar petrol ve doğalgaz arama görevinde. Oruç Reis de Türkiye ile Yunanistan arasında krize yol açan Antalya açıklarında, Akdeniz'in ortasında Türk donanması korumasında çalışmalarını sürdürüyor.

orucreissondajgemisi

Oruç reis sismik araştırma gemisi.

Arama ve sondaj çalışmalarında Türkiye, filoya sonradan dahil olan Yavuz ve Fatih gemileriyle Akdeniz ve Karadeniz’de dokuz derin deniz sondajı yaptı. Türkiye’nin önemli doğalgaz keşfini yapan Fatih, Türkiye’nin ilk yerli sondaj gemisi olma özelliği taşıyor. Gemi 2017 yılında TPAO’nun envanterine katıldı.

fatihsondajgemisi

Fatih sondaj gemisi.

Yavuz sondaj gemisiyle ise 20 Haziran 2019 tarihinden bu yana Doğu Akdeniz’de, Antalya açıklarında doğalgaz arama çalışmaları yürütülüyor.

yavuzsondajgemisi

Yavuz sondaj gemisi. 

TPAO'nun internet sitesindeki bilgilere göre envanterdeki sondaj gemileri son iki yılda Alanya-1, Finike-1, Karpaz-1, Güzelyurt-1 ve Magosa-1 derin deniz kuyularının yanı sıra Kuzey Erdemli-1, Kuzupınarı-1 ve Gümüşyaka-1'de faaliyet gösteriyor. Öte yandan TPAO, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla, 2020 yılı için beş derin deniz kuyusunun kazılmasının planlandığını belirtmiş. TPAO’nun raporuna göre 2019 yılında arama ile eklenen rezerv miktarı 30 milyon metreküp (sayfa 9).

Doğu Akdeniz’de gerginlik hakim

Burada bir parantez açalım. Türkiye ile Yunanistan arasında Doğu Akdeniz’de petrol ve gaz arama konusunda yetki alanı üzerine gerginlik yaşanıyor. Türkiye Oruç Reis sismik araştırma gemisiyle Doğu Akdeniz'de hidrokarbon arama faaliyetleri yürütüyor. Yunanistan Türkiye’nin enerji kaynağı arama faaliyetlerinin kendi deniz yetki alanı olduğunu söylüyor; dolayısıyla da durdurulmasını istiyor. 

Türkiye ise Oruç Reis'in faaliyet gösterdiği alanların Türk deniz yetki alanı içerisinde olduğunu belirtiyor. Öte yandan deniz yetki alanlarının ihlali iddiasıyla Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti, Avrupa Birliği’ne Türkiye’ye yaptırım uygulaması konusunda baskı uyguluyor. AB meseleyi masada çözmekten yana. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, gerginliğin azaltılması için iki ülkeye de çağrıda bulunmuştu. Ancak iki ülke de AB’ye üye devletlerin egemenliklerine yapılan saldırıların kabul edilmeyeceği görüşünde. Fransa 11 Ağustos’ta Rum tarafının ilan ettiği münhasır ekonomik bölge içerisinde devriye görevi gerçekleştirecek savaş uçakları yollamıştı. Fransa, Yunanistan, Rum tarafı ve İtalya ile Kıbrıs açıklarında askeri tatbikatlar da düzenledi. Macron, Türkiye’nin faaliyetlerine karşı sert bir duruş sergilediğini ve kırmızı çizgiler çizdiği açıklamasında bulundu.  Yunanistan’a tam desteğini açıklayan Almanya, Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginlikte arabuluculuk rolünü üstlenerek Yunanistan’ın Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırım talebini reddetti. Merkel Erdoğan ile yaptığı ikili görüşmelerde de gerginliğin düşürülmesini odağa almıştı.

