Ekmek, pek çok evde günlük öğünlerin ayrılmaz bir parçası olarak sofralarda yer alıyor. Tarih boyunca da hemen hemen her kültür için durum aynı. Ancak son dönemde ekmekle ilgili tartışmalar da mevcut. Ucuzluğu ve yaygınlığı ile birçok kişinin kolaylıkla erişebildiği ekmeği günümüzde “aptal toplumların gıdası” olarak yaftalayanlar var.
Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar katıldığı bir yayında, "Ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir. Bizim toplum ekmek ile doyduğu için başında 20 senedir böyle yöneticiler duruyor" ifadelerini kullanmıştı.
Cihan Kolivar, yayından iki gün sonra açıklamaları nedeniyle tutuklandı. Avukatı, Kolivar'ın geçmiş dönemdeki bir Twitter paylaşımdaki ifadeden dolayı 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçlamasıyla tutuklandığını ifade etti. Kolivar ilerleyen günlerde tahliye edilse de, söylediği sözler ekmek tüketimiyle ilgili toplumda var olan tartışmaları hatırlattı.
Ekmek tüketmek, Kolivar’dan önce de “zeka geriliğiyle” ilişkilendiriliyordu. Ekonomik ve sosyal bir rolü de olan fazla ekmek tüketimiyle, toplumların zeka seviyesi arasında bir nedensellik olup olmadığını anlayabilmek için ekmek tüketimini sosyoloji ve beslenme bilimi perspektifleriyle değerlendirmek gerekiyor.
Türkiye ekmek tüketiminde Avrupa birincisi
İlk olarak, Türkiye’de ne kadar ekmek tüketildiğine bir göz atalım.
Toprak Mahsülleri Ofisi’nin 2012’de hazırladığı rapora göre Türkiye’de bir haneye günlük ortalama 3,65 adet ekmek düşüyor(Syf. 37). Aynı rapora göre bu, kişi başına günlük 1,02 adet yani 319 gram ekmek düştüğü anlamına geliyor. Bu da, yılda bir kişinin ortalama 116,4 kilo ekmek tükettiğini gösteriyor.
Ticaret Bakanlığı’nın 2018 Türkiye İsraf Raporu’na göre ise, Türk halkının her gün ekmek satın alma oranı yüzde 78,9. Bu oran 2017’de yüzde 65,9 idi (Syf. 114). Aynı raporda, araştırmaya katılan kişilerin günlük ekmek tüketiminin ortalama 0,78 adet, diğer bir deyişle 195 grama denk geldiği belirtiliyor. Bu da, yılda bir kişinin ortalama 71,175 kilo ekmek tükettiği anlamına geliyor.
Ticaret Bakanlığı, beş yılda Türkiye’de ekmek tüketiminin azalmasının muhtemel nedeninin son yıllarda sağlıklı yaşam için ekmek tüketiminin azaltılması gerektiğine ilişkin söylemlerin kamuoyunda sıkça dile getirilmesi olabileceğini söylüyor.
Aynı raporda, Türkiye’de satın alınan ekmeğin önemli bir bölümünün israf edildiği de dikkat çekiyor. 2018 Türkiye İsraf Raporu’na göre haftada yaklaşık iki ekmek çöpe atılıyor. Bu da haftalık yaklaşık 500 gram, günlük 71,4 grama denk geliyor (Syf. 121).
Türkiye’nin bu kadar fazla ekmek tüketmesi yeni bir fenomen değil. 2000 yılında kişi başı en fazla ekmek tüketen ülke, yılda ortalama 199,6 kilo ile Türkiye olarak Guinness Rekorlar Kitabına girmişti. Bu, bir yılda Türk halkının kendi vücut ağırlığının üç katından fazla ekmek tükettiği anlamına geliyor.
1997’den bir başka veri, Türkiye’nin 20 yıl önce de ekmek tüketiminde dünya ortalamalarının üzerinde olduğunu gösteriyor. 1997’de dünyada kişi başına yıllık ekmek tüketimi Mısır’da 180 kg, İran’da 150 kg, Suriye’de 130 kg, Kuveyt’te 98 kg, İtalya’da 73 kg, Avustralya’da 44 kg, ABD’de 34 kg iken Türkiye’de bu değer 180-210 kg düzeylerindeydi(Coşkuner vd.1999).
2013 ve 1997’de neredeyse 20 yıl arayla yayınlanan iki veri karşılaştırıldığında, Türkiye’de ekmek tüketiminde aşağı yukarı yarı yarıya azalma gözlemlense de Türkiye hala birinciliğini koruyor.
Uluslararası Fırın Birliği’nin (AIBI) yayınladığı 2013 verilerine göre, Türkiye’de bir yılda kişi başına ortalama 104 kilo ekmek düşüyor. Türkiye, bu listede birinci sırada yer alıyor. Türkiye’yi 95 kilo ile Bulgaristan, 89 kilo ile Ukrayna takip ediyor. Avrupa’da en az ekmek tüketen ülke ise 32 kilo ile Britanya (Syf. 4).