Öte yandan Yunanistan ve Mısır, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Libya’nın denizlerdeki alanlarını Mısır ve Yunanistan’a bırakan münhasır ekonomik bölge anlaşması imzaladı. Anlaşma Libya ile Türkiye’nin daha önce imzaladığı münhasır ekonomik bölge anlaşmasına karşı hazırlandı. Dışişleri Bakanlığı anlaşmanın Türkiye için yok hükmünde olduğunu açıklamıştı. Bunların yanında NATO da her iki müttefik için bir diyalog platformu olmayı sürdüreceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise, Türkiye’nin Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’deki haklarından vazgeçmeyeceğini ve Yunanistan’ın Ege Denizi’nde karasularını “12 mile” çıkarması durumunda bunun savaş sebebi olacağı açıklamasında bulundu.

Basında “doğalgaz bulundu” haberleri zaman zaman yer alıyor 

Parantezi kapatıp Karadeniz'e geri dönelim. Türkiye’nin enerji kaynağı arama çalışmaları denizlerde ve karada sürdüğünden bu yana basında doğalgaz ve petrol keşfedildiği haberleri dönem dönem yer almış. Bu nedenle sosyal medyada da şimdiki doğalgaz keşfinin, geçmişteki gibi bulunup haber alınamayan doğalgaz keşiflerinden biri olduğu öne sürülüyor. Hem Türkiye’nin kendi imkanlarıyla yaptığı bir keşif olması, hem de açıklanan miktar nedeniyle bu keşif Türkiye için diğerlerinden daha önemli konumda.

9 Eylül 2004 tarihinde Akçakoca açıklarında doğalgaz bulunduğu haberiyle dönemin TPAO Genel Müdürü Osman Saim Dinç, Karadeniz’in ilk ekonomik ve ticari doğalgaz keşfini yaptıklarını açıklamıştı. Türkiye 2004 yılında gerçekten Akçakoca-3 ve Akçakoca-4 kuyularında gaz keşfetti, ancak bu şimdiki keşif kadar büyük değildi. Akçakoca’da doğalgaz üretim faaliyetleri devam ediyor. Öte yandan 2007 yılında Akçakoca’dan çıkarılan gazın Türkiye’de konutlarda tüketilen doğalgazın onda birini karşılayabildiği açıklanmıştı. 2011 yılında da Akçakoca’da 250 bin metreküp olan doğalgaz üretiminin 600 bin metreküp çıkarıldığı duyurulmuştu. 29 Haziran 2020 tarihinde de Akçakoca’da TPAO’nun kendi sondajı ile Akçakoca’da doğalgaz rezervi keşfedildiği, üretim de yapıldığı açıklanmıştı. 

15 Mayıs 2009 “Sakarya’da doğalgaz bulundu” haberiyle Kaynarca ilçesinde, TPAO tarafından yapılan sismik araştırmalar sonrasında bölgede doğalgaza rastlanınca sondaj çalışması başlatılmıştı. 2016 yılında da özel bir firmanın yaptığı çalışmalar sonucunda Sakarya’da üç ilçede doğalgaz bulunduğu yönünde haberler yer almıştı. 

17 Haziran 2010’da “Yeni doğalgaz rezervi bulundu” başlıklı haberle TPAO’nun Batı Karadeniz açıklarında sürdürdüğü doğalgaz arama çalışmaları sırasında bin 600 metre derinlikte yeni rezerv bulunduğu açıklanmıştı. Akçakoca sahilinin yaklaşık 14 kilometre açığında, denizin 100 metre derinliğinde yeni bir kuyu açılarak sondaj çalışması başlatılmıştı.

2019 yılında ise Tekirdağ'da 286 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğu haberleri de çıkmıştı. Haberlerde keşfedilen rezervin Türkiye’nin beş yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılamaya yetecek kadar olduğu belirtilmişti. Çalışmaları Norveç ve Kanadalı firmalar yürütüyordu. Rezerv de bu firmaların çalışmalarıyla keşfedilmişti. Bölgede çalışmalara devam ediliyor. 