Uluslararası Fırın Birliği’nin (AIBI) yayınladığı veriler neredeyse 10 yıllık. Britanya Fırıncılık Federasyonu Avrupa’da ekmek tüketiminin ortalama olarak kişi başı 50 kilo olduğunu söylüyor ve Avrupa’da ekmek tüketiminin yıllar içinde stabil seyrettiğini ekliyor.
Uluslararası Fırın Birliği’nin (AIBI) daha güncel bir raporu olmadığı için Avrupa’daki ekmek tüketimini, ülke bazında internetten erişilebilen en güncel ekmek tüketimi verilerinden ve Dünya Bankası’ndan derledik. Tablodaki veri tarihlerinin aynı yılda sabitlenmediği unutulmamalı. Tabloda bulunan ülkelerin 2022 verileri, tablodan çıkabilecek sonucu değiştirebilir.
Kaynaklar: Britanya, Almanya, İspanya, Hollanda, Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Ukrayna
Neden bu kadar fazla ekmek tüketiyoruz?
Buradaki asıl önemli noktayı, belirli bir besin grubunun neden bu kadar fazla tüketildiği oluşturuyor.
Türkiye’de kişi başına düşen ekmek tüketiminin fazla olması, toplumun diğer gıda gruplarına erişimlerinin kısıtlı olmasından kaynaklanıyor olabilir. TÜİK’in 5 Aralık 2022’de açıkladığı Tüketici Fiyat Endeksi’nde en yüksek artış gösteren harcama gruplarında ikinci sırayı yüzde 102,55 ile gıda ve alkolsüz içecekler almıştı. Gıda fiyatları pandemi, Rusya Ukrayna Savaşı, artan enerji fiyatları ve iklimden doğrudan etkilendikçe, sofralardaki besin çeşitliliği de azalıyor.
Teyit, fazla ekmek tüketiminin ne anlama geldiğini danışmak için Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünden Prof. Dr. Zafer Yenal’a ulaştı. Prof. Dr. Zafer Yenal, bir ülkede ekmek tüketiminin fazla olmasının genelde gelir ve refah seviyesinin düşüklüğü ile bağlantılandırılabileceğini söyledi. Yenal, ekmeğin ulaşılabilecek en ucuz gıdalardan biri olması nedeniyle genellikle az gelişmiş ülkelerde tüketiminin fazla olduğunu söyledi. Yenal’a göre o ülkede tüketilen en ucuz gıda maddesi neyse onun tüketimi fazla olur. Yani sadece ekmek değil, mısır, pirinç gibi gıdaların ucuz olduğu ülkelerde de benzer durum söz konusu.
Yenal bu durumun sebebini yoksulların daha monoton bir gıda rejimine erişebilmesi olarak açıklıyor:
Yenal, fazla ekmek tüketimini zeka ile ilişkilendirmenin de ırkçı ve sınıfçı bir yaklaşım olacağını düşünüyor: “Benzer bir mantıkla, daha çeşitli yemekler yiyebilen insanların daha zeki olması beklenir. Bunu da sadece zenginler yapabileceği için yoksullar bu süreçten dışlanmış olur.”
Bu durumda ekmeğin yaygın tüketimi, ucuz bir gıda olması nedeniyle, dar gelirli toplumların temel besin maddesi olarak yorumlanabilir, aptal toplumların değil.
Prof. Dr. Zafer Yenal, ekmek fiyatlarının ülkenin siyasi ortamın bir nevi ateşini ölçer nitelikte olduğunu da ekledi: “Ekonomide döviz fiyatları neyse, siyaset içinde ekmek fiyatları aynı önemi taşıyor. Bu yüzden ekmek fiyatlarındaki artışlar siyasi huzursuzluk yaratabilir.”
Teyit’in ulaştığı Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu üyesi Uzman Diyetisyen Burcu Dikmen Tezcan da ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle karbonhidrat tüketimi arasında bir ilişki olduğunu söyledi:
“Toplumlarda gelir düzeyinin düşmesiyle birlikte ekmek tüketimi de artıyor. Çünkü bireyler öğünlerde ekmek tüketerek doymaya çalışıyor. Dolayısıyla, artan ekmek tüketimi veya basit karbonhidrat tüketimi ile gelişmişlik düzeyi arasında bir ilişki olduğu görülüyor.”
Tezcan’a göre Türkiye’nin gelir dağılımına baktığımızda, hiç de adil olmayan bir dağılım ve yüksek enflasyon ile karşılaşıldığı için toplumun basit karbonhidrata, yani ekmeğe yönelmesi olağan:
“Toplumun sosyo-ekonomik refahı, gelirin adil bir şekilde dağılımı ile mümkün olur. Bireylerin yeterli ve dengeli yani sağlıklı beslenebilmesi için dört besin grubundan süt ve süt ürünleri, sebze ve meyve, et, yumurta, peynir ve kurubaklagillere geniş bir bütçe ayırmaları gerekiyor.”