TPAO’nun internet sitesinde daha önceki doğalgaz keşiflerine baktığımızda Akçakoca dışında Marmara denizinde ve Trakya’daki kuyularda keşif yapılmış. Türkiye’de ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu’da ve Trakya’da rezerv arama çalışmaları yürütülüyor (sayfa 168).

“Tek bir kuyu ile rezerv hesabı yapılması bilimsel değil”

Teyit’in görüşüne başvurduğu Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı Necdet Pamir, '320 milyar metreküp rezerv' açıklanmasının, henüz bilimsel bir karşılığı olmadığı görüşünde: “Tek kuyu ile ve henüz hedef derinliğe bin metre mesafe varken, böylesi bir rezerv miktarı açıklamak bilimsel değil. Gaz gelişi var, ancak yeterli sayıda kuyu açılıp bunların tamamında uzun süreli basınç akış testleri yapılması gerek. Kanıtlanmış rezerv miktarının hesaplanması için 12 saatlik test yeterli değil. Rezerv saptanmasına yönelik testler, dünya uygulamalarında iki üç ay sürüyor.” Pamir, bulunan gazın 2023'te kullanıma sunulmasının da gerekli işlemler nedeniyle gerçekçi olmadığı kanısında. 

Bu işlemlere bakalım: Doğalgaz arama çalışmalarında genelde önce sismik araştırmalar yapılıyor. Sismik araştırmaların sonuçları bir sahanın doğalgaz üretme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyorsa, bir keşif kuyusu açılarak test edilmeye başlanıyor. Yapılan uzun süreli testin sonuçları kaynakta bulunan doğalgazın kalitesi ve miktarı hakkında bilgi sağlıyor. Test kuyusundan elde edilen sonuçlar olumlu sonuç verirse, rezervuarı temsil edecek sayıda tespit kuyuları açılıyor ve bunlar da uzun süreli teste tâbi tutuluyor. Tüm bunların ve yapılacak ilave üç boyutlu sismik çalışmaların ardından, jeolojik formasyonu üretmeye ve kar etmeye yetecek kadar doğalgaza sahip olunduğuna karar verilirse sahanın geliştirilmesine yönelik yeni üretim kuyuları da açılıyor. Doğalgaz kuyulardan kolaylıkla yüzeye akıtılıyor. Yüzeye akan doğalgaz boru hatları ile doğalgaz işleme tesislerine gönderiliyor. İşlenen doğalgaz kullanıma hazır hale getiriliyor. Doğalgaz yataklarının potansiyelini anlamanın en iyi yolu keşif kuyuları. Ancak keşif kuyuları açmak maliyetli ve zaman alıyor.  

Öte yandan keşfedilen rezervin kullanılabilmesi için, rezervuarındaki gaz miktarının hesaplanması gerekiyor. Bu miktar genelde yapılan ölçümlerle birlikte tahmini olarak hesaplanıyor. Gazın kullanabileceği toplam gözenek hacminin belirlenmesi, gaz bileşimi, rezervuar basıncı ve sıcaklığı gibi çok sayıda veri üzerinden mevcut gaz miktarı hesaplanarak bulunuyor. 

TPAO’nun açıklamasında, kuyuda, su derinliği de dahil, şu anda 3 bin 520 metre derinlikte sondaj ve test çalışmalarının devam ettiği, son derinliğin ise 4 bin 525 metre olduğu, saha geliştirme ve üretim aşamalarına başlandığı, kuyu sondajının devam ettiği belirtilmiş. Açıklamaya göre rezervin çalışmalar sonrası artması da bekleniyor. Keşfin jeolojik ve jeofizik verilerle desteklendiği, formasyon testleriyle doğrulandığı da ifade edilmiş. 