Ekmek tüketimi: Azı yarar çoğu zarar
Ekmek, tahıl grubuna mensup bir besin. Ekmeğin temel maddesi olan karbonhidrat ise glikoz oluşumunu sağlayarak vücuda yakıt sağlıyor. Sağlık uzmanları, sağlıklı beslenme rutininde yeterli miktarda karbonhidrat ve tahılların herkes için bir gereklilik olduğunu söylüyor. Tahıl Besinleri Vakfı’ndan Prof. Dr. Julie Jones, "Karbonhidratlar düşman değil" diyor, "düşman olan, aşırı tüketim."
Teyit’in ulaştığı Uzman Diyetisyen Burcu Dikmen Tezcan da ekmeğin günlük beslenmede sofralarda olması gereken bir besin olduğunu ekledi. Tezcan’a göre ekmeğin tam tahıllı, çavdar, kepekli gibi kaliteli undan yapılmış, posa bakımından zengin içerikli olması gerekiyor. Çünkü rafine undan yapılmış ekmeklerin tüketilmesi toplumda obezite, diyabet ve, kanser gibi kronik hastalıklar açısından risk oluşturuyor. Bunların hepsinin altında, yetersiz beslenme ve fazla basit karbonhidrat tüketimi yatıyor.
Fakat insanlar sağlıklı ekmeklere ulaşmak istediğinde ekonomik zorluklarla karşılaşabilir. Çünkü beyaz ekmek, sağlıklı tahıllarla üretilen ekmeklerden çok daha ucuz.
Teyit, konuyla ilgili bilgi almak için sağlık ve bilim konularında gazetecilere destek sağlayan Health Desk’e ulaştı. Health Desk uzmanları, araştırmalara göre ölçülü tüketildiğinde ekmeğin sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemli bir parçası olabileceğini, bunun özellikle tam tahıllı ekmekler için geçerli olduğunu söyledi. Bununla birlikte Health Desk uzmanlarına göre uzun vadede çok fazla beyaz ya da rafine şekerli ekmek tüketmek, toplum sağlığını olumsuz etkileyebilir:
- Özellikle beyaz veya işlenmiş ekmek tüketmenin potansiyel sağlık sonuçlarından biri, depresyon gibi duygudurum bozukluklarının kötüleşmesi.
- Bazı çalışmalar, rafine şekerli ekmek tüketiminin fazla olduğu beslenme türü ile beyin fonksiyonlarında bozulma arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor.
Eklemekte fayda var: Beslenme düzeninden kaynaklanan ciddi sağlık etkilerinin çoğu anında değil, zaman içinde ortaya çıkıyor. Bu ekmek için de geçerli. Kısa ve uzun vadede ekmek, gluten ve beyin sağlığı arasındaki bağlantıyı daha iyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.
Ancak yetersiz beslenme, bireylerin sağlığını korumak için bütün besin gruplarına yeterli miktarda erişilemediği anlamına geliyor ve toplum sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Yeterli kalori ve protein, zeka gelişimi için olmazsa olmazlar arasında. Özellikle yaşamın ilk üç yılında beslenme, merkez sinir sisteminin oluşması ile ilgili olduğu için özel önem taşıyor. Bilimsel araştırmalar, düşük sosyoekonomik düzey, sağlıksız koşullar, tekrarlayan enfeksiyon hastalıkları ve yetersiz beslenmenin çocukların zeka gelişimini ve öğrenme yeteneğini kısıtlayabileceğini gösteriyor. Haziran 2022’de yayınlanan WFP verilerine göre 82,3 milyon nüfuslu Türkiye'de 14,8 milyon kişi yetersiz besleniyor.
Beslenmede ekmek tüketiminin fazla olması, bireyin gereğinden fazla karbonhidrat tüketirken yeterli protein elde edemeyeceği anlamına geliyor. Bu durumda fazla ekmek tüketimi, yetersiz beslenmeye neden olabilecek beslenme alışkanlıkları arasında olduğu için beyin ve zeka gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Nitekim Teyit’in ulaştığı Uzman Diyetisyen Burcu Dikmen Tezcan da yeterli ve dengeli beslenmenin okul çağındaki çocukların zeka gelişimi, okul başarısı, dersi anlama düzeyini önemli ölçüde etkilediğini vurguladı. Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenemeyen çocuklar, gebeler, yenidoğan bebekler gelecekte sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirler. Yani anne karnından yetişkinliğe ve ölüme uzanan beslenme süreci, zincirleme bir şekilde birbirine bağlı olarak ilerliyor.
Kısacası ekmek tüketimi tek başına toplumun zeka seviyesi için bir gösterge değil. Ancak yetersiz beslenme, uzun vadede toplumun zeka seviyesinin gelişmemesine yol açabilir. Toplum sağlığının ve yaşam kalitesinin korunabilmesi için mühim olan düzenli ve dengeli beslenmek. Yani, toplumun tüm besin gruplarına yeterli miktarlarda erişebilmesi gerekiyor. Toplumda ekmek tüketiminin fazla olmasının nedeni ise alım gücüyle bağlantılı.