Enerji Bakanı da yaptığı açıklamada geminin bulunduğu yerde 12 bin metreye kadar sondaj kabiliyeti olduğunu, Karadeniz’de sondajda 3 bin 500 metrede olduğu bilgisini vermiş. Buna göre, test amaçlı numuneler alınarak test edilmiş, gazın kalitesi gemideki ön analizde ve laboratuvarda kontrol edilmiş, rezerv miktarı 10-12 gün boyunca katmanlardan alınan numunelerle hesaplanmış. Ancak uzmanlara göre rezervin hesaplanması için bu süre yeterli değil; en az iki üç ay testlerin devam etmesi gerekiyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Ekim'de Tuna-1 sahasındaki açılan kuyuda çalışmaların 4 bin 775 metreye ulaşılmasının ardından sona erdiğini duyurdu.

Analistler de açıklanan miktarın toplam gaz tahminine mi yoksa çıkarılabilecek miktara mı işaret edildiğinin net olmadığını söylüyor. Wood & Co.’da petrol ve doğalgaz analisti olan Jonathan Lamb, ana meselenin gazın kaçta kaçının tekrar üretilebilir olduğu olduğunu ve bunun da açık olmadığını belirtmiş. Lamb, Türkiye’nin yıllık ne kadar doğalgaz üretebileceğini piyasanın öğrenmek istediğini, ancak Ankara’nın bunu söyleyecek pozisyonda olmadığını savunmuş. 

Jeopolitik ve enerji uzmanı Aydın Sezer de teknik olarak tek bir sondaj ile bir rezervin ilan edilmesinin mümkün olmadığı görüşünde. Sezer, 250 kilometrelik alanda rezervler hakkında gerçekçi miktar belirlenmesi için en azından sekiz 10 sondajın gerçekleşmesi gerektiğini belirtmiş.

Net bir rezerv hesaplamasının yapılması için gazın geçirgenliği, basıncı, yoğunluğu açısından da test edilmesi gerekiyor. Resmi açıklamalara göre de rezervin keşfedildiği Tuna-1 sahasında üç yeni kuyu açılması, sahadaki rezervin hesaplanması, üretim planlamasının yapılması, zaruri üretim tesisleri ve platformların kurulması gerekiyor. Keşfin olumlu etkisine işaret edilse de, uzmanlar bu keşifle birlikte Türkiye’nin önde gelen doğalgaz üreticilerinden biri haline gelmediğini söylüyor. Ancak keşfin özellikle sanayide maliyete olumlu etkisi olacağı düşünülüyor. 

Türkiye’nin uzun dönemli ithalat anlaşmaları var

Pamir, açıklanan rezervin Türkiye’nin enerji sorunlarını çözeceği yorumlarının da doğru olmadığı kanısında: “Türkiye enerjide yüzde 72,4, doğalgaz özelinde yüzde 99,6 dışa bağımlı. Açıklanan miktarla dışa bağımlılığın ciddi oranda azalması mümkün değil. Türkiye’nin Rusya, İran, Azerbaycan gibi ülkelerle doğalgaz alımı için uzun vadeli anlaşmaları da var, bunların süresi dolmadı. Türkiye bunları tek taraflı fesh de edemez. Enerjide dışa bağımlılığın azalması için rüzgar, güneş gibi yenilenebilir kaynaklar kullanması ve enerji ekipmanlarını yerli imal etmesi gerek.” 

Nitekim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez de Türkiye’nin bulduğu doğalgaz kaynağı ile ithalatın kademeli olarak azalacağını belirtmişti. Uzun dönemli doğalgaz anlaşmalarının yükümlülükleri olduğunun, kontrat sürelerine sadık kalınacağının altı çizilmişti

Türkiye’nin Rusya ile Mavi Akım ve Türk Akım anlaşmaları var. 1997 yılında imzalanan Mavi Akım boru hattı 25 yıllık doğalgaz alım satım anlaşması kapsamında Karadeniz geçişli bir hat üzerinden Türkiye’ye ulaşıyor. Hat 2003 yılında işletmeye alınmış. Mavi Akım’ın anlaşma süresi ise 2028 yılında bitiyor. Türk Akım gaz boru hattı projesi ise 2016 yılında imzalanmış, hattın işletilmesi ise 2019 yılı sonunda başlamış. 25 yıl süresi olan hatla Türkiye’ye yıllık 15,75 milyar metreküp doğalgaz sağlanıyor. Türkiye 1984 yılında ilk doğalgaz Batı Hattı alım anlaşmasını da Rusya ile yapmıştı. 

Türkiye’nin İran ile 2001 yılında devreye giren Doğu Anadolu doğalgaz hattı anlaşması var. Anlaşmanın süresi 2026’da bitiyor. Azerbaycan ve Türkiye arasında ise Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattı anlaşması var. Azerbaycan gazının Türkiye’ye sevkine ilişkin 15 yıl süreli anlaşma imzalanmış. 2007 tarihi itibariyle gaz akışı başlamış. Anlaşmanın bitiş tarihi 2022. Ayrıca boru hattının kapasitesinin artırılması projesi kapsamında başlatılan çalışmalarla Haziran 2018’de TANAP sistemiyle ilk gaz akışı da sağlanmış. 2022 yılında tam kapasiteyle projenin devreye alınması planlanıyor. 

Bu anlaşmalarla Türkiye Rusya’dan yılda 20 milyar metreküp, İran’dan 10 milyar metreküp, Azerbaycan’dan 12,75 milyar metreküp doğalgaz boru hatlarıyla doğalgaz alıyor. Ayrıca Türkmenistan ile yılda 15,6 milyar metreküp doğalgaz, Cezayir ile 6 milyar metreküp, Nijerya ile 1,8 milyar metreküp miktarında LNG alım anlaşmaları var (sayfa 21).

Dolayısıyla Türkiye’nin doğalgaz ithalatında bu keşifle ani bir düşüş olması, dışa bağımlılığının bir anda azalması mevcut anlaşmalar göz önünde bulundurulduğunda olası görünmüyor. Keşfin Türkiye için önemli olduğu ancak keşifle birlikte dünyada doğalgaz üreticileri arasında yer almayacağı belirtiliyor. Açıklanan 320 milyar metreküp doğalgaz rezervden çıkarılıp işletilecek miktar ise henüz saptanmadı. Öte yandan uzmanlara göre açıklanan miktarın da kanıtlanmış rezerv olması gerekiyor; açılan tek kuyuyla böyle bir hesabın yapılması bilimsel değil. Rezerv miktarının hesaplanması için daha fazla kuyuyla, daha uzun süreli basınç akış testlerinin yapılması gerekiyor. Tuna-1 sahasındaki çalışmalar devam ediyor. Gazın 2023’te çıkarılacağı vaad edilse de, öngörüler gazın kullanıma sunulması için daha fazla zaman gerektiğini gösteriyor. Özetle, uzmanlarca yapılan değerlendirmeler Türkiye tarafından keşfedilen kaynağın kullanımına yönelik ortaya konulan hedeflerin gerçekleştirilmesinin kolay olmayacağını gösteriyor.

EIA, Natural Gas
03/09/2020
American Public Gas Association, A Brief History of Natural Gas
03/09/2020
British Petrol, Statistical Review of World Energy 2020
03/09/2020
IEA, Gas 2020
03/09/2020
ScienceDirect, Natural Gas Reserve
03/09/2020
İNSAMER, Dünyanın Enerji Görünümü
27/10/2016
MAPEG, Petrol İstasitikleri
03/09/2020
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Doğal Gaz
03/09/2020
Petform, Türkiye doğalgaz piyasası
03/09/2020
Insight Turkey, Turkey’s Energy Outlook
30/03/2020
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Ham Petrol ve Doğalgaz Sektör Raporu 2019
03/09/2020
TSKB, Aylık Enerji Bülteni
01/01/2020
Mevzuat, Türk Petrol Kanunu
03/09/2020
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Deniz
03/09/2020
EIA, Natural gas explained
03/09/2020
Naturalgas.org, Exploration
03/09/2020
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Doğal Gaz Boru Hatları ve Projeleri
03/09/2020
BOTAŞ, 2018 Sektör Raporu
03/09/2020
tümünü göster
iklim